Fahri hemşerisi olmakla
övündüğüm 2 şehir vardır, biri Adana diğeri ise Antakya (Hatay)… Antakya’nın, kendimi
ait hissettiğim tarafı ise, kendi içlerinde de farklı tutum ve yol tutturmuş
halleri ile 3 tek tanrılı dinin takipçilerinin, biri başat olmak üzere
birbirlerini çok fazla rahatsız etmeden yaşadıklarına yönelik gözlem
yapılabilecek güney tarafıdır. Burada bahsetmek istediğim, ilk gördüğümde
hayran kaldığım, bunun üstüne birkaç kez daha gidip gezdiğim, Samandağ İlçesi
Çevlik mevkiinde yer alan TİTUS Tüneli. Öğrenebildiğim kadarı ile
Antakya eski adı, Antioch olup, Makedon kralı Büyük İskender tarafından
kurulmuş, bilahare de Büyük Roma İmparatorluğu döneminde en kalabalık 3 önemli
şehirden biri olmuştur. Öneminin tebarüzü bakımından, dünyada meşalelerle
aydınlatılan sütunlu bir caddeye sahip olmasıdır diyerek iktifa edelim ve tünel
üstüne devam edelim.
Antakya’nın en önemli
ticaret merkezi dönem itibari ile Samandağ ilçesindeki bugünkü Çevlik bölgesindeki
eski adı Seleukeia Pieria olan liman kenti olup kuruluşunun M.Ö. 4
yüzyıla dayandığı bilinmektedir. Doğu Akdeniz’in önemli liman kentlerinden biri
olan mezkûr kent, Musa dağı eteklerinde kurulmuş olması hasebiyle şehrin liman
bölümü zaman zaman sel-seylab nedenleri ile ticaretin olumsuz etkilenmesine yol
açan teressübat oluşmakta imiş. Su yapıları konusunda, imparatorluk çapında
muhteşem çalışmalarına tanık olunan dönemde, mezkûr alanda, limanın yerini
değiştirmekten ise taşkın sularının drene edilmesi kararı üzerine, M.Ö. 69
yılında İmparator Vespasian tarafından tünel çalışmaları başlar ve kölelerin
kullanılma önceliklerinin değişmesi üzerine de inkıtalara uğrar, İmparator
Titus döneminde de askerler ve denizcilerinde büyük katkıları ile devam eden
çalışmalar İmparator Antonius Pius tamamlanır. Canım Yurdumun sahip olduğu
onlarca müthiş yapıdan biri olan, TİTUS TÜNELİ, hemen şehrin bulunduğu
yukarı kısımdan başlar, denize doğru ilerler, yaklaşık 150 mt. uzunluğunda kapalı
olmak üzere toplam yaklaşık 1.400 mt. olup, kapalı tünel kesit alanı yer yer 45
m2 ve açık bölümde ise yer yer 100 m2 civarındadır. Neredeyse 2.000 yıllık bu
muhteşem tünel, mezkur imparatorluğun övünebileceği türden bir yapı olup,
otomobil icadının olmaması nedeni ile “duble yollardan” daha fazla taraftar
toplamakta imiş, söylenenin yalancıyım.
İmparatorluğun büyük köle ve
işgal edilen yerlerin büyük ekonomik birikimlerinin talan edilmesi ile imparatorların
hayalleri ve hedefleri doğrultusunda günümüzde bile iddialı sayılabilecek “çılgın
projeler” gerçekleştirdiğini, Titus Tünelini gördükten sonra yaptığım
incelemelerde gördüm. Bazı projelerde, büyük göllerin drenaj kanalları ile
kurutularak, büyük tarım alanları elde etmek, bazen şehirlerin su ihtiyacını
karşılamak için yapılan km.lerce su kemerleri ile isale hatlarının
oluşturulması, bazen şehirleri ya da limanları korumak ya da su temini için tüneller
inşa etmek, gibi gerçekleşmeler.
Bu bakış açısı ile seyahat
ettiğim yerlerde benzer yapıların varlığı konusunda özel bir dikkat oluşturdum.
Son seyahatimde, yine Büyük Roma imparatorluğu tarafından ve Titus Tünelinden
yaklaşık 500 yıl önce inşa edilen Samos Adası EUPALİNOS TÜNELİ konusunda
haberdar olunca, derhal ziyaret edilecek yerler konusunda 1. sırayı almıştır.
M.Ö.6 yüzyılda, kesit alanı yer yer 4 m2 yi bulan, antik çağdaki Tigani
şimdilerde de “Bir dik üçgenin kenarların karelerinin toplamı hipotenüs’ün karesine
eşittir” teorisinin mucidi ilk matematikçi Pythagoras’ın adına bu şehirde yaşamış olması hasebiyle ve izafeten
şimdilerde de PYTHANGORIAN olarak adlandırılan kentin su ihtiyacının, Agiades
su kaynağından Kastro Dağının altından inşa edilecek bir tünel ile karşılanması
hedeflenmiştir. Deniz seviyesinden 225 mt yükseklikteki bu dağı aşacak yaklaşık
1 kmlik tünel, mühendis Eupalinos geometri bildiğinden (öyle 360 derece farklıyız düzeyinde değil
elbet), dağın 2 yanından başlamak ve ortalarda buluşmak hedefi ile çalışmalara
başlar. Gerçi her iki taraftan kazılarak ortada buluşma fikri ve hedefi olan
ilk tünel değildir bu ama ilk olan Kudüs’teki Kral Ezechias (Hezekiya) tüneli farklı yönlere gidilen kazılarla
hedefinden fazlaca sapmış olması hasebiyle ilk sayılmamalıdır bence. Eupalinos
Tüneli, muhteşem hesaplamalar neticesinde santimetreler düzeyinde bir sapma ile
tam da ortada birleşir. Şehrin kuşatmalar altında suyunun kesilerek teslime
zorlanmasının önüne geçilmesi gibi bir askeri kaygı ile yola çıkılarak inşa
edilen tünel, gürz, keski, kazma ve kürek gibi kazıcı aletlerle, kazıdan çıkan
kayaların küfelerle dışarıya taşınması ve havalandırma için de kuyular açılarak
yaklaşık 10 yıl sürmüş ve planlandığı gibi ortada birleşmiştir. Bin yıl süreyle
kullanılan tünelin mühendisi Eupalinos, Senato tarafından “Tünel bize pahalıya mal oldu” gibi bir gerekçe ile çarmıha gerilme
cezası ile cezalandırmış olup, “yahu kullandığımız köle ve talan edilen istila
edilmiş ülke hazineleri, ne zararından bahsediyorsunuz” savunmaları heba olmuş
ve sonunda da mühendis bey çarmıha gerilmiş… Atina Senatosu bilse idi;
kendilerinden 2.500 yıl sonra dünyanın her tarafında inşaat işleri, karar
vericiler, inşaatı gerçekleştiren müteahhitler, finansman temin edilen bankalar,
hem de kamu hazinelerinden ödenmek kaydı ile trilyonluk cukkaları götürsünler, hiç
böyle karar verip te kendilerini önemli bir proje ile suya kavuşturan mühendisi
katleder miydi? Bilemem… Bu iddiaya bilgi kaynağı oluşturan, tabii ki meraklıları
için “bir ekonomik tetikçinin anıları”
olarak ciltler dolusu kitap yazan eski bir “Dünya Bankası” yöneticisidir, eksiği
ve sakladığı çok bilgi olmasına rağmen okunmasını şiddetle öneririm… Ayrıca, mezkûr
kentin yöneticisi, Tiran Polycrates ile aynı dönemde yaşamış ve tiranlığı
protesto etmek maksadı ile adayı terk ettiği bilgisi bulunan Pythagoras’a şapka
çıkartmayı da borç bilirim…
İlaveten bir de ansiklopedik
bilgi; “Titus Tüneli'nin bir benzeri yine bir Roma İmparatorluk şehir merkezi Ürdün'de
Petra antik kentinde bulunmaktadır. Antik dünyanın diğer önemli kaya tünelleri,
Nimes'de, Lyon'da, Briord'da, Carhaix'de, Nikopolis'te ve Side'de su getirme
sisteminin bir parçası olarak yapılmıştır. Çevlik ile çağdaş, Vespasianus
Dönemi bir kaya tüneli italya'da Furlo Geçidi'nde yol sistemi ile bağlantılı
olarak açılmıştır.” Dilerim ömrümüz vefa ve cüzdanımız kifayet eder de, bu
yapıları da ahir ömrümüzde görürüz diyerek sözü bağlarken başta Titus Tüneli
olmak üzere Eupalinos tünelinin de kısa sürede ziyaret edilmesi gereğinin
altını çizelim.
Sonuç olarak; gerek Titus ve gerekse de Eupalinos Tünelleri “UNESCO Dünya
Mirasları” listesine alınarak, yamyamlardan korunmaya çalışılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder