Pazartesi, Aralık 20, 2010

ALTERNATİF ÜRÜN

Ülkede daha 2001 krizinin sıkleti atlatılmamış iken yaşanan 2009 krizi insanların belini iyice bükmüştür, bu bel çöküşün etkileri en çok ta Güneydoğuda hissedilmiştir. Son 25 yılda yaşananlardan ötürü ve özellikle bir taraftan zorunlu bir taraftan da korkarak köylerden kaçış bölgedeki hayvancılığı bitme noktasına getirmiş, dolayısı ile kırsal kesimin en önemli ekonomik faaliyetine çok büyük darbe indirmiştir. Oysa eskiden hayvancılık doruk noktada iken geçim nasıl oluyordu yaşamını buradan idame ettirenler için; bir taraftan evin gıdasının temini yanında satım ya da değişim yöntemiyle diğer ihtiyaçlar karşılanıp yaşam görece normal yürütülüyordu. Ama artık bu şanslı ortam çok gerilerde kalmıştı ve bölgede başkalarının haklarının gaspı fütursuzca yapılmaya başlamıştı…

Diğer taraftan; bölgede yaşanan çatışma ortamının yarattığı duyarlılık, tarafların karşılıklı tavizsizliği, hayatı hem güvenlik güçleri için hem de halk için ziyadesiyle zorlaştırmaktadır. Bu nedenle güvenlik güçleri kendilerine gelen her türlü ihbarı oldukça ciddiye alıp, bu ciddiyete uygun hareket ediyorlardı.

Jandarma; büyük bir karışıklık yaşandığı gerekçe edilerek yapılmış bir telefon ihbarı üzerine, bu konuda hayli idman sahibi olduğundan inanılmaz bir süratle köye intikal etmiştir. Nasıl etmesin ki; bir taraftan siyasal baskılara muhatap olmak riski diğer taraftan da olabilecek can kayıplarının kendi hanelerine suç yazılması kaygısıyla son sürat hareket edilmektedir. Zaten her iki halde de başı ciddi ciddi ağrımaktadır.

Köye intikal edilir edilmez, artık refleks haline geldiği üzere, hemen köyün çevresi giriş çıkışları engelleyecek şekilde kuşatılmıştır ayrıca ihbarın kendileri için dışarıdan olabilecek bir saldırının beklenmedik bir sonuç doğurmasının önüne geçilmesi isteğiyle tedbir alan jandarmalar da bir güvenlik çemberine alınmıştır.

Köy etrafında alınan ikili önlemi müteakip, hızlı bir şeklide konunun detaylarına girilebilmesi için çalışma başlatılmıştır. İlk elde köyün Muhtarı Komutanın yanına getirilmiş, yaşanan kargaşanın ne olduğu, nasıl önlenebileceği sükûnetin nasıl tesis edileceği mütalaası yapılmaya başlanmıştır.

Köyün etrafının sarılması ve köyün içinde askerlerin dolaşır hale gelmesi kargaşanın alevini söndürmüş, tansiyonu düşürmüştür ama konunun detaylarına girip vakıf olup çözümün nasıl ve nerede olacağının kararının verilmesi gerekmektedir.

Muhtarın hemen görevlendirdiği kır bekçisi evleri dolaşıp köylünün acilen köy meydanında toplanmasını ister, köylüler aceleyle evlerinden çıkarak köyün meydanına yönelirler ve herkes meydanda toplanmıştır artık.

Jandarmanın daha önceki olaylardan çıkardığı hisse ile davranışların şeffaflaşmasının kendilerini kamuoyu nezdinde temize çıkaracaktır yaklaşımı mucibince, ulusal ve yerel medyanın elemanları da yerlerini almışlar.

Komutan taraf olduğu izlenimi veren kişileri dinlemeye başlamış ve çıkan bu kargaşanın nedenini anlamaya başlamıştır ki, tam da o sırada bir bağrışma herkesin dikkatini çeker ve gözler o tarafa dönmüştür hemen.

TV kameraları yüksek bir yere çıkmış, önüne bir sürü taş toplamış bir adama zoom yapar. Adam köyün meydanına toplanmış köylülere taş atıyor “vahşiler, vahşiler, vahşiler” diye bağırıyordu.

Medyadan birisi mikrofonu avaz avaz bağıran adama uzatır, neden böyle bağırıp çağırdığını, neden köyün meydanına toplanmış insanlara taş atarak “vahşiler” diye bağırdığını sorar, adam son derece anlaşılır bir dilde sakin ama ağlamaklı bir sesle, “alternatif ürün olsun diye timsah yetiştirelim dedik havuzlar kurduk, timsahlar getirdik” diyordu. “Amacım bölgede had safhaya çıkmış işsizliğin çözümüne de katkı sunmuş olmaktı bu girişimimizle, ama nerdeeeee bu vahşiler yüzünden bütün hayallerim yıkıldı, planlarım mahvoldu, perişan oldum tüm servetimi kaybettim” diyordu. “havuzlar yaptırdık, ithalat izinleri çıkarttık, ülke ülke gezdik, nereden timsah bulabiliriz dedik, ta Amerikalardan ithal ettik bu hayvanları, nakliyelerini büyük sorunlara rağmen gerçekleştirdik ve sonunda herkesin gıpta edeceği şekilde timsah çiftliği kurduk” diye devam ediyordu, köylüleri işaret ederek “bu vahşiler bütün timsahlarımı yemişler tüketmişler” diye bağırıyordu. “Yahu kardeşim bunlar inek mi, koyun mu ki yiyorsunuz” diyerek ağlar vaziyetteydi…

Sonradan TV kameraları köyün meydanına toplanmış köylülere zoom yapar, mikrofonlar onlara uzatılır. Jandarmalarca etrafları çevrilmiş halde büyük çoğunluğu başı önlerinde bulunan köylüler sessiz mahcubiyetleri ve kabahatli olmanın psikolojisi ile durmaktaydılar. Ama içlerinden birkaç tanesi hiç te mahcubiyet ve suçluluk duymadan pişkin pişkin mikrofonlara “yanlış üründü yanlış yatırımdı zaten” diyerek, hala dişleri arasında kaldığı anlaşılan timsah etlerini kürdan ile çıkarmaya çalışırken bir taraftan da, “ya kardeşim bunların kavurması da haşlaması iyi olmuyor, çok yağlı eti var bu hayvanların” diye konuşmaktaydılar…

O sırada adam “cüzdan yaparak satacaktım, kemer yaparak satacaktım, ayakkabı yapıp satacaktım” diye iki koluna giren adamların arasında bağıra çağıra, aklını kaçırdığı için tedavisinin yapılacağı hastaneye götürülüyordu.

Hiç yorum yok: