İçimizdeki Amerikalıların 1
numaralısı, NATO gizli ordusu “STAY
BEHIND” komutanlarından olduğu iddiası büyük ölçüde kesinleşen, canım
yurdumun canına okuyan 12 Eylül faşist darbesinin mimarı; Kenan Evren, ne yazık
ki doğru dürüst yargılanamadan, arkasındaki güçleri açıklamasına fırsat
bulamadan, yaşlarını büyültüp insanları “asmayalım
da besleyelim mi” diyerek elleri titremeden idam sehpasına göndermesinin
hesabını vermeden, yaptıkları takipçilerinin koruması ve kayırması sayesinde
yanına kar kalarak, ölmüş, dünyadan göç etmiştir. Hatırlanacağı üzere,
Amerikalılar, içimizdeki temsilcileri olduklarını “our boys” diyerek tarihe
geçirdikleri 12 Eylül cuntasının 5 li çetesinden, Ahmet Kenan Evren, ''Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını
veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve Anayasa İle teşekkül
etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini
yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs ttmek'' suçlarından, sulandırılmış
bir biçimde de olsa yargılanmış, kurduğu tüm kurumların dimdik ayakta
bulunmasına ve onu korumasına rağmen, toplumsal baskı ve vicdanların
rahatsızlığının yarattığı atmosfer karşısında mahkum olmaktan kurtulamamıştır.
Aslında, az daha yaşayabilseydi de, tüm rütbelerinin sökülmüş haliyle defnedilseydi,
muhtemelen de sadece ailesi ve akrabaları tarafından, sıradan bir mezarlıkta
olacaktı tüm bu işlemler... Gerçi ölüm, ölenden ziyade arkada bıraktığı aile
efradı ve akrabaları tarafından büyük bir acıdır, bilineceği üzere... Diktatörün
kızı büyük bir öfke içerisinde, darbeye ve darbecilere ve halk düşmanlarına,
sokakta, kahvehanede, meyhanede, okulda, fabrikada, evlerde vs. vs. lanetler
yağdırılmasına karşı hamle kabilinden; CNN Türk’te Mirgün Cabas’a “70 milyonun 60 milyonu Evren Paşa diye
takdirle anıyor” diyerek, içindeki fırtınayı bastırmaya çalışmakta olduğu
görüntüsü vermiştir, Allah selamet versin, ya sayı saymasını bilmiyor ya da
dayak yememiş diye bir söz vardır ya, tamda öyle. “Böyle bir babaya sahip
olduğumuz için çok mutluyuz. Çok babacan, dürüst, hiç kin tutmayan, herkese
iyilik yapmayı seven, şimdiki televizyonlardaki söylenenleri hak etmeyen bir
insandı” diyerek devam eden, “yoğurdum ekşi” demeyen esnaf duruma düşmüş, ama
kendisi açısından ne gam ne keder, canım Yurdum artık ve tamamen uluslararası
ajanların cirit attığı ve yön verdiği, bağımlılığın geriye dönülmez noktaya geldiği
bir ülke olmuş... Ama zor tabii ki, gittiği her şehirde, kasabada kendisine
verilen “şehrin altın anahtarlarından”, ziyarete gittiği üniversitelerden
aldığı “fahri doktor ve fahri profesörlük” ünvanlarından, her gittiği yerde
“paşam bu ülke seninle gurur duyuyor” diye uluyanlardan, “astığı astık, kestiği
kestik” tiranlığı karşısında taktir görmesinden, şatafatlı yaşamdan sonra,
kimse yüzüne bakmasın noktasına gel, eee vallahi, kolay değil tabii ki bunu
sindirmek... Ne kadar tepki gösterilse yeridir... Haklısınız, nerede şimdi o,
yargılanırken bile, hani şimdilerde bizde işkence mağduruyuz diyen,
yargılananların “fikirlerimiz iktidarda ama bizler yargılanıyoruz” diyerek
methiyelere mazhar olan, Amerikanın içimizdeki çocuğu, nerde şimdi cenazesine
bile sadece Mehmet Ağar ve İsmet Sezgin dışında siyasetçinin katılmaya cesaret
edemediği ortam... Ne deseniz haklısınız... Devr-i iktidarlarında, kudretinin
tartışılamadığı, parmağı ile yanlışlıkla bile gösterdiği yerlerin yakılıp
yıkıldığı, % 8 lik onurlu bir azınlığın dışında, herkesin el pançe divan
durduğu, elleri patlayıncaya kadar alkışlayanlar, avurtları patlayıncaya kadar
canhıraş bağıranlar, bir baktınız ki darbe ve darbeci lanetleyicileri olmuşlar,
işte bu terk edilmişlik ve lanetlenmiş duygusu sizi kahrediyor... Haklısınız,
hem de ailecek... Nerde ahd-e vefa, ne yazık ki yok, işte necip Türk milleti
sizi terk etti... Siz hala zannediyordunuz ki, %92 oranında bir katılım olacak
cenazeye, vay zavallı ve mahsun kalış vay... Aslında sizler bunları görebilecek
kadar, malum mahfillerden sufleye haizdiniz, sizler ailecek gizli faaliyetler
ve operasyonlar yürüten bir grup olarak bu vefasızlığı öngörebilecek kadar
bilgiye sahiptiniz ama güç ve yarattığı sarhoşluk böyle bir şey işte, başta
gözler kamaşır, sonra akıl nasırlaşır, sonra vicdan sıfırlanır, sıkarlar
suyunuzu atarlar posanızı... Güle güle kullanın son ve kadim halinizi, güle
güle... Ama siz yine de ve herşeye rağmen şanslısınız, arkadan yolcu edilecek
Ali Tahsin Şahinkaya’nın durumu daha vahim olabilir, çünkü Genelkurmay başkanlığı
formaliteler gereği babanızın cenazesine sahip çıktı, onunkine sahipte
çıkamayabilirler... Yine de bu duruma şükretmelisiniz...
Ayrıca; yine mezkur programda;
“o çocukları babam mı astırdı” diye bir ifadeniz oldu, evet babanız
astırdı...hemde elleri titremeden kalemlerini kırarak astırdı, yetmedi nefreti
o kadar büyüktüki hatta yaş büyültülmesi için talimat ta verdi... Babanıza
haksızlık yapıldığını, tarihin bunları bir gün yazacağını söylemişsiniz, hayır
sayın Gürvit hayır, bakın tarih babanızı nasıl yazacak biliyormusunuz... Eli
kanlı bir diktatördü, komutanlarından olduğu NATO gizli ordusundan gelen talimatlara
göre, onlarca kanlı katliamların düzenlenmesine ön ayak oldu, insanları suçlu
suçsuz yargılanmadan idam ettirdi, isimlerinin sayılmasına gerek olmayan birkaç
bini geçmeyen bir sayıdaki işkenceciyi yetkilendirerek, binlerce insanın sakat
kalmasına neden oldu, yüzlerce insanın işkencelerde ölmesine neden oldu,
nerdeyse her emniyet müdürlüğü binasından en üst katlardan insanların
öldürülmek üzere atılması moda olmuştu sayesinde, siyasal hayata ve topluma
deli gömleği giydirdi... Ama asıl olarakta, bize bir şey olursa, hengi örgütten
gelirse, bunun cevabı, tüm cezaevlerinde bu örgütten yargılan insanların
öldürülmesi şeklinde olacaktır, kararı aldığını açıklaması bile lanetlenmesi için yeterlidir...
Daha çok şey yazabiliriz ama yer ve yen dar gayri...
İşte bu ahval şeriatta,
seninki gibi değil benimki gibi bir babası olması gururlandırmalı insanları...
Size tavsiyem bu acılar ile çekilin bir kenara ve susun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder