Salı, Şubat 07, 2017

ŞEYTAN

Futbolculuğunda oynadığı değil ama oynamadığı futbolun fazlaca ön planda olduğu, balık hafızalılar haricinde, kolay unutulacak cinsten değildir, bu pırpır futbolcu eskisini zamanında parlatmaya çalışanlar tarafından “yıldızları koruma kanunu” çıkarılsın diyerek gerek hakemlerin gerekse de rakiplerinin baskı altına alınması neticesinde top kendisine gelince kimsenin dokun(a)madığı alanda oynayan, hatta bu şartlar altında bile canım yurdumun en fazla sakatlanan sözde futbolcusuydu. Emin olun "banyoda sakatlandı" deyimi bile işte bu beyefendi yüzünden futbol edebiyatına dahil olmuştur, yani kolayca anlaşılacağı üzere adam, yolda yürürken, at yarışı izlerken hatta yatakta uyurken bile sakatlanma becerisi gösterebilmiş yegane beyefendidir. Mezkur yasanın çıkarılamaması yüzünden de, beyefendiyi parlatanlar yazdıkları/konuştukları köşelerinden rakip futbolcuları hedef göstermek ya da hedef tutmaktan asla ve kat'a geri durmamışlardır. Örnek mi; Trabzonspor futbolcusu Yesiç’in bir pozisyonda kendisine dokunmamasına rağmen sakatlanmış olmasıdır ki, Fenerbahçe’den akredite olarak basının köşelerini ele geçirmiş gazetecilerden kimse bu pırpırın futbol kişiliğine (kişiliksizliğine) ve dayanıksızlılığına bağlamamıştı ama mezkûr futbolcunun sanki vatandaşmış gibi, vatan haini nidaları arasında ülkeden kovalanmasına neden olmuşlardı. Kerameti kendinden ve nemalandırılan bir gazeteci grubundan ya da futbol dünyasında etkili ama aslında beygir mühendisi (at yarışçısı) elit kesimin korosundan kaynaklanan bu muhterem, yakınlarının anlattığının aksine "şeytan" lakabını futbol zekasından ötürü kazanmamıştır tam tersine bir durum oluşmuş olup, belki bir kısım futbolsever hatırlamayabilir diye bir kez daha hatırlatalım, bir milli maç oynanırken, tıpkı kendisine benzeyen bir spiker tarafından "ne zekice bir davranış" mealinde başlatılan, hani bir faul pozisyonunda, rakibin yerde yatarken ve de hakemin bu sakatlığı fark etmediği anda topu hemen kullanarak bir gol attırmıştı ya, hani meslektaşlarını faka bastırarak gol attırmıştı ya, hani ahlak, etik, fairplay, saygı, dürüstlük, hoşgörü vs vs. hak getire ya. Peki, merak ettiniz mi; şeytan derken ilaveten nasıl sıfatlar yüklendi bu beyefendiye…
Vallahi ben demiyorum TDK sözlüğü bu kelime için ne diyor; bakalım;
şeytan; 1. (din). Hz. Âdem'e secde etmediği için cennetten kovulan, insanları Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis. 2. (mec). Kötü düşünceli, kötü niyetli kimse. 3. (sf). (mec.) Çok kurnaz, uyanık (kimse).
Halk efsanelerinde ve sonraki büyük dinlerde kötülüğün simgesi. Tiyatroda bu rolü oynayanlar, bütün yanlarında korkunç yüzler bulunan deriden özel giysiler giyerlerdi. Türk kukla tiyatrosunda kötü ruh simgesi olan tip. Halk efsanelerinde ve Goethe'nin "Faust" adlı yapıtında "meplins topheles". Orta Çağ oyunlarında kötülüğün simgesi. Bu rolü oynayanlar, her yanında çirkin yüzler bulunan deriden giysiler giyerlerdi.
Etimoloji sözlüğünün babası Nişanyan Etimoloji sözlüğünde ise, [ Codex Cumanicus, 1303] saytani erksis etkän [Şeytanı güçsüz kılan][ Hoca Sa'deddin Ef., Tacü't-Tevârih, 1574]
ol şeyṭānet-āyīn olan lāˁīn [o şeytanlık-düzen lanetli][ Ahmed Vefik Paşa, Lugat-ı Osmani, 1876] şeytan tırnağı: Tırnak piçi.
Ar şayṭān شيطان  [#şyṭ faˁlān msd.] a.a. İbr şāṭān שָׁטָן  [#şṭn]düşman, iftiracı, şeytan İbr şāṭan שָׁטַן iftira etmek, kandırmak
Not: Batı dillerine Yunanca vasıtasıyla Tevrat İbranicesinden geçmiştir. Karş. EYun satánas, Lat satan "şeytan".
Var mı; iyi bir şey. İşte ben demesem bile, sözlüklerin dediği, işte bu.
Peki; yahu be adam, bu fakir ülkenin kaynaklarını; transfer, prim, kamp harcamaları ve tedavi harcamaları adı altında yıllarca, bedellerini ödeyenlerle dalga geçerek kullandınız, şimdi de eski durumunuzu TV'lere kurularak yeni para kazanma durumuna tahvil etmişken ve sizleri bir şey zannedip dinleyen hatırı sayılır bir de kitle bulmuşken, adam gibi kimseyi tahrik etmeden yap işini değil mi? Hayır ne gezer… Diğer taraftan, anlaşılır gibi değil canım yurdumda bir milletvekilinin maaşı hatta Cumhurbaşkanının maaşın tartışılır, ama bu ve benzerleri zevatın maaşları tartışılmaz, oysa ülkede bir Cumhurbaşkanı var bu şeytan benzerlerinden binlerce var, ama ne gam, ne keder …

Şeytan efendi, kurulduğu TV köşesinde, muhtemel ki önüne gelen herkes ile, sahip olduğu alay ruhsatını elinde bulundurarak, bir yandan alay ederken, diğer yandan pasa ahlaktan söz etmesi gerçekten anlaşılır gibi değil, hatta ettiği lafları hiç ağzına almaması gereken kişilerin başında gelirken, futbolculuğunun en önemli döneminde, Fenerbahçe’ye gitmeyi kafasına koymuş olmasına rağmen Galatasaray’dan (Ergun Gürsoy) aldığı 500 milyonluk çekin üstüne yatar, sonra da Fenerbahçe’ye gider. Tabii ki en doğal hakkıdır Fenerbahçe’ye gitmek, ama ayak oyunları yapıp rakipten çek alarak değil, gidersin adam gibi o takıma imza atarsın, olur biter, kim ne diyebilir… Ama ahlak seviyesini göstermesi açısından önemli olduğunu düşündüğüm bu davranış sana pekte güzel yakışmıştı. Ama anlaşılan bunları unuttuğumuzu düşünüyor, unutmadık şeytan efendi unutmadık. Şimdi bir grup karşı çıkacaktır bu dediklerime ama onlara son bir şey daha hatırlatayım, Teknik Direktörlük döneminde adamın nasıl bir başarısı var Allahaşkına ben bilmiyorsam da biri bana hatırlatsın. Fenerbahçe gibi önemli bir takım ile Vanspor ve Karşıyaka gibi döneminde 2. lig de şampiyonluk için her şeyi yapan yönetimlerin bulunduğu kulüplerde nasıl bir başarısı var, ister alınan puanlar açısından olsun, isterse de oynadıkları futbol kalitesinden olsun kim ne hatırlıyorsa yazsın söylesin de biz de bilelim. Şimdi de güçlüden yana olma tavrını, siyasete bulaşarak devam ettirmektedir, ne yazık ki futbolculuğunda da, yorumculuğunda da kendisine inanan ve güvenen bir hayli insan(!!!) bulunmaktadır. Allah selamet versin bu gruba... Bak daha kumara, at yarışına, maç tahmin ve bahislerine giremeden, bana ayrılan yerin sonuna geldim. 

Hiç yorum yok: