Penguen
belgesel dizilerine devam ediyoruz, memlekette demokrasi karşıtlarının “demokrasi” havarisi kesilmesinin son
bulmasına kadar da devam edeceğiz, öyle gerekiyor… Şimdilerin şişirilmiş, parlatılmış
ve hormonlu demokratları varken bize de bu rol düşüyor, başta da Ahmet Hakan’a
selam kabilinden… Eğer ki bu dizilere, “yahu gündem ne, sen ne yazıyorsun” diye
itiraz eden olursa, “arkadaş senin itiraz etme kültürün de mi vardı” diye cevap
vereceğim, bundan kelli…
Bir
zamanlar; şimdilerde olduğu üzere, her haşereye ya da uçucu böcek ya da
sineklerle mücadele için ve de her birine ayrı ayrı olmak üzere çeşit çeşit
aerosoller, spreyler ya da püskürtücüler bulunmaz idi… Tüm bunların yerine, bir
tarafı ile püskürtülebilen kimyasal bir tarafı ile de bu püskürtmeyi temin
eden, bisiklet pompasının ucuna sanki kimyasallar için yerleştirilmiş bir
haznesi bulunan aletler kullanılmakta idi. Gerçi o dönemde püskürtme aleti
denince ama ademoğlunun icadı anlamında söylüyorum tabii ki, sadece ve sadece
hanımefendilerin fısfıslı parfüm şişeleri dışında bir şey akla gelmezdi… Anlayacağınız
bu parfüm şişeleri dışında sıvı ya da gaz püskürtme aleti olarak tek alet, “flit”ti… Düşünün ki, kuru
temizlemecilerde bile, “kola” ya da ütü yapılırken, ilgili personel, ya
ağızlarına su alır püskürtür ya da yanlarındaki su dolu kaba parmak uçlarını
sokar, parmak uçlarındaki suyu serperlerdi. Hele o ağızlarına aldıkları suyu
dudaklarını büzerek bir püskürtmeleri vardı ki, tam evlere şenlik kabilinden,
ancak “Allahları var”, haklarını yemeyelim, ütülenecek ya da kolalanacak yere doğru
eğilerek, eğer geniş alanda ise de kafalarını sağa sola döndürerek ya da tam
saha intikali için vücudu hareket ettirip kafayı gezdirerek suyu zerrecikler
halinde, düzgün ve dengeli püskürtürlerdi. Evet, ne önemli bir alet tanıtımı yapmak
adına girişilen bu girizgâhtan sonra, tekrar gelelim asrın bu önemli buluşu
olan flite…
Bilindiği
üzere; “flit” bir haşere ilaç markası olup, ilk kez Kimyager Dr. Franklin C.
Nelson tarafından 1923 yılında başta sivrisinekler olmak üzere her türlü uçucu
böcekler ile mücadele için petrol bazlı üretilen bir üründür. İlk önce “Standart
Oil Company” tarafından bilahare de diğer firmalar tarafından üretilmiştir.
Canım
Yurdumda, 1970'li yıllarda, “flit” bir hayli meşhur olan bir böcek ilacı
markası olmasına rağmen, “flit pompası” denen bu alet vasıtasıyla
püskürtülmesine binaen pompasının da adı flit olarak anılırdı. Flit pompası,
herkesin kolayca bilebildiği bisiklet pompasına benzer ancak pompalananınca
içindeki kimyasalın püskürtülmesi için de ucuna hazne yerleştirilmiş bir
alettir… Mezkûr yıllarda, evlerde ve işyerlerinde başta hamamböcekleri ve
uçamayan haşereler olmak üzere, yine başta sivrisinekler olmak üzere her türlü
uçucu zararlılar ile mücadelede kullanılmak üzere bulunur idi. Başta DDT ve
Folidol gibi zehirli ilaçlar mücadelenin kapsamına bağlı olarak değişen
konsantrasyonlarda, su ile karıştırılarak, flit pompasının haznesine
doldurulur, hedef haşerelerin bulunduğu taraflara köşe bucak ama ciddi bir
biçimde bir taraftan pompalanarak ama mutlaka yön değiştirerek püskürtülürdü,
bu işleme de flit pompasından mütevellit flitleme denirdi. Ancak, bugünden
bakınca ademoğlu, bugün gelişen teknolojiye bağlı sofistike ilaçlar ya da
aletler kullanmalarına rağmen, o günlerdeki kadar başarılı mücadele
yürütemiyorlardı gibi hatırlıyorum… Hatta o kadar ki, sivrisineklere karşı
fesleğen bitkisinin hayli yoğun yetiştirilmesi ile elde edilen başarıya, yaygın
mücadele çerçevesinde henüz erişilememiştir. Mezkûr dönem itibari ile evlerin
ağırlıklı ahşap ya da ahşap kâgir olmasından ötürü, haşere konusunda oldukça
mümbit bir ortam bulunmakta idi ve hamamböceği, tahtakurusu, bit, pire, karasinek,
sivrisinek, fare vs. gibi zararlılar için oldukça ehven bir ortam oluşturuyor
idiler… Hele yaygın bit ve pire popülâsyonu karşısında, gerek evlerde gerekse
de okullardaki tespit ve mücadele çalışmalarını o yılları görmüşler net bir
şekilde hatırlayacaklardır, okullarda tırnak kontrolü yanında kafalarda bit
kontrolleri de hayli meşhur idi. Sonra ki bir yazımda; Çeşme’de 1914-1918
yılları arasında kaymakamlık yapmış olan, Hilmi Uran’ın hatıralarından, tamamen
doğal yollarla yapılmış bir pire mücadelesi hikâyesi anlatacağım. Farelerle
mücadelede kedilerin öne çıktığı dönemin flit hikâyeleri de vardır şüphesiz…
Ancak;
böyle muhteşem püskürtücü bir alet icat edilir de, Necip milletimizin bulunduğu
topraklara gelir de, sadece bu amaçla sınırlı kalmasına müsaade edilir mi,
şüphesiz hayır, derhal yeni amaçlar tespit edilir… Fazlaca sulanması istenmeyen
ya da fazla suyun verilmesi halinde farklı zararların oluşabileceği yerlerde
çiçek sulama başta olmak üzere ütü ve kolalama hizmetlerinde bile
kullanılmaktadır… Şimdilerde ise teknoloji mezarlığında yerini almış olduğunu
düşündüğümüz bu aletin yerine, mücadelede asla sonuç alınamayan ancak mucitleri
ile üreticilerini zengin eden bir hayli geniş ürün gamı bulunmaktadır.
Görüldüğü
üzere; gayet makara bir yazı çıktı ortaya, insanların rüya görmesi
engellemeyelim kampanyası kapsamından, bırakın rüya görmeye devam etsinler aksi
takdirde gerçekler gözlerine övendire gibi girecektir. Hayırlara vesile olsun,
inşallah…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder