Pazar, Ekim 09, 2016

LİSAN-I MİLLİ MEKATİB İRSAL EYLEMEK

"MAHKEMELERDE" SABAHATTİN ALİ
12 Eylül askeri faşist yönetim dönemi; tüm ülkede olduğu üzere, tüm lisan-ı mahalli hitabet men edilmiş, kürsülerden haykıran müstebit, "asmayalım da besleyelim mi?" diye bas bas bağırıyor, yandaşları, şakşakçıları ve sair tüm güce tapanlar avuçları patlayana kadar alkışlıyor... Olsun öykündüğümüz batının dilleri, elin gavurunun konuştuğu diller serbest, İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca vs., serbest ne demek, hatta "teşvik" kapsamında, ama canım yurdumun kimine göre 12 milyon kimine göre 20 milyon insanının konuştuğu yani ana dili Kürtçe yasak... Neyse; öyle ya da böyle, o zorla kabul ettirdi ya da öteki liberalliğinden serbest bıraktı, şimdi konuşuluyor, kime ne zararı var... Artık özellikle cezaevlerinin toplama kampı düzeninde olduğu "Türkçe konuş, çok konuş" dönemi artık gerilerde kaldı, umarım bir daha dönülmez o şebek günlere... Gerçi bu durumdan hala rahatsız olanlar var ya... Hem de diğer Türk dünyasına dikkat kesilip oradaki Türkçe konuşmanın yasak edilmesini dile getirip, telin mitingleri düzenleyip, baskılara son verilmesini talep edenlerin alkışlarına mazhar olması da tam da bir karikatür... Gerçi ne beklenir ki, gelinen nokta da, tefekkür yok, empati yok, sempati yok, merhamet yok, acıma yok, üzüntü yok, mahcubiyet yok, ahde vefa yok, rahatsızlık yok, ilgi yok... yok oğlu yok, aldırmazlık var, bana ne var, bana dokunmayan yılan bin yaşasın var, aşağılama var, duyarsızlık var, fobi var, histeri var, düşmanlık var, hoşnutsuzluk var, kafa karışıklığı var, vahşet var, yalan var, dolan var, desise var, başkasının zararına sevinme var, nefret var, şüphe var, kıskançlık var, küçümseme var, var oğlu var... Ve tekrar bu şebekliğin başladığını söyleyenler de var... Allah akıl, fikir ve izan ihsan eylesin, demekten başka çare yok (aslında var)...

Bugünlerde okuduğum; usta Romancı, şair ve hikayeci ve düşünce özgürlüğünün yılmaz savunucusu, uzlaşmaz kişiliği ve muhalifliği ile maruf Sabahattin Ali'nin, mahkemelerdeki savunmaları, iddianameleri, mektuplaşmaları, tanıklıkları üzerine yazılmış yazılarının arasından seçilenler ile, yazarlar Nüket Esen ve Nezihe Seyhan tarafından kaleme alınmış, "Mahkemelerde" adlı kitabın, başlıktaki konu ile ilgili gözlemi ve ilgili belgelerin bir bölümü aşağıda verilmektedir. Mezkur kitap inanılmaz, tanıklık ve yaşanmışlıkları aktarıyor ve buradan anlıyoruz ki, dün de aynı, bugün de aynı... Tıpkı, Neyzen Tevfik'in dediği gibi; değişen tek şey, artık soruluyor olması, yani, eskiden sormadan asıyorlardı, şimdi sorarak asıyorlar...

Sabahattin Ali'nin evrakı arasında bulunan 1899 tarihli bir dilekçe, bir hapishanede yatan zamanın azınlıklarının yazdığı pullu ve imzalı resmi bir belgesi, kolayca anlaşılacağı gibi birilerinin yere göğe sığdıramadığı padişah II. Abdülhamit dönemi, sonraki Abdülhamitlerin değiştirmediği kurallar devam ediyor...

Huzur-ı Alicenab-ı Mutasarrıf-ı Ekremiye;
Acizleri idam ve on beş seneye mahkum olarak sekiz senedir mevkufuz. İptida-yı tevkifimizden bu yana değin memleketimize irsal eylediğimiz mektuplarımız Rumca ve Ermenice ve Bulgarca tahrir edilerek hapishane memurları tarafından lazım gelen muayenelerle postahaneye teslim edilmekte iken bu kere mektuplarımızın Osmanlıca yazılması emir buyurulmuş ise de köleleri fukaradan olup her daim posta ücretinden başka Türkçe mektup yazdırmaya muktedir olamayacağımız gibi şimdiye kadar mektup tahrir ve irsalinde hiçbir güne kusur ve vukuatımız görülmemiş olduğundan lütfen ve merhameten bundan böyle yazılacak mektuplarımızın kema-fissabık muayene ve mütalaasıyla postaya teslim ettirilmesi için lazım gelenlere emir ve irade buyurulmasını arz ve istirham eyleriz. Ol bapta emr ü ferman menlehül emrindir.

28 haziran 1317 (1899)

Hapishane-i umumide mevkuf
İzmirli Üstadi

Mahkumen mevkuf             Mahkumen mevkuf            Mahkemen mevkuf
Rum Milletinden                 Ermeni Milletinden            Bulgar Milletinden
6 imza                               13 imza                              15 imza

Beyan-ı keyfiyet zımnında Hapishane Müdürlüğü Vekaletine
30 Haziran sene 317

Emr-ühavale buyurulan işbu arz-ı hal muhakeme olundu. Mahkumun merkumun memleketlerine yazdıkları mektupları Türkçe yazmayıp lisan-ı millileri üzere yazmalarına müsaade buyrulmasını Türkçe yazmaları lazimeden bulunmuş olmakla icra-yı icabı zımnında huzur-ı alicenap-ı mutasarrıf-ı ekremiyelerine arz u takdim kılmaya ol babda emr ü ferman.

Müdür Vekili                                                              11 Temmuz sene 317
        N.

Kendilerine beray-ı takdim Hapishane Müdürlüğü Vekaletine
11 Temmuz sene 317

Hiç yorum yok: