Pazartesi, Eylül 23, 2019

SU GELECEĞİMİZDİR


Emperyalist dünyanın kifayetsiz liderleri ve onların geri bıraktırılmış dünya temsilcisi aveneleri, toplumlarını gelecekte petrol savaşları akabinde “su savaşlarına” hazırlamakta ne kadar kararlı olduklarını her fırsatta her hamleleri ile kanıtlamaktadırlar. Bugün nasıl ki petrol kaynakları olan ülkeler hedef ise yarın da su kaynakları olan ülkeler bu kadar açıktan hedef olacaktır, bunun tam tamına nasıl gelişeceği ve sonuçlanacağı ne yazık ki bir takım karanlık mahfillerde planlanıyor, sanal ortamlarda simülasyonlar üstünden gerçekleştiriliyor, sanal savaşlar projekte ediliyor. Dünyanın bu manada hızlı bir şekilde bir tarafı ile kaygısızlar tarafından gerek global ısınma, gerekse hızlı ve gereksiz kirletme, gerekse de temizlememe ya da arıtmama davranışları, diğer tarafı ile de tüketim çılgınlığının sebep olduğu kaynak israfı fahiş artışları ile tehlike çanları yavaştan çalmaya başlamış görünmektedir. İnsanlar ne yazık ki bu tüketim çılgınlığı içinde bil(e)memek, öğrenme çabası göstermemek ve nihayetinde kendi tercihleri de olan kifayetsiz muhterislerin dolmuşuna da binmek gibi bir gaflet ve dalalet içinde fakr-u zarurete tam gaz ilerliyorlar. Gelecek feci sonuçları görebilen, hesaplayabilen bilim insanlarının sesi ne yazık ki kifayetsiz muhterislerin debdebeli propagandaları ve haykırışları yanında hiç duyulamamaktadır.

Halen ve esasen insani kullanımlar, yani direk ya da reel kullanımlar yani içme, banyo, tuvalet ve mutfak amaçlı kullanımlar kaynakları tehdit ediyor görünmemektedir, en azından benim okumalarım böyle gösteriyor, ancak dolaylı kullanım ya da genel manada kabul edildiği biçimi ile sanal kullanım ya da tüketim inanılır gibi değildir. Diğer taraftan dünyada ortalama tüketilen suyun %70’i tarımsal amaçlı, %20’si endüstriyel amaçlı, %10’u evsel amaçlı kullanılıyor olduğu tespiti ile değerlendirme yaparsak en fazla tarıma odaklanmak gerektiği aşikardır.  

İnsan vücudunun %70’nin su olması hasebiyle bir kişinin sindirim, solunum, dışkı, idrar, terleme gibi insanı faaliyetler sonucunda günlük harcadığı su miktarını en az 2,5 ya da 3 litre olduğu bilinmekte ve diğer kullanımlar için, yani banyo, tuvalet, mutfak vs gibi, ortalama günlük yaklaşık 200 litre su kullanıldığı kabul edilmektedir. Bu miktar gelişmiş ülkelerde tüketim alışkanlıkları mucibince 700 lt’lere kadar çıkar iken fakir ülkelerde 60 lt’lere kadar düşmektedir.

Ancak yine de bu gereksinim istatistiklerine bakılınca su sıkıntısının esasen en büyük sebebi tarımsal amaçlı kullanılan ve üretimde ihtiyaç duyulan su miktarıdır. Üretimdeki kullanılan suyu sadece tarımsal amaçlı düşünmeyelim. Örneğin süt ve et elde edilmesi; bir ineğin süt verebilmesi için onun beslenmesi, ot yemesi gerekiyor ve bu ineğin yediği otun ve ineğin suya ihtiyacı vardır. İnekten elde edilen sütün paketlenmesi için de su kullanıldığı düşünülürse tüm bu zincirlerin hepsinde su tüketiliyor ve en son bize et ve süt olarak dönüş sağlıyor. Üretim süreçlerindeki su tüketimleri de öyle zannedildiği kadar az olmadığından ciddi manada dikkat gerektirmektedir. Dolaylı ya da sanal su tüketimi denilince hemen örnekleyelim ki müşahhas olsun ve kastımızın önemi, ciddiyeti ve büyüklüğü anlaşılabilsin. Örneğin, 1 adet domatesin soframıza gelene kadar yaklaşık 13 lt su tükettiğini, 1 bardak sütün (200 ml) 200 lt, 1 fincan kahvenin (7 gram) 140 lt, 1 kg buğdayın 1.300 lt, 1 kg pirincin 3.400 lt, 1 kg soğanın 1.400 lt, 1 kg peynirin 5.000 lt, 1 kg bifteğin 15.500 lt, 1 adet yumurtanın 200 lt, 1 kg çayın 9.200 lt, 1 tshirtün 2.700 lt, 1 adet kot pantolonun 10.800 lt, su tükettiğini biliyoruz, bu örnekleri çok uzatmak mümkün ama merak edenlerin internet ortamında bu bilgilerin tamamına çok kolayca ulaşabileceği de aşikardır. Görüldüğü üzere suyu doğrudan değil dolaylı (sanal) olarak ciddi manada fazla tüketiyoruz. Bir ürünün veya hizmetin üretimi için kullanılan su kaynaklarının toplam miktarı suyun tüketim göstergesi olup bu manada tüketilen suya da gizli tüketim ya da sanal tüketim denilmektedir.

Üretimde kullanılan su miktarları, hammaddelerin nereden geldiğiyle de ilgili olup ürünün hangi şartlarda üretildiği ile doğrudan bağlantılıdır. Esasen yağışı bol olan bir ülkede yetişen bir ürün diğer kurak bir ülkeye ithal edildiğinde aslında sanal su da ithal edilmiş olur. Buna en güzel örnek pamuktur, bilindiği üzere pamuk üretimi çok fazla suya ihtiyaç duyar. Pamuk işlenerek tişört, pantolon gibi çok çeşitli tekstil ürününe dönüşür, sonuçta da boya vs gibi yine su ihtiyacı olan işlemlerden geçirilmektedir. Kullanılan su tişörtün rafta satışa hazır olması ile de bitmemektedir. Tişört üretimi tamamlanıp bizlere ulaştığında her giydiğimizde temizlenmesi için sürekli olarak yıkamaktayız. Günümüzde tüketim çılgınlığı arttıkça su kaynakları da bilinçsiz ve kontrolsüz kullanmaya başlandı, ne yazık ki, işte tam da bu nedenle dikkatimizi en fazla bu alana teksif etmeliyiz.

20. Yüzyılda dünya nüfusu 3 kat artmasına karşın tüketilen su miktarı 7 kat artış göstermiştir. Tüm bu değerler ve sonuçlar su kaynaklarını bilinçli ve etkin kullanmaya yönelik önlemler almamız gerektiğinin en önemli gerekçesini oluşturmalıdır. Suyun plansız, verimsiz ve aşırı kullanılması, su kirlenmesi ve su kaçakları en büyük sorundur. Tarımsal sulamanın kontrolsüz olması, tüketim çılgınlığı ve insanların su tüketim alışkanlıkları su kaynaklarının tüketilmesinin nedenidir. Su kaynaklarının korunması için öncelikle insanların su hakkında bilinçlendirilmesi gerekmektedir.  Elektrikli aletlerde bulunan enerji tüketimi bilgisi gibi yiyecek ve giyeceklerde su tüketim bilgisi verilebilir.

Tüm bu yazılan ve söylenenlere rağmen, devamlı şekilde fazla su kullanmayın, şebekelerden evlerimize gelen suları verimli ve tutumlu kullanın, tarımda çağdaş teknikler ile az su ile çok verim alınacak yöntemlere itibar edin, az tüketin ya da kontrollü tüketin, ihtiyaç kadar tüketin, ikazları tüketilen suyun miktarları görülünce belki anlamlı olacaktır.

Kifayetsiz muktedirlerin savaşlarına destek vermemek adına bu konuda yazmaya devam…

Hiç yorum yok: