ONUR
SAATLİ İLE GÖRÜŞME
Önümüzdeki
dönem CHP’den Çeşme Belediye Başkan aday adaylığını açıklayan Onur Saatli ile
çok uzun bir muhabbet gerçekleştirdik. Genel ve yerel sorunlar üstüne, kâh hem
fikir olduk kâh ayrı düştük… Lakin çok uzun olan biraz da samimiyetimize
istinaden daldan dala gelişen bu görüşmeyi kısaltarak ve düzenleyerek
yayınlıyorum.
EKONOMİST DEĞİLİM
EKONOMİ EĞİTİMİ ALDIM
RMÇ- Eğitim, öğretim siyasi
geçmişin, siyasi faaliyetlerin ile başlayalım varsa okul döneminden itibaren
dernek de dâhil olmak üzere bir hayat özeti yapar mısın?
OS- Çocukluğumuzdan
itibaren pansiyonculuk, restorancılık çalışmaları içinde olduk… Üniversite
eğitimi de ekonomi üzerine oldu.
RMÇ- Diplomalı ekonomistsin
yani?
OS- Diplomamız var evet… Ekonomistim
diyemem ekonomi eğitimi aldım ekonomist olmak bambaşka meziyetler gerektiriyor.
Aldığım eğitime uygun olarak Türkiye İş Bankasında 17 sene yönetici olarak
çalıştım. Ağırlıklı olarak ticari ve kurumsal krediler departmanlarında
çalıştım. Belli bir noktadan sonra da işletmeleri biz yeni kuşağın alması
gerekir kararına uyarak istifa ettim, işlerin başına geçtim. Şimdi ailece hep
beraber ve bir arada iş hayatımızı sürdürüyoruz.
RMÇ- Siyasi hayat peki?
OS- Profesyonel hayatımın
14 senesinde BASISEN sendikası iş yeri temsilcisiydim. Son 5 senesinde Yarımada
temsilciliği yaptım. 18 yaşından beri CHP’nin üyesiyim yani neresinden baksan
23-24 yıllık bir parti üyeliğim söz konusudur. Parti delegeliği de dâhil yerel
düzeyde birçok görev üstlendim. Sonuçta hep partinin içinde oldum. Geçen yerel
seçimlerde de aday adayı idim.
RMÇ- Peki, bildiğim kadarı
ile eski ve uzun süre belediye başkanlığı yapmış Faik Tütüncüoğlu’da senin
lehine daha önceki dönemde çok ciddi girişimlerde bulundu… Doğru mudur?
OS- Geçen dönem aday adayı
olduğumda partinin bütün eski önde gelenlerini Remzi Özen’den, Reşat Akbaykal’a,
Emin Özen’den Galip kaya’ya, Çeşme’nin her bölgesinde, Dalyan’dan Çiftlikköy’e,
Ovacık’tan Ildırı’ya kadar partiye emek vermiş bütün büyüklerimi ziyaret ettim…
Bunların içinde Faik Tütüncüoğlu’da vardı. Partiye emek vermiş en az 45-50
büyüğümüzle görüştüm ve destekleri istedim.
RMÇ- Ama Remzi Özen kendisi
de aday adayı idi neden sana destek versin ki?
OS- Danışmak kadar,
istişare etmek kadar güzel bir şey var mı? İnsanları dinlemek kadar,
görüşlerini öğrenmek kadar güzel bir şey yoktur bence… Ben kendi hür iradem ile
çıktım. Kimsenin adayı değildim ve değilim.
RMÇ- Şimdi şöyle söyleniyor, Babası CHP eski İlçe
Başkanı olduğu için desteği de güçlü, ilaveten de Eski Belediye Başkanı kulis
yapıyor, ne dersin?
OS- Tüm bu söylenenlerin
iyi niyetle söylendiğini düşünüyorum. Mesela geçen seçimlerde Faik Tütüncüoğlu
Muhittin Dalgıç’ı destekliyorum ya da Ekrem Oran’ı destekliyorum dese idi onlar
da kalkıp biz senin desteğini istemiyoruz mu diyeceklerdi? Faik Bey kaymakam
değil ki, eski belediye başkanı ve partili birisi, birini destekliyor
olmasından daha doğal ne olabilir ki?
RMÇ- Bir genel Çeşme değerlendirmesi
yapar mısın?
OS- Abi bak, ben insanlar
üzerinden konuşmuyorum ben hukuksuzluk kısmını söylüyorum… Ben işin Ekrem Bey,
Muhittin Bey ve Faik Bey tarafında değilim, ben işin Çeşme tarafındayım… Ben
siyasetimi, düşüncelerimi bir kişiye özel ya da entegre ya da kanalize
etmiyorum ki, ben Çeşme gerçekleri üzerinden konuşuyorum… Çeşme iyiye gitmiyor…
İdari olarak iyiye gitmiyor, mali olarak iyiye gitmiyor, turizm ekonomisi
olarak iyiye gitmiyor. Geriliyor… Bunu da verilere dayalı olarak söylüyorum,
bir taraftan kendi işletmelerime, restorancı arkadaşların bilgilerine hem de
ÇEŞTOB’un verilerine bakarak söylüyorum…
RMÇ- Peki, bunda genel
ekonomik bunalımın turizm üzerindeki olumsuz etkisi yok mudur?
OS- Muhakkak etkisi var… Evet,
bu bilinen bir şey, ben bankacılık yapar iken de 2018’e kadar kısa vadeli
borçlarınızı uzun vadeye yayın diyorduk. 2018 Ağustos döviz krizi ve şimdi de
yeni dalga kriz ile sıkıntı devam ediyor elbette… Kur ayarlaması ile iş farklı
bir boyuta geldi. Fakirleşiyoruz. ÖTV düzenlemesi başta olmak üzere bir sürü
yanlış uygulama bizi nereye götürecek, söyleyeyim bizi vasatlaştıracak… (
Burada bir hayli uzun bir ekonomik ve sosyal değerlendirme yapıldı, buraya
almıyorum RMÇ)… Böylesi bir tablo ile dünya ile nasıl yarışacağız…
RMÇ- Öyle bir iddiası yok
Türkiye’nin. Söylentilere bakma sen, inanma sen onlara yahu…
OS- Öyle demiyorum ama
bayramdan önce Marmaris’te idim. Bayram demiyorum… Bayramdan önce. Oteller
dolu, halıcıların dolu, kuyumcular dolu, restoranlar dolu, kafeler dolu.
Yabancı turist vardı, yerli turist vardı…
RMÇ- Peki aynı dönemi Çeşme
ile kıyasladığında…
OS- Şimdi aynı dönemi
kıyasladığında, Çeşme iyi nasiplenmemiş durumda… Çeşme’de otellerin dolulukları
%50 seviyesinde şu an…
RMÇ- Bu resmi veri, değil
mi?
OS- Soruyorum tek tek
otelci tanıdıklarıma, durum nasıl diye, %40 ya da %45 deniliyor…
RMÇ- Peki, anlamak için ya
da senin düşünceni anlamak için sorayım, burada belediyenin nasıl bir kusuru
var, böyle somut söyler misin, belediye ne yapsa idi Marmaris gibi Bodrum gibi,
otel dolulukları %80’lere %90’lara çıkardı, restoranlar dolu olurdu falan…
OS- Burada muhatabımız
hedef tahtasına koyduğumuz Belediye değil, esasen de bu bir makamı bir kurumu
ilgilendiren konu değil kentin tüm paydaşlarını ilgilendiren bir konu, aaa
Belediye, Kaymakamlık, Ticaret odası, Esnaf Odası, bunlar yeknesaklığı,
eşgüdümü sağlayacak kurumlar, insanları, toplumu ve ilgili örgütleri bir araya
getirecek ve istikamet çizebilecek kurumlar… Bizim en büyük problemimiz
yıllardır süre gelen en azından 12 – 13 yıllık bir periyodu alabiliriz, belki
biraz daha uzun… Biz Çeşme olarak şuna karar vermeliyiz… Biz sayfiye turizmine,
ikinci konutlarla bir turizm anlayışına devam mı edeceğiz 15 gün konutlar
açılacak ya da açılmayacak ya da gerçekten yurtdışından ve yurt içinden turistleri
ağırlayacak turizm yapacak bir anlayışa geçmek istiyor muyuz? Bunun da farklı
türleri var oturacağız, konuşacağız, kentin tüm paydaşlarını bir araya
getirecek olan Belediye, Kaymakamlık, Esnaf Odası burada devreye girecek…
Burada herhangi birinin çıkıp da biz turizm istemiyoruz demesi mümkün mü? Bugün
50 kişinin pasaportunu turizm polisine vermesi ile birlikte 50’den fazla
sektörü ilgilendiren bir aksiyon başlıyor… Manavından, elektrikçisine,
berberinden, sucusuna kadar 50’den fazla sektörü ilgilendiren bir faaliyettir.
Öyle turizmi 6 aya çıkaracağız 12 aya çıkaracağız safsatalarından
bahsetmiyorum… Burada gerçek anlama 3 – 4 ay dolu dolu bir turizm yapmak
istiyoruz… 15 Mayıs’tan 15 Eylül’e kadar.
Şuna
karar vereceğiz. Yatırımcılar da, yaşayanlar da ona göre beklenti ve
yatırımlarını şekillendirecekler… Ya vasat turizm, düşük yatırım düşük gelir…
Ya da biz kabımıza sığmıyoruz, (uzun uzun yereli değerlendirme, buraya almıyorum
RMÇ). Bizim 2. bir Antalya olmaya ihtiyacımız yok, skor yapmıyoruz, ne kadar
turist ağırladığımızın bir önemi yok, ne kazandığımızın önemi var… 1.000.000 turist
yerine 100.000 daha katma değerli turist ağırlayalım, kendini bilen harcama
kalitesi yüksek insanlar gelsin… Bizim burada ne yazık ki bu gerçekleşme hiç
olmuyor… İster bunda bizim yanlış politikalarımız deyin ister genel ekonomik
krizin etkileri deyin mesela ben plajların ücretsiz olmasına karşı değilim ama
hizmetsiz bırakılmasına karşıyım. Duş yok, soyunma kabini yok, tuvalet yok,
şezlong yok, şemsiye yok, bu bana göre halkçılık değil sefil halkçılıktır.
RMÇ- Bunların tamamı
bilabedel yapılabilir oysaki… Ve yapılmalı da… Bunu gavur yapıyor… İşte
karşımızda Sakız adasında aynen böyle…
OS- Bedava da yapmak
zorunda değilsin ayrıca…
RMÇ- Bedava olmalı. Bunu
tartışmayalım bence… Karşıda da geliyorsun, şezlong, şemsiye, soyunma kabini,
hatta internet bedava, sadece yediğin içtiğin ne ise ödüyorsun ve de öyle
olmalı, o da makul fiyatlarla…
OS- İnsanları bu kalıplara
sokmak zorunda da değiliz. İsteyen gelir şemsiyesi ve şezlongu ile oturur, plaj
keyfini tamamlar… Yaz dönemi Çeşme Halkı yararlanmıyor ki bu hizmetlerden, onlar
yazın çalışıp ekmeğinin peşinde… Para kazanma derdinde… Plaja gidecek vakti
yok… Sen ne yapıyorsun hafta sonu özellikle esnafına para kazandırmayacak bir
kitle çekiyorsun… Yani adam İzmir’den bagajını dolduruyor, alışverişini
yapıyor… Dönerken sana çöpünü bırakıyor…
RMÇ- Ama o da bir tercih
değil mi? Bırak insan nasıl tercih ediyorsa etsin değil mi? Sen adamın senin
dediğin gibi gelmesinin koşullarını yaratamıyorsan, yani insan yahu kardeşim
biz bunları buradan niye bagaja doldurup gidiyoruz diyemiyorsa, kendi kendine…
OS- Bu bahsettiğim hizmeti
çok düşük ücretlerle verebilirsin diyorum ben de, bu yüzden…
RMÇ- Ben böyle
olabileceğine inanmıyorum, Bu dediğin hizmeti vermezler, bak örnekleri var etrafımızda,
meydanda 2 TL’ye çay satıyoruz dedin ne oldu, efendim çok zam geldi,
kurtarmıyor vs vs… Yönetenlerin bahanesi bitmiyor ki…
OS- Meydanda kaç çay
sattıklarının, kaç para topladıklarının haberleri yok, bu kadar net söylüyorum
sana…
RMÇ- Olabilir… Lakin devlet
plajlar için Milli Emlak üzerinden Turizm ve Kültür Bakanlığı üzerinden
kafalarına göre düzenlemeler yaparak yeterince farklı ve halk yararına olmayan
işler yapıyor. Bugün senin dediğin cüzi ücreti yeni gelen başka bir hale
getiriyor… Süreçler de hep böyle işliyor biliyorsun, önce cüzi ücret, sonra
makul ücret, sonra gerçek ücret, sonra ihtiyaç oldu özelleştirelim ya da
satalım… Suyunu İzmir’den alıp gelen vatandaşı ilzam edecek laf etmemek gerek…
Vatandaş oradan su alıp geliyorsa demek ki buradaki esnaf da kendine çeki düzen
verecek… Esnaf İzmir’de 6 Tl’ye satılan suyu 20 Tl’ye satıyorsa, geçmiş olsun,
ne konuşacağız biz… Şimdi burada restoranlar rakı fiyatlarına 2 çarpanı bazen
de 2,5 çarpanı uyguluyor, bu insaflı bir şey mi yani? Şüphesiz para maliyetinden
ötürü bir fark şarj edeceksin, bunu %25 yap %30 yap…
OS- Bugün karşı karşıya
olduğumuz maliyetlerle bunu gerçekleştirme şansımız yoktur. Bunu yapılacak bir esnaf bırak Çeşme’yi
Türkiye’nin hiçbir yerinde yapabilecek bir esnaf yoktur. Bugünkü enerji
maliyetleri ile bugünkü personel maliyetleri ile her geçen gün artan vergi
maliyetleri ile KDV arttı, %2 konaklama vergisi eklediler…
RMÇ- Ben de esnafı direk
hedef tutarak konuşmuyorum lakin dedin ya bagajını dolduran adam gelmesin daha
nitelikle katma değeri fazla olacak vatandaş gelsin, buna cevap olsun istedim.
Ayrıca benim düşündüklerimin bu konuşma içinde çok da önemi yok. Sen ne
düşünüyorsun diye bakıyoruz biz. Yoksa bana göre bize bugün turizm diye
anlattıkları ve dayattıkları şey turizm değil ki… Bu sadece kapitalist sisteme
de yükleyemeyiz, Yunanistan’da da kapitalist sistem var… Aramızda da dağlar
ovalar kadar fark var…
OS- Daha iyi yönetildiği
kesin…
RMÇ- Ben sana daha farklı
bir şey söyleyeyim Mısır bile bizden daha iyi bu manada…
OS- Bizim Ülkemizin
tamamını değiştirecek gücümüz yok. Biz ancak burada yaşayan insanlar olarak,
yatırımcılar olarak, burada doğup büyüyen ya da sonradan gelen Çeşme’nin
kendine has ürünlerinin ve dokusunun hâkim kılınması değerlerinin kaybedilmeden
bir turizm anlayışının büyütülmesine inanan insanlar olarak yapmamız gerekenler
nedir. Dünyada turizm farklılaşıyor şu sağlık turizminde dünyada 120 milyar
dolarlık bir hacme ulaştı… Sağlık turizmi de deyince burada hemen termal turizm
anlaşılıyor… Kardeşim termal turizm bunun bir bacağı, saç ekiminden göz
hastalıklarına, diş tedavisine, eklem rahatsızlıklarına, romatizmal hastalıklara
kadar başlı başına ayrı bir faaliyet haline geldi dünyada… Biz bundan neden
nasibimizi almayalım.
RMÇ- Alabilir miyiz yani?
Alabiliriz diyorsun yani?
OS- Alabiliriz tabii ki.
Doğru bir planlama ile alabiliriz. Çünkü Avrupa şuna bakıyor özellikle
İskandinav ülkeleri gibi Almanya gibi sosyal devlet anlayışının daha güçlü
olduğu ülkelerde sosyal güvenlik kurumları özel sağlık sigorta şirketleri ben
sigortalımın tedavisini en kaliteli ve en uygun fiyatlarla nerede
yaptırabilirim. Avusturya mı? Yunanistan mı? İtalya mı? Türkiye mi? Oraya
yönlendiriyor. Pandemiden önce dünyada 1,4 milyar insan seyahat ediyordu.
Pandemiden sonra bu 940 milyona geriledi. Önümüzdeki 10 yılda kuzeyden güneye
yaklaşık 2,5 milyar insan seyahat edecek diye öngörülüyor. Özellik endüstri 5.0 dedikleri yeni bilgi
çağı ile birlikte insanlar daha çok vakte sahip olup seyahate daha çok zaman
ayıracaklar. Başka başka turistler ortaya çıkıyor dijital göçebeler ortaya
çıkıyor, adam Rus vatandaşı Türkiye’de yaşıyor işini buradan yapıyor. Adam Rus
vatandaşı işyeri Afrika’da Türkiye’de bir otelde konaklıyor ve aynı zamanda
işini yapıyor… Biz geleceğe yönelik düşünmek ve dönüşmek zorundayız… Alt ve üst
yapımızı buna göre ayarlamalıyız. Görüyorsun dönüp dolaşıp bugün hala
kanalizasyon sorunun konuşuyoruz… Çeşme’nin hala yaklaşık %50’sinde
kanalizasyon yok… Dijital göçebelerden, yapay zekâ sonrası 2,5 milyar insanın
seyahatinden ne pay alacağımızdan konuşurken geliyoruz kanalizasyon
muhabbetine… Bunları yapacak yetkin de gücün de yok kim yapacak Büyükşehir Belediyesi
yapacak… Her yılın Kasım ayında gerekli makamları ikna edip bütçeden pay
alabilirsen yatırım planına girebilirsen, kavga etmezsen, büyükşehir belediye
başkanı ile anlaşırsan, aynı yere yumruğu vurabilirsen iş yaptırabilirsin… Şu
an itibari ile Çeşme’nin 28.000 yatak kapasitesi var sen diyorsun ki 100.000
yatak ilave yapacağım. Mevcudun 3 katı büyüklüğünde bir alan inşa edeceksin,
iddian bu değil mi? Bu iddia korkulacak uzak durulacak bir iddia bence. Sen
detayları açıklamak zorundasın,
YENİ ÇEŞME PROJESİ
ÇEŞME’NİN KANAL İSTANBUL’U
RMÇ- Yeri gelmiş iken sana
da sorayım, ama biraz hızlı bir giriş yapayım… Mesela bir belediye başkanı
şöyle yapar mı? Bir proje için bugün evet, yarın hayır, sonra tekrar evet,
sonra tekrar hayır…
OS- Buna çok net bir yanıt
vereyim. Önümde şu an açık, sen gelmeden önce de biraz hazırlık yaptım çünkü… 06
Kasım 2021’de yazmışım. Politikyol’daki sayfamda, biliyorsun parti tarafından
desteklenen bir yayın organıdır… Çeşme’nin “Kanal İstanbul’u Yeni Çeşme
Projesi” demişim ve anlatmışım. Ne anlatmışım, mevcut iktidarın her projesinde
olduğu gibi yerel dinamikleri, sivil toplum kuruluşlarını, yerel yönetimleri,
en önemlisi bölge halkını umursamadan ne yapılmak istendiği nasıl yapılmak
istediğini anlatmadan ve karşıt görüşleri görmezden gelerek ikna etmeye bile
tenezzül etmeden bölgede yaşayan insanların endişe ve korkularını hiçe sayarak
ben yaptım oldu zihniyetinin son örneği Yeni Çeşme Projesidir dedim. Bunu en
başında söyledik peki neye dayanarak söyledik… Biz projelere yerine ve bize
çıkan maliyetine bakıyoruz.
RMÇ- Sadece bize çıkan
maliyete değil doğaya çıkan maliyete de bakmak lazım… Peki, sen ne diyorsun,
Yeni Çeşme Projesi konusunda Tunç Soyer ile Ekrem Oran’ın aynı tavrı izlemesi,
benzer fikirleri benzer tarihlerde açıklamasına ne diyorsun?
OS- İlk başta masaya
davete icabet ettiler, görüşmeye gittiler.
RMÇ- Masaya gidilir tabii,
seni devleti temsil edenler çağırıyor, ben gelmem diyemezsin ki…
OS- Masada size bilgi
verilmedi ise, görüş sorulmadı ise, ne diye uzun süre masada kaldınız değil mi?
Büyükşehir ve İlçe Belediyesi olarak o masadan daha önceden kalkılmalı idi.
Onların da tıpkı bizim yaptığımız gibi tepki göstermesi gerekirdi, biz de
onların arkalarında olurduk… Parti organları erkenden haberdar edilmeli idi.
Gerçi parti yetkili kurulları da projeye destekten yana tavır koydu… Bir insan
yeniliğe, güzelliğe ve kolaylığa karşı olabilir mi? Olmaz. AKP’li yetkili,
yetkisiz kim varsa kimi gördü isek sorduk, bu projenin içeriği nedir diye,
hiçbirinin bir şeyden haberinin olmadığını anladık… Biz bu bölgede yaşıyoruz,
burada evlerimiz var, bağlarımız var, tarlalarımız var, mezarlarımız var
RMÇ- Kardeşim anılarımız
var…
OS- Burada yaşıyoruz ve
yaşamaya devam edeceğiz. Paylaşılmıyor ne yapılacağı bilgisi… Bu toplantılara 2
kişi katıldı Çeşme’den Çeşme Halkını temsilen, 1- Belediye Başkanımız 2- ÇEŞTOB
Başkanı katıldı. Bir fırsat bulup ÇEŞTOB başkanına sordum, bakan size ne
anlattı bu proje ile ilgili diye
RMÇ- Bende Çeşme halkından
birisiyim ÇEŞTOB Başkanı beni temsil etmiyor kardeşim çok net… Onun
açıklamaları tam bir cehalet ifadesi doğrusu…
OS- O bir tam hezeyan. Ben
diyorum ki buradan bir turizm projesi çıkmaz… Buradan çıksa çıksa büyük
şehirlerde rantını kaybeden yandaş müteahhitlere villa projesi çıkar… Oraları
parselleyip parselleyip müteahhitlere satarlar göstermelikte 2 adet otel
dikerler geri kalanı normal halkın giremeyeceği özel konut alanları haline
gelir… Ayrı bir şehir yaratılır orada…
RMÇ- Alaçatı Port projesi
gibi…
OS- Benzer hatta daha da
katısı olur… Şu soruyu sorduk eğer gerçekten bir turizm projesi ise kaç otel,
kaç marina, kaç golf sahası, personel nerelerde ikamet edecek, mevcut kentle
entegrasyonu nasıl olacak, altyapısını kim yapacak, büyükşehir mi, yerel belediye
mi, kaynağı nereden gelecek, kaynağı sen mi göndereceksin, daha mevcut kentin
altyapısı bitmemiş, fiber internet aboneliği alamıyorsun… Şimdi çöp boyutu var,
Çeşme belediyesi bünyesinde çöp toplama işi ayrı birim içinde değerlendirilmek
zorundadır. Çöpün ayrıştırılması geri dönüştürülmesi ayrıca komşu belediyelerle
birlikte çöpten enerji üretilmesi ciddi düşünülmesi gereken bir konudur… Şu an
vahşi depolama ile gidiyoruz…
RMÇ- Şimdi yeri gelmişken
bir soru daha sorayım, Belediye Başkanları özellikle de bizim mahallenin
Belediye Başkanları seçilene kadar son derece demokrat, son derece halkçı, yerel
basına önem veren, halkı dinleyen, anlamaya çalışan insanlar görüntüsü
veriyorlar. Seçildikleri gün bir anda dönüp gidiyorlar.
OS- Şöyle oluyor
herhalde. Seçildiğin günün akşamında sana gökten bir vahiy geliyor ve bu ileti
neticesinde her şeyi bilmeye başlıyorsun sen…
RMÇ- Şimdi burada sorum şu
CHP diye bir parti var seni aday gösteriyor, ilçe başkanlarına rağmen aday
tespiti, il başkanlarına rağmen büyükşehir belediye başkan adayı tayin
edilmiyor değil mi? İlaveten seçildikten sonra ilişkilerin düzenlenmesine
yönelik düzenlemeler yapılmıyor mu?
OS- Yapılıyor tabii ki
parti tüzüğüne göre İlçe Başkanlığı Belediye Başkanlığının fevkinde bir
makamdır.
RMÇ- Ama tüzüğe göre…
OS- Herkes hata yapabilir
burada kentin yasal otorite sahibi ilişki ve uygulamalarında bazı hatalara
düşmüş ise bunu toparlayacak olan İlçe yönetimi ve İlçe başkanıdır. Bizim İlçe
yönetimimizde çok değerli arkadaşlar var hakikaten çok samimiyetle söylüyorum
hizmet için koşuşturan, çaba harcayan hatta para harcayan insanlar var. Ama bu
arkadaşlar bu soru dâhilinde konuya ne kadar hâkimler ve müdahil olabiliyorlar
ne kadar müsaade ediliyor bilmiyorum.
RMÇ- Belediye başkanı
elindeki mali ve diğer güçleri kullanarak İlçe Başkanı seçimine müdahil olmuyor
mu?
OS- Belediye başkanının
geleceğini düşünerek müdahil olmasını yadırgamıyorum ama belediye personelinden
bazı kişilerin parti üyelerini arayıp şu listeye, şu adaya oy verin demesini
anlamıyorum, şunu yaz bunu yazma demesini anlamıyorum.
RMÇ- Peki kardeşim aday
tayin edildin atandın ve seçildin… Esnaf Odasının seçimlerine, Şoförler Odası
seçimlerine müdahil olur musun, İlçe yönetimi tayini için seçimlere müdahil
olur musun, Kent Konseyinin oluşumuna ciddi manada müdahil olur musun,
Çeşmespor’un yönetiminin tayin edilmesine müdahale eder misin, Pir Sultan Abdal
Derneğinin seçimlerine karışma hakkın olduğunu düşünür müsün, Atatürkçü Düşünce
Derneği seçimlerine müdahil olur musun, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği seçimlerine
müdahale hakkını kendinde görür müsün?
OS- Olmam, olmak istemem
neden istemem, Bu kurumlara ya da kuruluşlara baskı yapılması doğru değildir,
bunların yönetimde şunlar olsun demek de abesle iştigaldir. Farklı bir şey
demeye gerek de görmüyorum, şimdi mesela ADD’nin başkanı Ali değil Veli seçilse
idi ne olacaktı, Belediye ya da Kaymakamlık yanlış bir şey yapıyor ise sivil
toplum kuruluşların da buna karşılık eleştirme ve protesto etme hakları vardır.
Kuruluşların mensuplarının haklarını korumak gibi bir görevi varsa sonucun
böyle olması kaçınılmazdır. Bundan birkaç yıl önce ÇEŞTOB bünyesinden bir grup
genç insan yönetimden olmasa bile direk başkandan rahatsızlıklarını dile
getirerek imza toplamaya başladılar. Amaç seçimli genel kurul, ÇEŞTOB’un
120-130 üyesi var iken bu arkadaşlar 75-80 imza topladılar, hatta bende imza
verdim, neden verdim, bu bir demokratik mücadeledir, madem yeterli imza
toplanmış, genel kurul toplansın herkes eteğindeki taşları döksün, mevcut
başkan da aday olsun başkaları da aday olsun, oradan bir güzellik çıksın,
konuşulacak şeylerin yeri de o meclistir sonuçta…
RMÇ- 75-80 oy da önemli bir
miktar yönetmelikler de uygun ise gereği yapılmalıdır, değil mi?
OS- O imzalar ile talep
edilen genel kurul toplanması talebi yürürlüğe konulmadı, ÇEŞTOB Yönetimi yok
saydı bu müracaatı, yok saydı… Zaten 1 yıl sonra genel kurulun var, yap
şimdiden, değil mi? Yok ne gereği var birilerine gidip icazet alıyorsun, o da
yasal otorite gücünü devreye sokarak, yok senin otelin var, yok senin plajın
var, yok senin havuzun var diyerek imzaları geriye çektiriyor. Bu
davranışlardan bir güzellik çıkmaz, tıpkı genelde Türkiye’de çıkmadığı gibi…
RMÇ- Geçen sosyal medyada
enteresan bir şeye rastladım. Birisi diyor ki “yahu kardeşim sen bırak kimin
kime oy verdiğini de yapman gereken işleri yap” altına da bir kişi şöyle yorum
yapmış “yine kimin ayağına basıldı ise artık…” Yahu işini yapması gerektiğini
hatırlatan birine bir kişinin dahi ayağına mı basıldı diye cevap vermesi bana
göre ayıptır, Yahu ne yapılmışta sen böyle yorum yapıyorsun değil mi? Tıpkı
kurşun asker misali, ne dersin?
OS- Ya evet Başkan sosyal
medyada bir vatandaşın seçimde verdiği oyun resmini paylaşıp, CHP’ye oy vermeyi
içime sindiremedim, diye bir paylaşım yapması üzerine konu gelişiyor.
RMÇ- Bizi sopalasın diye
birilerini seçmiyoruz ki. Bizi yönetsin diye, nasıl yönetsin peki, kurallara ve
kanunlara göre, yetiyor mu yetmiyor temayüllere, yetmiyor, ahlak, etik göz
önünde tutularak… Sen kurallara uygun bir şey yaparsın da etik ve temayüle
aykırıdır, bu da olmamalı bence…
NEDEN ADAY YAPSINLAR
Kİ?
RMÇ- Şu ana kadar ki
konuşmalarımızdan anladığım kadarı ile partinin kurumsal olarak tercihleri ile
senin tercihlerin arasında bir ayrışma var sanki… Farklılaşma var, bütün
bunların yanında bir ilave soru sana… Bu kadar aykırılık var iken seni neden
aday adayı yapsınlar…
OS- Parti yönetimi, üst
yönetimi ile ters düşmüş olduğum bir şey yok ki… Ufak tefek ayrıştığım şeyler
olabilir ama Çeşme üzerine hazırladığımız raporlar bütün Parti Meclis üyelerine
ve MYK üyelerine Yeni Çeşme Projesi Kanal İstanbul Projesidir dediğimde bana
aktardığım bilgiler için teşekkür ettiler… Kendilerine detayların anlatılması karşısında
hiçbir olumsuz tepki gösterilmedi. Ben parti üst yönetimi ile farklı
düşünmüyorum, ben sadece buradaki ilçe yönetimi ile farklı düşünüyorum. Ya da
Belediye yönetimi ile farklı düşünüyorum Yeni Çeşme Projesi konusunda.
RMÇ- Sen, şimdi sadece Yeni
Çeşme Projesi ile ilgili raporlar ve detaylar verince kafaları pırıl pırıl oldu
tamam da, Çeşme’nin problemi sadece bu proje değil ki… Ne dedin Turizmin
tarifinde bile aynı şeyleri düşünmüyoruz…
OS- Mesela Çeşme meydan
düzenlemesini alkışlıyorum, çok güzel oldu… Ama sahilin beton dökülerek
bırakılmasını doğru bulmuyorum. Görsellik ve kullanışlılık açısından estetik
bir taş kaplanmalı idi… Topu topu 1 km.’ye yakın bir taş kaplama olacaktı.
Tercihler böyle. Saygı duyuyorum ..
RMÇ- Ben de öyle
düşünüyorum… Bu tür şeylerin suyun başında oturanların tercih edebileceği
şeyler olduğunu düşünüyorum.
OS- Yukarı Çarşı da
Mehmetçik Parkının yeniden düzenlenmesinin yanlış olduğunu, ihalesinin derhal
iptal edilmesi gerektiğini söyledim, durdum… Ülke olarak kaynaklarımız sınırlı,
tamam bir sürü vilayetten fazla gelirimiz var. Bu nedenle har vurup harman
savuramayız. Öyle olsaydı beş senedir bu kadar çok gayrimenkul satışı
yapmazdık… Dolayısı ile bir bütçe sorunumuz var gibi görünüyor bu nedenle acil
ihtiyaçlar dışında bir şey yapılmamalı, nedir acil ihtiyaçlar?
RMÇ- Evet, soru o, nedir
acil ihtiyaçlar sana göre… Ve senin önemsediğin projeler nelerdir?
OS- Bir Büyükşehir
Belediyesi ile yeknesak çalışmak zorundayız. Ne dedik sohbetin başlarında,
Garaj bize bağlı değil, Mezarlıklar bize bağlı değil, Trafik bize bağlı değil,
Altyapı bize bağlı değil, AYKOME bize bağlı değil, o zaman bizim kaçınılmaz
olarak Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve ilgili birimleri ile en uyumlu çalışmak
zorundayız. Her yıl Kasım ayında Büyükşehir Belediyesi bütçesine ilçemizi
ilgilendiren daha çok projenin yer almasını sağlamalıyız. Biz eğer Büyükşehir
bütçesinden bu projelerin gerçekleştirilmesi için gerekli katkıyı alamaz isek
bir süre sonra gayrimenkul satarak dahi bu işlerin altından kalkamayız.
RMÇ- Yani, bu işlerin
becerilemediğini mi söylüyorsun?
OS- Ben doğru bir yönetim
sergilendiğini düşünmüyorum. Beş senedir böyle ve ne yazık ki ondan önceki
dönemde de becerilemedi diye düşünüyorum. Daha önceki açıklamalarda mahalli
İdareler Kanunundaki köklü değişiklikler nedeni ile adaptasyon ciddi zaman
aldı. Bu manada yatırımlar açısından kayıplar birikerek çoğaldı.
YİNE OTOPARK
RMÇ- Ne mesela. Yatırım
yatırım diyorsun nedir somut olarak 3 tane söyleyebilir misin? Altyapı mı
hazırlayacaksınız yoksa direk yatırım mı? Nedir?
OS- Çeşme’ye gelen tüm
insanlar, Çeşme Çarşısını görmeden, esnafına uğramadan dönüp gidiyorlar. Adliye’den
al aşağıya doğru Çeşme Meydanı ve Marina’nın olduğu bölgede çok büyük bir
otopark sorunu vardır. İnsanlar arabasını Dalyan yolundaki Caminin oraya
bırakıp, Çarşı’ya inecek orada alışveriş yapacak, sıcakta kan ter içinde elinde
torbalarla arabasına dönecek. Bu hayalden öte bir şey değil. Ya evine en yakın
markete ya da arabanla gidiyorsun bir süpermarkete gidiyorsun alışveriş yapıp
dönüyorsun…
RMÇ- Ama Çarşı’da bu manada
alışveriş merkezleri yok ki…
OS- Ben alışveriş
merkezinden bahsetmiyorum, yerel esnafın iş hacminden bahsediyorum.
RMÇ- Mesela Çarşı’da
deterjan alacak bir yer mi yok diyorsun…
OS- Konumuz deterjan değil
ki, yeme-içme… Mehmetçik Parkının orası yeraltı otoparkı yapılabilir bir yer
iken yapılmadı… Şu an girişteki açık otoparkı da dahil edilerek büyük bir yer
altı otoparkı yapılacaktı. Doğrusu budur.
RMÇ- Ben de bunu doğru
bulmuyorum, karşı çıkıyorum senin bu yaklaşımına, biliyorsun seninle yıllar
önce de bunu konuştuk. Bana göre Çeşme’nin bir otopark sorunu yok
OS- Sana göre yok. Sen her
yere yürüyerek gidip alışveriş yapabiliyorsun tabii ki… Düşün ki yabancısın
geldin bu kadar yürür müsün?
RMÇ- Şimdi sen diyorsun ki
Caminin oraya park edip gelmez insanlar oysaki Mehmetçik Parkının altı otopark
olsa sorun çözülür diyorsun lakin Caminin orası ile senin işaret ettiğin yer
arası 200 mt bilemedin 300 mt sence sorun bu kadar kısa bir mesafeden mi
çıkıyor? Otopark dediğiniz yer de hemen öyle kısacık mesafelerle içine girilir
çıkılır yerler değildir ki… Yaklaşım yolları vardır vs vs… Neyse benim
fikrimden ziyade senin düşüncelerin ve çözüm önerilerin önemli, devam edelim…
OS- Yaklaşım ve bağlantı yollarını
tabii ki inşaat mühendisleri hazırlayacak…
RMÇ- Şüphesiz öyle… Sen
talep edince mühendisler projeyi hazırlarlar, orada sorun yok ki… Fikir olarak
bakıyorum konuya… İşaret edilen yer ile bugün kullanılan yer açısından ciddi
bir mesafe farkı yok ki. Anlarım hani adama Uzunkuyu’ya park et, Çeşme’ye gel
desek, tamam da…
OS- Ben Urla’da 3 sene
görev yaptım. Urla Meydandaki yer altı otoparkı sorunu çözdü büyük ölçüde…
RMÇ- Geçen gün gittim
birkaç kez dönmeme rağmen orada yer bulamadım. Burada sorun ne bence biliyor
musun şehir içini altını ya da üstünü bu kadar cazip hale getirirseniz gelen
çok olur lakin daha farklı sorunlara neden olur. Cazibe alanı yaratmamak gerek
bence…
OS- Tur otobüsleri nereye
park edecek. Komşu adalara gidecek insanlar nerelere park edecek. Yolun üstü
bisiklete, patene tahsis edilmesi gerekir iken araca tahsis ediliyor. Otopark
ciddi bir problemdir. Biri Mehmetçik parkı ve etrafını da kapsayan diğeri de
Musalla Mahallesindeki halı sahaların olduğu bölgeye yeraltı otoparkları
yapılmalıdır. Yer üstü otoparkı çağdışıdır. Viyana’da böyle burada da böyle
olmalı…
RMÇ- Viyana’da sen şehrin
içine kafana göre araba sokamıyorsun ama…
OS- Yeraltı otoparkları
çağdaş çözümdür. Bitti. İki- Eğitim problemimiz var bayağı da önemli hem de her
şeyden önemli. Çeşme’de okul yok şimdi… 16 Eylül yıkıldı, Namık Kemal yıkıldı,
yerine yenileri yapılmadı. Çocuklar var olan okullarda sabahçı-öğlenciye döndü.
Bir de balık istifi…
İDDİA - İKNA - İCRA
RMÇ- Peki, Belediyenin
dahli nedir bu problemin oluşmasında?
OS- Belediyenin dahli
nedir. Bir Ankara’daki kurumları ne yapacak edecek ikna edecek. Top sahasının
orayı AVM yapmak için istemeyecek. Top Sahasının olduğu bölgeyi, önündeki Ertan
Lisesinin olduğu bölgeyi, Namık Kemal İlkokulunun bulunduğu bölgeyi yeni bir
eğitim kampüsü alanı haline dönüştürmenin girişimlerinin yapılması
gerekmektedir. Çocukların yürüyerek gelip gidebileceği, içerisinde anaokulu,
ilkokulu, ortaokulu ve lisesi olan, kapalı spor salonu, açık spor alanlarının
olduğu bir kampüs haline getirmeliyiz. Nasıl yapalım, ikna edemiyoruz.
Etmelisin, edeceksin kardeşim, görevin bu… Bahane üretilmesinin haklı bir
tarafı yoktur anlayacağın. Yerel yönetimlerin görev ve sorumlulukları içindedir
esasen de…
RMÇ- 3. Proje?
OS- Çöp atık sistemi…
Türkiye Avrupa’nın atık deposu haline geldi… Bir kere biz milyonlarca liralık bir
kaynak israfından bahsediyoruz. Organik ve organik olmayan çöplerden
bahsediyoruz. Yarımada Belediyelerini de içine alacak şekilde Büyükşehir Belediyesi
öncülüğünde vahşi çöp depolamadan ayrıştırmaya geçmek zorundayız. Geri dönüşümü
temin etmek zorundayız.
RMÇ- Bildiğim katı atıklar
taşınıyor, Büyükşehir Belediyesinin depolarına ya da tesislerine…
OS- Bu taşınmanın artık
ayrıştırmaya dönüştürülmesi gerekir.
RMÇ- Sen şimdi Belediye
başkanı olursan, Bakanlıkları da eğitim işinde ikna edebileceğine inanıyorsun
İzmir Büyükşehir Belediyesini de diğer yatırımlar için gittiğinde onları da ikna
edeceğine inanıyorsun değil mi?
OS- İnanıyorum tabii ki…
RMÇ- Ömrümüz olursa 3 sene
sonra bu soruları sana tekrar soracağız…
OS
– Siyaset, ikna, iddia ve icra işidir.
RMÇ- Karşıdaki nasıl olsa
kötü niyetli değil diyorsun, biz onu mutlaka ikna ederiz.
OS- Kötü niyetli de
olabilir.
RMÇ- Nasıl ikna edeceksin o
zaman… Adam ikna olmaya kapalı ise nasıl ikna edeceksin peki…
OS- Merkezi hükümet Çeşme
için aklı başında bir proje ile gidersek kaynağı varsa yapmıyor mu yani?
RMÇ- Yapmıyor, evet ne
yazık ki böyle… Denmiyor mu Allasen, tamam başkanlığı aldınız ama meclis bizde
topal ördeksiniz, size iş yaptırmayız…
OS- Deniliyor… Ama bütçeleri
de gelince onaylıyorlar…
RMÇ- Bilmiyorum o zaman
İstanbul Belediye Başkanı niye o zaman ağlayıp duruyor.
OS- Bu zihniyetle gidersek
biz hiçbir şey yapamayız o zaman… Bir şeylerin mücadelesini vermememiz lazım…
RMÇ- İddia sahibi olman
güzel, itirazım olmaz zaten… Katılmasam da başta otopark projelerine lakin
itiraz da etmem. Lakin “ikna” konusundaki görüşüne ben ikna olmadım ki onları
ikna edebileceğin konusuna, onlar nasıl ikna olacaklar… Peki, ikna ederim
diyorsan ve ikna edersen icra etmek zaten kolaydır, artık…
BÜTÇE GELİRLERİNİN 3’TE
1’İ GAYRIMENKUL SATIŞINDAN
OS- Baştan beri ne dedim
Çeşme’nin bütçesi buna kâfidir… 2023 yılı Çeşme Belediyesinin 541 milyon bir
bütçesi var. Nihayetinde bu bütçe bir kâğıda dökülmüş figürler silsilesidir.
Eğer ben bir miktar bu işleri bankacılık hayatımda öğrendiysem bu bütçe ile
yatırım yapması mümkün değildir. Neye dayanarak söylüyorum bu bütçenin tahmini
175 milyon Tl’si satılacak gayrimenkullerden elde edilecek gelirler kalemidir.
Çeşme Belediye bütçesi 15 milyon TL’lik özel kalem bütçesini kaldıracak bir
bütçe değildir… Bu bütçe yönetimi ile bu kent yönetilemez… Esasen bu kentin
kaynakları kenti ileriye taşıyacak yeterliliktedir ama bu yönetim tarzı ile
mümkün değildir. Sen mirasyedi pozisyonundasın şu anda…
RMÇ- Bütçede festivaller
var mı varsa büyüklüğü nedir?
OS- 40 Milyona yakında
festival harcamaları var.
RMÇ- Sportif faaliyetlere
ne kadar acaba?
OS- Sportif faaliyetleri
göstermiyor. Satış gelirleri içinde 100.000 TL’lik lojman satış gelirleri var…
RMÇ- Konut sorunun çözmek
istiyorum diyerek lojman satışı yapılabilir mi? Yani bu doğru olabilir mi?
OS- Çeşme Belediyesinin
mali ve idari açıdan iyi yönetilmediğini düşünüyorum… Esasen kadro yeterlilik
açısından da kabiliyet açısından da bence yeterlidir.
RMÇ- Sosyal Belediyecilik
yapılması gereği tekrarlanıp konut sorununu çözeceğim iddiasında bulunuyorsun
lakin lojman satışı da yapacağım diyorsun, bu bir çelişki değil mi? Kira sorunu
olan personeline tahsis etmen gereken konutları satmayı düşünüyorsun, peki bu
gerçekten doğru okuduğun bir şey mi?
OS- Her şey ortada, her şey
kayıtlı, ne diyelim ki ilaveten…
REZİDANS GERÇEĞİ VE
SOSYAL KONUT
OS- Bu konu özelinde ise
“gecekondu önleme bölgesi” diye tayin edilen bölgede kooperatif alanı olarak
değerlendirilen bu alanda taa Faik Tütüncüoğlu zamanından beri konuşulan
konutların yapılması mümkün görünmemektedir. Gerçekçi olmak gerekir…
Diğer
taraftan Çeşme son yıllarda bir rezidans kuşatmasına girmiş bulunmaktadır. Bunun
doğru olmadığını söylüyorum bunlar yanlış… Turistik tesis yapacağım diye ruhsat
alarak nerden alırsa alsın ister Turizm Bakanlığından alsın ister Çevre
Bakanlığından ister Belediyeden alsın konut tapusu veremese dahi arsa ortaklık
payı ile konut satış yapıyorlar… Hiç birinin önünde otel tabelası yok…
RMÇ- Buna engel
olabileceğine inanıyor musun peki?
OS- Olunur tabii ki.
İşletme mi burası nerde tabelan sorusundan başlayalım.
RMÇ- Bu Belediyenin görevi
mi peki?
OS-
Görevi ya da değil ama yetkili makamlara gerekli ihbarı kim yapacak, kimin
kolluk kuvvetleri yapacak? Ben şuna ya da buna karşı değilim, sermaye düşmanı
hiç değilim, Çeşme’nin geleceğinde rezidansların yeri olmaması gerekir diye
düşünüyorum.
RMÇ- Swiss Otel yapıyor
işte…
OS- İzmir’de bir
büyüğümüzün atanmasını tebrik etmeye gittiğimde “orası kaçak, yıkılacaktır”
dedi, ben de “demek ki sizi burada uzun süre göremeyeceğiz” dedim. Tabii tüm
bunlar tansiyonu düşürmek için söylenmiş sözler olmanın dışına çıkmadı…
RMÇ- Bu 412 konutluk yapı
kooperatifi konusunda durum nedir? Belediye ne yapacak arsa mı tahsis edecek
onlara? Nedir duru?
OS- Kafalar net değil…
Herkes farklı bir şey diyor… Arsaları verelim herkes kendi yapsın diyenden tut…
Belediyenin bu işleri gerçekleştirecek bir bütçesi yok olsa zaten bu kadar
gayrimenkul satmaz. Baştaki iddia Belediye olarak biz yapacağız idi şimdi
arsaları verelim herkes kendi yapsın boyutuna gelindi. Bu çok yanlış olur yeni
bir rant alanı oluşur vs vs…
RMÇ- Önemsediğin projelere
yönelik devam edelim istersen.
OS- Çeşme’nin bir kültür
merkezi yok… Kültür sanat faaliyetlerinin, sahne sanatlarının sergileneceği
izleneceği bir kültür merkezi olmalı, Türkiye’nin en batısındayız durum ortada,
kimse bana da İzmir 45 dakikalık mesafede isteyen oraya gitsin diye konuyu
savuşturma girişiminde bulunmasın…
RMÇ- Ama bildiğim
Belediyenin Ilıca’da öyle bir projesinin olduğunu biliyorum…
OS- 5 senedir yapılacak,
bekliyoruz… Umarım yaparlar da yeni gelecek olanlara görev kalmaz… Bu konuda
yeterli bir alan bulunup içinde sahne sanatlarının, görsel sanatların, sergi
salonlarının yer alabileceği bir kültür sanat merkezi yapmak zorundayız. Diğer
taraftan Çeşmeli gençlere, çocuklara spor yapılacak alanlar hazırlamak
zorundayız. Gerçi Belediye yaz spor okulları açıyor bu güzel bir uygulama ama
Çeşme Belediyesporun bu amaçla kullanılması da doğru değildir. Bana göre futbol
endüstrisi bir bataklıktır. Büyük kulüpler bile bu işleri kayığı ile
başaramıyorlar… Aaaa, Çeşme 3. Ligde temsil edilmesin mi canım diyenler
olabilir ama yıllık 20 milyon TL harcayarak kurulan takımlarla bu işin
yürütülemeyeceği de aşikârdır. Biz başta da söylediğim üzere kurulacak eğitim
ve spor kompleksinde yaygın olarak ve yaklaşık 15 branşta çocuklarımıza spor
yaptıralım.
RMÇ- Belediye başarılı bir
şekilde de satranç turnuvası düzenliyor ama…
OS- Medaharı iftiharımız,
müthiş bir organizasyon, Mehmet Sarısaç Hoca bu işe başladı, yaklaşık 15 sene
var bu çalışmaların ardında lojmanların altında başlayan bu faaliyeti müthiş
bir noktaya getirdi. Bu sürede kim Belediye başkanı olduysa hepsi ile bu
çalışma devam etti ve müthiş bir noktaya geldi. Şu anda Çeşmeye en fazla katkı
sağlayan organizasyonlardan birisidir. Turizmde gelişmede yerel ürünlerimizin
de geliştirilmesi konusunda projeler uygulamaya ciddi ihtiyaç var.
RMÇ- Çeşme Belediyesi bu
konuda ciddi atılım içinde, tohum desteği, tohum şenliği, fidan desteği ile…
OS- Yetersiz. Bu işi şu
anda en iyi yapan belediye Aydın Belediyesidir. İzmir büyükşehir de Bayındır,
Ödemiş ve Tire de çiçekçilik, fidancılık ve süt üretimleri konusunda çok büyük
katkılar yapıyor… Mesela bizim Çeşme’nin Sakız koyununu Aydın Büyükşehir
Belediyesi eğitim alan her ev kadınına 2 dişi 1 erkek sakız koyunu veriyor…
Direk vatandaşa dokunan bir icraat…
RMÇ- Aydın böyle bir
faaliyete uygun da Çeşme uygun mu sence?
OS- Çeşme Belediyesin
yüzlerce dönüm tarlaları var Ovacık’ta, sera kurulabilir ve Ildırı’dan Ovacık’a
oradan Çiftlik’e ekip biçen herkese destek verilebilir…
Dönelim
tekrar asıl faaliyet turizm konusuna, 45 güne indirilmiş bir turizm sezonundan
bahsediyoruz. Hiç bol keseden atmaya gerek yok, Çeşme’de turizmi 6 aya
çıkaracağız 9 aya çıkaracağız gibi, hikâye, dolu dolu 100 günlük bir sezon
yaratalım yeter de artar bile…
RMÇ- Olur mu peki 100 gün?
OS- Olur… Olur, tabii ki…
Önemsediğimiz konular, 1- deniz turizmi 2- sağlık turizmi 3- Agro turizm 4- Gastronomi
turizmi
RMÇ- Deniz turizmi?
OS- Deniz turizmi,
dalıştan tut, marinacılığa, şimdi bazı insanlar karşı çıkabilir ama Çeşme’deki
marina işletmeciliğinin yetersiz kaldığını düşünüyorum… Gerçi Türkiye bu konuda
yetersiz… Bu işleri devlet eliyle yapmak mümkün değil… Şimdi benim bu konuşmamı
çok liberal bulacaksın ama şu an devletin makarna üretmesine ihtiyaç yok… Piyasa
fiyatı bu kabil uygulamalarla aşağı çekilmez hizmet kalitesi yükseltilmez…
LİBERALİZM,
ÖZELLEŞTİRMECİLİK
RMÇ- Ben şüphesiz liberal
bulurum, özelleştirmeci bulurum…
OS- Çeşme Belediyesi Dalyan
liman işletmesinden çıkmalı… Özelleştirmeli orayı.
RMÇ- Özelleştirmecisin
yani?
OS- Orayı idare edemiyorsun
sen… Orayı kiraya vereceksin, kira gelirini alacaksın çünkü sen orada kar
etmiyorsun. Hayatın gerçekleri ile yüzleşmeliyiz, ütopyalarımız güzel ama Çeşme’de
açtığın 25 – 30 dükkânın sana yılda 25-30 milyon eksi maliyeti var…
RMÇ- ÇEŞTUR’u diyorsun
yani?
OS- ÇEŞTUR’a çeki düzen verilmek
zorunda…
RMÇ- Peki, ÇEŞTUR’a
Belediyenin desteği ne kadar acaba?
OS- Bütçeden bulmak kabil
değil? Çünkü kayıt altına alınan bir yapı yok… ÇEŞTUR piyasanın içine çok fazla
girdi, ben birkaç tane yeri olmasına karşı değilim ama bu kadar da çok gerekmez…
Zaten bu tesislerle uygun fiyata hizmet veremiyorsun… Her tesisin bir kira
geliri var manası vazgeçtiğin bir kira gelirin var… Ciddi bir emek, işgücü,
personel yükü, İnsanlarda memnuniyetsizlik yaratarak ekonomik ve sosyal yükü de
kendine çekerek ilaveten de Belediyeden en az yılık 30-40 milyon para aktarmak
zorunda kalıyorsun…
RMÇ- Ama aynı zamanda
kalabalık bir personel istihdamı söz konusu, bunu da göz ardı etmemek gerekmez
mi?
OS- Bu söylediklerimden bu
sonucu çıkarma… Personel istihdam edilmesine karşı değilim. Çeşme Belediyesi
daha fazla personele ihtiyacı var, nerde var, fen işlerinde var, temizlik işlerinde
var, sinekle mücadele de var… Gerekli birimlerde gerekiyorsa daha fazla
istihdam edilsin… Buralarda zarar ettiriyorsun, benim paramla ettiriyorsun,
milletin parasıyla zarar ediyorsun, orada zarar etme, har vurup harman savurma
şansın yok senin. Dolayısıyla buraları kiraya vereceksin, çekileceksin asli
görevlerini yapaya, senin asli görevlerin başkadır. Asli görevlerin alt yapıda
üst yapıda bitti mi, bitmedi, o zaman kaynak savurganlığı yapamazsın diğer
faaliyetlerde…
Şimdi
bak elimde rakamlar var, turizmin diğer ülkelerdeki turist sayısı ve bıraktıkları
dövizlere yönelik, bu rakamlara göre Türkiye “skor yapmış” çok turist ağırlamış
ama ne kazanmış bakınca görüyoruz ki onlardan daha az para kazanmışız…
Demin
de dediğim üzere Çeşme’nin deniz turizmi kapsamında daha 3 adet marinaya
ihtiyacı var… 1- Şifne Bölgesine 2- Çiftlik’teki balıkçı barınağının yat
limanına dönüştürülmesi gerektiğine inanıyorum 3- dalyan marinanın da kiraya
verilerek profesyonel bir şekilde idare edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Neden
yat turizmi daha çok para bırakacak turizm çeşididir. Sağlık turizmi anlamında
da bizim termal kaynakların yanı sıra tedavi amaçlı buraya yatırım çekmek
zorundayız.
RMÇ- Adamlara “beleş yer
vermek” zorundasın diyorsun galiba. Bu tercihi yapmak gerekiyor diyorsun yani?
OS- Yerle beraber bir diğer
önemli etmen enerji maliyetleri, geçen bir yerde okudum Cide Belediyesi doğal
gaz şebekesi yapıyor, küçük de bir yer, o nedenle kimse kalkıp da Çeşme yatay
mimariye sahip şirketler girmek istemiyor buraya gelmek istemiyor doğal gaz
gelmez demesin, Urla’ya geldi işte… Büyükşehir Belediye başkanı Tunç Soyer
göreve devam edersem 2024 sonu 2025 başı doğal gaz için Çeşme’de kazmayı
vuracağız diyor.
RMÇ- Doğal gaz ucuz
diyorsun yani?
OS- Elektriğe göre çok
ucuz… Yenilenebilir enerji kaynaklarını özendirmek, teşvik etmek bürokratik
engellerini kaldırmak durumundayız.
RMÇ- Belediyenin ne yetkisi
var ki…
OS- Belediyenin ne yetkisi
var deme çatıya kurulacak güneş enerji panelleri için kimseyi 5 ay 6 ay beklememek
gerek… Yok, statik hesap yok dayanıklılık yok taşıma kapasitesi vs gibi tahkik
ve raporlar zamanında yapılmalı… Benim bildiğim bu işi 4 yılda bitiremeyen
insanlar var…
RMÇ- Şimdi buraya kadar ki
konuşmalarından anladığım kadarı ile partinin omurgasına ve omurgayı
oluşturanların fikir ve davranışlarına aykırı bir görüş aktarıyorsun… Yani
diyorsun ki kaybedilmişse kaybedilmiştir istifa edilmesi gerekir… Yani genel
manada sadece bu davetin hedefi Çeşme ilçe başkanı mıdır? Parti yönetimine lafın
yok sonuçta…
OS- Bizim konumuz Çeşme…
Gücümüz ölçüsünde konuşacağız. Parti bölgede dağınık bir hal aldı, insanları
ortak bir payda da buluşturmak zorundayız. İlçe yönetimi bana göre artık
yorgun, değişmeli, bak şimdi herkes diyor ki genel başkan istifa etmeli, iyi güzel
de 81 il var, 1.100 küsür ilçe var, CHP’nin %1 dahi oyu düşen ilçesi ya da
vilayetinde bir tane istifa eden il ya da ilçe başkanı yok… Bu ekonomik krize
rağmen savrulmuşluğa, göçmen krizine kötü yönetilmeye rağmen Çeşme gibi ilçede
CHP oyu düşmüşse, seçimi CHP İlçe başkanı kaybetmiştir. Düzenli yazılar
yazdığım CHP’ye yakın Politik Yol internet gazetesinde de “Hazan Mevsimi” diye
bir yazı yazdım. Merak edenler bakabilir, bu konudaki düşüncelerimi detaylı
uluslararası örnekler vererek de yazdım… Dolayısıyla oyum az düştü çok düştü
tasnifi yapmadan oy düşmüş ise istifa edeceksin…
RMÇ- Soru şu ama sen şimdi
bu kadar aykırı ve farklı düşünüyor isen seni aday yapacaklarını ve destekleyeceklerini
düşünüyor musun? Umutlu musun sonuçta burada da bir değişim olmasından? Geçen
dönem tayinleri yapanlar hala işbaşında nasıl olacak peki?
ADAYLIĞIMI HENÜZ
AÇIKLAMADIM
OS- Ben henüz adaylığımı
açıklamadım…
RMÇ- Açıklamadın mı? Açıkladın
şimdi açıkladın işte… Bu mülakat gazete de yayınlandığı anda herkes bilecek
Onur Saatli’de Çeşme’de belediye başkan aday adayıdır, diye…
OS- Bu iş şüphesiz ki, bir
tek kişi ile sonuçlanacak bir iş değil. Burada İl yönetimi etkili, Büyükşehir
Belediye başkan ve yönetimi etkili, Ankara’da belli noktalarda iyi bir noktada
olduğumu düşünüyorum. Ayrıca hangi mevki ve makam da ya da parti üst yönetiminde
yapamayacağım sözleri vermem
RMÇ- İzleyeceğiz tabii ki…
Anlattığın projeleri, görüşleri izleyeceğiz. Bugüne kadar bendeki izlenimin
öyle de… Koltuğa oturunca insanlar çok ve hızlı değişirler diye tecrübemiz var…
OS- Son olarak sana bir
şey söyleyeyim, önümüzdeki dönem belediye başkan adayı ben olacağım, nokta…
RMÇ- Sevgili Onur Saatli
teşekkür ettim…
OS- Ben de teşekkür
ediyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder