20. yüzyılın başlarında Emperyalizmin açık işgalleri altında inim inim inleyen 3. Dünya Milletleri “antiemperyalist savaşların” hazırlıkları içindedir, ilaveten 1. Dünya Savaşının nihayetlenmesi ile de oluşan yeni dengeler, yeni işgaller karşısında tepkiler çığ gibi artmaktadır. Diğer taraftan “Marksizmin analizlerinin” başta emperyal devletlerin bizatihi kendi coğrafyalarındaki yeni tezahürleri olmak üzere ezilen-sömürülen milletlerin antiemperyalist mücadeleleri üzerinde de Marksizmin yol göstericiliğinin güçlü etkisi özellikle de Sovyetler Birliğinin artık çok güçlü bir alternatif ve taraf olması ile siyasal ve sosyal dengeler değişmektedir. İşte bu ahval ve şeraitte Türkiye, İran, Hindistan, Afganistan, Özbekistan (Taşkent, Buhara-Semerkant), Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan başta olmak üzere Orta Doğu ve Afrika’dan başını da Müslümanların çektiği birçok milletten delegelerle “istiklal savaşlarının” fitilini ateşleyecek bir kurultay toplanır Bakü’de, “1. Şark Milletleri Kurultayı”… Şüphesiz ki; Sovyetler Birliği’nin Doğu Milletleri ile iyi ilişkiler oluşturmasının önemli adımlarından birisiydi aynı zamanda mezkûr kurultay… Sahip oldukları sistemin de ruhuna pek münasip bu açılım, tarihsel süreç içinde Sovyetler Birliğine, bazıları başka tanımlar yapsa dahi, çok önemli ittifaklar ve birlikteliklerin kapısını açmıştır. Mesela dünya sağ cenahının köpürttüğü “esir Türkler” iddia ve teorisi o günde, bugün de pek bir karşılık bulamamaktadır… Merak edenler, murat ve meramıma müteallik ipucu babında, Halife damadı sıfatı ile genelde Müslüman ülkeler ve hareketler üstündeki müspet sempatisine rağmen Enver Paşa’nın Türkistan hayallerinin ve Buhara Cumhuriyeti, Basmacı hareketi süreçlerini ve hayal kırıklığı dolu neticelerini okuyabilirler… Görülecektir ki; mezkûr kurultayın toplanma gerekçelerini oluşturan siyasal ve tarihsel süreç, iddiaların aksine, Kafkasya’nın ve Orta Asya’nın her birinin ayrı ayrı birer Sovyet Cumhuriyeti olmaları ile nihayetlenecektir. Biz bu coğrafyadan bakarak ister beğenelim, ister beğenmeyelim… Nafile-i figan, nafile-i tirat…
Bilindiği üzere, Türkiye Bakü’de mezkûr kurultayda 3 farklı gurup ile temsil edilir. TBMM’ini Mustafa Kemal Atatürk’ün tespit ettiği grup, Mustafa Suphi önderliğindeki Türkiye Komünist Partisi grubu ve artık oyunun dışında bırakıldığını bir tülü anlayamayan ya da kabul edemeyen Enver Paşa grubu… Enver Paşa’nın bir dilekçesi, önce kendisince okunması kararına rağmen bilahare kurultay üyelerinin emperyal savaşının bir parçası ve karar vericisi olması münasebetiyle yoğun itirazı neticesinde bir başkası tarafından okunur. Enver Paşa’nın, tüm hikâyesini herkes kabaca bilir, genç yaşında saraya damat olması ile Harbiye Nazırı ve Genel Kurmay Başkanı olduktan sonra yoğun Alman sevgisi ve dahi hesabı ile onların lehine İngiltere ve Rusya’ya karşı savaşa girişir… Netice malum…
Enver Paşa; sanki "Emperyal Güç Almanya" ile ittifak oluşturup savaşa giren kendisi değilmiş gibi, 2 Alman zırhlısını Karadeniz’e gönderen Rus Limanlarını bombalatan kendisi değilmiş gibi, şimdi de Sosyalist Sovyetler tarafındanmış gibi uyduruk bir temsilcilikle de antiemperyalist bu kurultaya katılıyor… Dilekçenin neredeyse tamamında antiemperyalist bir tavır içindedir, sığındığı yere hoş görünme telaşı göze çarpar her satırda, adeta kendini Komünist Enternasyonal dostu kabulü ile yazar ya da yazdırır ya da birileri onun adına yazar, Çarlık Rusya’sı yerine Sovyetler Birliği olmuş olsa idi, ne işimiz vardı Alman Emperyalistlerinin yanında, şüphesiz Komünist Rusya’nın yanında olurduk havasını vermeye çalışır, her paragraf “Yoldaşlar” seslenişi ile süslenmiştir.
Netice itibari ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Türkiye İstiklal Harbi’nin desteklenmesi kararı alınması “mezkûr Kurultayın” en önemli sonucu olup tarihi değeri de tartışılmazdır bana göre… Son olarak Kurultay kararı “Türkiye, emperyalizmin istilacı çetelerine karşı harp yaparken kurultay ana fikir ve gönül birliği gösterecektir” şeklinde iken, Kurultay Başkanı Zinovyev’in “Kuvayı Milliyenin komünist olmadıklarını akıllarından çıkarmadan, antiemperyalist karakterinden ötürü desteklediklerini” özenle ve önemle bildirdiğini de yazayım.
Bu
bilgilerle yaptığım bu ziyaretler benim için duygu yüklü geçmekte ve eksiğim
çok olduğundan ötürü de bilgi ve görgü arttırmaya devam ediyorum…