Pazar, Şubat 19, 2017

İSMET İNÖNÜ' YE ÇATMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

İsmet İnönü için son yıllarda inanılmaz çamur atma kampanyaları yürütülmektedir, bazı münkir, münafık, zındık ve gafiller bunları eleştiri diye yorumlamaktalar, lakin bu kabil kelamların neredeyse tamamı belden aşağı, kural dışı vurmalardır. Yani, her türlü siyasi tutum ve tercih üzerinden eleştiri, katıksız milliyetçilikleri ve bu uğurdaki acımasızlıkları üstünden eleştiri mümkün iken, neden "2 ayyaş" ve "veled-i zina" düzeyinde ahlaksız ve olsa olsa paparazzi düzeyinde konuşmalar ile hedef alınırlar, gerçi benim ve benzerlerim açısından sarih ve barizdir hedef, lakin ciddi bir oranda insan tarafından itirazsız kabul edilir ve papağan gibi de tekrarlanır, bu mezkur grup neden bu düzeyden salvo atış yapılır diye düşünmez, inanılır değil.

Şahsen benim de, siyasi tercihleri ve tutumları, muhaliflerine karşı hışımları, milliyetçilik ve asimilasyon üstünden yürüttükleri mücadele vs. vs. gibi birçok konuda çok ciddi eleştirilerim var ancak dönem, padişahlık ve sultanlık düzeninin tarafgirleri, şakşakçıları ve muhiplerinin saldırıları, emperyalizmin buhranları neticesi yaşanılan 2 önemli paylaşım savaşı (1. ve 2. dünya savaşları) hep göz önünde bulundurulmadan değerlendirmelerin yapılması doğrusu ve olsa olsa başka muradın tezahüründen başka bir şey değildir.

Burada birkaç başlık ile önemsediğim 2 farklı dönemde, hem de iktidarda iken, aldığı olabildiğince liberal tutum kendisinin, hiç te sonrakiler gibi, bitimsiz, katıksız düşmanlık gütmediğinin ifadesi sayılabilir. Mesela, kendisinin uzun yıllar asker olarak yaşamasına rağmen, bazı münafıklar tarafından, "askerlik görevinden imtina etmiştir" gibi subuk suçlamalar, Muhalefet Partisinin Genel Başkanı olmasına rağmen TBMM'de duruşma yasaklısı yapılması, seçim çalışmaları için gittiği, Kayseri ve Uşak'ta kendisine ciddi fiili saldırılar yapılmasına rağmen soğukkanlılığını kaybetmemiş, şekeri yükselmemiş, tansiyonu düşmemiş, fenalaşarak hastaneye kaldırılmamış, bayılmamış vs vs. Tüm Avrupa'yı kaplayan 2. savaşa rağmen, öyle ya da böyle, diplomasi ile asla ve kat'a fırsattan istifade diyerek, Osmanlı'nın yitirdiği topraklardan nasipleniriz diye düşünmeden, gaza gelip, hülyalara kanmayıp, bu ülkenin çocuklarının savaşa sürülmesini engellemiş olmasını bile içine sindiremeyen savaş lobisinin düşmanları fink atmakta ortada, inanılır ve anlaşılır değil...

Eleştiri yerine  düşmanlık ikame ederek, saldırıya geçen gafillerin, Cumhuriyet'in sırmalı, kademli ve kıdemli düşmanlarından biri olan, dönemin "vatan haini" ilan edilmiş sakıt bakanı, gazeteci ve mütefekkiri Ali Kemal'in (İngiliz ya da Artin Kemal) oğlu, sonradan diplomat olarak bulunduğu İspanya'da bir suikasta uğrayarak, eşini ve akrabasını kaybeden Zeki Konuralp'in Dışişlerindeki görev için sınava alınırken ve sonrasında da ataması için, babasının büyük husumetine şahsi ve siyasi olarak hedef olmasına rağmen, atama için kendisinden onay isteyenlere, herhangi bir engel göstermemiş olması ise asla unutulmaz ve unutulmamalıdır. Canım yurdumda sonradan yaşananlara bakınca konunun önemi daha da anlaşılacaktır sanırım, sadece, ilgi, bilgi ve feraset ve de araştırma gerekir, yoksa bildiği yanıldığına yetmeyen Aynaroz Kadısı kılıklı zevatın anlattıkları ile iktifa edilirse, canım yurdumun gençleri, emperyalizmin jandarmasının gazı ile, taaaa Kore'den Afganistan'a, oradan da Somali'ye kadar da asker olarak gönderilir... Eyyy gafiller tarih sizin bildiğiniz gibi değildir ve de zannettiğiniz kadar da "hay Allah yanıldım" diyerek sıyrılacak kadar basit sorumluluklar yüklemez omuzlara... Eeeeee tarih hocası diye, kerameti kafasındaki fes ile püskülünden menkul insanlar tayin ederseniz ve bunları muteber tarihçi diye düşünerek, anlatımlarını müfredatlara koyarsanız, vay geldi canım Yurdumun başına...

Bilindiği üzere CHP'nin 3. Genel Başkanı Bülent Ecevit olmuştur, partinin değişmez Genel Başkanı görüntüsündeki İsmet İnönü'nün, parti organlarının yenilenmesi seçimlerinde, Bülent Ecevit'in hazırladığı listenin kazanması sonucu, sadece Genel Başkanlıktan ve CHP den istifa ederek, milletvekili olarak çalışmalara devam etmiştir. Seçim kaybetmeyi sindirmiş birisi olarak ta, serinkanlılığını korumuş ve elini, kolunu partinin içinden çekmiştir. Asla, seçilen organları istifaya zorlamak gibi, ya da organ seçimlerini Genel Başkanlık yetkisini kullanarak, sonraları benzer durumlarda sıkça rastladığımız üzere, şeytana bile pabucunu ters giydirecek ayak oyunlarına tevessül etmeden, tabanın teveccühüne itibar göstermiştir. Sıradan milletvekili olarak görev süresi içinde vazifesini yerine getirmek gibi bir onurlu davranışın sahibi olmuştur.

Aslında, yapılan tüm saygısız çamur atmaların, asıl hedefinin rejimin ve laikliğin baş mimarı Mustafa Kemal'dir, ayan beyan görünen budur. Ancak, belden aşağıya vurma uzmanı bu muhteremler, benzerlerine diğer ülkelerde de rast edildiği üzere, 2. adam üstünden asıl hedefe salvo atışlara devam etmektedirler.

Son sözler yerine; Neyzen Tevfik'ten 2 beyit,

Esir iken mümkün müdür ibadet
Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet.

İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk’e dil uzatma şerefsiz
Sen anandan yine çıkardın amma
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.

Hiç yorum yok: