Benim
Gözümden Çeşme
Şirin Duman
“Benim
Gözümden Çeşme,” adlı kitap elime ulaşmadan varlığını öğrendiğimde ilgimi
çekmişti. Çeşmeyi seviyordum. İlk gittiğimde sevmiştim, her gittiğimde de bu
sevgi arttı. Ama açık söyleyeyim bu kitabı okuyunca Çeşme sevgim daha çoğaldı.
Okurken beynime resimlediğim Çeşmenin her enstantanesi gözümde canlandı,
canlandıkça daha bir istekle okudum.
Kitap 352 sayfadan oluşuyor. Her bir
makale daha öncesinden haftalık Yeni
Çeşme gazetesinde yayımlanmış, yani gazetede çıkan yazılarından derleme yapılmış.
Kitabın arka kapağında yazar kendini tanıtırken diyor ki, “İstedim ki kitapsız
demesinler.” Kitapsız çok insan var, kitaplı insan da var, ama nice güzel ve
değerli kitapsız insanların yanında, değersiz, insanı yanlış yönlendiren, yalan
bilgiler veren sahte kitaplı insanlar da var, ama bu kitabın yazarı bu kategori
içinde değil, tamamen naif duygularla her makaleyi yazmış, ben de bu hoş kanı
oluştu.
Çeşmenin doğal güzelliklerini birçok
makalesine almış. Kavununu, limonunu, sakızını anlatmış, denizini kumunu,
insanını… Okurken en çok da insanını tanımak beni etkiledi. Sanki sadece İzmir
içinde değil Türkiye içinde Çeşme kültürü oluşmuş izlenimi edindim, sevdim
insanlarını.
Yazar 239. sayfada Deli İzzeti anlatıyor.
Delilere yazarın kaleminden bir daha hayran oldum, “Tükenmemeli delilerimiz,” “dedim. Ve yazının başına Aziz Nesin’in
bir sözünü almış: “Gerçek bilgelik
deliliktir, kendini bilge kabul etmek gerçek deliliktir.”
Yine sayfa 236 da Hasan Reisi anlatıyor
bize: “Koca bir ömür geçirdi ‘Çiftlik Köyü’nün güzelim mavi denizlerinde,
herkes gibi bende en sık verdiği poz ile anımsarım onu, elinde hiç sönmeyen
sigarası, dizlerinin üzerine çökmüş kartal dikkati ile denize bakışı…”
Sıhhiyeci İbrahim Önol u, Kunduracı
İbrahim Çiçek’i, Yaşar Karaoğlu’nu, Badili Hasan’ı, Bayram Abi’yi, Tufan Kaptan’ı; sinemalarını, meyhanelerini,
kalelerini, parke yollarını, tel kafeslerini, Çeşmenin Kumrusu’ nu, Somalı Gazozları…
Ve bakın yine sayfa 43 de Leyla Kabasakal Cicim için ne diyor yazar: Leyla
Kabasakal; hayatının her evresinde gözlemlediğim haliyle herkesin sevdiği, hürmet
ve saygı gösterdiği bir bilge Cumhuriyet kadını olmayı, hayata her şeye rağmen pozitif
bakmayı becerebilmiş, geleceğe umutla bakmış…”
Yazar aynı zamanda Çeşmeye bir mühendis
gözüyle de bakmış, önerilerde bulunmuş, yeni yapılaşma adına inşa edilen
çirkinleşmeyi, ileride oluşacak tehlikeleri dile getirmiş, yetkilileri uyarmış,
yani Levent Kırca’nın deyimiyle zülfü
yâre dokunuşlar yapmış.
Bu elimdeki kitap okunmalı, her Çeşmeli
mutlaka okumalı, hatta miras gibi torunlarına bırakmalı. Şimdi benim yaptığım
gibi yapabilirsiniz; Yazar Ruhi Mehmet
Çilek’in “Benim Gözümden ÇEŞME” adlı kitabını bir çay doldurup, dünyayı
sessize alarak okuyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder