İnşaat Mühendisleri Odaları bu yıl seçimli “Genel Kurul”larını tamamlıyor, bu
süreçte özellikle Genel Hükümetlerin bir türlü hoşlanamadığı, sindiremediği ve
dayanamadığı açıktır; üstelik Mühendis ve Mimar Oda yönetimlerin de tıpkı
kendileri gibi seçimlerle yönetime gelmelerine rağmen, her gelen ama her gelen,
ilgili odaların görev, yetki, sorumlulukları konusunda, biraz daha nasıl
zapturapt altına alabiliriz saikiyle hareket ederek, üstelik depremler her
geçen gün canım Yurdumu bu boyutta tehdit ederken, yasal düzenlemeler ile
Mühendislik mesleğinin, sağlıklı ve yaşanabilir konut üretimine, çağdaş
şehirciliğe ve ulaşıma, yeterli ve sağlıklı ve de düzenli su ve elektrik
teminine katkılarının önüne set çekmişlerdir. Ama her şart ve ahvalde Mühendis
odaları genelinde olduğu üzere, bidayetten beri edinilen katılımcı ve
demokratik geleneklerine uygun bir biçimde, muhalif ya da muvafık tefriki
yapılmaksızın görüş açıklayarak yaratılan demokrasi şölenine yani yetkili
kurulların oluşumuna yönelik eşit ve adil seçime, her defasında olduğu üzere
bir kez daha tanıklık ettik. Muhtemelen diğer Mühendis Odalarında da olduğu
üzere, mensubu olduğum odamızın genel kurulunda, daha önce belirttiğim demokratik
şölen ortamında, tüm meslektaşlarımızın mesleki ve teknik alandaki sıkıntıları
üzerine ve mesleğimiz dolayısıyla canım Yurdum adına yeni kazanımların
edinilmesine yönelik görüşlerin açıklanmasının asıl olmasının yanında, yönetime
aday olanların ilaveten de, yurt ve yurttaş sorunları üzerine hassasiyetlerine
binaen, canım Yurdumun içinde bulunduğu siyasi, ekonomik ve toplumsal durum ve
seviyenin kamu yararına uygun olarak nasıl tavır alınması gereğinin
vurgulandığı bir süreçtir.
Yukarıda da bahsedildiği üzere; Meslektaşlarımızın
mesleklerini icra ederken, hür irade ve vicdan ile mesleki bilgi, birikim ve
ahlakının proje üretme ve uygulamasına yansımasının gücünü zayıflatan,
anti-demokratik yasa ve yönetmeliklerle, muktedirlerin ruh halini ve siyasal
ahlakını tariflediği ölçüde ve de mezkûr zevatın ihtiyaçlarına binaen hatta
kuşatma zannı yaratan durumun sonucu, zorlu ve sıkıntılı günler yaşadığımızın
analizi neticesinde, örgütsel dayanışmanın ve evrensel yaklaşımların ete kemiğe
büründüğü değerlendirmeler manzumesi oluşmuş, Odamız ve üyelerine ve de mesleğimizin
itibarına yakışır bir süreç yaşanmıştır. Bu ortamın yaratılmasını temin eden,
buna katkı sunan muhalif olsa da sonuçlarına demokrasi gereği katlananlar
kocaman bir teşekkürü hak etmekte olup, başka şubelerimizdeki süreçlerde ise,
içlerindeki kini bir türlü yok edemeyenleri, kini kusanları, öfkelerini
unutmayanları da, kazanmak adına her türlü fırıldağı çevirme, hile, hurda ve
desise peşinde olanları ise asla ve kata unutmamak gereğini aklımızdan
çıkarmamalıyız. TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği)ne bağlı
Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Odaları Belediyeler ile uzun yıllardır
birlikte çalışarak, işbirliği yaparak başarılı uygulamalara imza atmışlardır,
ancak mezkûr oda üyelerinin muktedirlerin rant yaratma uğruna her türlü
kuralsızlığına başvurmasına muhalif tavırlarından ötürü de hep hedef
olmuşlardır.
İnşaat Mühendisleri Odası; özellikle “Gezi parkındaki” önderlik tavrı nedeniyle son dönemde bir kez daha
cezalandırılıp, Şehircilik Bakanlığının bir birimi haline getirilmeye
çalışılmış olup, muktedirlerin bidayetten beri meşreplerine uygun tavrı gereği,
her yaptığı açıklama, her açtığı yürütmenin durdurulmasına yönelik dava, sadece
bir meslek odası davranışı dışında ülke sorunlarına karşı ülkenin aydın tavrını
göstermesi nedeniyle hep itilmiş, hep itibarsızlaştırılmıştır ne yazık ki…
Şimdi birileri de çıkar “efendim,
Mühendis ve Mimar Odalarının denetimi bakanlık tarafından sadece mali ve idari
bir denetlemedir” diyebilirler, böyle bir savunma tutturabilirler, ama asla
samimi davranmadıklarının izlerini silemezler, çünkü siz kendinize yönelik
hiçbir denetim kabul etmeyeceksiniz ve bunu yaparken de seçilmiş olduğunuzu
söyleyeceksiniz sonra da buna inanılmasını bekleyeceksiniz, adama sorarlar yahu
buralardaki yönetimlerde seçimlerle geliyorlar üstelik herhangi bir baraj ve
kota olmaksızın… Mühendis ve mimar odalarının bu iddialar ve niyetlerle denetlenmek
istenmesi neresinden bakarsanız bakın, kanuni yaptırımların elde tutularak
siyasi, teknik ve ahlaki bir vesayet rejimi oluşturmaktır.
Kimse topluma, bu denetimin arkasında, HES, RES, Termik ve
Nükleer Santralara karşı olmanın, Kentsel Dönüşüme karşı adil olmadığı
gerekçesiyle itiraz edilmesinin, Otoyolların geçeceği yerlere karşı durmanın,
tarihi kültürel değerlerimiz ile arkeolojik alanların talanına karşı çıkmanın, Gezi
Parkında planlanan talana karşı çıkmanın olduğunu gizlemeye kalkmasın, tüm
bunların karşısında biz böyle bir plan yapmadık mavalını anlatmamalıdır, tüm
halkın sahibi olduğu aşikar olan; madenlere, sulara, ormana, ovalara, denizlere
ve dağlara yönelik bu tutumun adı dünyanın her yerinde aynıdır… Siz bu siyaset
kurumunun tasarrufuna karşı liderlik mi yapıyorsunuz, ahaa bizde katliniz vacip
içgüdüsüne türban giydirerek canınıza ot tıkayacağız demenin Tunguzcasıdır bu
yapılanlar, bizi aptal yerine koymayı bırakıp, delikanlıca bunu ifade etmek
gerekir…
Günümüzün moda deyimi ile “Mücahitlerin Müteahhite evrildiği” bu süreçlerde, müteahhitlik
jargonundan mülhem olduğu aşikar yaklaşımla yapı denetiminin piyasalaştırılarak
kamusal denetim sayılmasının önüne geçilmesinin, Anayasadan, yasalardan,
yönetmeliklerden, kendi iç mevzuatından, bilimsel ve teknolojik
araştırmalardan, birikimlerden edindikleri uzmanlıklarını icra etmenin men
edilmesinin, muktedirlerin ihtiyaçlarına binaen tekrar tekrar ihya edilen anti
demokratik tüm uygulamaların behemehal durdurulması gereğinin, genel siyasi
atmosferin yarattığı sorunların mesleki sorunlarımızın da kaynağı olduğunun
bilinmesinin her yerde ve ortamda açıklanmasının, daha fazla kar edinilmesi
adına ve uğruna yaratılan imar rantına, kent kültürü ve kimliğinin yok edilmesi
sonucunu doğuran çapulculuğa sessiz kalınmayacağının, boyun eğilmeyeceğinin
sürekli ve cesur olarak açıklanmasının bir mühendislik ve yurtperverlik görevi olduğu
bilincinin yaratılacağı gün, daha iyi bir güne gidişin başlangıcı olacaktır.
Dünyanın ve Ülkemizin an itibariyle yaşadığı ağır koşullar
bu kadar açık seçik iken, Mühendislere ve Mimarlara dayatılan görünürde anlamsız
ve salt bir inat uğruna yapılan bu düzenlemelerin, olsa olsa yoğun talan ve
rant yaratma ve sömürü düzeninin yürütülmesi için dikensiz gül bahçesi yaratmak
olduğunun bilinmediğini ve görülmediğini zannetmesin kimse.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder