Futbolculuğunda
oynadığı değil ama oynamadığı futbolun fazlaca ön planda olduğu, balık hafızalılar
haricinde, kolay unutulacak cinsten değildir, bu pırpır futbolcu eskisini
zamanında parlatmaya çalışanlar tarafından “yıldızları
koruma kanunu” çıkarılsın diyerek gerek hakemlerin gerekse de rakiplerinin
baskı altına alınması neticesinde top kendisine gelince kimsenin dokun(a)madığı
alanda oynayan, hatta bu şartlar altında bile canım yurdumun en fazla
sakatlanan sözde futbolcusuydu. Emin olun "banyoda
sakatlandı" deyimi bile işte bu beyefendi yüzünden futbol edebiyatına
dahil olmuştur, yani kolayca anlaşılacağı üzere adam, yolda yürürken, at yarışı
izlerken hatta yatakta uyurken bile sakatlanma becerisi gösterebilmiş yegane
beyefendidir. Mezkur yasanın çıkarılamaması yüzünden de, beyefendiyi
parlatanlar yazdıkları/konuştukları köşelerinden rakip futbolcuları hedef
göstermek ya da hedef tutmaktan asla ve kat'a geri durmamışlardır. Örnek mi;
Trabzonspor futbolcusu Yesiç’in bir
pozisyonda kendisine dokunmamasına rağmen sakatlanmış olmasıdır ki, Fenerbahçe’den
akredite olarak basının köşelerini ele geçirmiş gazetecilerden kimse bu
pırpırın futbol kişiliğine (kişiliksizliğine) ve dayanıksızlılığına bağlamamıştı
ama mezkûr futbolcunun sanki vatandaşmış gibi, vatan haini nidaları arasında
ülkeden kovalanmasına neden olmuşlardı. Kerameti kendinden ve nemalandırılan
bir gazeteci grubundan ya da futbol dünyasında etkili ama aslında beygir
mühendisi (at yarışçısı) elit kesimin korosundan kaynaklanan bu muhterem,
yakınlarının anlattığının aksine "şeytan"
lakabını futbol zekasından ötürü kazanmamıştır tam tersine bir durum oluşmuş
olup, belki bir kısım futbolsever hatırlamayabilir diye bir kez daha
hatırlatalım, bir milli maç oynanırken, tıpkı kendisine benzeyen bir spiker
tarafından "ne zekice bir davranış" mealinde başlatılan, hani bir
faul pozisyonunda, rakibin yerde yatarken ve de hakemin bu sakatlığı fark
etmediği anda topu hemen kullanarak bir gol attırmıştı ya, hani meslektaşlarını
faka bastırarak gol attırmıştı ya, hani ahlak, etik, fairplay, saygı, dürüstlük,
hoşgörü vs vs. hak getire ya. Peki, merak ettiniz mi; şeytan derken ilaveten nasıl
sıfatlar yüklendi bu beyefendiye…
Vallahi
ben demiyorum TDK sözlüğü bu kelime
için ne diyor; bakalım;
şeytan; 1. (din). Hz. Âdem'e secde etmediği
için cennetten kovulan, insanları Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe
yönelten cin, iblis. 2. (mec). Kötü
düşünceli, kötü niyetli kimse. 3. (sf).
(mec.) Çok kurnaz, uyanık (kimse).
Halk
efsanelerinde ve sonraki büyük dinlerde kötülüğün simgesi. Tiyatroda bu rolü
oynayanlar, bütün yanlarında korkunç yüzler bulunan deriden özel giysiler
giyerlerdi. Türk kukla tiyatrosunda kötü ruh simgesi olan tip. Halk
efsanelerinde ve Goethe'nin "Faust" adlı yapıtında "meplins
topheles". Orta Çağ oyunlarında kötülüğün simgesi. Bu rolü oynayanlar, her
yanında çirkin yüzler bulunan deriden giysiler giyerlerdi.
Etimoloji
sözlüğünün babası Nişanyan Etimoloji sözlüğünde ise, [ Codex Cumanicus, 1303] saytani erksis etkän [Şeytanı güçsüz kılan][ Hoca Sa'deddin Ef., Tacü't-Tevârih, 1574]
ol şeyṭānet-āyīn olan lāˁīn [o şeytanlık-düzen lanetli][ Ahmed Vefik Paşa, Lugat-ı Osmani, 1876] şeytan tırnağı: Tırnak piçi.
~ Ar şayṭān شيطان [#şyṭ faˁlān msd.] a.a. ~ İbr şāṭān שָׁטָן [#şṭn]düşman, iftiracı,
şeytan < İbr şāṭan שָׁטַן iftira etmek, kandırmak
Not: Batı dillerine Yunanca
vasıtasıyla Tevrat İbranicesinden geçmiştir. Karş. EYun satánas, Lat satan "şeytan".
Var
mı; iyi bir şey. İşte ben demesem bile, sözlüklerin dediği, işte bu.
Peki;
yahu be adam, bu fakir ülkenin kaynaklarını; transfer, prim, kamp harcamaları
ve tedavi harcamaları adı altında yıllarca, bedellerini ödeyenlerle dalga
geçerek kullandınız, şimdi de eski durumunuzu TV'lere kurularak yeni para
kazanma durumuna tahvil etmişken ve sizleri bir şey zannedip dinleyen hatırı
sayılır bir de kitle bulmuşken, adam gibi kimseyi tahrik etmeden yap işini
değil mi? Hayır ne gezer… Diğer taraftan, anlaşılır gibi değil canım yurdumda
bir milletvekilinin maaşı hatta Cumhurbaşkanının maaşın tartışılır, ama bu ve
benzerleri zevatın maaşları tartışılmaz, oysa ülkede bir Cumhurbaşkanı var bu şeytan
benzerlerinden binlerce var, ama ne gam, ne keder …
Şeytan efendi, kurulduğu TV
köşesinde, muhtemel ki önüne gelen herkes ile, sahip olduğu alay ruhsatını
elinde bulundurarak, bir yandan alay ederken, diğer yandan pasa ahlaktan söz
etmesi gerçekten anlaşılır gibi değil, hatta ettiği lafları hiç ağzına almaması
gereken kişilerin başında gelirken, futbolculuğunun en önemli döneminde,
Fenerbahçe’ye gitmeyi kafasına koymuş olmasına rağmen Galatasaray’dan (Ergun
Gürsoy) aldığı 500 milyonluk çekin üstüne yatar, sonra da Fenerbahçe’ye gider.
Tabii ki en doğal hakkıdır Fenerbahçe’ye gitmek, ama ayak oyunları yapıp
rakipten çek alarak değil, gidersin adam gibi o takıma imza atarsın, olur
biter, kim ne diyebilir… Ama ahlak seviyesini göstermesi açısından önemli
olduğunu düşündüğüm bu davranış sana pekte güzel yakışmıştı. Ama anlaşılan bunları
unuttuğumuzu düşünüyor, unutmadık şeytan efendi unutmadık. Şimdi bir grup karşı
çıkacaktır bu dediklerime ama onlara son bir şey daha hatırlatayım, Teknik Direktörlük
döneminde adamın nasıl bir başarısı var Allahaşkına ben bilmiyorsam da biri
bana hatırlatsın. Fenerbahçe gibi önemli bir takım ile Vanspor ve Karşıyaka
gibi döneminde 2. lig de şampiyonluk için her şeyi yapan yönetimlerin bulunduğu
kulüplerde nasıl bir başarısı var, ister alınan puanlar açısından olsun, isterse
de oynadıkları futbol kalitesinden olsun kim ne hatırlıyorsa yazsın söylesin de
biz de bilelim. Şimdi de güçlüden yana olma tavrını, siyasete bulaşarak devam
ettirmektedir, ne yazık ki futbolculuğunda da, yorumculuğunda da kendisine
inanan ve güvenen bir hayli insan(!!!) bulunmaktadır. Allah selamet versin bu
gruba... Bak daha kumara, at yarışına, maç tahmin ve bahislerine giremeden,
bana ayrılan yerin sonuna geldim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder