Çılgın “Yeni Çeşme Projesi” takip edenlerin gayet iyi bilebileceği üzere “Çeşme Kanalı Projesi” adı ile takdim edilip kanal açmanın acayip prestijinden itibar devşirilmesi hedeflenmiş görüntüsü verilmiş idi. Bu flaş spot takdimi ile yola çıkılınca hemen muvafıklar ve muarızlar cephesi oluşmaya ve tahkim edilmeye başladı. Lakin en önemlisi ise muvafıklar cephesinin muarızların ağır toplarının transferi ve transfer araçlarının KAP’a (Kamuoyu Aydınlatma Platformu) bildirilmemiş olmalarıydı. Aaaa sonra bir baktık, tıpkı geçmişte futbolcu Rıdvan benzeri “bileklerimi kesseler sarı-kırmızı akar” iddiayla haykırıp, transfer çekini alıp sonra hop “ben çocukluğumdan beri sarı-lacivertim” klasik manevrası mucibince, saflar değişivermiş tarzının ihdası… Olur tabii ki, bu kabil değişiklikler yaşanır… Allah başka zeval vermesin… Ama hiçbir şey sonsuza kadar gizlenemiyor tabii ki…
Aslında mevcut bilgiler ışığından Yeni Çeşme Projesi bir yazlık kenti büyük ölçüde kamu arazilerinin de satışa hazırlanarak büyütme projesi dışında bir şey değil… Bakın nasıl bir büyüklükten bahsediyoruz, yine açıklamalardan ve basından anladığımız kadarı ile, şimdiki proje alanı için Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kamulaştırılması planlanan alan 122.000.000 metre², peki, Çeşme’nin toplam alanı nedir 285.000.000 m2… Takdim ve teklif gerçekten çok cazibeli ve parlak, üstelikte her kesime çarpıcı ve çekici gelecek bölümleri var. İşsize açılacak 100.000 kişilik istihdam, tarla sahibine imar getiriyoruz, esnafa her yıl gelecek yüzbinlerce müşteri adayı, inşaatçılara büyük fırsat, sermaye sahibine yüksek kazanç, vs vs… Gerçekte öyle mi, sermaye sahibine bol kazanç dışında, hiç zannetmiyorum. Böyle bir büyüme halinde oranın yeni esnafı ve turizmcisi olacak, işçisi dışarıdan gelecek, vs vs, yani yerelde alkışçılara pek bir şey düşmeyecek… Nereden mi biliyoruz, hani RES’lerle Çeşme için üretilecek elektrik, hani ucuz elektrik… Say say bitmez örnek var bu konuda… Hele ve diğer taraftan imar getiriyoruz ya da imar geliyor diye sevinen zevata ise kamulaştırılması gereken alan içinde özel mülkiyet miktarının yaklaşık %2 olduğunu da hemen ekleyelim. Mezkur projenin uygulanacak olmasından ötürü pek bir sevinilecek durum söz konusu değil gibi duruyor… Daha çok nüfus, daha çok betonlaşma, daha çok doğa tahribatı, daha çok atık, vs vs…
Mezkûr projeyi gerçekçi ve reel bulmayan, Çeşme-Urla-Seferihisar-Karaburun-Güzelbahçe
Yarımada Çevre Platformu; “Çeşme elden gidiyor” başlığı ile durumun
vahametine dikkat çekiyor, “Merkezi iktidarın “dünyada
örnek gösterileceği” iddiası ile ortaya koyduğu, Çeşme Yarımada talanına
ilişkin çalışmalar son noktaya ulaşmak üzere.
Sayın Tunç Soyer ilk günden bu yana “ortada bir proje
yok” derken bugün "yaptıkları ciddi bir çalışmayı bizimle paylaştılar.
Değerlendirmemizi istiyorlar. Bakan bey’in böyle bir yol izlemiş olması
düşüncemize değer verdiğini gösteriyor. Müzakereler sürecek” diyor. Zamanında,
Projeye karşı çıkmayı “vatan hainliği” olarak tanımlayan Çeşme Belediye
Başkanının “tesislerde çalışacak olan personel için lojman ve sanayi sitesinin
taşınması için yer” talep etmekle yetiniyor.
Doğal yaşam alanlarının daraltılmasına, nüfusun
yoğunlaştırılmasına, doğanın dengesinin bozulmasına, kamusal olan alanların
satışa çıkarılmasına, Bakanlık tarafından “mutluluk, refah, huzur, istihdam,
modernleşme” gibi vaatlerle anlatılmasına, yerel iktidar da göz yumuyor.
Bilimsel dayanaktan yoksun, halkın taleplerinin duymazdan
gelindiği, şeffaflıktan, katılımcılıktan uzak, şehircilik ilkelerine, planlama
esaslarına, yasal mevzuata, kamu ve doğa yararına aykırı sömürü amaçlı olan tüm
bu planlamalar; bölgenin biyolojik çeşitliliği, çevre ve yaşam değerleri ile
kültürel yapı gözetilmeden sadece rantın, kârın planlandığı, yaşamın ve yaşayan
tüm öznelerin yok sayıldığı bir pazarlama ve satış modelinden başka bir şey
değil.
Onlar; Çeşme Yarımada’sının %55’ini oluşturan, %92,8’i kamuya ait olan bu bölgeyi satışa hazır
parseller haline dönüştürmenin planlamasını yaptılar.
Onlar; kent toprağına sermaye birikim aracı olarak bakıp;
tarihi, kültürel, arkeolojik ve doğal niteliklere sahip, bu el değmemiş özgün
coğrafyayı bomboş satılacak arazi olarak gördüler.
Onlar; doğanın talan edileceği, hazine arazilerinin satılacağı
bir rant modelinden başka bir şey olmayan İzmir’in Kanal İstanbul’unda su ve
alt yapı sorunları içindeki Yarımada’da, neredeyse Konak ilçesi kadar bir alana
golf sahaları yapmayı planladılar.
Kentin tarihi, kültürü, ekosistemi ve canlılarıyla ayakları
üzerinde duracağı günlerin özlemiyle; Yarımada’yı talana karşı savunacak,
bilimin yol göstericiliğinde, doğru uygulamalar konusunda ortak ses
çıkartılmasına vesile olacak bir FORUM ortamında buluşalım, birikimlerimizi
ortaklaştıralım diyoruz. Yaşanmış bunca mücadele örneği ve sahip olunan
dayanışmanın gücü ile birlikte hareket etmenin zeminini, mücadeleyi,
dayanışmayı birlikte örgütleyelim, büyütelim istiyoruz.
Dayanışmayla, Sağlıkla,”
Diğer taraftan; Çeşme’yi 2 dönem toplam 10 yıl yönetmiş,
hala kendine has bir yaklaşımla Çeşme’nin dertleriyle dertlenen, sevinçleriyle sevinen, genelde de
eleştirdiğimiz Nuri Ertan neler diyor; 28 Eylül 2021 tarihinde sosyal
medya üzerinden paylaştığı çığlığı ben de katılarak buraya alıyorum.
“Değerli dostlar, Geçen pazar günü Kızım ve Torunum bizleri Ildırı Köyünde
Hakkı Güvercin’in mekanına getirdi. Gider ve gelirken gördüğüm manzara ürkütücü
idi Şifne Köprüsünden Ildırı’ya kadar olan yolun sağlı sollu hemen hemen hiç
boş bir arazi yok. Tabii Ilıca’dan Dalyan ve Çiftlik’e de öyle bir de tuzu
biberi son zamanlarda çıkan rezidans yapımı sanki Çeşme’de konut sıkıntısı
varmış gibi Çeşme’de yükselen konut sayısı ürkütücü… Şimdi benim Belediye
Başkanı ve Meclis üyelerimden istediğim artık Çeşme’de hiçbir yeri imara
açmayın. Ben 94-99 dönemimde açmadım ama benden evvel ve sonralar Allah Selamet
versin yaklaşık 65 mevzii plan Dalyan, Ayasarandra, Çiftlik, Altın Yunus, Şehit
Mehmet, Ovacık, Musalla ve Azmak, Cücücek ve etrafı 1100 konut yetsin artık
suyumuz yok, alt yapımız tamam değil,”
Çılgın “Yeni Çeşme Projesi” iptali yönünde Çevrecilerin gönüllü avukatlarına çok sayıda Çeşmelinin vekalet verdiği bilgisini öğrenmiş bulunuyorum. Umuyorum ve diliyorum ki, Çeşme’nin böyle bir çılgınlığa ihtiyacı olmadığı konusunda genel hemfikir olur ve Hukuk doğal akışı içinde çılgınlığın önüne geçer.
Dahası; her zaman milleti ve millet kararını önemsediğini
ısrarla beyan eden, gerek merkezi gerekse de yerel yöneticiler Canım Yurduma da
bundan sonrası bu kabil konularda örnek olacak bir şekilde, hür iradenin
teşekkülüne de imkan verecek şekilde, Çeşme’de bir halk oylaması yaparlar…
İstiyoruz, istemiyoruz soru başlıklı, makul süre içinde insanlar taraflarca
medeni bir biçimde bilgilendirilerek karar oluşturulur. Bu hem bundan sonra
Canım Yurdumun çeşitli yörelerindeki, taş ocağı, RES, HES, havaalanı, yol, imar
vs direk yerel nüfus ile çevresini ilgilendiren konularda milleti söz ve karar
sahibi yapmanın önünü açar, hem de genel ve yerel demokrasimizi geliştirecek
bir örnek olur. O zaman haydi, bir yerel halk oylaması yapalım, millet versin
kararını… Halk oylaması tüm kural ve kurumlarıyla lakin Melih Gökçek tarzı
değil… De haydi yönetenler mademki millet sizin için çok önemli yapalım bir
halk oylaması da ya biz sesimizi keselim ya da siz sonsuza kadar iptal edin bu
projeyi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder