Pazar, Haziran 06, 2021

HUYSUZ İHTİYAR EROL AKYAZILI

 

70’li yılların sonu idi galiba, Erol abi bana; muhtemelen de babamın sebze yetiştiricisi olması hasebiyle, “dere otu nereden bulabilirim” diye sordu ve cevap yalın ve samimi “dereden” olunca, gözlerimizden yaşlar gelene kadar katıla katıla gülmüş idik, son günlerine kadar hep bu şamatayı hatırladık ve hep eskisi kadar güldük. Emeklilik döneminde ise artık kapı komşum idi, çok eski hali ile satın aldığı evi minimum 6 daireli bir apartmana dönüştürme hakkı olmasına rağmen yıkıp yenilemedi, eski halini koruyarak evi küçük tamirlerle geçiştirip, oturdu. Erol abi için bu kabil davranış makbul ve makul idi… Makbul görüşüne uygun davranmaktan da, bu akçalı işte bile gözünü kırpmadan geri durmadı… Beğensek te, beğenmesek te, Erol Abi nevi şahsına münhasır birisi idi, kendisini tanıdığım 45 yıldan biraz fazla zaman içerisinde de hep buna mütenasip bir hayat sürdü. 

Çeşme dışında bulunduğum birkaç gün içinde kendisini kaybetmişiz, dönünce öğrendim, çok üzüldüm. Bilgili, görgülü ve saygıdeğer bir abimizi yitirmenin derin üzüntüsünü yaşadım. İlk haberi telefonla Mustafa Ertemiz verdi, sonra da Erol Abinin birkaç fotoğrafı ile defin işlemi sırasında sadece 4 kişinin varlığını tevsik eden birkaç fotoğraf daha, bir tarafı ile pandemi diğer tarafı ile kanaat önderi olma tercihinin olmaması… Biz yine de, demek ki insanların haberi olmamış diyelim… Diğer kayıplarda olduğu üzere, sosyal medya marifeti ile aile  ya da akraba bilgi paylaşımları da yoktu haliyle… Gerçi Erol Abi yalnız kalma ve olma tercihi yapmış bir büyüğümüz idi… İlerlemiş yaşına rağmen çok dinamik bir yaşamı vardı, deyim yerinde ise dipçik gibi idi özellikle de akli melekeleri…

Kendisi ile, Yeni Çeşme Gazetesinde ya da sokakta her karşılaştığımızda mutlaka farklı bir konu üstüne, kısa da olsa muhabbet ederdik. Son dönem muhabbetimiz, Çeşme Kalesi Burçlarının gövde yüzeylerindeki deliklerin neden yapılmış olacağı üzerine olup her seferinde biraz daha çalışarak geldiğimiz ve bir öncesinde kaldığımız yerden devam ettiğimiz ne yazık ki sonunu da getiremediğimiz konu üstüne idi. Erol Abi, Çeşme’nin belki en eski ve belki de ilk “kokartlı turist rehberi” idi, belki de Canım Yurdumun da en eskileri içinde yer alırdı. Etrafına duyarlı, bir o kadar da dikkatli ve ilgili olan Abimiz, bahse konu üstüne çok düşünüp makul bir karara varamadığından bahisle “sen inşaat mühendisisin” deyip bana sormuş idi esasen benim de önceden üstüne düşünmediğim bir konu olması nedeni ile ayaküstü makul ve mantıklı akıl yürütmelerde bulunmuş idim. Kalın duvarların yağmur suyu drenajı, yüksek ve kalın duvarların örülmesi sırasında iskele montajı, kuşların yuva yaparak dışarıdan gelecek tehlike anında erken uyarı sistemi benzeri bir durum, vs vs…

Bildiğim kadarı ile bir yeğeni vardı ki galiba o da şimdilerde bir başka ülkede yaşıyormuş… Yeğeni ile Mısır’da çalıştığım dönemde Asuan taraflarında bayram ziyaretine gelmiş çocuklarımı gezdirdiğim “tamamlanamamış obelisk” ziyaretinde iken karşılaşmış ve tanışmış idik. Ben aile arası konuşur iken grup dışı olduğumuzu ve Türkçeyi fark edip, “Türk müsünüz?” diye sorunca hemen kısacık sürede Erol Abiye kadar konuyu getirme mahareti göstermiş idik. Mısır dönüşü bir baktım ki Erol Abi ile kapı komşusu olmuşuz… Yeğeninin de benden bahsetmiş olduğunu öğrendim. Galiba yeğen de Mısır Rehberi olarak oralarda idi…

Erol Abi, Çeşme’yi birçok ilk ile tanıştıran birisidir. Turizm rehberliği diye bir profesyonel mesleğin varlığını tanıtmış olması, tekneli “Eşek Adası” turlarının ilk düzenleyicisi, Çeşme’nin ilk diskosunun açılması, Çeşme’ye ilk turist kafilesinin gelmesine vesile olması, bu manada başkaları tarafından gerçekleştirilmiş olsa bile diğer bir sürü işte de en azından fikrini vermiş olması, vs gibi…   

 “BARACUDA” adında bir ahşap teknesi vardı, Bodrum yapımı bir tirhandil olup o tekne bilebildiğim ve hatırlayabildiğim kadarı ile Güzel Çeşme’mizin günlük tekne turları düzenlenen ilk teknesi idi. Günlük tur teknesi için düzenlenmediği çok açık olmasına rağmen bahse konu tekne bahse konu iştigal için bir prototiptir. İşte o tekne ile “Eşek Adası” bir destinasyon olmuş ve halen günlük tur tekneleri için mutlaka uğranılacak bir yerdir.

Erol Abi; Çeşme’nin ilk diskosu “Merhaba”nın da ilk kurucusudur, gerçi o dönem aile takibinden ötürü bizim çok ta sık gidebildiğimiz bir yer değil idi… Sonradan, Çeşme’nin mezbahası olarak kullanılıp terk edilmiş, şimdiki Futbol Sahasının kuzey tarafındaki Pazar yerine denk gelen alandaki, metruk binanın diskoya çevrilmesi de Erol Abinin çalışması idi… Mezbahadan bozma olması ve dahi kapısında bir adet öküz başı iskeleti asılı olması nedeni ile aramızda “Disko Mu” derdik biz oraya. Orası ile ilgili müthiş bir anımız var, onu anlatarak biraz gülme tadı yaratayım. O yıllar Çeşmede elektrik kesintileri çok sık yaşanmakta ve jeneratör tedbiri de birçok işyeri tarafından hayata geçirilememiş idi. Yaz tatillerinde turistik eşya satıcısı bir dükkânda çalışıp okul için harçlık kazandığım o dönem çalışmakta olduğum dükkânda bir davul vardı. Şu anda ismini hatırlamak istemediğim bir arkadaşım ile akşam saatleri caddede kısa bir, iyi olmasa da davul show yapar zaman zaman da hemen karşımızdaki İmren Restoranın sahipleri “Kadıgan kardeşlerle” birlikte halay bile çekerdik. Neşeli ve curcunalı ama son derece keyifli günler idi. Yine böylesi bir akşam kimin aklına geldiyse ve neden biz bu aklı takip ettiysek davul ile yürüyerek diskoya ittik. Ve Erol Abi bizi davul ile görünce girişimize itiraz etti lakin nihayetinde ısrarcı oluşumuzu görünce de samimiyetimize de binaen itirazı bırakmış idi. Derken makus kader tekrar tecelli etti ve elektrikler kesildi. İçerideki müşteriler kısa bir süre sonra sıkılmaya hatta bir kısmı da ayrılmaya başlamış idi ve derken bizim davul show devreye girdi, oradaki zil ve tef gibi diğer çalgılarda katıldı curcunaya, performansın güzel olmasından ziyade bulunulan yerin de meşrebine uygun kafa halleri ile müthiş bir eğlence çıkmıştı ortaya. Yaratılan kalitesiz lakin son derece katılımcı eğlence için Erol Abi teşekkürlerini esirgememiş idi bizden…

Erol Abi, bizim gazetede yazılar da yazdı bir dönem, ciddi ve önemli şeyler de yazdı. Mesela Termal tedavi üzerine yazdığı yazıların etkili olduğunu biliyor olmakla birlikte “AGAMEMNON KAPLICALARI BALÇOVA’DA DEĞİL ÇEŞME’DEDİR” başlıklı yazısı muhteşem ve öğretici hatta düzeltici kapsamdadır. İleride mümkün olduğu ölçüde Erol Abinin yazılarını baz alarak bazı konulara değinmek istiyorum.

Bizim Gazetenin sahibi Aydın Korkmaz’ın deyimi ile Erol Abi, “Huysuz İhtiyar” idi lakin Erol Abi’ye göre de Aydın Korkmaz da “huysuz” idi, hem de çok… Galiba her ikisi de birbiri hakkında söylediklerinde haksız sayılmazlardı. Bu kayıptan ötürü üzüntülüyüz lakin kendisini de tanımış ve arkadaşlık etmiş olmanın bahtiyarlığını da hala yaşıyoruz. Nurlar içinde ol, yıldızlar yoldaşın olsun Erol Abi.

 


Hiç yorum yok: