Pazar, Ekim 02, 2016

REİSİCUMHUR HAZRETLERİNİ GIYABEN TAHKİR-İ TAZAMMUN

SABAHATTİN ALİ ve MAHKEMELERDE

Cumhuriyet tarihinin, özellikle de ilk yılların çok önemli yazar ve şairi Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali'de, babasına ait büyük bir sandık dolusu doküman vardır, yargılanmalarını konu alan, gerek mahkemelere yazılan dilekçeler, gerekse de kendisine verilen cevap ve mahkeme kararları  ile mahpus hayatını belgeleyen mektup ve yazışmalar arasından seçilenler ile, yazarlar Nüket Esen ve Nezihe Seyhan tarafından kaleme alınmış, "Mahkemelerde" adlı kitabı okudum. Kitap çok büyük bölümü Arapça el yazıları ile yazılmış olan doküman fotokopileri ile desteklenmiş, önsözünden anlaşıldığı kadarı ile çok sayıda uzman akademisyen tarafından da Latin harfleri ile yeniden yazılmış halleri ile düzenlenmiştir.

Kendisi hakkında çok şeyler okuduğum, Sabahattin Ali ile direk kendi kitabını okuyarak ilk tanışmam; 12 Eylül askeri faşist darbesi sırasında yasaklanan "Benden selam söyle Anadolu'ya" adlı kitabın yazarının doğduğu topraklar olan, bugünkü adı "Şirince" ve İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı bu köy için Osmanlıdan bu yana "Sırça Köşk" adlı öykü kitabında yazdıklarıdır, inanılmaz akıcı ve doyurucu bir anlatım tarzı ile... Orada; Şirince için, Osmanlı da "Kırkıca" bilahare de "Çirkince" ve nihayetinde de Şirince'ye dönüşümün hikayesi vardı, herkese okuması için öneririm.

Dönemin, siyasi atmosferini, sosyal ve toplumsal yapılanmasını, politik mevzilenmelerini, kerim devletin kolaylıkla hissedilmesini, tek parti döneminin sıkıntılarını göstermesi bakımından gerek makaleleri, gerek yazıları, gerek romanları ve şiirleri ve de gerekse yazışmaları ile çok net ve sarihtir, Sabahattin Ali. Kitaplarının ve şiirlerinin sık sık soruşturmaya uğraması bir yana, "Yeni Dünya", "Marko Paşa" ve "Merhum Paşa" adı ile maruf gazetelerde gerek kendisinin gerekse de Aziz Nesin'in başı, özellikle de hiciv yazıları yüzünden sık sık belaya girmiştir.

"Mahkemelerde" adlı kitapta da, Sabahattin Ali'nin, genellikle yazdığı yazılar üzerinden hep sorgulanması, takip edilmesi ya da yargılanması ile mahpus olması vardır, baştan aşağıya... Başına neler gelebileceğini bile bile, dönemin ağır topları , Nihal Atsız, Falih Rıfkı Atay, Cemil Barlas gibi isimleri eleştirmeye devam etmesini ve her şeye rağmen özellikle de Nihal Atsız dışında kimseyi dava etmemesini, ancak onu da sadece kendisine "vatan haini" demesi nedeni ile mahkeme verdiğini anlamaktayız yazılanlardan. Diğer taraftan; tarihçilerin üstad-ı azam diyerek uçurduğu, gerçekte ise zaman zaman "nurcu" zaman zaman "bozkurt" zaman zaman ise "Atatürkçü" geçinerek sürekli bir savrulma halinde olan Cemal Kutay'ı, Sabahattin Ali'nin birkaç savunmasında; "Cemal Bey, gazetesinde… parasız çalışmak istemediğim için bana muğber idi." diyerek, asılsız ihbar ve ispiyonların adresi olarak adeta tarihe not düşercesine tespiti vardır.

Sabahattin Ali, bir arkadaş toplantısında okuduğu iddia edilen "Memleketten haber" adlı hiciv içeren şiirde, Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesi ile bir ihbar üzerine tutuklanmıştır. Aşağıda tutuklanmasına itiraz ettiği resmi başvurusundan kısa kısa notlar bulacaksınız...

"Konya İkinci Karar Hakimliği Memuriyet-i aliyesine
Reisicumhur hazretlerine hakareti tazammun eden "Memleketten haber" ünvanlı bir şiiri, Yahya ve Namık Beyler'in hanelerinde okuduğum hakkındaki iddianameye itirazımdır.
1- Evlerine ilk defa gittiğim ve yeni tanıştığım bu zatların huzurunda böyle bir şey okumak cesaretini göstermek, delilikten başka bir kelime ile tavsif edilemez. Ben ise melekat-ı akliyesine sahip bir adamımdır.
2- İfadelerine müracaat edilen şahıslardan ifadelerinin tetkiki, muhbirler tarafından şiiri dinledikleri iddia edilenlerin böyle bir şeyden haberleri olmadığının meydana çıkaracaktır. Şu halde muhbirin iddiasının asılsız olduğu, bana şahsen münfail olan Mehmet Emin Soysal Bey ile Cemal Bey'in (Kutay) ve onların ortak ve arkadaşları olan Eyüp Hamdi ve Remzi Beyler'in bana iftirada bulundukları tezahür eder." diye uzun uzun iddiaların mantıksızlığını anlatır, ama ne çare, karar; "Reisicumhur hazretlerini gıyaben tahkir eylemekten suçlu olup 22.12.1932 tarihinde sulh hakimliğince sorgusu icra kılındıktan sonra taht-ı tevkife alınan Konya Ortamektep Almanca muallimi Sabahattin Ali Bey hakkındaki iddianame ve hazırlık tahkikatı açılması iddiasıyla memuriyetine tevdi edilip iddianame sureti mumaileyh Sabahattin Ali Bey'e tebliğ edildiği halde müddet-i kanuniyesi zarfında iddianameye itiraz ettiği ve ikametgah ashabından bulunduğundan kefaletle tahliyesini mutazammın bulunan her iki istida okundu." diyerek uzayıp giden bir safahat söz konusudur. Lakin suçlama ağırdır ve ne yazık ki dava da, bir şiir okuma meselesini aşıp bir siyasal zemine kaymaktadır, eee zaten daha önce görev yaptığı Aydın'da "komünizm propagandası yapmaktan" yargılanmıştır, o halde kafadan suçludur.

Belediye Başkanlığı döneminde, şiir okudu diye yargılanan şimdiki Cumhurbaşkanı da, mağdur edilmiş ve sonrada taltif edilmiştir. Ancak süreç Sabahattin Ali için, hiçte bu kadar hoşgörülü ve de sevimli bitmemiştir, bırakın taltifi, katline ferman olarak değerlendirilmiştir.


Sabahattin Ali'nin bir güzel sözü ile bitirelim; "Bir fikre sahip olmak cürüm değilse ona lisan vermek de cürüm değildir. Zaten fikirlerin ancak lisana inkılap ettikleri zaman fikir oldukları, lisansız fikir tasavvur edilemeyeceği herkesçe malum bir keyfiyettir."

Hiç yorum yok: