· 1878'de Kıbrıs'a İngiliz bayrağının çekilmesi
hangi anlı şanlı padişah döneminde gerçekleştiği bilinir mi? Nerdeeee... Peki
neden ve nasıl yapıldığı biliniyor mu dersiniz, nerde, tarihe 93 harbi diye
geçen ve Ruslara karşı kaybedilen büyük savaşın neticesinde imzalanan "Ayestafanos
Antlaşması"nın Akdeniz'i de Ruslara açtığını gören başta İngiltere
olmak üzere batılı güçlerin yardım ve delaleti ile "Berlin
antlaşması" ile kısmen şartlar Osmanlı lehine yumuşatılmış ve bunun diyeti
(komisyonu) olarak Kıbrıs Adası anlı şanlı padişah tarafından İngilizlere terk
edilmiştir. Kıbrıs Adası o gün bugündür, İngiltere (Birleşik Krallık)
tarafından işgal altında tutulmaktadır. Sen şimdi bu gerçekleri örtmek için ne
kadar balçığa ihtiyacın olduğunu düşün dur, padişah yalakası tarihçi
muhterem... Şimdi bakıyorum bir takım, dahili bedhahlar, "adayı vermedi
de üs verdi" gibisinden belden sağlı sollu, arkalı önlü kıvırıp
duruyorlar ama konu o kadar ağır ki, kıvırmanın çapının büyüklüğü vahameti
örtmeye yetmiyor. Ve ne büyük ve yaman çelişkidir ki, şimdi bu güruh Adana
İncirlik üssü için de aynı nakaratları terane etmekte, Allah bunlara akıl,
fikir, ahlak ve izan ihsan eylesin, ama Allah bile bunları terk etmiş.
· Yere göğe sığdırılamayan, bugünden yarına
öykünülerek Canım Yurdumun uçuşa geçeceği dönem diye süslenerek sunulan dönemin
en büyük defosu, devletin ve ekonomisinin iflası ve kaynaklarına haciz konulmasına
rıza gösterilen durum anlamına gelen yöneticilerin yani karar vericilerinin
tamamen kefere takımından oluştuğu bilinen "Duyun-u umumiye" (borçlar
idaresi) hikmetinden sual olunmaz hangi padişah dönemine rastlamıştır. Bilinir
mi, bilinir şüphesiz. Peki neden bilinmiyor numarasına yatılır, onu da vatandaş
düşünmeli, gayri... Peki, kelime manası "borçlar idaresi" olan duyun-u
umumiye (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi) gerçekte ne
idi; şimdilerde tukaka edilmeye çalışılan "Lozan antlaşması"
ile tarihin çöp sepetine atılan bu kurum, Osmanlı idaresinin kılıç ile dengede
tutulan maliyesinin, kılıçtan tüfenge geçemeyen hale düşünce de, kaynak
yaratılamayınca ilk başlarda bir maharet imiş gibi görünen borçlanmanın
bilahare devletin başına bela olması ve devletin yönetimine de kefere takımın
geçmesi ile sonuçlanan bir uygulamadır... Peki hangi dönemde bu uygulamaya
geçilmiştir, şimdilerde konuşula konuşula bitirilemeyen, oysa ciddi manada
kayda değer olduğu çok tartışmalı olan padişah hazretleri dönemindedir.
Peki; yukarıda verilen 2 maddede olanlarla kurtarabilmişmidir kendisi, "Devlet-i
Ali Osmaniye"yi, zinhar... Adım adım her cephede, her alanda tel tel
dökülmeye başlamıştır. Buyrun,
·
Tunus Fransızlar tarafından hangi yere göğe sığdırılamayan
padişah döneminde gerçekleşmiştir.
·
Yunanistan'ın Teselya'yı ilhakı (1881) bu
dönemdedir.
·
Bosna Hersek ve Yenipazar'ın Avusturya tarafından
işgali (1878) de bu dönemdedir.
·
93 Harbi, Osmanlı İmparatorluğunun Rusya'ya 30
bin ruble savaş tazminatı ödemesini de içeren, 3 Mart 1878'de hemen İstanbul
surları dışındaki "Ayastefanos'a" kadar gelip karargah kuran
Rusya'nın dikte ettiği Ayastefanos Antlaşması ile sona erdi. Anlaşmaya göre;
Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı, sınırları Tuna'dan Ege'ye, Trakya'dan
Arnavutluk'a uzanacak bağımsız bir Bulgaristan Prensliği kurulacak,
Bosna-Hersek'e iç işlerinde bağımsızlık verilecek, Sırbistan, Karadağ ve Romanya
tam bağımsızlık kazanacak ve sınırları genişletilecek, Kars, Ardahan, Batum ve
Doğubayazıt Rusya'ya verilecek, Teselya Yunanistan'a bırakılacak, Girit ve Ermenistan'da
ıslahat yapılacak. Oldukça vahim ve ağır şartlar içeren bu antlaşmaya göre,
Rusya'nın aşırı derecede güçlenmesinden kaygı duyan diğer Avrupa devletleri anlaşmaya
karşı çıktılar. 13 Temmuz 1878'de Ayastefanos Antlaşması'nın yerine geçen
Berlin Antlaşması imzalandı.
·
Bosna Hersek ve Yenipazar'ın Avusturya tarafından
işgali bu dönemde gerçekleşti (1878)
·
Mısır'ın İngiltere tarafından işgaline padişah
hazretlerinden itiraz gelmedi (1882)
·
Somali'nin İngiltere tarafından işgaline padişah
hazretleri ses çıkarmadı (1884)
·
Habeş Eyaletinin İtalya tarafından işgaline ses
çıkarılmadı (1885)
·
Girit'e özerklik verildi (1898)
·
Kuveyt'e özerklik verildi (1899)
·
Yemen İsyanı, hani kendisini çok sevdikleri
söylenen padişaha karşı isyan olarak tarihe geçti.(1905)
Yukarıda
zikredilen tüm ülke halklarının bağımsızlıklarını kazanıyor olmaları, tarihin o
dayanılmaz ve karşı konulamaz dayatması olarak, elbet bir gün insanlığın önüne
çıkacaktı ve çıktı... Sorun, bunlar bu anlı şanlı padişah tarafından neden
kaybedildi sorgulaması değil elbet... Peki kimdir bu anlı şanlı padişah...
Tabii ki bu günlerde öne çıkartılan II.
Abdülhamit... Ama tarihçilikleri siyaset yapıcıların manipülasyonuna dayalı,
menkulü kendinden ve bildikleri yanıldıklarına yetmeyen ya da tarihçi gibi
kıvırtan beyzadelerin; "Bu padişah
zamanında Osmanlı inkişaf etmiştir, toprak kaybetmemiştir" gibi
sözlerine tekzip olsun diye bunların tek tek yazılması ve söylenmesi
kaçınılmazdır. Ahada ben duymadım, ben okumadım, ben bilmiyorum diyen
kalmasın... Kılavuzu karga olanın, burnu neden kurtulmazdı...
Cehl-i
basit: Bilmediğini bilmek suretiyle olan cahillik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder