Cumartesi, Mart 05, 2022

ÇEŞME KALE ÖNÜ POLEMİĞİNE KATKI

Çeşme Belediye Reisi; M. Ekrem Oran; çevrecilerin ve bazı Çeşmeperver vatandaşların Çeşme Kale önü düzenlemesindeki bazı detaylara sert eleştiriler yöneltmesi üzerine; “Bu büfeler Anıtlar Kurulu tarafından onaylandı ve Belediye şirketimiz ÇEŞTUR tarafından işletilecek bu büfelerden Çeşmeli vatandaşlarımız 2.5 TL’ye çay, 6 TL’ye kahve içebilecek. Bu projeyi eleştirenlerin iyi niyetli olduklarını düşünmüyorum. Gerçek Çeşmeli vatandaşlarımız beğenmezse o zaman gereğini yaparız” demiş.

Yeni Çeşme Gazetesi yazarlarından köşedaşım Selma Artar ise; mezkûr proje için “önceki dönem Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç tarafından hazırlanan projede Tarihi Çeşme Kalesinin önü tamamen açık olup, büfe adı altında dört ucube yoktu. Aynı zamanda 2020 yılında UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesine alınan, 514 yıllık Tarihi Çeşme Kalesinin önüne, normal vatandaş çivi bile çakamazken nasıl olur da Anıtlar Kurulu böyle bir yapıya izin verir anlaşılır gibi değil! Bana çok gerçekçi gelmiyor…” diye haftalık yazısında bir tespit ve değerlendirme yapmıştır. 

Diğer yandan; sağ cenahın propaganda cihazı olma özelliğini taşıyan Ege Bölge gazetesi Yeni Asır ise bir dönemin esas oğlan rollerine bir türlü layık görül(e)memesi üzerine “oğlanaltı” roller ile zengin babanın haylaz oğlu, iyi olmaya çalışan kötü karakterleri canlandırmakla ünlü jönü, Salih Güney’i, bu haberde başrol oynatarak adeta Yeşilçam’dan geçmişin intikamını alıyor. Yıllar sonra gelen başrol nedeniyle biraz da vites arttırıp üslup sertleştirerek konuşuyor ya da Yeni Asır gazetesi esaslı muarız tavrını kullanarak söylenenleri böyle aktarıyor, bilemem… Lakin böyle bir hakkı var mı? Şüphesiz var… Efendim “sen esas Çeşmeli misin ki” ucuzluğu ile burun kıvrılabilecek bir tavır olmamalı bunun karşılığı… Kanunen böyle bir hakkı var mı? var… Kanun diyor mu ki, eleştiri hakkı sadece “esas …lerindir”, demiyor… Kanunun kendisine verdiği hakkı da bir kenara koyalım, ahlaken ve vicdanen böyle bir hakkı var mı? var… Bitti… İlaveten üslup tartışmasını sadece aktör beyin gözetmesi gerekmiyor, karşı mevzideki muhteremlerin de aynı özeni göstermeleri gerekmez mi? 

Gazetemizin sahibi de katılıyor polemiklere; “Yeni Asır aynı bombardımanı ertesi gün de sürdürdü ve aktör gençliğimizin idolü Salih Güney’di. Bilgi noksanlığı gerek gazeteciler de, gerekse Artizimiz de olması normaldir de, üslup meselesi tartışılabilir. Başkan Ekrem Oran’ın kültür seviyesini tartışmak Salih Güney’e kalmamalı. Bir yarışmaya girseler Ekrem Oran’ın açık fark atacağına iddiaya bile girebilirim.” diye bir giriş yaparak katılıyor. Konu nasıl buralara gelmiş, enteresan… Maalesef, Salih Güney, Reis’in kültür seviyesinin düşük olduğu gibi konu ile hiç ilgisi olmayan bir belaltı vuruş gerçekleştirmiş, bu tartışılmaz, hem de kendisinin hiçbir biçimde tartamayacağı bir konuya girmiş, bence. Bizim gazete patronunun, Kültür yarışması yapılsa Reis’in Aktör’e fark atacağı tespiti ise tam tamına bir komedi, nereden biliyorsun derler adama… Aktör’ü de hafife almayın, Devlet Konservatuvarı mezunu olup az da olsa düzeyli tiyatro oyununda görev almıştır. Arkeoloji ve de özellikle de su altı arkeolojisi konusu ile turizm konusunda uluslararası alanda faaliyetler de yürütmüştür.

Eski Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu’da katılıyor bu polemiklere… Ne diyor; “Kalemizin çevresinin bugüne kadar geçirmiş olduğu düzenlemeler; 1. Etapta kaleyle içiçe girmiş yapılar vardı. Önce bunlar temizlendi… İkinci etap veya düzenlemede; kaleyle deniz arasında dört adet bina vardı. (PTT, Liman Başkanlığı vs ile bir de mermer çeşme) Bu yapılar kaldırılarak kalenin denizle buluşması sağlandı.”

Evet; görüldüğü üzere, herkesin bir güzel tarifi, herkesin bir doğru tarifi var, örneğin Faik Tütüncüoğlu’nun düzenleme diye bahsettiği ve sahildeki 4 adet eski kamu binası ile Tarihi Mermer Çeşmenin yıkılması bana göre fahiş bir kent tahribatıdır… Bilindiği üzere, tek katlı 4 adet ayrık ve taş bina vardı sahilde. PTT, Sahil Sıhhiye, Gümrük Binası, Sağlık Ocağı olarak kullanılmış idi, ayrıca Mermer Tarihi Çeşme, ilaveten de “Güneş Saati”, Çeşme Kalesinin mütemmim cüzü kabilindendir… Tarihin akışı içinde değişen kent aktiviteleri ile fonksiyonları açısından bakıldığında ilaveten her bir ünitenin de yapım tarihi ve kronolojik biçimde ele alınırsa, mütemmim cüz konusu daha kolay anlaşılır hale gelir.

Gelelim Reis’in tespitlerine; neresinden başlasak, ucuz çay vaadi ile vatandaştan istinat teşkili, esas Çeşmeli ifadesi ile muarız ve muhalif bertarafı, istenmiyorsa gereğini yaparız beyanıyla da, tam tamına “Bad'el Harab-ül Basra” … Diğer taraftan, Allahın lütfu, Reisimizin elinde bir “iyiniyetometre” gelene gidene ölçüm yapıyor… Diyelim ki, bu eleştiriler kötü niyetli, gül geç, değil mi? Yok illa cevap verecek… Biz gerçi bu tavrı her gün izliyoruz bir yerlerde ama… Ne diyelim, şimdi Reis o… Mühür onda… Gerçi koskocaman düzenleme içerisinde 4 adet küçük büfe muhabbeti de, “İsa’nın yaptıkları yanında 2 yumurtanın lafı mı olur” faslındandır, ama… Hallarımız bu maalesef…

Yahu kardeşim nerden çıkarıyorsunuz bu gerçek Çeşmeli önermesini… Hangi tarihte buraya gelenler gerçek Çeşmeli… Bu tespit ve tarife hangi tarihi baz alacağız… Sonra, kim söyleyecek? kim belirleyecek? “Esas Çeşmeliyi” böyle bir hak kime tanınmış… Peki sormazlar mı insana; yahu kardeşim “al ikametgahını da gel” kampanyası çerçevesinde gelenler nasıl değerlendirilecek. Bunlar “gerçek Çeşmeli” sayılacaklar mı? Ya da ikametgahını alıp gelenlerin sadece Reis ve Reis’in yaptıkları ile muvafık olanlar mı “gerçek Çeşmeli” kabul edilecekler? Yaaaa, bu konular üstüne bu kadar gidilir ise işin suyu çıkacak, söylemedi demeyin sonra… Ben bu polemiklerden hiçbir şekilde zararlı çıkmam diye düşünen bir taraf varsa, ahaaa da şuraya yazıyorum, kesinlikle zarar görecektir.

Ama yine de Belediye Reisimiz, diğer olaylarda olduğu üzere, sinirlerine hâkim olamayarak kötü kelamlar sarf etmesine rağmen bu kez; “Bu projeyi eleştirenlerin iyi niyetli olduklarını düşünmüyorum” demiş. Ciddi bir gelişme olmasının yanında sakinliğin de doruk noktasıdır bence diplomasi açısından, ya Allah muhafaza “bu projeyi eleştirenlerin kötü niyetli olduklarını düşünüyorum” deseydi. Maazallah…

Bir de tam tamına “kırk katır mı, kırk satır mı” kabilinden bir başka polemik yürütülüyor… Efendim onlar onaylamış mı? onaylamamış mı?... Böylesi bir ikilem içine neden sokuyorsunuz konuyu? Sonra “Anıtlar Kurulunun” doğru kararlar ürettiğini size kim söylüyor, şimdi sıralamaya başlasam Çeşme üstüne en az 5 adet isabetsiz ve geçersiz hatta sonu hüsran ile sonuçlanan kararlarını söyleyebilirim. Aaaaa, yetki manasında deniliyorsa o başka… Şüphesiz onlar konu özelinde tek yetkili makam… Mühür onlarda… Lakin unutulmasın ki, “Anıtlar Kurulu” oluşumunda, tayininde, görev tarifinde kim tasarruf kullanıyorsa, onun lehinde karar alınıyor olması günümüzde vukuatı adiyedendir.

Son söz, Reis Bey, Göster kardeşim, onaylı proje ve planları ile “Anıtlar Kurulu izin yazısını” konunun içinden çık kenara, çevreciler ve Çeşmeperver vatandaşlar Anıtlar Kurulunu eleştirsinler, değil mi. En kolay yol bu değil mi? Diğer taraftan, Anıtlar Kurulu ya da öncesindeki tasarruf sahipleri ile şimdiki eleştiri sahipleri, sahildeki 4 binanın, Güneş Saatinin ve Tarihi Mermer Çeşmenin yıkılmasına ses çıkarma gel şimdi 4 adet kümes büyüklüğündeki büfeye laf et… Üstelik diğerlerinin telafisi olmamasına rağmen, sükûnet, 4 büfenin telafisi olmasına rağmen, tenkit…Sizi de anlamak zor… Yine de “Hep bir halli Turhallıyız biz bize benzeriz, Yüz bin kere tövbe eder gene şarap içeriz” terennümüne devam…


1 yorum:

abulubeyaz@yahoo.com dedi ki...

Ağzına kalemine sağlık dostum Ruhi.