CHP
lideri Sn. Kılıçdaroğlu, “Biz NATO’yu sadece bir savunma aracı, kurumu olarak
da görmüyoruz. NATO artık bugün 21. yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de
bir güvencesi” demiş.
Ayrıca; maksat “Savunma Örgütü” derken acaba gerçek manada “Saldırı Örgütü” olduğunun gizlenmesine yönelik bir algı mı oluşturmak? Nedir, Allahaşkına nedir? Bu fikri bulanıklık bilgisizlik ise bu sefer de başka soru öne çıkıyor bu kadar bilgisizler nasıl oluyor da koca koca kurumların başına geçiyor? Yok bu ilgisizlik ise durum daha da vahim… Hele hele de bilgi yerleştirilmesi ya da yönlendirmesi, algı oluşturulması ise tam tamına bir felaket… Artık arzu eden ettiği biçimi ile pozisyon alır, ne diyelim…
Sn. Kılıçdaroğlu’nun tabii ki böyle bir söylem tutturmaya hakkı var, saygı duyarım lakin Canım Yurdumda, 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün, hele hele de 1 Mayıs 77’nin yegâne sorumlusunun NATO olduğu gerçeği bu kadar yakıcı iken, üstelik de yakıcılığın bu boyutunda oluşan gözyaşlarımız ile beraber ıslandığını tekraren beyan ettiğin bu yolda, bir tarafı ile Deniz’lere ve Mahir’lere ağıt yakacaksın, diğer tarafı ile NATO’ya “demokrasi teminatıdır” diyeceksin. Bak işte bu kadarı da fazla derler adama… Benim anlamadığım şey ise, Sn. Kılıçdaroğlu’nun bu açıklaması üzerine CHP içinde sağ (sol) duyusuna inandığım hem de Genel Başkan Yardımcılığı düzeyinde bulunan muhteremlerin; “aman Sn. Genel Başkanım siz ne diyorsunuz” dememiş olmaları… Demişlerse de buyurun ilan edin kamuoyuna… Öyle kuru kuruya karşı mahalle eleştirisi prim yapmıyor, beyler… Yapsa da kalıcı olmuyor… Ben bunları Sn. Kılıçdaroğlu’nun bilmediğini düşünmüyorum, çünkü defalarca kendisi ile karşılaştığım Ankara-İstanbul seyahatlerinde nasıl da harıl harıl kitap okuduğuna tanıklık etmiş birisi olarak açıktan söyleyebilirim… Geriye ne mi kalıyor, onu da siz bulun gayri….
Ben şimdi böyle konuşan abilere minicik bir NATO sosyolojisi yapayım da kafaları pırıl pırıl olsun… Kurtulun bu kafa bulanıklığından sevgili bizim mahalle komşularımız…
Esasen, NATO ile ABD arasında nasıl fark vardır diye soracak olursak kendimize, şaka ile karışık biri 3 harfle diğeri 4 harfle formüle edilmektedir, yegâne fark budur, gerisi tekmili birden aynen ve birlikte. Ayrıca ve ilaveten, İngilizce NATO ve Fransızca OTAN şeklinde görünüşte çok farklı yazılmış olmasına rağmen kapsam aynıdır, yani ister sağdan sola okuyun ister soldan sağa okuyun, sonuç aynıdır… Öyle de olsa böyle de olsa NATO bir askeri yapılanmadır… Hem de öyle bir askeri yapılanmadır ki, adeta NATO ABD’nin gladio’sudur. Ben mi diyorum, onlar diyor… NATO, ABD’nin askeri saldırı gücüdür. Peki, ekonomik saldırı gücü hangisidir diyecek olursanız da, IMF ve Dünya Bankasına ve bunların çalışma prensipleri ve sonuçlarına bakın, yeter de artar… Nasıl ki, BM, ABD’nin bir siyasal ve sosyal kuruluşu ise… Aynen zıvaynen…
Şimdi gelelim ABD ve NATO ilişkisine… Benim emin olduğum tek şey, NATO, ABD’nin her dediğinin, her istediğinin, diğer ülkelerce bir şekilde iç kamuoyunu mış gibi yaparak kandırmak ya da oyalamak adına, mırın kırın da edilse, katıksız uygulandığı bir askeri pakt'tır. Ayrıca ve ilaveten BM’de sonuç ve özü itibari ile bir ABD kuruluşudur… Bakın, bu 3’lünün sadece bir konudaki davranışını örnek vereceğim, meramım ve muradım daha da net anlaşılsın diye… ABD şaibeli “el kaide” saldırısını bahane ederek, Afganistan’a saldırır hem de ne saldırmak günlerce havadan bombalanarak yerle yeksan etmek kaydı ile… Hemen “istim arkadan gelir” umdesi uyarınca BM devreye girer, hem bu ölçüsüz, sınırsız, ahlaksız bombalamayı legalize edecek biçimi ile uluslararası toplantı düzenliyorum sahteciliği ile Almanya’da “Bonn mutabakatı” çerçevesinde ABD kontrollü ISAF diye bir askeri güç oluşturuluyor. BM, Afganistan’ı istikrar ve demokrasiye kavuşturmak adına Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) liderliğindeki bir güce yetki verdi. NATO, Afganistan'daki uluslararası güvenlik güçlerinin (ISAF) kontrolünü üstlenerek NATO/ISAF'ın rolünü ülke çapında genişletti de genişletti. Peki sonuç, ABD=NATO=BM=ISAF değil mi? Peki, şu anda, Afganistan ne durumda? Demokrasi geldi mi? Bırakın demokrasiyi de “istikrar” geldi mi? Bu sadece tek örnek değil ki… Bakın, Endonezya’ya, Şili’ye, Arjantin’e, Brezilya’ya, Vietnam’a, Kore’ye, Irak’a, Sudan’a, Libya’ya, Suriye’ye, Panama’ya, Honduras’a, Kosova’ya, El Salvador’a, vs vs… ABD ve siyasi komisyonu BM ve askeri komisyonu NATO, ekonomik komisyonu IMF’nin ya da Dünya Bankasının müdahil olduğu herhangi bir yerde güven, istikrar, huzur, sükunet, hele de demokrasi olabilir mi? vallahi benim bir şey dememe gerek yok… Bakın yakın tarihe, bakın dünyaya, her şey aynıyla pırıl pırıl… Yani NATO öyle bazılarının dediği gibi bir savunma örgütü felan değildir, öyle olsa Afganistan’da ne iş var, Libya’da ne işi var...
“NATO’nun gizli orduları” adı ile Daniele Ganser isimli İsviçre’li bir bilim adamının doktora tezi kitap olarak yayınlanmıştır. Avrupa’da “gladio operasyonları ve terör” ilişkileri ele alınırken NATO’nun oluşturduğu yerel teşkilatların akla hayale ziyan faaliyetlerini sıralamaktadır. Merak edenlere ısrarla öneririm. İnanmak ya da inanmamak okuyucuya kalmıştır. Aaaa birileri de kalkar bunlar uydurmadır der, saygım var, lakin anlatılan her olayın, her ülkede bizim gözlerimizle görebileceğimiz kadar somut karşılıkları ayan beyan gözümüze batmaktadır. ABD’nin sözde istihbarat örgütü CIA ve İngiliz MI6 önderliğinde, İtalya’da, “gladio”, Yunanistan’da “koyun postu”, Danimarka’da “absalon”, İsviçre’de “P26”, Norveç’te “ROC”, Belçika’da “SDRAS”, Fransa’da “rüzgâr gülü”, Almanya’da “kurtadam”, Türkiye’de “kontrgerilla”, Hollanda’da “NATO command”, İspanya’da “GAL” gibi adlarla örgütlenmiş paramiliter yapıların ne haltlar işlediği herkesin malumudur…
Ya ayıptır, günahtır… Bu kadar ahlaksızlık yapılabilir mi? Nükleer silah kullanacak diye tüm hasımlarını suçla dur. Lakin tarihte sınırlı da olsa “tek nükleer bomba kullanmış devlet” olarak kayıt altına alınmış ol… Esasen “mart kedileri” bile bu kadar alenen iş tutmazlar… Aaaaa, kabul etmesem de ABD’yi anlayabiliyorum, kendi çarkları kendi sistem tercihleri doğrultusunda, bu kadar yalan, dolan, desise ve hile ile tesis edilmiş ve hayatiyete kavuşmuştur. Lakin benim anlamadığım, bunları göre göre adeta “parmağım kör gözüne misali” görmemezlikten gelen zevat… İşte sağda solda “kötü niyetli” arayanlar varsa, buraya bakacaklar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder