Cuma, Eylül 17, 2010

HANEFİ AVCI : ALİ UYGUR KİMDİR AÇIKLADA GÖRELİM

Hanefi Avcı; yürekliyse öncelikle Haliç’teki Simonları bırakıp kendi yaptıklarını açıkça anlatmalıdır? Kendi hukuksuzluklarını, kendi eline bulaşmış kanları gizleyerek bir yere varılamayacağını anlamalıdır. 12 Eylül’de ve öncesinde nasıl bir işkence uygulayıcısı olduğu bırakın içine girmeyi Mersin Emniyetinin önünden geçenlerce bile bilindiği sürecin unutulduğunu varsayıyor beyefendi. Hani kitabında da değindiği üzere; sık sık 12 Eylülün işkence yöneticilerinin daveti üzerine Ankara’ya gidip, işkence eşgüdüm merkezinde ülke çapında elde edinilen tecrübelerin paylaşıldığı, hangi işkencelerin nasıl ve hangi sürelerde sonuç verdiği konularında yaptığı ihtisasların detaylarına girmeden, insanlık varoldukça sanki ciltler dolusu biriktirilmiş bu işkence yöntemlerinin kendilerince öğrenildiğinin ve öğretildiğinin bilinmediğini düşünerek işkembeyi kübradan sallıyor.

Kitabında hiç değinmediği ama sorulursa mutlaka inkâr edeceği bir konuyu kendisine hatırlatalım bakalım.

Öğretmen Ali Uygur kimdir? Acaba 1 Temmuz 1980 de Pozantı’da gözaltına alınan ve Adana Emniyet Müdürlüğüne teslim edilen Öğretmen Ali Uygur’un Mersin Emniyetine teslim edilmesi kimin ya da kimlerin talebiyle olmuştur? Gözaltına alındığı Hacıkırı tren istasyonunda kolları jandarma tarafından kırılan (İsrailli askerlerin Filistinlilere yaptıklarının neredeyse 20 yıl öncesinde gerçekleşince örnek teşkil etmiştir herhalde) ve inanılmaz acılar içerisinde teslim aldığınız Öğretmen Ali Uygur’u neden tedavi ettirmeyip işkence yapmayı uygun gördünüz? Öğretmen Ali Uygur’a meşhur Ankara toplantılarında öğrenildiği tahmin edilen “çuval içine bir kedi ile birlikte eller ve ayaklar kelepçeli konulup dışından sopa ile vurularak” şeytanın bile aklına gelmeyecek işkenceleri, Ömer Güneş ve Yardımcısı Hanefi Avcı yönetiminde olan 1. Şube Müdürlüğünde kim yapmıştır acaba? Öğretmen Ali Uygur’un başına sopa ile vurulmak suretiyle ölümüne kim neden olmuştur? Öğretmen Ali Uygur’un annesi Hatice Uygur’un Mersin Emniyeti 1. Şubeye müracaatı sırasında öldürülmüş olmasına rağmen “Demirtaş mahallesinde bir operasyon sırasında kaçtı” diye kim cevap vermiştir acaba? Mersin 1. Şubeye getirilen her zanlıya "Bu ayakkabının sahibini tanıyor musun?" sorusunu sorar ve kendisi verir cevabı "Ali Uygur'un ayakkabısı bunlar, kendi öldü, ayakkabıları kaldı ayakkabılarının burada kalmasını istemiyorsan, Ali gibi olmak istemiyorsan konuşacaksın" diyen bir komiser vardır Mersin 1. Şubede bu görevli komiser kimdir acaba? Aynı tarihlerde Mersin 1. Şubede gözaltında bulunan Haşim Aslan Öğretmen Ali Uygur’un başına sopa ile vurularak öldürüldüğünü ve bu konuda tanıklık yapmak istediğini beyan ettiğinde Sinop Cezaevine sürgün edilmesinde kimin parmağı vardır acaba? Öldürüldüğü gece yarısı Mersin Devlet Hastanesi’ne genç bir erkek cesedi getirilir ancak resmi belge olmadığı için morg görevlileri tarafından ölü alınmaz. Ancak polisler devlet gücüyle cesedi morga koyar ve sabaha karşı apar topar geri alırlar, peki kimdir bu polisler acaba? Öğretmen Ali Uygur’un öldürülmesini takiben bir başka yerde ölü bulunan Ali Bütün’ün yerine, Ali Bütün’ün de Tahir Ungan yerine mezarlara polisler tarafından defnedildiğini mezarlık görevlileri beyan etmektedirler, peki kimdi bu defin işlemi yapan polisler? Dönemin Mersin Hükümet tabibi Mustafa Serpin fotoğrafından teşhis ettiği Öğretmen Ali Uygur`un polisler tarafından getirildiğini ve ölüm raporu düzenlenmesini istediklerini ifade etmektedir, peki kimdir bu polisler acaba?

Acaba; Önder Aytaç, "Avcı kitabında kendisiyle çelişkiye düşen birçok konuyu yazmış. Ben de 15 yıldır yakından tanıdığım Hanefi Avcı'nın kitabında kendisiyle ilgili yazmadıklarını ya da kamuoyunda kendisiyle ilgili bilinmeyenleri anlatırsam ne olur?" derken yukarıdaki konuyu da mı kastetti, ne dersiniz.

Peki, bir dönem; “Yaşam tarzları, birbirlerine karşı saygılı davranışları, sadelikleri hoşuma gidiyordu. Fettullah Gülen Hoca'yla karşılaştım. Arı sinemasında verdiği "Yaradılış ve Darwinizm" konulu konferansta çok ciddi din ve fen ilimleri bilgisine sahip olduğunu gördüm” diyerek methiyeler düzerek taraf olduğunuz tarikata neler oldu da şimdi yazdığın kitapta karşıymışsınız izlenimi vermeye çalışıyorsunuz.

Acaba; Fettullah Gülen hoca efendi Marmara Gemisi operasyonunu tam da “Anayasa Oylaması” arifesinde İHH'nın İsrail'den izin almamasını eleştirdi ve "İsrail'in onayı olmadan hareket etmek, otoriteye başkaldırıdır" demiş ve zatıâlilerinizce de gecikmeden yazdığınız kitapta “Ben cemaatin kendi mecrasında faaliyet yürütmesine karşı değilim, inanç ve manevi değerlere bağlı yeni bir nesil yetiştirmek adına eğitim faaliyetlerini çok değerli buluyorum... Ancak casus polislik, iftira, hukuka müdahale, hakimleri etkileme ve şantaj faaliyetlerine karışmanız kabul edilemez” karşı hamlesiyle hem tarafların arasının daha fazla açılmasını engellemek hem de yaklaşan referandumda CEMAATA “deniz feneri” olmak maksadı ile inceden tehdit ve aba altından sopa kabili çıkışınız kendi açınızdan çok şık olabilir ama, yenmiyor be, çok bayat numaralar bunlar… Sizin nasıl tescilli Tarikatçı olduğunuzu bizde, Hoca efendi de Hükümetin başı da iyi biliyor ve ayrıca Hükümetinin başının size bir şey yapmadan talebiniz üzerine merkeze alınmanızda yardımcı olunuyor, ( işin cabası…) Bütün bu herkesin bildiği; hem de yıllarca bildiği şeyleri, açıklıyorum havasında “Gizli faaliyetlerini bu bölümde açıklayacağım güçlerin ellerinde ne kadar büyük olanaklar olduğunu ve hangi yöntemleri kullandıklarını az çok bilenlerden birisiyim” diyerek, mücadele edilmesi gereken gücün büyüklüğü karşısında toplumda bir teslim olma ruhu yaratmak için çaba sarf ederken, diğer taraftan mezkur gücün siyasi ayağı tarafından korumaya alınmanız da çok manidardır açıkçası…

Tüm bu çabalarınız Komünizmle mücadele derneklerinde CIA ajanlarınca ağabeylerinize, onlardan da size miras bırakılan ve menşei Latin Amerika olan bu numaraları “belki hala sinmeyen vardır, biz de bu kalıntıları sindirelim” kabilinden yapıyorsanız artık çok geç.

Yoksa aklınızda Hükümetin başına koruma müdürü olmak mı aklınızdan geçiyor. Belki de gelecek seçimlerde bir partiden aday da olup dokunulmazlık hedefliyorsunuzdur çünkü dokunulmazlık zırhına ihtiyacınız olacak. Hani ne olsa tüm bu geçmişinize rağmen size destek ve koltuk çıkacak hem sağda hem de solda insan bulabilirsiniz. (Meşhur solcu !!! Kültür eski bakanlarından Fikri Sağlar’ın bir tarihlerde size sahip ve arka çıkması gibi?

Peki; bunlar bilinmiyor mu zannediyorsunuz Allahaşkına…

1 yorum:

1 dedi ki...

Egitim ve sınavlarda gelinen nokta çok acı 

tus forumlarında “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”

http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
Ateş olmayan yerden duman çıkar mı
 bundan çıkan anlatılan ve ya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı.. tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com tus forumunda övünme ve güç gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını, ilişkilerini, bağlantılarını, görüşmelerini  maddi güç ve fethullah gülen fetö paralel yapı veya başka bir cemaat örgüt yapı bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve veya sahibi uz.dr. sami selçukbiricik iddia edildigi gibi feto paralel fethullah gülen mensubu mudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve böyle olsa da olmasa da özkaya özel hayatı kendi tercihidir bu kısmına  saygı duyulmalı ancak ilişkiler ağı Ağacın Kurdu kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesiyle bu kişinin kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçukbiricik in de açıklama ve videolarında net bir aksi beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata dusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan Drtus.com tus/dus/eus forum sitesi moderatörlerinin ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te sağlık bakanlığında muhatap kabul ediliyor itibar görüyor beyanları zaten malumun ilanı beklenen bir durum .
ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim avukat savcı sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve zaman aşımı türü örtbaslarin siyasette milletvekilleri ,ÖSYM ve YÖK ' teki kirli bağlantıları ve irtibatlı kişileri ali veli halil bilal isa musa sema esma ayşe fatma fatih burhan nurhan orhan muharrem mükerrem naim saim rabia safiye nazife hafize binnur zinnur rahmi rahim adları her kimse kimdir bunlar ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü sürece . .
 seffaf olmasi gereken kurumların  kanser gibi hasta hastalıklı hayatı enfekte eşi görülmemiş bir iletişim ve ilişki zinciri değil mi
Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi?