Pazartesi, Mayıs 04, 2015

TÜRKMENİSTAN’A BENZEMEK–7


Ülkedeki televizyon kanallarının; istisnasız ve kesintisiz, kendisinden söz ettiği ya da açılışlarından yapılan haberleri ya da necip Türkmen milletine hitaplarının yayınlandığı, abartmasız neredeyse TV yayınlarının tamamını oluşturan nadide bir özelliğe sahip bulunan, Yeni Türkmenistan’ın kurucu lideri, Saparmurad Niyazov ya da kendisine hitap edildiği biçimiyle “Türkmenlerin lideri olarak onları aydınlık ve esenliğe çıkaracak yegane Türkmenbaşı’sın” gazı ile “ömür boyu lider” olarak payelendirilen, konuşma üslubuyla, tam da örnek alınacak(!!!) bir liderlik oluşturmuştur. Madem kendileri nadide bir örnektir, alınmalıdır netekim... Ve de örnek alınmaktadır, netekim... Hele yazdığı ve dillere destan “RUHNAMA” isimli kitabıyla, günümüze ne kattığı ya da katabileceği konusunda ne dediği asla anlaşılamayan ve anlaşılamayacak, mezkur kitap ile derç olunan irade-i seniyenin hikmeti anlaşılamazsa ya da mazallah ezbere bilinmezse, sürücü belgesi bile alamayacağınız, bir kutsiyet oluşturmaktadır, Muhterem Beyefendi... Tüm okullara başlangıçta, bazı ülkelerdeki hazırlık sınıfları gibi, mezkur ülkenin de, “RUHNAMA” merkezli hazırlık sınıfları bulunmaktadır, muhteremin devr-i hükümranlığında, neyseki şimdiki liderin, muhtemelen yazım aşamasında olunduğu rivayet edilmesine rağmen ve mevcut ahvale binaen, kitapsızlığına sığınılarak pabucu dama atılmıştır. Mezkur lider, öylesine yüce bir konuma getirilmiştir ki, herhangi bir yüksek bina olsun ve üzerinde “Halk, Watan, Beyik Türkmenbaşı” yazılmasın, zinhar olamaz... Tahtının tam da sallantıda olduğunu iddia edilen, hatta ha gitti, ha gidiyor, beklentisine girilen bir dönemde, dünyanın birçok diğer ülkesinde de örneklerine rastlanılır biçimiyle, zorluk derecesi bir hayli yüksek, kurmacası pek bir basit olduğu iddia edilen ya da anlaşılan, başını da uslanmaz ve iflah olmaz muhteris muhaliflerin çektiği, havan toplu ve roketatarlı, çok şükür ki başarısız, bir suikast girişimi mucibince bir hükümet darbesi zuhur ediverir, suikast arkasında ne kadar muhalif varsa derdest edilir, neredeyse tutuklanan tüm muhalifler ağız birliği etmişcesine ve Allahın yarattığı nedametle de, “Türkmenbaşı Allah’ın bize bir lütfudur” açıklamalarıyla, durumu kotarırlar... Köroğlu’nun, rüyasına girerek, kendisinin ne ulu bir Türkmen büyüğü olduğunu anlattığını, anlata anlata bitiremeyen, bir ulu Türkmen büyüğü olarak ta kendisinin Türmenleri esenliğe nasıl çıkaracağını, çağ atlatacağını yazıp çizen bu “Yaşulu” muhteremin; ululuğunun bir karşılığı olarak lideri olduğu Türkmen halkının, boş buldukları her yere adını yazıyor olması karşısında, Rusya lideri Putin’in bir ziyaretinde “resmini her yere astırma, kendini öven yazıları her yere yazdırma” benzeri bir söz söylemesi karşısında kendisinin de “ben mi yazdırıyorum, Türkmenler yazıyor” dediği bile rivayet edilmektedir... “Çöle buzdan saray yaptıracağım” gibi çılgın projeleri de olduğu iddia edilen Merhum Türkmen Lider, Saparmurad Türkmenbaşı; depremde kaybettiği annesinin rüyasına girdiğini söylediği bir gece, saat çok geç oldu demeden ve Türkmenbaşı için saatin geç olma hakkının olmadığı bilinciyle, hemen Türkmen TV kanallarının yayına geçmesi emriyle, yayının başlaması üzerine de, kasıla kasıla, annesininden bahisle, hemen aklına geliverdiği haliyle de, haftanın günlerinin değiştirileceği ve bir güne de annesinin adının verileceği muştusunu necip milletine verivermiştir... Artık Türkmenistan’da, Cuma günleri “annagün” dür... Ama lider de olsa, Beyik te olsa, ademoğlu ölümlüdür ve emri hak vaki olunca, yerine gelen ve muhtemelen kendi adına bir hazırlık içinde olması hasebiyle, hemen önceki kararları yok sayar, netekim bu örnekte de böyle olmuştur... Türkmenistan’a düştüğü iddia edilen göktaşına bile, Türkmenistan’ı seçmiş olması hasebiyle kutsiyet biçen, muhterem mezkur taşın artık kendi adıyla anılacağı talimatı vermiştir, neyse ki kendisi böyle bir talimatı olduğu açıklamasını hiç yapmamıştır da, kendisini sevenleri zor durumda bırakmamıştır, tıpkı kendisine benzemeye çalışan ardılları gibi... Devri komünizmde “kızıl”, devri hürriyette “yeşil” olma tercihi yapmış, Beyik Türkmenbaşı olduğu gün, hemen beyaz saçlarını siyaha boyatmış, Türkmenistan Havayollarına ait tüm uçaklarda herkesin göreceği bir yerde büyük bir fotoğrafı olan, kapalı yerde sigara içilmesini serbest bırakıp, açık alanlarda içilmesini yasaklamış, altın diş yaptırılmasını yasaklamış, 35 yaş altı bekar Türkmen kızlarının yurtdışına çıkışını yasaklamış, otomobillerde radyo dinlenmesini yasaklamış, yaygın kablo TV yayınlarını yabancı kanallar izleniyor diye yasaklayıp çanak antenlerin evlerin duvar, balkon ya da çatılarını mantar gibi kaplamasının önünü açmış, benzeri abuk subuk kararlara imza atmış, hatta kendisine “peygamber” denmesinin önerilmiş olduğu bile iddia edilen  muhterem ilave olarakta, kendisinin söylediği herşeyi kabul eden bilahare de kendi kararlarıymış gibi açıklayan bir anlamda ihtiyarlar heyeti gibi duran “yaşulular” meclisi üstünden de demokrasicilik oyunu oynamakta idi, çok şükür şimdiki lider çok partili hayata geçti de durum kurtarıldı...(!!!)

Kendisine her sorulduğunda ülkesinin çok partili bir demokratik ülke olduğu cevabı veren Türkmenbaşı, ülkesine gerçek anlamda ne çağdaşlaşma, ne modernleşme, ne demokratikleşme gibi hedefler koymamış olup, tek derdi, belki de bağımsızlığın ilk gününden bu yana etkisi altında kaldığı, çokuluslu şirketlerin gizli temsilcileri durumunda olan, Almanya, AB, ABD fonlarından sınırsız beslenen “sorozcu” ekiplerin etkisiyle ya da son tahlilde yardımıyla liderliğinin devamıdır... Tek dert odur, maksat lider kalabilmektir...

Evet; benzemek isteyene örnek olmaya devam eden Türkmenistan’ın merhum lideri “Beyik Türkmenbaşı” orada dimdik ayakta durmaktadır... Haydi benzemeye çocuklar...

Hiç yorum yok: