Pazar, Temmuz 31, 2016

FLİT

Penguen belgesel dizilerine devam ediyoruz, memlekette demokrasi karşıtlarının “demokrasi” havarisi kesilmesinin son bulmasına kadar da devam edeceğiz, öyle gerekiyor… Şimdilerin şişirilmiş, parlatılmış ve hormonlu demokratları varken bize de bu rol düşüyor, başta da Ahmet Hakan’a selam kabilinden… Eğer ki bu dizilere, “yahu gündem ne, sen ne yazıyorsun” diye itiraz eden olursa, “arkadaş senin itiraz etme kültürün de mi vardı” diye cevap vereceğim, bundan kelli…

Bir zamanlar; şimdilerde olduğu üzere, her haşereye ya da uçucu böcek ya da sineklerle mücadele için ve de her birine ayrı ayrı olmak üzere çeşit çeşit aerosoller, spreyler ya da püskürtücüler bulunmaz idi… Tüm bunların yerine, bir tarafı ile püskürtülebilen kimyasal bir tarafı ile de bu püskürtmeyi temin eden, bisiklet pompasının ucuna sanki kimyasallar için yerleştirilmiş bir haznesi bulunan aletler kullanılmakta idi. Gerçi o dönemde püskürtme aleti denince ama ademoğlunun icadı anlamında söylüyorum tabii ki, sadece ve sadece hanımefendilerin fısfıslı parfüm şişeleri dışında bir şey akla gelmezdi… Anlayacağınız bu parfüm şişeleri dışında sıvı ya da gaz püskürtme aleti olarak tek alet, “flit”ti… Düşünün ki, kuru temizlemecilerde bile, “kola” ya da ütü yapılırken, ilgili personel, ya ağızlarına su alır püskürtür ya da yanlarındaki su dolu kaba parmak uçlarını sokar, parmak uçlarındaki suyu serperlerdi. Hele o ağızlarına aldıkları suyu dudaklarını büzerek bir püskürtmeleri vardı ki, tam evlere şenlik kabilinden, ancak “Allahları var”, haklarını yemeyelim, ütülenecek ya da kolalanacak yere doğru eğilerek, eğer geniş alanda ise de kafalarını sağa sola döndürerek ya da tam saha intikali için vücudu hareket ettirip kafayı gezdirerek suyu zerrecikler halinde, düzgün ve dengeli püskürtürlerdi. Evet, ne önemli bir alet tanıtımı yapmak adına girişilen bu girizgâhtan sonra, tekrar gelelim asrın bu önemli buluşu olan flite…

Bilindiği üzere; “flit” bir haşere ilaç markası olup, ilk kez Kimyager Dr. Franklin C. Nelson tarafından 1923 yılında başta sivrisinekler olmak üzere her türlü uçucu böcekler ile mücadele için petrol bazlı üretilen bir üründür. İlk önce “Standart Oil Company” tarafından bilahare de diğer firmalar tarafından üretilmiştir.
Canım Yurdumda, 1970'li yıllarda, “flit” bir hayli meşhur olan bir böcek ilacı markası olmasına rağmen, “flit pompası” denen bu alet vasıtasıyla püskürtülmesine binaen pompasının da adı flit olarak anılırdı. Flit pompası, herkesin kolayca bilebildiği bisiklet pompasına benzer ancak pompalananınca içindeki kimyasalın püskürtülmesi için de ucuna hazne yerleştirilmiş bir alettir… Mezkûr yıllarda, evlerde ve işyerlerinde başta hamamböcekleri ve uçamayan haşereler olmak üzere, yine başta sivrisinekler olmak üzere her türlü uçucu zararlılar ile mücadelede kullanılmak üzere bulunur idi. Başta DDT ve Folidol gibi zehirli ilaçlar mücadelenin kapsamına bağlı olarak değişen konsantrasyonlarda, su ile karıştırılarak, flit pompasının haznesine doldurulur, hedef haşerelerin bulunduğu taraflara köşe bucak ama ciddi bir biçimde bir taraftan pompalanarak ama mutlaka yön değiştirerek püskürtülürdü, bu işleme de flit pompasından mütevellit flitleme denirdi. Ancak, bugünden bakınca ademoğlu, bugün gelişen teknolojiye bağlı sofistike ilaçlar ya da aletler kullanmalarına rağmen, o günlerdeki kadar başarılı mücadele yürütemiyorlardı gibi hatırlıyorum… Hatta o kadar ki, sivrisineklere karşı fesleğen bitkisinin hayli yoğun yetiştirilmesi ile elde edilen başarıya, yaygın mücadele çerçevesinde henüz erişilememiştir. Mezkûr dönem itibari ile evlerin ağırlıklı ahşap ya da ahşap kâgir olmasından ötürü, haşere konusunda oldukça mümbit bir ortam bulunmakta idi ve hamamböceği, tahtakurusu, bit, pire, karasinek, sivrisinek, fare vs. gibi zararlılar için oldukça ehven bir ortam oluşturuyor idiler… Hele yaygın bit ve pire popülâsyonu karşısında, gerek evlerde gerekse de okullardaki tespit ve mücadele çalışmalarını o yılları görmüşler net bir şekilde hatırlayacaklardır, okullarda tırnak kontrolü yanında kafalarda bit kontrolleri de hayli meşhur idi. Sonra ki bir yazımda; Çeşme’de 1914-1918 yılları arasında kaymakamlık yapmış olan, Hilmi Uran’ın hatıralarından, tamamen doğal yollarla yapılmış bir pire mücadelesi hikâyesi anlatacağım. Farelerle mücadelede kedilerin öne çıktığı dönemin flit hikâyeleri de vardır şüphesiz…

Ancak; böyle muhteşem püskürtücü bir alet icat edilir de, Necip milletimizin bulunduğu topraklara gelir de, sadece bu amaçla sınırlı kalmasına müsaade edilir mi, şüphesiz hayır, derhal yeni amaçlar tespit edilir… Fazlaca sulanması istenmeyen ya da fazla suyun verilmesi halinde farklı zararların oluşabileceği yerlerde çiçek sulama başta olmak üzere ütü ve kolalama hizmetlerinde bile kullanılmaktadır… Şimdilerde ise teknoloji mezarlığında yerini almış olduğunu düşündüğümüz bu aletin yerine, mücadelede asla sonuç alınamayan ancak mucitleri ile üreticilerini zengin eden bir hayli geniş ürün gamı bulunmaktadır.  


Görüldüğü üzere; gayet makara bir yazı çıktı ortaya, insanların rüya görmesi engellemeyelim kampanyası kapsamından, bırakın rüya görmeye devam etsinler aksi takdirde gerçekler gözlerine övendire gibi girecektir. Hayırlara vesile olsun, inşallah…

Hiç yorum yok: