Pazar, Mayıs 17, 2015

HALK NEZDİNDE KENAN PAŞA (!!!!)


İçimizdeki Amerikalıların 1 numaralısı, NATO gizli ordusu “STAY BEHIND” komutanlarından olduğu iddiası büyük ölçüde kesinleşen, canım yurdumun canına okuyan 12 Eylül faşist darbesinin mimarı; Kenan Evren, ne yazık ki doğru dürüst yargılanamadan, arkasındaki güçleri açıklamasına fırsat bulamadan, yaşlarını büyültüp insanları “asmayalım da besleyelim mi” diyerek elleri titremeden idam sehpasına göndermesinin hesabını vermeden, yaptıkları takipçilerinin koruması ve kayırması sayesinde yanına kar kalarak, ölmüş, dünyadan göç etmiştir. Hatırlanacağı üzere, Amerikalılar, içimizdeki temsilcileri olduklarını “our boys” diyerek tarihe geçirdikleri 12 Eylül cuntasının 5 li çetesinden, Ahmet Kenan Evren, ''Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve Anayasa İle teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs ttmek'' suçlarından, sulandırılmış bir biçimde de olsa yargılanmış, kurduğu tüm kurumların dimdik ayakta bulunmasına ve onu korumasına rağmen, toplumsal baskı ve vicdanların rahatsızlığının yarattığı atmosfer karşısında mahkum olmaktan kurtulamamıştır. Aslında, az daha yaşayabilseydi de, tüm rütbelerinin sökülmüş haliyle defnedilseydi, muhtemelen de sadece ailesi ve akrabaları tarafından, sıradan bir mezarlıkta olacaktı tüm bu işlemler... Gerçi ölüm, ölenden ziyade arkada bıraktığı aile efradı ve akrabaları tarafından büyük bir acıdır, bilineceği üzere... Diktatörün kızı büyük bir öfke içerisinde, darbeye ve darbecilere ve halk düşmanlarına, sokakta, kahvehanede, meyhanede, okulda, fabrikada, evlerde vs. vs. lanetler yağdırılmasına karşı hamle kabilinden; CNN Türk’te Mirgün Cabas’a “70 milyonun 60 milyonu Evren Paşa diye takdirle anıyor” diyerek, içindeki fırtınayı bastırmaya çalışmakta olduğu görüntüsü vermiştir, Allah selamet versin, ya sayı saymasını bilmiyor ya da dayak yememiş diye bir söz vardır ya, tamda öyle. “Böyle bir babaya sahip olduğumuz için çok mutluyuz. Çok babacan, dürüst, hiç kin tutmayan, herkese iyilik yapmayı seven, şimdiki televizyonlardaki söylenenleri hak etmeyen bir insandı” diyerek devam eden, “yoğurdum ekşi” demeyen esnaf duruma düşmüş, ama kendisi açısından ne gam ne keder, canım Yurdum artık ve tamamen uluslararası ajanların cirit attığı ve yön verdiği, bağımlılığın geriye dönülmez noktaya geldiği bir ülke olmuş... Ama zor tabii ki, gittiği her şehirde, kasabada kendisine verilen “şehrin altın anahtarlarından”, ziyarete gittiği üniversitelerden aldığı “fahri doktor ve fahri profesörlük” ünvanlarından, her gittiği yerde “paşam bu ülke seninle gurur duyuyor” diye uluyanlardan, “astığı astık, kestiği kestik” tiranlığı karşısında taktir görmesinden, şatafatlı yaşamdan sonra, kimse yüzüne bakmasın noktasına gel, eee vallahi, kolay değil tabii ki bunu sindirmek... Ne kadar tepki gösterilse yeridir... Haklısınız, nerede şimdi o, yargılanırken bile, hani şimdilerde bizde işkence mağduruyuz diyen, yargılananların “fikirlerimiz iktidarda ama bizler yargılanıyoruz” diyerek methiyelere mazhar olan, Amerikanın içimizdeki çocuğu, nerde şimdi cenazesine bile sadece Mehmet Ağar ve İsmet Sezgin dışında siyasetçinin katılmaya cesaret edemediği ortam... Ne deseniz haklısınız... Devr-i iktidarlarında, kudretinin tartışılamadığı, parmağı ile yanlışlıkla bile gösterdiği yerlerin yakılıp yıkıldığı, % 8 lik onurlu bir azınlığın dışında, herkesin el pançe divan durduğu, elleri patlayıncaya kadar alkışlayanlar, avurtları patlayıncaya kadar canhıraş bağıranlar, bir baktınız ki darbe ve darbeci lanetleyicileri olmuşlar, işte bu terk edilmişlik ve lanetlenmiş duygusu sizi kahrediyor... Haklısınız, hem de ailecek... Nerde ahd-e vefa, ne yazık ki yok, işte necip Türk milleti sizi terk etti... Siz hala zannediyordunuz ki, %92 oranında bir katılım olacak cenazeye, vay zavallı ve mahsun kalış vay... Aslında sizler bunları görebilecek kadar, malum mahfillerden sufleye haizdiniz, sizler ailecek gizli faaliyetler ve operasyonlar yürüten bir grup olarak bu vefasızlığı öngörebilecek kadar bilgiye sahiptiniz ama güç ve yarattığı sarhoşluk böyle bir şey işte, başta gözler kamaşır, sonra akıl nasırlaşır, sonra vicdan sıfırlanır, sıkarlar suyunuzu atarlar posanızı... Güle güle kullanın son ve kadim halinizi, güle güle... Ama siz yine de ve herşeye rağmen şanslısınız, arkadan yolcu edilecek Ali Tahsin Şahinkaya’nın durumu daha vahim olabilir, çünkü Genelkurmay başkanlığı formaliteler gereği babanızın cenazesine sahip çıktı, onunkine sahipte çıkamayabilirler... Yine de bu duruma şükretmelisiniz...

Ayrıca; yine mezkur programda; “o çocukları babam mı astırdı” diye bir ifadeniz oldu, evet babanız astırdı...hemde elleri titremeden kalemlerini kırarak astırdı, yetmedi nefreti o kadar büyüktüki hatta yaş büyültülmesi için talimat ta verdi... Babanıza haksızlık yapıldığını, tarihin bunları bir gün yazacağını söylemişsiniz, hayır sayın Gürvit hayır, bakın tarih babanızı nasıl yazacak biliyormusunuz... Eli kanlı bir diktatördü, komutanlarından olduğu NATO gizli ordusundan gelen talimatlara göre, onlarca kanlı katliamların düzenlenmesine ön ayak oldu, insanları suçlu suçsuz yargılanmadan idam ettirdi, isimlerinin sayılmasına gerek olmayan birkaç bini geçmeyen bir sayıdaki işkenceciyi yetkilendirerek, binlerce insanın sakat kalmasına neden oldu, yüzlerce insanın işkencelerde ölmesine neden oldu, nerdeyse her emniyet müdürlüğü binasından en üst katlardan insanların öldürülmek üzere atılması moda olmuştu sayesinde, siyasal hayata ve topluma deli gömleği giydirdi... Ama asıl olarakta, bize bir şey olursa, hengi örgütten gelirse, bunun cevabı, tüm cezaevlerinde bu örgütten yargılan insanların öldürülmesi şeklinde olacaktır, kararı aldığını açıklaması bile lanetlenmesi için yeterlidir... Daha çok şey yazabiliriz ama yer ve yen dar gayri...

İşte bu ahval şeriatta, seninki gibi değil benimki gibi bir babası olması gururlandırmalı insanları... Size tavsiyem bu acılar ile çekilin bir kenara ve susun...

Hiç yorum yok: