Geçen sene Karelya Cumhuriyetinde bir türlü gerçekleştiremediğim ve ertelediğim Şaman ibadetlerine katılmayı ya da en azından seyretmeyi İrkutsk gezimizde gerçekleştirmeyi çok arzu ettiğimden gecikmeden daha ilk günden nerede ve nasıl olur diye araştırıyorum. Olkhun Adası Şamanizm açısından kutsal ilan edilmiş bir alan, hemen oraya gidilecek diyerek bir tur organizasyonuna dahil olduk. Ada kutludur, kutsaldır aynı zamanda, Şamanizm’in gözlerden uzak merkezidir de, söylenenlere göre… Daha yolda ilk molamız bir şaman ibadet yeri oldu, ortada dikili ağaç kütükleri üzerlerinde çok çeşitli şekiller kazınmış, önde bir yerde ateş yakılmış, izleri duruyor, bunların etrafında da görece kısa ve ince yine bol miktarda ağaç kütükleri dikilmiş, üstlerinde envai renk bezler bağlanmış vaziyettedir. Buryat dilinde etrafta birkaç levha var anlamaya çalışıyoruz, nafile… Birinde Rusça yazılmış “ibadet esnasında bozuk para bırakabilirsiniz” gibisinden bir ibarenin olduğunu gördüm. Hala benim için yeterli değil bu bilgi ve gördüklerim, adayı bekliyorum. Tekrar yola koyuluyoruz.
Ada merkezine varmadan oldukça yüksek, Baykal Gölünü iyi bir açıdan gören bir noktaya geliyoruz, göl burada oldukça büyük bir koy oluşturmuş ve etrafta bir grup at var hepsi serbest otluyor, bir kısmı dünyanın en büyük tatlı su kaynağı gölden su içiyor, kimisi birbirine çok yakın, kimisi biraz uzak, kimisi siyah, kimisi alacalı lakin otlayanların ve su içenlerin her biri büyük bir keyifle kuyruk sallıyor, ne müthiş bir manzara… Tepeden göl tarafına bakıyoruz, masmavi bir gökyüzü masmavi bir su yüzeyi, keyifleniyoruz, fotoğraflar çekiliyor, sonradan hatırlayabilmek adına. Yüzümü tepeye doğru dönünce Karelya Cumhuriyetinden de hatırladığım, yüzlerce üst üste yedişer adet olmak üzere konulmuş taş yığınları görüyorum, muhtemelen gök tengrinin ya da doğanın kendilerine şans getirmesine dilemek adına üst üste konulmuşlar… Rehberimiz de sorulunca bir şey anlattı lakin ben anlamadım… Moladan sonra, kıyıdan balık tutanların yanından aracımıza doğru ilerliyoruz, istikamet merkez…
Merkez Otogardan nasıl gidileceğini öğrenip, ertesi gün otobüslerin kalktığı merkez Pazar yerine yürüyerek varıyoruz, bir iki sorudan sonra Ust Orda’ya gidecek minibüse kuruluyoruz. Yol boyunca sadece yolun sağ tarafında olmak üzere, 1,3,5,7 ağaç kütüğü dikilmiş ve üzerlerinde ziyaretçilerin ya da ibadet edenlerin bağladığı rengarenk bezlerle donatılmış, irili ufaklı ritüel merkezlerinden geçerek, Ust Orda’ya varıyoruz. Araya sora, nihayetinde buluyoruz ilgili merkezi… Randevusuz gelinince araya sıkışabilme yol ve yöntemleri usulü dairesince aranıyor, dilimizin döndüğünce yalvar, yakar, alıver, veriver… Neyse, biraz beklememiz halinde, Şaman’nın bizi kabul edeceği bilgisi veriliyor, seviniyoruz… Bu boşluk anında hemen ibadethanenin ön tarafında yer alan ve genel manada, arkeolojik, etnografik, paleontolojik ögelerin öne çıktığı bölümleri ve modern resim sanatları bölümü, Rusya müzelerinin olmazsa olmazı, büyük vatanseverlik savaşındaki yerel vatandaşların katkısı ve yararlılıklarının belgelerle anlatıldığı bölümleri olan müzenin gezilebilmesi için talebimiz birkaç yetkiliye sırası ile anlatılınca lütfedip izin verip ve mihmandar eşliğinde gezmemizi temin ettiler. Ve artık randevu saati geliyordu, müzenin arkasındaki bölüme geçtik…
Ağaç kütüklerinden oluşan oldukça yüksek çitin arasındaki küçük kapıdan ilgili avluya giriyoruz, etrafta üzerlerinde çeşitli figürlerin bulunduğu dikili taşların, taştan mamul heykellerin yer aldığı geniş bahçenin içinde çeşitli büyüklüklerde ahşap kütük evlerin bulunduğu yerde bekliyoruz, yine ahşap kütük ibadethaneye girmek için. Dikili taşlar üzerindeki figürlerin her birinin “Buryat” masal ve efsanelerinden yansımalar olduğunu anlıyoruz yazılı metinlerden… Nihayetinde bir görevli bizi Şamanın beklediği söylüyor, içeriye giriyoruz, aaaaa o da ne, Kadın Şaman… Ben şaşırıyorum, kadın şaman olur mu, diye de soruyorum, el cevap, evet… Evvelemirde başlıyoruz, “Şamanizm” hakkında bilgi almaya, kadın şaman olur cevabının ardından öncelikli soru şaman nasıl olunuyor, hayretle öğreniyoruz ki şaman olunmuyor, şaman doğuluyor, yani burada da bir başka şekil “el verme” geleneği söz konusu, bilahare şamanlıkta da bir merhale meselesi varmış ve 9 merhale olurmuş. Şamanlıkta merhale kat edildikçe de bilgiye, görgüye, erdeme, maharete erişme ve hükmetme seviyesi ve yetkisi de artıyormuş… “Derin Hoca” olabilme usul ve kaidelerine benzerlikler hemen aklımıza geliyor…
Şamanın makamı son derece sade ve faaliyetlerine uygun tefriş edilmiş, kendi oturduğu makamın karşısında sağlı sollu, sade ağaçtan mamul banklar bulunmakta, biraz da tasnif edilmiş şekilde yerleştirildiği için soruyoruz, şamanın sağ tarafına gelecek yerdeki banklar erkek, sol taraftaki bankların da kadınlar için yerleştirilmiş olduğu öğreniyoruz, kadın şaman olsa bile karma oturma düzeni olamıyormuş, enteresan…Şaman uzun uzun vaazla, Şamanizm ve şamanlık üzerine çoğunu anlayamadığım lakin bilahare yapılan kayıt çözümlemesi neticesinde köken, beceri, karşılıklı beklentiler ve sonuçları üzerine olduğu anladığım bir tanıtım olmuş. Soru cevap şeklinde ilerleyen bu takdim bölümü içerisinde öğreniyorum ki, Şaman ne kadar ömrümün olduğunu da biliyor, hemen söylemesini talep ediyorum lakin onun özel bir seansla olabileceğini beyan ediyor ve anlıyoruz şüphesiz özel bölümün özel bri talep karşılanması gerektiğini, hay Allah ne kadar da birbirine benziyor, derin muhabbetler… Anladık ki, ömrümüzün vadesini öğrenemeyeceğiz, bu soruları maddi kayıpsız atlatıyoruz, artık ibadete geçilecek… Bir takım kıyafet ilavelerinden sonra takmayı sevmediğini beyan ettiği bir başlık da başa geçirildi, eline aldığı ipler ve ziller karışımı bir aparat ile önündeki mangal benzeri kapta bayağı zorlukla ve birkaç kez denedikten sonra yakabildiği ateşin bol dumanı ile okuyarak üfleyerek, oturduğum yere gelip önümde mırıldamalara devam etti, söz de bana şefaat arz ederken benim de iki kolumu aşağıdan yukarıya doğru açılmış vaziyette sanki bahşedileni başımdan aşağıya döküyormuşçasına kürekler misali atmamı istedi… Tören sona erdi, teşekkürlerimizi nakit olarak takdim edip ayrıldık…
Artık maksat hasıl oldu, şaman ile tanıştık, okudu üfledi selametle bizi uğurladı ya, ölsem de gam yemem gayri… Şimdi artık eksiğimiz “Şinto” ayinine katılmak ve yakında o da olur, inşallah… Tanrıya çok yönlü yakınım gayri, hiç boşluk yok, maşallah…