Cumartesi, Ekim 23, 2021

YENİ ÇEŞME PROJESİ YENİDEN VE BİR ÇAĞRI

Çılgın “Yeni Çeşme Projesi” takip edenlerin gayet iyi bilebileceği üzere “Çeşme Kanalı Projesi” adı ile takdim edilip kanal açmanın acayip prestijinden itibar devşirilmesi hedeflenmiş görüntüsü verilmiş idi. Bu flaş spot takdimi ile yola çıkılınca hemen muvafıklar ve muarızlar cephesi oluşmaya ve tahkim edilmeye başladı. Lakin en önemlisi ise muvafıklar cephesinin muarızların ağır toplarının transferi ve transfer araçlarının KAP’a (Kamuoyu Aydınlatma Platformu) bildirilmemiş olmalarıydı. Aaaa sonra bir baktık, tıpkı geçmişte futbolcu Rıdvan benzeri “bileklerimi kesseler sarı-kırmızı akar” iddiayla haykırıp, transfer çekini alıp sonra hop “ben çocukluğumdan beri sarı-lacivertim” klasik manevrası mucibince, saflar değişivermiş tarzının ihdası… Olur tabii ki, bu kabil değişiklikler yaşanır… Allah başka zeval vermesin… Ama hiçbir şey sonsuza kadar gizlenemiyor tabii ki…

Aslında mevcut bilgiler ışığından Yeni Çeşme Projesi bir yazlık kenti büyük ölçüde kamu arazilerinin de satışa hazırlanarak büyütme projesi dışında bir şey değil… Bakın nasıl bir büyüklükten bahsediyoruz, yine açıklamalardan ve basından anladığımız kadarı ile, şimdiki proje alanı için Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kamulaştırılması planlanan alan 122.000.000 metre², peki, Çeşme’nin toplam alanı nedir 285.000.000 m2… Takdim ve teklif gerçekten çok cazibeli ve parlak, üstelikte her kesime çarpıcı ve çekici gelecek bölümleri var. İşsize açılacak 100.000 kişilik istihdam, tarla sahibine imar getiriyoruz, esnafa her yıl gelecek yüzbinlerce müşteri adayı, inşaatçılara büyük fırsat, sermaye sahibine yüksek kazanç, vs vs… Gerçekte öyle mi, sermaye sahibine bol kazanç dışında, hiç zannetmiyorum. Böyle bir büyüme halinde oranın yeni esnafı ve turizmcisi olacak, işçisi dışarıdan gelecek, vs vs, yani yerelde alkışçılara pek bir şey düşmeyecek… Nereden mi biliyoruz, hani RES’lerle Çeşme için üretilecek elektrik, hani ucuz elektrik… Say say bitmez örnek var bu konuda… Hele ve diğer taraftan imar getiriyoruz ya da imar geliyor diye sevinen zevata ise kamulaştırılması gereken alan içinde özel mülkiyet miktarının yaklaşık %2 olduğunu da hemen ekleyelim. Mezkur projenin uygulanacak olmasından ötürü pek bir sevinilecek durum söz konusu değil gibi duruyor… Daha çok nüfus, daha çok betonlaşma, daha çok doğa tahribatı, daha çok atık, vs vs…

Mezkûr projeyi gerçekçi ve reel bulmayan, Çeşme-Urla-Seferihisar-Karaburun-Güzelbahçe Yarımada Çevre Platformu; “Çeşme elden gidiyor” başlığı ile durumun vahametine dikkat çekiyor, “Merkezi iktidarın “dünyada örnek gösterileceği” iddiası ile ortaya koyduğu, Çeşme Yarımada talanına ilişkin çalışmalar son noktaya ulaşmak üzere.

Sayın Tunç Soyer ilk günden bu yana “ortada bir proje yok” derken bugün "yaptıkları ciddi bir çalışmayı bizimle paylaştılar. Değerlendirmemizi istiyorlar. Bakan bey’in böyle bir yol izlemiş olması düşüncemize değer verdiğini gösteriyor. Müzakereler sürecek” diyor. Zamanında, Projeye karşı çıkmayı “vatan hainliği” olarak tanımlayan Çeşme Belediye Başkanının “tesislerde çalışacak olan personel için lojman ve sanayi sitesinin taşınması için yer” talep etmekle yetiniyor.

Doğal yaşam alanlarının daraltılmasına, nüfusun yoğunlaştırılmasına, doğanın dengesinin bozulmasına, kamusal olan alanların satışa çıkarılmasına, Bakanlık tarafından “mutluluk, refah, huzur, istihdam, modernleşme” gibi vaatlerle anlatılmasına, yerel iktidar da göz yumuyor. 

Bilimsel dayanaktan yoksun, halkın taleplerinin duymazdan gelindiği, şeffaflıktan, katılımcılıktan uzak, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, yasal mevzuata, kamu ve doğa yararına aykırı sömürü amaçlı olan tüm bu planlamalar; bölgenin biyolojik çeşitliliği, çevre ve yaşam değerleri ile kültürel yapı gözetilmeden sadece rantın, kârın planlandığı, yaşamın ve yaşayan tüm öznelerin yok sayıldığı bir pazarlama ve satış modelinden başka bir şey değil.

Onlar; Çeşme Yarımada’sının %55’ini oluşturan, %92,8’i   kamuya ait olan bu bölgeyi satışa hazır parseller haline dönüştürmenin planlamasını yaptılar.

Onlar; kent toprağına sermaye birikim aracı olarak bakıp; tarihi, kültürel, arkeolojik ve doğal niteliklere sahip, bu el değmemiş özgün coğrafyayı bomboş satılacak arazi olarak gördüler.

Onlar; doğanın talan edileceği, hazine arazilerinin satılacağı bir rant modelinden başka bir şey olmayan İzmir’in Kanal İstanbul’unda su ve alt yapı sorunları içindeki Yarımada’da, neredeyse Konak ilçesi kadar bir alana golf sahaları yapmayı planladılar. 

Kentin tarihi, kültürü, ekosistemi ve canlılarıyla ayakları üzerinde duracağı günlerin özlemiyle; Yarımada’yı talana karşı savunacak, bilimin yol göstericiliğinde, doğru uygulamalar konusunda ortak ses çıkartılmasına vesile olacak bir FORUM ortamında buluşalım, birikimlerimizi ortaklaştıralım diyoruz. Yaşanmış bunca mücadele örneği ve sahip olunan dayanışmanın gücü ile birlikte hareket etmenin zeminini, mücadeleyi, dayanışmayı birlikte örgütleyelim, büyütelim istiyoruz.

Dayanışmayla, Sağlıkla,”

Diğer taraftan; Çeşme’yi 2 dönem toplam 10 yıl yönetmiş, hala kendine has bir yaklaşımla Çeşme’nin dertleriyle dertlenen, sevinçleriyle sevinen, genelde de eleştirdiğimiz Nuri Ertan neler diyor; 28 Eylül 2021 tarihinde sosyal medya üzerinden paylaştığı çığlığı ben de katılarak buraya alıyorum. “Değerli dostlar, Geçen pazar günü Kızım ve Torunum bizleri Ildırı Köyünde Hakkı Güvercin’in mekanına getirdi. Gider ve gelirken gördüğüm manzara ürkütücü idi Şifne Köprüsünden Ildırı’ya kadar olan yolun sağlı sollu hemen hemen hiç boş bir arazi yok. Tabii Ilıca’dan Dalyan ve Çiftlik’e de öyle bir de tuzu biberi son zamanlarda çıkan rezidans yapımı sanki Çeşme’de konut sıkıntısı varmış gibi Çeşme’de yükselen konut sayısı ürkütücü… Şimdi benim Belediye Başkanı ve Meclis üyelerimden istediğim artık Çeşme’de hiçbir yeri imara açmayın. Ben 94-99 dönemimde açmadım ama benden evvel ve sonralar Allah Selamet versin yaklaşık 65 mevzii plan Dalyan, Ayasarandra, Çiftlik, Altın Yunus, Şehit Mehmet, Ovacık, Musalla ve Azmak, Cücücek ve etrafı 1100 konut yetsin artık suyumuz yok, alt yapımız tamam değil,”

 

Çılgın “Yeni Çeşme Projesi” iptali yönünde Çevrecilerin gönüllü avukatlarına çok sayıda Çeşmelinin vekalet verdiği bilgisini öğrenmiş bulunuyorum. Umuyorum ve diliyorum ki, Çeşme’nin böyle bir çılgınlığa ihtiyacı olmadığı konusunda genel hemfikir olur ve Hukuk doğal akışı içinde çılgınlığın önüne geçer.

Dahası; her zaman milleti ve millet kararını önemsediğini ısrarla beyan eden, gerek merkezi gerekse de yerel yöneticiler Canım Yurduma da bundan sonrası bu kabil konularda örnek olacak bir şekilde, hür iradenin teşekkülüne de imkan verecek şekilde, Çeşme’de bir halk oylaması yaparlar… İstiyoruz, istemiyoruz soru başlıklı, makul süre içinde insanlar taraflarca medeni bir biçimde bilgilendirilerek karar oluşturulur. Bu hem bundan sonra Canım Yurdumun çeşitli yörelerindeki, taş ocağı, RES, HES, havaalanı, yol, imar vs direk yerel nüfus ile çevresini ilgilendiren konularda milleti söz ve karar sahibi yapmanın önünü açar, hem de genel ve yerel demokrasimizi geliştirecek bir örnek olur. O zaman haydi, bir yerel halk oylaması yapalım, millet versin kararını… Halk oylaması tüm kural ve kurumlarıyla lakin Melih Gökçek tarzı değil… De haydi yönetenler mademki millet sizin için çok önemli yapalım bir halk oylaması da ya biz sesimizi keselim ya da siz sonsuza kadar iptal edin bu projeyi…

 

 

Hiç yorum yok: