Pazar, Mayıs 08, 2016

KARIŞMAYIN BE Bİ YAŞAYALIM


90 lı yılların başı Adana'da çalışıyoruz, proje bir Hollandalı, Bir Almanyalı ve bir de Türkiyeli 3 firmadan oluşan konsorsiyum tarafından yürütülmekte, projenin genel yönetimi ise Hollandalı firma tarafından yapılmakta ve bu uğurda da yönetimi gerçekleştirmek için projede Hollandalı mühendisler de görev yapmaktaydılar. Proje uygulaması da benim çalıştığım yerli şirket STFA tarafından yapılmakta idi...

Bir gün kapı çalındı, içeriye bizim sekreterlerden birisi ile Hollandalı bir mühendis geldiler, hal hatır vs gibi rutin muhabbet sonrasında, mühendis muhteremin gönlü sekretere, sekreterinki de mühendise düşmüş ve evlenmeye karar vermişler, bizde bu gözle etrafa bakmadığımızdan en son babalar duyar misali gelişmeleri en son duymuş olduk. Kendilerinin kararına bizim bir şey deme konusunda bir haddimizin olmadığı bir tarafa, onlarında bilgilendirme dışında bir amaçları yoktu. Biz tam hayırlı uğurlu olsun, mutluluklar diler iken, tekrar kapı çalındı ve içeriye bizim teknik ekipten bir Mühendis girdi ve destursuz oturdu. Mezkur mühendis arkadaşın istihdamında bir dahlim olmadığı için, adamın dünya görüşüne ancak destursuz dahil olduğu muhabbet esnasında vakıf olabildim ve maalesef muhterem kesif bir yobaz ve tarikatçı imiş. Destursuz oturdu dedim ya, otursa sadece, konuya da balıklama daldı; yok efendim, bir Müslüman bir başka dinden birisi ile evlenirse, diğer dinden olan kişi behemehal Müslüman olurmuş, başka dinden olan erkek ise eğer, Müslüman olması da yetmiyormuş, "sünnet"te olmalıymış, imam nikahı yapmaları gerekirmiş, Müslümanlık hak diniymiş son dinmiş, Hıristiyanlık banalmış, batılmış, şöyle bir yaşam planlamaları gerekirmiş, böyle bir ortam da yaşamaları gerekirmiş, vs vs... Anlatılanlardan dinleyenler sıkılmış, anlatılanlar eften püftenmiş, yapılması gerektiğini istediği şeyler kişisel seçimmiş, bu kadar detaylı anlatmak için zemin uygun değilmiş, başkaları kendisi gibi düşünmüyor olabilirmiş, ne keder, ne tasa, ne gam, muhteremin derdi değil, hele kendisine de kimse ilişmeyince, freni de tutmayınca, anlattı da anlattı... En sonunda; gelin adayı sekreter kızımız; size ne oluyor da, siz kim oluyorsunuz da bunları söyleme hakkı ve yetkisi görüyorsunuz kendiniz de diye çıkıştı, sıkışınca, muhterem daha da ısrarlı ve üst perdeden anlatmaya başlayacaktı ki, damat adayı mühendis; "bana ne Müslümanlıktan, bana ne Hıristiyanlıktan, umurumda değil ne benim kendi dinim ne de senin dinin, ben seviyorum ve de evleneceğim, sana da konuşmak düşmez, kes" dedi, ilk ciddi tepki karşısında biraz da olsa kendine geldi ama; adam durur mu... Neyse artık müdahale ettim, ne için geldi ise, gereğini yapmasını istedim, konu kapandı...

O günlerde, çokta aptalca gelen bu davranış, bu kibirli öğretmen tavrı, inancın tek taraflı okumaya ve üflemeye dayalı olması hali, insanları sinir ederken, kim bilebilirdi ki, bugün topluma dayatılan bir yaşam biçimi haline gelsin... Şimdi her gazete köşe başında, her TV kanalında bir sürü ne idüğü belirsiz hayta, softa, güne hiçte uygun düşmeyen, saralı beyin ifrazatlarını topluma hiç bilinmedik toplum nizamı diye kakalamanın peşinde, peşinde diyorsam da sakın ola ki gerçekten inandıklarını düşünmeyin, samanın altından giden suya türban giydirme peşinde olanların goygoyculuğudur tüm bu olanlar. Topluma, sanki bugüne kadar mağaralarda yaşayan taş devri insanı muamelesi yaparak, yeni nizamı anlatmaya çalışıyorlar, el insaf be, bırakmıyorlar insanları kendi özel hayatlarını kafalarına göre yaşasınlar, laaaa bi bırakın da insanlar kafalarına göre yaşasınlar...

Yeni nizam dedikleri de; yaklaşık okulda, yurtta, kursta ya da cezaevinde yaklaşık 1.000.000 çocuk tacizinden söz edilir, 5.000 e yakın çocuk okul yerine cezaevlerinde, yaklaşık 1.000.000 çocuk işçi, iş kazalarında ölen yaklaşık 300 çocuk işçi, yaklaşık 2.500.000 evsiz barksız sokaklarda yaşayan çocuk, çocuk pornosunda dünya sıralamasında 2. sıra ve her gün nerdeyse 5 kadının öldürülmesi olsa gerek, aha da bu da bize kapak olsun... Çalışan kadın fuhuş hazırlığı yapıyor, kadınlar dövülebilir, kadınlar aç kalmış kocaları tarafından yenilebilir, 7 yaşında kız çocukları evlenebilir, nişanlı gençler el ele dolaşamaz haramdır, cinsel ilişki sırasında şeyhinizi düşünün, oruç tutmak cinselliği arttırır, kayınvalideyi öperken cinselliğe kapılmayın, 7 yaşındaki kız ile babanın nikahı dine aykırı değil, annenizin diz kapağının üstü tahrik unsurudur, cinler ile cinsel ilişkiyi düşünebilen, bir noktaya gelmek... Sanki lut kavmine dönüştük, her taraftan ahlaksızlık ya da teklifi patlıyor, Allah selamet versin...

İyi güzel de, be birader; bu ülkeyi nerdeyse son 70 yıldır siz yönetiyorsunuz, nesinden memnun değilseniz, değiştirdiniz, hala daha değiştirmekten söz ediyorsunuz, değiştire değiştire, canım Yurdum, oldu size, çocuk işçi cenneti, çocuk gelin cenneti, kadınlara şiddet uygulama cenneti, ucuz işçi cenneti, sokakta yaşayanların cenneti, tinerci çocukların cenneti, evsiz barksız insanların cenneti, vakıflar cenneti, badeleme cenneti, kayırmaların cenneti, yalanın dolanın cenneti, vs vs... Gelinen nokta da tam da beklenen nokta; bravo, kadın eli sıkılırsa abdest bozulur diyen gavatların badelemenin bir keresinde hıyr vardır demesine, evrildi... Adalet yok, bilim yok, hukuk yok, eşitlik yok, sevgi yok, saygı yok, hülasa insanlık yok, savaş var, badeleme var, cinayet var, ırkçılık var, dincilik var, çocuk istismarı var, kadın istismarı var... Yahu Allahaşkına bi bırakın artık, bir şeyi değiştirmeyin...

Hiç yorum yok: