Astım ve kalp hastalarına doğal hastane
görevi yaptığı bazı kaynaklara göre Alman doktorları tarafından belirtilmiş
olan, iyotça zengin rüzgârları iştah açtığı ve uykusuzluk giderici olduğu hemen
herkes tarafından teslim edilmiştir, Çiftlik köyünün. Bugün Çiftlik köyünün
Pırlanta plajı bu rüzgârlar sayesinde “kite surf” ün de merkezi sayılmaktadır.
Osmanlı döneminde; Yeni Nahiye, Çiftlik-i
Kebir adlarıyla da belirtilen Çiftlik köy, Çeşme’nin Sakız adasına en yakın
yeridir hatta o kadar yakındır ki güzel ve sakin havalarda horoz seslerinin
bile duyulduğuna tanıklık etmişimdir çocukluğumda… Mübadele ile Çiftlik köyüne
yerleşen atalarımızın sözlü aktarımlarına göre köy o kadar güzel bir yermiş ki;
Ege’nin Paris’i olarak anıldığını bugün Rahmetle andığım anneannem Hacer
Karagöz tarafından yüzlerce kez dinledim.
Çiftlik Köye yerleşen 1. kuşak mübadil
atalarımın yerleştiği evin nasıl muhteşem bir ev olduğunu hatırlıyorum, birkaç
tanesi hariç diğer hangi evlerde de bulunduğunu tam olarak hatırlamıyorum,
büyüklerimin “taşlık” diye
adlandırdığı ve kotarina denilen çakıl taşlarından siyah ve beyaz 2 farklı renk
seçilerek siyahın ana renk ve beyazından ise desen oluşturularak yapılmış bir
giriş vardı ki, tek başına muhteşemdi… Bu yerleşilen evin köyün başpapazının ya
da papazının olduğundan söz edilirdi, evin içinden ahırlara geçilen bir kapı
vardı, buradan girildiğinde ahırlar öncesi 2 adet kuyunun bulunduğu bir kapalı
giriş bölümü vardı, oradan da bahçeye çıkılırdı, bahçeye çıkılan yerde ise 5 mt
ye 4 mt lik yaklaşık ölçülerde kapalı bir alanda büyükçe bir fırın bulunmakta
idi… Evin detayları ile ilgili teknik ve yaşamına yönelik olmak üzere geniş bir
yazıyı ayrıca yazmayı planlamaktayım, ileriki günlerde.
Şu anda Çiftlik balıkçı barınağının üzerine
inşa edildiği bilinen iskelesi nedeniyle de çok muhtemeldir ki, Çeşme’nin de
iskelesi olduğunu düşünmekteyim, konunun uzmanı olmamama rağmen, 1920’ler ya da
1930’lar Çeşme limanının fotoğraflarına baktığımızda herhangi bir iskelenin
olmadığını kolayca tespit edebiliriz, ama yapım tarihinin çok daha eskilere
dayandığını tahmin ettiğim Çiftlik Köy iskelesi, gerek uzunluğu, gerekse de
yapımında kullanılan taşların büyüklüğü ve düzgünlüğü ve gerekse de her 2
tarafının da çok farklı derinliklerde olması çok açıktan profesyonelce
kullanıma yönelik olduğunu göstermektedir, ayrıca bugün Kaptanlık eğitimi için
kullanılan binanın da gümrük binası olması nedeniyle faaliyetin büyüklüğünü
tahmin etmek hiç de zor olmamaktadır.
Çeşme’nin önemli tarımsal ürünlerinden olan
sakız ağaçları ne yazık ki, odun kalitesi nedeniyle mi yoksa gerekli özenin
gösterilmemesi nedeniyle bakımsızlıktan mı; artık her ne nedenle ise, son 30
yılda neredeyse tamamen yok olmuştu, sakız ağacı yetiştiriciliği şimdilerde
gerek bu işe gönül vermiş insanlar gerekse de Belediyenin özellikle yeni inşa
edilen binaların bahçelerinde dikilmesine yönelik haklı talepleri ile yeniden
artışa geçmiştir. Söylendiğine göre Sakız adası için; başta sakız rakısı, sakız
reçeli, sakız likörü olmak üzere çok büyük ekonomik değer haline gelmiş olan
sakızın, hem kalitesi hem de renginin daha beyaz olması nedeniyle Çeşmede sakızın
önümüzdeki dönemde önemli bir değer haline gelecektir. Bugünlerde Çeşme
Belediyesinin yeni yapılan binaların bahçelerinde her bağımsız bölüme bir adet
gelecek şekilde sakız ağacı dikimini zorunlu kılması, bana göre çok doğru bir
karar olmanın ötesinde muhteşem bir olaydır. Hatta Belediyenin sakız ağacını
ihtiyaç sahiplerine vererek temin etmesi halinde bu zorunluluğu birkaç ağaca çıkarması
hiçten bile değildir ve bence de hemen bu uygulamaya başlamalıdır da… Sakız
ağacı yetiştiriciliğinde Çiftlik Köyün bir merkez haline gelmesi hemen
planlanmalı ve Belediyenin yetiştirme ve bila bedel temin etmesi şeklindeki
öncülüğünde her bahçe sahibinin bağımsız bölüm başına 4 adet ağaca
ulaştırılması gerekmektedir.
Çiftlik köy; bir zamanlar Nahiye Belediyesine
sahip, söylendiğine ve yazıldığına göre 2 kilise, 1 havra ve 1 camisi ile
yaklaşık 1.000 hanelik ve yaklaşık 4.000 nüfuslu bir yerleşim yeridir.
Sokaklarındaki Arnavut kaldırım döşemesini 1970’li yılların başına kadar
yaşatabilmiş, inanılmaz güzel Rum evlerinin varlığıyla diğer taraftan da sosyal
yaşamı ile Ege’nin Paris’i olduğu anlatılırdı büyüklerimizce… Ege’nin Paris’i
ve Çeşme’nin İskelesi konumuna ulaşmış bu güzel yerleşim yeri maalesef
sonraları kaderine terk edilmiş, tarımı yok etmeyi o günlerden kafasına koymuş devleti
yöneten siyasiler eliyle başta da tarımsal ürünlerinin dikiminin yasaklanması
ya da sınırlanması ile başta tütün ve anason üretimi ve ticaretinden mahrum
kalmıştır. Kaldı ki anasonunun ünü tüm dünyada bilinmesine rağmen…
Diğer taraftan köyün içinden geçen derenin
çok eski tarihlerde bile taş duvarlar ile örülmüş olması, su bulunduğu
dönemlerde su almak için kuruduğu zamanlarda ise karşıdan karşıya geçişler için
kullanılmak üzere yapılmış merdivenlerin ne kadar harika olduğunu ben bile
hatırlamaktayım. Sonraları başta mezkûr dere olmak üzere tüm dereler kaderine
terk edildi, bir taraftan imar uygulamalarına kurban edilirken diğer taraftan
da işletme bakımları yapılmadığından zaman içinde dere vasıflarını yitirmiş
durumdaydılar. Allahtan çok eskiden yağan yağmurlar da yağmamaya başladı ve bu nedenle
derelerin önemi hep göz ardı edildi, şimdilerde Çeşme Belediye Başkanı Faik
Tütüncüoğlu’nun Çiftlik Köyüne verdiği öneme binaen Belediye Fen işlerinin
yaptığı ihalelerle dere ıslahları bir felaket yaşanmadan gerçekleştirilmeye
başladı, bu konuda doğanın acımasına bırakılmadan diğer dereleri de kapsayacak
kapsamlı bir dere ıslah planı herhalde yapılmaktadır.
Diğer taraftan Çeşme Belediyesinin yaptığı
yatırımlarla hızlı şekilde gelişmesini sürdüren Çiftlik Köyü yeniden, eskiden
haklı olarak elde etmiş olduğunu düşündüğümüz Ege’nin Paris’i olma ününü
yeniden kazanacaktır diye düşünmekteyiz. Konu ile ilgili; eksiklikler
konusundaki eleştirilerini saklı tutmak kaydıyla, herkesin ve tek tek Çeşme
Belediyesi Başkanından, Fen İşleri Yönetiminden, Belediye Çiftlik Köy
temsilciliğine kadar emeği geçen herkese teşekkür borcu olduğunu düşünmekteyim.
Çeşmenin yeni yıldızı Çiftlik Köy (Mahallesi)
Balık mezatları sayesinde de bir çekim alanı oluşturmaktadır, bana göre
Çeşme’nin en iyi barbun balığının yakalandığı bu yerin mezatının mutlaka
görülmesi gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder