Pazartesi, Ekim 22, 2012

SEVGİLİYE MEKTUPLAR


“Devrimi en çok, en güzel aşkları yaşamak için istedim” diyen, 12 Eylülün iç savaş koşullarında öğrenim hayatına devam edemeyen, sayısız defa gözaltılar yaşayan, 12 Eylül uyduruk mahkemelerinde idamla yargılanan, müebbet hapisle cezalandırılan, sonra da genel afla 1991 yılında bu esaretten kurtulan dostum Muhittin Çoban, “O büyük gün geldiğinde” ve “Bir aşk hikâyesi” adlı kitaplarından sonra 3. kitabı “Sevgiliye mektuplar” basımını gerçekleştirdi.
“Özlem” mengene gibi sıkan soğuk duvarlar arasında gün boyu yaşanan, derinden sarsan duygudur diye tarif yapan Muhittin; “Tozlu sokakları, sokak aralarında top koşturan çocukların ağulu seslerini, “kör olmayasıca, akşam baban gelir, görürsün sen’” diyen annelerin cazgırlığını, kaldırımlardaki insan selini, motosiklet seslerini, çamurlara bata çıka yürümeyi, kızlar köprüden geçerken suya atlamayı, sıçrayan suyla kızları ıslatmayı, önden tomurcuk memelerine, arkalarından yuvarlak kalçalarına şaşı oluncaya kadar bakmayı, faşistlerle kavgayı, mahallede olası faşist saldırıya karşı nöbet tutmayı, özgürlüğü özlersin ve varsa sevdiğin, sevdiğini özlersin. Kısacası yapamadığın her şeye karşı özlem yüklüsündür. Günler, aylar, yıllar uzadıkça özlemin daha da ağırlaşır, dayanılmazlaşır, ızdırap verir. Bir de sevdiğin uzaktaysa, gelemiyorsa her görüş günü görüşüne kaldırmaz, dayanamaz buna yüreğin, taşıyamazsın.” diye özetler özlemin boyutunu.
Başka bir yerde ise sevgilisine kavuşma özlemini “bir gün şu duvarları aşıp, tel örgüleri parçalayıp, tıpkı Ceyhan nehrinin denizle buluşması gibi, özlemle, çoşkuyla sana doğru akacağım ve sana kolundaki ülgerlerden, dudağındaki rujdan, gözündeki yaştan daha yakın olacağım. Sigaranın gri dumanı gibi, içine süzülüp taht kuracağım yüreğinde. İşte o zaman seni, özgürlüğüm kadar, kavgam kadar ölesiye seveceğim ve her mevsim açan hiç solmayan çiçeğim olacaksın benim.” diye tarifler.
Doğa: huzur
Huzur: yüzün
Yüzün: deniz
Deniz: saçların
Saçların: newruz
Newruz: özgürlük
Özgürlük: hedef
Hedef: gözlerin
Gözlerin: renk
Renk: tenin
Tenin: çiçek
Çiçek: gül
Gül: dudakların
Dudakların: mutluluk
Mutluluk: yanında olmak
Yanında olmak: kavga
Kavga: yaşamak
Yaşamak: başak
Başak: çoğalmak
Çoğalmak: söz
Söz: seni seviyorum;    olur Muhittin kardeşim için.


Yine bir başka yerde; Muhittin, “ilk anımsayışım, bugünün 8 mart oluşunu…. Bugün senin günün, bugün annemin günü, bugün ablamın günü, bugün çırçır fabrikasında çalışan kadınların günü, dayaktan inleyen, cinsel obje olarak kullanılan kadınların günü…” diyerek dünya kadınlar günü üzerinden hayalinde yarattığı meçhul sevgilisine özlemini anlatmaya devam ediyor.
Bir kartpostal yazımında şu cümleler yer alıyor; “bir tanem, bir bir tahliye oluyorlar profesörleri, emniyet amirlerini öldüren, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta katliam yapanlar; hayali ihracatçılar, vergi kaçırıcı vatanperverler ve adli (kader) mahkûmlar. Meclis, şartlı tahliyeyle bir kez daha ödüllendirmiş oldu vatanperverlerini. Biz “vatan hainlerine” ise, vatan hainliğine devam ettiğimiz için “yatın” dediler. Kavuşmamızı bir süre daha erteleyeceğiz, elimizde olmayan sebeplerden dolayı. Vatanımıza, milletimize hayırlı olsun. Sana da, bana da, bize de geçmiş olsun. Umutla kal… Aşkla kal… Daima benle kal aşkım…”
“Yalanlarla örülü bir yaşamın içinde, gelmeleri gitmeleri, duraklamaları, heyecanları, kavgaları, sevgileri inatla ve huzur içinde, hiçbir tedirginlik duymadan, doğallığıyla ve kanıksayarak yaşıyoruz” diyerek te sevgiyi genelleştirerek devam ediyor.
Kitap kolay ve hızlı aynı zamanda akıcı ve keyif alınarak okunacak nitelikte…
Kitapçılarda bulmak çok zor, D&R dan internet ortamında satın almak en kolay yol, kitabı edinmek isteyenler açısından…
İyi okumalar


Hiç yorum yok: