Pazar, Ekim 07, 2012

SKANDAL YARGILAMALAR – 2 ROSENBERGLER


Dünyadaki tüm kötülüklerin planlama ve icra mahfili durumunda olan ABD, lokomotifi olduğu bloğun çıkarlarını korumak adına esasen de kapitalizmin dünya çapındaki katmerli sömürüsünün devamı adına her türlü nifak, hile, hurda ve desise üretim tesisi gibi tüm kurumlarıyla kendilerinden olmayanlara saldırı halindedir, dün de böyleydi bugün böyledir yıkılmadığı takdirde yarın da böyle olacaktır ne yazık ki… ABD, II. Paylaşım savaşı olarak literatürdeki yerini alan büyük savaştan sonra dünyanın yeni şerifi olduğunu açıktan beyan eder, artık dünyanın başına bela olacak, hacı kıran baş kesen edasıyla, sosyalizmin tesisini ve yükselişini de bahane ederek, uygulamaya başladığı soğuk savaş konseptiyle, toplumlar ve devletlerin ya kendilerinden “taraf” olacağını ya da düşmanları olarak “bertaraf” olacağını açıktan ilan eder. Soğuk savaş konseptine uygun yöneticiler bulunur, yetkilendirilir, toplum büyük bir öcü ile karşı karşıya kalmıştır korkusu yaratılarak ve özellikle tarihe “McCarthizm” olarak geçecek faşizan saldırılar başlatılmıştır. Faşizmin, gericiliğin temsilini üstlenen “McCarthizm” dönemin ABD sinde, ekonomik krizin çözülmesi için yaratılan savaşın da, sorunları çözememesi üzerine, aşırı derecede askerileşmiş ekonominin ayak takımları arasında yol açtığı yoksulluğun önüne geçilememesi, faşizme karşı direniş eğilimlerinin güçlenmesi, hatta ABD Komünist partisinin gücünün mevcut durumundan birkaç yıl içinde yaklaşık 10 kat artması kaygıları iyice arttırmıştır. ABD yönetimi; hiçbir zaman vazgeçmeyeceği taktiği olan “pireyi deve, deveyi pire yapma” provokasyonlarına dayalı McCarthy gibi faşist politikacıların da desteğiyle yaratılmış olan komünist umacısı üzerine çullanmalıdır, artık “Polis devleti” uygulamaları başlamıştır, genelde adalet ve özelde de Mahkemeler de bu kapsamda muktedirlerin karşıtlarını yok etme, kendi saltanat ve sömürülerinin devamının aracı haline gelmiştir. Artık, ABD içinde tüm yurttaşların özgürlüklerine, temel anayasal haklarına ve zaten bunların kırıntısının bile ABD açısından rahatsızlık yarattığı diğer ülkelerde tam bir saldırı ve terör yaratılmış, sürek avına dönüşen şekilde, Sosyalistler, Demokratlar, ilericiler ve en nihayet kendilerinden olmayan herkesi kapsayan deyim yerindeyse tam bir “itlaf” harekâtı başlamıştır. ABD içinde kendilerinden olmayanların derdest edilmesi sürecinde; onbinlerce FBİ elemanı, bir o kadar da Maliye elemanı başta olmak üzere, askerler, polisler ve özel güvenlikçi görev alıyor, tam bir “ya tam susturacağız ya kan kusturacağız” ortamı yaratılıyor, yüzbinlerce insan tutuklanıyor, önemli bir kısmı önemli cezalara mahkûm edilerek cezaevlerinde çile dolduruyor, bu insanların önemli bir kısmı işsizdir, fişlenmiştir artık ABD nin ali menfaatleri açısından ötekilerine hayat hakkı yoktur, bu kapsamda önemli sayıda insan idama mahkum edilir, mezkur kampanya neticesinde bir komplo ile tutuklanan, tarihe hukuksuzluğun en önemli örneklerinden biri sayılan bir şekilde yargılanan ve idam cezası verilenlerdendir, Ethel ve Julius Rosemberg.

Şu günlerde de yine ABD yine aynı konsept ancak bu sefer kişiler düzeyinde değil ülkeler düzeyinde ve artık kesinlikle yargılamaksızın infazlar gerçekleşmektedir ve ne yazık tüm dünya da bu haksız ve rezil durumun seyircisidir. Diğer taraftan konsept aynı kalmakla birlikte aktörlerini değiştiren ABD “devleti yıkıcı faaliyetlerden koruma” adı altında kendi ülke sınırları içinde de her türlü melaneti çevirmekte olup, modası hiç eskimeyen bu senaryoları da sürekli yutturmaktadır.

ABD'nin mezkûr dönemde tüm dünyayı tehdit ederken elindeki en önemli araç “atom bombasıydı”, bunun nasıl bir güç olduğunu zaten daha çok kısa bir süre önce Hiroşima ve Nagazaki kentlerinin yok edilmesinde kullanarak göstermişti, ancak Sovyetler Birliğinin de bu alanda başarılı denemeler yapıyor olmasının telaşı ile de, dünya çapındaki esas oğlan rolü yıkılabilir kaygısıylada, ABD nin psikolojisi iyice bozulmuş, Faşist McCarthy ve FBI ın önderliğinde, hem ibret teşkil etmesi hem de yitirilen psikolojik irtifanın telafisi adına, Sovyetlerin atom araştırmalarının bilgi kaynağının olsa olsa ABD deki “Bir Rus casusluk şebekesi” vasıtasıyla devşirilmiştir saikiyle, soğuk savaş paranoyasının etkisiyle sosyalistlerin, devrimcilerin demokratların üzerinden bir buldozer gibi geçirerek, bir anlamda da geleceğe ibret, muhaliflere de kendinize gelin bakın bunlar her an sizin de başınıza gelebilir, bizle birlikte olmazsanız hiçbirinizin garantisi yoktur gösterisi içinde, nükleer bilgi casusluğu yapılıyor yaygarasıyla da düzmece mahkeme süreçleri başlatılıyordu.

Bu mahkeme süreçlerinde binlere insanın yanında, ABD lilerin çok övündükleri adalet sistemlerinin ve mahkemelerinin uyduruk ama kesinlikle muktedirlerin ikballeri ile tevhit ettiklerini ispat edercesine, sadece ABD komünist partisi üyesi olmaktan başka hiçbir veballerinin olmadığı bugün bile tartışılmayan, uyduruk tanıklıklarla, uydurulan delillerle dönemin tam da ruhuna uygun atmosferinde akılları, gözleri kör ettiğinin ispatı biçimiyle Ethel ve Julius Rosemberg, adeta, devrimci işçilerle birlikte olmanın, işçi hakları için mitinglere katılmanın, buralarda şarkılar söylemenin, sosyal ve siyasal yaşamda aktif olmanın bedelini ödemişlerdir.  Artık onların nezdinde, sendikal haklar için mücadele, işçi hakları için miting, sosyal ve siyasal hakların herkes için tesisini istemek mahkûm edilmiş oluyordu, adeta malumun ilanıydı bu ama beyin ve akıl körü olanların bunu görmesi imkânsızdı tabii ki.  Bu insanlar “Atom bombası” bilgilerini Ruslara veriyorlardı ama bu bilgiler kimden alınmıştı, bu bilgileri aldıkları kişi konuyla ilgili ne kadar bilgiliydi, bu kişiler atom bombasının fiziği, kimyası ve matematiği ile ne kadar ilgilidirler ki bu bilgileri aktarabilsinler, bu bilgiler kibrit kutusumudur ki böyle cebine koy çık git bu kadar sıkı korunan yerden, peki bu koruma nasıl bir korumadır ki bu kadar kolay atlatılıyor vs. vs. akli sorgulamalardan azade bir süreç yaşanmıştır. Mahkeme komedisi daha doğrusu kara mizahı ile ilgili daha fazla bir şey söylemeye yer olmadığı çok açıktır, zaten tek ve en önemli tanık durumundaki sahtekâr yıllar sonra “mahkemede yalan söylediğini, Ethel ve Julius'un suçsuz olduğunu yıllar sonra itiraf eder”. Hatta Amerikalı sahtekârların, “suçunuzu kabul edin idamdan kurtulun” gibi telkinlerde bulundukları, o kadar ki teklifin defalarca yinelendiği her seferinde mapus kalacakları sürelerin tenzil edildiği bugün, kitaplara, tiyatro oyunları ve filmlere konu olması kadar ciddi politikacılar tarafından bile dillendirilmektedir. Suçu kabul ederlerse affedileceklerine yönelik gelen son teklif sırasında Ethel Rosemberg; “ey yoldan çıkmış para yiyiciler, ey satılmışlar, ey bu güzel dünyamızı kirleten iğrenç, kötü insanlar, işte size yanıt: sizin lanetlenmiş lütfünüze başım eğik yaşamaktansa kocamla birlikte ölmeyi yeğlerim.” Tek istekleri vardır artık bu çiftin; bu çok Yüce ama siyasetin tam anlamıyla etkisi altındaki mahkemenin 18 Haziran 1953 tarihinde idam kararının, günün evlilik yıldönümleri olması nedeniyle, önce ya da sonraya alınmasıdır, mahkeme ilk kararı bilinçli olarak mı kararlaştırdı bilenemiyor ama son istek kabul edilmiştir.

Ethel Rosenberg, ölümünden önce çocukları için bir şiir yazmış, hatta sadece onlara değil, barışa ve kardeşliğe inanan tüm insanlara yönelik yazılan şiir.

Bir gün öğreneceksiniz evlatlarım, öğreneceksiniz,
Neden kestik şarkımızı yarıda,
Neden kitabımızı açık bıraktık, işimizi tamamlamadan
Neden gittik toprak altında uyumaya
Ağlamayın artık evlatlarım, ağlamayın.
Yalanlar ve pislikler neden sarmış dört bir yanı?
Neden bu gözyaşları, bu zulüm neden?
Öğrenecek bir gün bunu bütün dünya.
Yeryüzü gülümseyecek, evlatlarım, gülümseyecek
Ve sevinçler yeşerecek mezarımızın üstünde
Savaşlar sona erecek, dünya mutlu olacak
Kardeşliğin ve barışın koynunda.
Çalışın evlatlarım, çalışın ve bir anıt dikin;
Sevgiye ve sevince bir anıt,
İnsanlık onuruna ve inanca,
Sizin adınıza koruduğumuz ve çocuklarınız adına!..

Hiç yorum yok: