Cumartesi, Kasım 28, 2020

TÜRKMENİSTAN'A BENZEMEK- 11 SİGARA YASAKLARI

 

Çalıştığım şirketin Türkmenistan Şubesinin tescili için gerekli müracaatları yaptık ve inşaat faaliyetleri için imkân ve ihtimaller üzerine kolları sıvadık, yoğun bir koşuşturmaca… Bu arada kayıtın tescili için bir kez daha kontrole geliyor, yerel yetkililer… Pasaportumu alıp incelemekle başladı, görevini yapmaya… Muhterem bir bana bir pasaporta bakıyor, tam bir emme-basma tulumba misali, yüzüme bakarken de hafiften gözlerini kısarak adeta bir sorun olduğunu tebarüz ettirircesine… Kısa süre sonra anladık neden böyle davranıyor olduğunu, pasaporttaki fotoğrafım sakallı idi ve ben sakalları burada topsakal bırakmanın yasak olduğunu duyduğum için tedbiren kesmiştim, dert buydu… Ülkelerinde sakal bırakmanın yasak olduğu ya da hoş karşılanmadığı gibi bir şeylerin söylendiği için bende kestim gibisinden diyerek konuyu kapatmak istediysem de başaramadım, yaklaşık 1 saatlik tirat sonunda, kılık kıyafet konusunun konuşulmasının söz konusu olamayacağı kadar özgür ve demokratik bir ülkede yaşıyormuşuz meğerse, inandım, gerçi 2 saat devam etseydi tam inanacaktım, ya… Evet, özgür ve demokratik bir ülkede ilk abuklukla karşılaşmış idim.

Bir sabah ofise geldiğim anda çalışan arkadaşın misafirler için bulunan küllükleri topladığını görünce, önce temizlik için olabileceğini zannettim ama yine de merak ettim ve sordum, nedenini… Sigarayı bırakmış idim ve çok büyük bir keyif alıyordum sebzelerden ve meyvelerden, artık inanılmaz bir durum idi. Demek ki sigaradaki başta nikotin ve katran olmak üzere ağızda tabaka oluşturan her türlü madde dilin tat alma yeteneğini yok ediyordu anlaşılan. Ancak anladım ki yeni bir “Başkanlık Kararnamesi” yayınlanmış ve artık kapalı alanlarda sigara içilmesi yasaklanmıştır. Esasen sigarayı bırakmış biri olarak böylesi bir karara çok sevinmiştim, oysa o güne kadar sokakta ya da açık alanlarda sigara içilmesi yasak olup iç mekanlarda serbest idi, şimdi ise tam tersi… Bu kararla, sokakta serbest ama kapalı mekânda yasak oldu. Gerçi şimdilerde duyduğum kadarı ile sigara içilmesi külliyen yasaklanmış hatta sigara ithalatı da durdurulmuş, ne kadar doğru bilmiyorum. Sokakta yasak, sonra kapalı alanda yasak, sonra içilmesi yasak, sonra satılması yasak, sonra ithalatı yasak… İşte böyle bir aşk hikayesi, sokakta yasak iken toplumun önemli bölümü, evet sokakta içilmemeli, kapalı alanda yasaklanırken toplumun önemli bir bölümü, evet doğru karar, içilmesi yasaklanırken de toplumun önemli bir bölümü, evet kardeşim sigara sağlığa zararlı içilmemeli, satılması ve ithalatı yasaklanırken de toplumun önemli bir bölümü, evet kardeşim madem ki yasak ne diye satılacak, satılmamalı gibi abuk subuk gerekçeler ile hatta bir adım önce kabul ettiği aptal tez üstüne daha da aptal tezlerle savunmaya geçerler. Sonra da yasaklayana kızarlar, kimse de, Firavun’un sözünü hatırlamaz… Hani; “Firavun’a sormuşlar, nasıl firavun oldun diye de, o da cevaben, kimse itiraz etmedi, demiş ya…” tüm hikaye bu… Gerçi bizim topraklarda da harika bir darb-ı mesel vardır bu konuda; “sarı öküzü kaptırmamak” başlıklı…

Kimse sormaz kendisine, yahu bu Türkmenbaşı bizim sağlığımızı düşünüyor gibi yaparak sigarayı yasaklar da, neden sağlıksız gıdaların satışı ve kullanımı konusunda kılı kıpırdamaz, tarım ilaçlarının kontrolü konusunda kılı kıpırdamaz, Çin yapımı sırf ucuz olduğu için ithalatı sınırsız artış gösteren zehirli boyalarla üretilmiş çocuk oyuncakları, mutfak gereçleri konusuna hiç değinmez. Mesela egzost gazlarının sokakta yürürken bile insanı nasıl rahatsız ettiğini hemen herkes bilir de, her şeye para bulan Türkmenbaşı’nın “petrol arıtma derinliğini %86’dan %92’ye çıkaracak” yatırımı yapmaya pek yanaşmadığını bilmez nedense… Diğer taraftan da daha anlamlı duran bölüm ise, müptelaların sigara içme işini bu tür önlemlerle sonlandıracaklarına dair hiçbir sonuç alınmamış olması bir kenara emare bile bulunamamasıdır. Akla hemen yeni bir sektör yaratma niyet ve çabaları geliyor. Ülkenin; yegâne iş alanı inşaat sektörüne bağlı ekonomik faaliyetinin ve mezkûr faaliyetten nemalanmanın, ki o da sadece Türkiye’den giden firmalara dayalıdır, hemen yanına kâr marjı ve paylaşılma marjının bir hayli yüksek olduğu söylenen kaçakçılık mı eklenecektir. Göreceğiz eğer görebilirsek… Şimdi kalksak, tercih ve hürriyet desek, bir sürü muarızımız çıkar inanıyorum, çünkü zordur “Allahın tanıdığı yalan söyleme hürriyetinin gaspıdır” diye düşünenlere bunu belletmek. Örnek verirsiniz, ya kardeşim İran’da ve Suudi Arabistan’da içki yasak ve ihlali neticesinde ağır cezalar var, çare olmuyor. Ne kaçakçılık bitiyor ne kaçak imalat bitiyor. Tabii ki adamda azıcık tefekkür edecek organ çalışmayınca ve de asıl önemlisi niyet ve takat olmayınca söylenecek kelamın da pek bir manası olmuyor, vesselam. Çünkü Türkmenbaşı, kendisine biat edenlere böyle söylemiş ve kimse bunun dışına çıkmıyor, yahu mademki söz konusu sağlık neden diğerlerine ses çıkarmaz, yaşananlar karşısında kılı kıpırdamaz… Evet, gözler kör, kulaklar sağır, diller lal, beyinler dumur olunca, bu sonucun sürpriz olmayacağı da aşikâr…  

Türkmenistan’ı bilenler bilir, hayatın nerdeyse durdurulduğu gece saat 22’den sonra bazı araçlar satışa geçer, yerli, yabancı içki, sigara ve bazı yiyecek ürünlerinin rahatlıkla bulunabildiği yerlerdir. Mesela yine bilenler bilir, Türkmenistan’da restoranlar saat 22’de kapanır, ama görüntü odur, kimi pencerelere perde çeker, kimi arka bahçede ayrı bir bölüm açar ama aslolan faaliyetin devamıdır ve devam da edecektir. Siz yasalarla, baskılarla bir şeyi yasaklarsınız da yok edemezsiniz. Suudi Arabistan’da ve İran’da paranız varsa istediğiniz tür ve miktarda içki bulunur yeter ki yolunu bilin ya da bulun… Aaaa bulmanın riskli olduğunu söyleyenlere de pek kulak vermeyin siz, risk sadece garibanadır, gariban değilseniz risk de yoktur…

 

Hiç yorum yok: