Cumartesi, Ağustos 26, 2023

ÇİZGİ ROMANDAN ÇİZGİ FİLME İLLAKİ BAĞIMSIZLIK

Çocukluğumuzun en önemli aktivitelerinden biri de “çizgi roman” okumak idi, hatırladığım kadarı ile ilk başlarda “Tommiks”, “Teksas” var iken sonradan inanılmaz çeşitlendi ve sayıları arttı… Baltalı ilah Zagor, Kaptan Swing, Tom Braks, Kızıl Maske, Teks gibi daha niceleri… Türkiye versiyonları da oldu tabii hem de gayet başarılı, Karaoğlan ve Tarkan gibi… Bizim için görünürde sınırsız bir eğlence kaynağı gibi dururken hissettirmeden ciddi bir okuma alışkanlığı için temel oluşturmuş olması esas kazancımızdır. Esasen de bugün bile yapılan araştırmalar göstermektedir ki çocukların çizgi romanlar okumaları, okuma alışkanlığı ve okuma yazma becerileri üzerine çok olumlu katkılar yapmaktadır… Bilindiği üzere okuma alışkanlığının oluşumu, 10-12 yaşlar arası ilkokul dönemlerinde başlangıç ve sevme, 12-15 yaş aralığı ortaokulda gelişim ve dönüşüm, 15-19 yaş aralığında ise yön ve tercih şekillenmesi şekli ile ilerler… Daha ileri analiz ve görüşler için uzmanlarına başvurmak yeterlidir…

Bilindiği üzere “Teksas” Çelik Bilek çizgi romanı, 1770 yıllarında Kuzey Amerika’da üzerinde güneş batmayan imparatorluk “Birleşik Krallık” İngiltere’ye ait kolonilerindeki bağımsızlık savaşını konu edinmektedir. Bağımsızlık savaşı olur da bizim ilgi alanımıza girmez mi? Okul öncesi eğitimde aile içi muhabbetlerde Türkiye İstiklal Harbi ile “bağımsızlıkçı” ruhu geliştiren ve kutsallaştıran, dönem itibari ile okula da başlayınca devleti yönetenlerin katılmasalar dahi müfredat olarak reddedemediği “istiklal” mefhumu ve duygusu üst seviyededir. İşte bu duygu ile bağımsızlık mücadelesinin nerede ve kime karşı olursa olsun desteklenmesi gereği bize artık bir düsturdur…

“Teksas”taki bağımsızlık mücadelesi temelde üç başrol oyuncusu ile ilerler, aynı saflarda Amerika Kıtasının kadim yerli halkları “Kızılderililer” vardır, bu mücadelenin kıta üzerinde emelleri olup irtibatları olmayan Fransızları da ilgilendiren ve bu sebeple destekledikleri bir boyut vardır. Üç başrol oyuncusu, “esas oğlan” Çelik Bilek, daha tüyü yeni bitmiş genç ve korkusuz ve dahi girişken Rodi, bu mücadeleye uygun fiziği olmamasına rağmen uygun akıl ve ruhu olan Profesör Oklitus’tur. Çizgi romanın adının Teksas olmasına rağmen mücadele alanı Teksas değildir, Kuzey Amerika’nın Boston, Portland ve New England eyaletleridir. Teksas’ın başrol kahramanları Çelik Bilek ve mücadele arkadaşları Rodi ve Profesör Oklitus bir avcı kasabasında yaşamaktadırlar ve “kırmızı urbalı” İngiliz kuvvetlerine karşı mücadele yürütürler. Bu mücadelede kahramanlara en büyük destek bazen düzenli birlikler halinde organize olmuş köylüleri avcılardan gelir iken Fransız Askeri Birlikleri de zaman zaman çatışmalara dâhil olmaktadırlar. Temelde Amerikan Bağımsızlık Savaşı cüzü gibi bir pozisyonu konu edinen çizgi roman bir kurgu olmak ile birlikte yer yer tarihi gerçeklerle örtüşmekte ve kesişmektedir. Mesela Amerikan bağımsızlık savaşının lideri ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk Başkanı George Washington ile gene Amerika Birleşik Devletleri'nin kurucularından aynı zamanda bir bilim insanı olan Benjamin Franklin bu çizgi romanın bazı maceralarında anılarak tarihi gerçeklere temas edilmektedir. Bağımsızlık savaşının siyasi kanat sorumlusu ya da sözcüsü durumunda Boston’da mukim avukat Konoli bulunmakta olup zaman zaman İngilizler tarafından gözaltına alınır ise de kahramanlarımızın insanüstü çaba ve mücadeleleri neticesinde her seferinde kurtulmayı başarır. Çelik Bilek, cesur, gözü kara, becerikli, kabiliyetli, kuvvetli, akıllı ve ziyadesiyle cesur iken Profesör ve Rodi sürekli bir şeyler yiyen doymayan özellikle turta yiyici rolündedirler. 

Teksas’ın kahramanları her daim iyinin ve doğrunun yanında, kollayıcısı ve destekçisi olarak, hak-hukuk tanırlar, yalan dolan ile işleri olmaz, gayrı nizami faaliyetler içinde bulunmazlar, şan, şöhret, para asla ve kat’a önemli olmaz, doğa cinayetleri işlenmesine karşı olurlar, her türlü hayvanat ve nebat ile uyumlu hayat yanlısıdırlar, hülasa her şeyin iyisi ve güzeli öne çıkarılırdı… İşte bu kaynaklardan beslenen bir neslin ahfadı olarak büyüdük bizler… Bu çizgi romanlarda yine hatırladığım, debdebe, şaşa, gösteriş, zenginliğin kutsanması yapılmaz bugün olduğu üzere cinsellik ve belden aşağısı söz konusu bile olmazdı…  

Teksas’lar, okununca yeni maceralarından haberdar olmak için hemen yenisini satın almanın bir tarafı ile satın alınacak yerin yakın olmaması diğer tarafı ile de parasal nedenlerle bir hayli zor olması hasebiyle arkadaşlar arası değişim işi öne çıkar. Sonraları bu değişim işi bazı kişiler için ticari bir girişim olarak geliştirildi ve ilerletildi… Halen de “bitpazarı” gibi eski ve kullanılmış ürünlerin satıldığı yerlerde teksasların izine rastlamak olasıdır.

Bazılarına, veteran yaşlarda bile akıl baliğ olamayıp, Amerika’nın kadim halkları “Kızılderilileri” katleden, kadim kültürlerini talan eden otoritenin koçbaşı durumundaki “kovboy” hayatı ve maceraları filmleri izler iken bizler daha çocuk yaşlarda “bağımsızlık” mefhumunu öne çıkaran ve önemseyen çizgi romanlar ile tanışmış idik… Diğerlerini bilemem lakin ben de okuma alışkanlığının temelini oluşturan bu alışkanlık ile yaşa ve meşguliyete esas performans düşüklüğü yaşasam da hala okuyorum ve okuyacağım… Diğer taraftan da bu yazdıklarıma itiraz edenlere de, sanat sanat için değil sanat halk içindir deyiminin önemini hatırlatırım… Mesela biz bu yüzden Knut Hamsun’u değerli bulamayız, yoksa adamın edebi yanı çok güçlüdür, sanatsal zekâ ve duygusu üst düzeydir, vs vs. fazlaca kelam edemeyiz, lakin tercih hakkımızı kullanırız.

Peki; Teksas ve avenelerinin hayali maceraları üzerinden anlatılan Amerika Birleşik Devletlerinin bağımsızlık savaşının bu kadar romantik, didaktik ve hakiki olmasının yanında bugün gelinen noktada dünyanın deyim yerinde ise canına okuyan ve o dönem savaşan tarafların teşrik-i mesaisi nasıl izah edilecek… Tek izahı var, kapitalizm ve dünya nizamı ve nihayetinde de emperyalizm…

Gariptir, biz hala şarabı çok sevmemize rağmen üzümün ezilmesine karşı oluruz, bu yüzden… Biz zaten tam da bu yüzden ipini koparıp kaçan “boğadan” yana olmaya başladık ve halen yan olmaya devam etmekteyiz. Biz hala güçlünün güçsüzü ezmesine dayanamayız, tam da bu yüzden. Biz hala kısa çöpün uzun çöpten hakkını alacağı umudu ile yatıp kalkmaktayız… Biz hala büyük balık küçük balığı yutar umdesine şiddetle bu yüzden karşıyız.

Evet, çizgi romandan, çizgi filme, oradan bir disiplin dâhilinde ilkeli ve düzenli okuma ile bilgilenme ve aydınlanma ve taraf olma, taraftar olma süreci en azından bizde böyle gelişti, diğerlerinin sefaletine bakınca, iyi ki de böyle olmuş, diyoruz…


1 yorum:

Naci KOBAL dedi ki...

Keyifle okudum Teşekkür Ruhi Bey.