SABAHATTİN
ALİ ve MAHKEMELERDE
Cumhuriyet
tarihinin, özellikle de ilk yılların çok önemli yazar ve şairi Sabahattin
Ali'nin kızı Filiz Ali'de, babasına ait büyük bir sandık dolusu doküman vardır,
yargılanmalarını konu alan, gerek mahkemelere yazılan dilekçeler, gerekse de
kendisine verilen cevap ve mahkeme kararları ile mahpus hayatını belgeleyen mektup ve
yazışmalar arasından seçilenler ile, yazarlar Nüket Esen ve Nezihe Seyhan
tarafından kaleme alınmış, "Mahkemelerde"
adlı kitabı okudum. Kitap çok büyük bölümü Arapça el yazıları ile yazılmış olan
doküman fotokopileri ile desteklenmiş, önsözünden anlaşıldığı kadarı ile çok
sayıda uzman akademisyen tarafından da Latin harfleri ile yeniden yazılmış
halleri ile düzenlenmiştir.
Kendisi
hakkında çok şeyler okuduğum, Sabahattin Ali ile direk kendi kitabını okuyarak ilk
tanışmam; 12 Eylül askeri faşist darbesi sırasında yasaklanan "Benden
selam söyle Anadolu'ya" adlı kitabın yazarının doğduğu topraklar olan,
bugünkü adı "Şirince" ve İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı bu köy için
Osmanlıdan bu yana "Sırça Köşk" adlı öykü kitabında yazdıklarıdır,
inanılmaz akıcı ve doyurucu bir anlatım tarzı ile... Orada; Şirince için,
Osmanlı da "Kırkıca" bilahare de "Çirkince" ve nihayetinde
de Şirince'ye dönüşümün hikayesi vardı, herkese okuması için öneririm.
Dönemin,
siyasi atmosferini, sosyal ve toplumsal yapılanmasını, politik mevzilenmelerini,
kerim devletin kolaylıkla hissedilmesini, tek parti döneminin sıkıntılarını göstermesi
bakımından gerek makaleleri, gerek yazıları, gerek romanları ve şiirleri ve de
gerekse yazışmaları ile çok net ve sarihtir, Sabahattin Ali. Kitaplarının ve
şiirlerinin sık sık soruşturmaya uğraması bir yana, "Yeni Dünya", "Marko
Paşa" ve "Merhum Paşa" adı ile maruf gazetelerde gerek
kendisinin gerekse de Aziz Nesin'in başı, özellikle de hiciv yazıları yüzünden
sık sık belaya girmiştir.
"Mahkemelerde"
adlı kitapta da, Sabahattin Ali'nin, genellikle yazdığı yazılar üzerinden hep
sorgulanması, takip edilmesi ya da yargılanması ile mahpus olması vardır,
baştan aşağıya... Başına neler gelebileceğini bile bile, dönemin ağır topları ,
Nihal Atsız, Falih Rıfkı Atay, Cemil Barlas gibi isimleri eleştirmeye devam
etmesini ve her şeye rağmen özellikle de Nihal Atsız dışında kimseyi dava etmemesini,
ancak onu da sadece kendisine "vatan haini" demesi nedeni ile mahkeme
verdiğini anlamaktayız yazılanlardan. Diğer taraftan; tarihçilerin üstad-ı azam
diyerek uçurduğu, gerçekte ise zaman zaman "nurcu" zaman zaman
"bozkurt" zaman zaman ise "Atatürkçü" geçinerek sürekli bir
savrulma halinde olan Cemal Kutay'ı, Sabahattin Ali'nin birkaç savunmasında;
"Cemal Bey, gazetesinde… parasız çalışmak istemediğim için bana muğber
idi." diyerek, asılsız ihbar ve ispiyonların adresi olarak adeta tarihe not
düşercesine tespiti vardır.
Sabahattin
Ali, bir arkadaş toplantısında okuduğu iddia edilen "Memleketten
haber" adlı hiciv içeren şiirde, Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesi ile
bir ihbar üzerine tutuklanmıştır. Aşağıda tutuklanmasına itiraz ettiği resmi
başvurusundan kısa kısa notlar bulacaksınız...
"Konya
İkinci Karar Hakimliği Memuriyet-i aliyesine
Reisicumhur
hazretlerine hakareti tazammun eden "Memleketten haber" ünvanlı bir
şiiri, Yahya ve Namık Beyler'in hanelerinde okuduğum hakkındaki iddianameye
itirazımdır.
1-
Evlerine ilk defa gittiğim ve yeni tanıştığım bu zatların huzurunda böyle bir
şey okumak cesaretini göstermek, delilikten başka bir kelime ile tavsif
edilemez. Ben ise melekat-ı akliyesine sahip bir adamımdır.
2-
İfadelerine müracaat edilen şahıslardan ifadelerinin tetkiki, muhbirler
tarafından şiiri dinledikleri iddia edilenlerin böyle bir şeyden haberleri
olmadığının meydana çıkaracaktır. Şu halde muhbirin iddiasının asılsız olduğu,
bana şahsen münfail olan Mehmet Emin Soysal Bey ile Cemal Bey'in (Kutay) ve
onların ortak ve arkadaşları olan Eyüp Hamdi ve Remzi Beyler'in bana iftirada
bulundukları tezahür eder." diye uzun uzun iddiaların mantıksızlığını
anlatır, ama ne çare, karar; "Reisicumhur hazretlerini gıyaben tahkir
eylemekten suçlu olup 22.12.1932 tarihinde sulh hakimliğince sorgusu icra
kılındıktan sonra taht-ı tevkife alınan Konya Ortamektep Almanca muallimi
Sabahattin Ali Bey hakkındaki iddianame ve hazırlık tahkikatı açılması
iddiasıyla memuriyetine tevdi edilip iddianame sureti mumaileyh Sabahattin Ali
Bey'e tebliğ edildiği halde müddet-i kanuniyesi zarfında iddianameye itiraz
ettiği ve ikametgah ashabından bulunduğundan kefaletle tahliyesini mutazammın
bulunan her iki istida okundu." diyerek uzayıp giden bir safahat söz
konusudur. Lakin suçlama ağırdır ve ne yazık ki dava da, bir şiir okuma
meselesini aşıp bir siyasal zemine kaymaktadır, eee zaten daha önce görev
yaptığı Aydın'da "komünizm propagandası yapmaktan" yargılanmıştır, o
halde kafadan suçludur.
Belediye
Başkanlığı döneminde, şiir okudu diye yargılanan şimdiki Cumhurbaşkanı da,
mağdur edilmiş ve sonrada taltif edilmiştir. Ancak süreç Sabahattin Ali için, hiçte
bu kadar hoşgörülü ve de sevimli bitmemiştir, bırakın taltifi, katline ferman
olarak değerlendirilmiştir.
Sabahattin
Ali'nin bir güzel sözü ile bitirelim; "Bir fikre sahip olmak cürüm değilse
ona lisan vermek de cürüm değildir. Zaten fikirlerin ancak lisana inkılap
ettikleri zaman fikir oldukları, lisansız fikir tasavvur edilemeyeceği herkesçe
malum bir keyfiyettir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder