Pazar, Ağustos 23, 2020

VATAN HAİNİ NASIL OLUNUR?

 Şimdilerde moda ya, kim ki önemli bir koltukta oturur, bulunduğu makamın gücünü sınırsız ve sorumsuz hatta dikkatsiz, kontrolsüz, şımarıkça ve de ölçüsüz kullanır, sanki seçildiği süre için artık tüm bu sövmelere ve hakaretlere ruhsat sahibidir, her önüne gelene organlarını karıştırarak, saygısızca ve de fütursuzca hakaretamiz üstüne üstlük galiz kelam etmeye… Son 10 yıldır, artık ve nerdeyse, sigara içerken yakalanan bir garibe bile “hain” denilir hale gelindi…

Evvelemirde, biz “hain” nedir? Ne değildir? Kim, ne zaman ve nasıl hain sayılır? sorusuna makul ve mantıklı cevaplar arayalım… Hele hele bir de bunun kaymaklı ve katmerlisi vardır; “vatan haini” … Hay Allah, bunlara okkalı kelamlar etmek gerek ama ne yazık hukuki engeller var ve onlar muktedir, korkuyoruz ve susuyoruz… Şimdi; hainlik oluşması için bir akit olması gerekmez mi? Mezkûr akitte, taraflar anlaşmazlığa düşerse neleri açıklayabilirler neleri açıklayamazlar diye bir bağlayıcı hüküm olmaz mı? Taraflardan gücü elinde bulunduran akide sadık kalmaz ise görece güçsüz ilgililer nezdinde neden tenakuz oluştu ve neden giderilemedi konusunda açıklama yaparsa bu nasıl tanımlanmadır? Mezkûr akitin bir geçerlilik süresi olmaz mı? vs vs… Evet; gelelim başlıktaki sorunun cevabına, “vatan haini nasıl olunur?”, çok kolay, herhangi bir gücü oturduğu koltuktan menkul bir muktedirin fikrine aykırı düşün ama sadece düşün üstüne üstlük bir de açıkla, yandı gülüm keten helva, hemen yafta boynuna asılır. Bu kibir abidesi ve ne oldum delisi insanlara kimse sormaz tabii ki, “kardeşim sen kimsin de kendinde “hain” tespit ve tayin hakkını buluyorsun”, sonra arşın ve endaze kaçar maazallah…

Peki dün “ham yaptırmam” diye şiddetle karşı çıkılan projeye önemli zevat ile görüşmeler sonrası “kim ki karşı çıka hain biline” denilirse kendi beyanına ihanet olmuyor mu? Mesela mühim makam oturucusu olunca, rüzgâr gülleri ile ünlü Çeşme’nin mühimlerine hak mı oluyor rüzgâr gülüne dönüyor olmak? Ben yetki sahibiyim, bugün böyle derim, yarın şöyle, öbür gün öteki türlü, olmazsa D şıkkı… Kanımca bu kadar hızlı dönüş olunca, baş dönmesi, mide bulanması, göz kararması ile diz tutmaması da mukadderat oluyor.

Yazının konusu ve hedefi şüphesiz ki, meri yasalar ile tanımlanmış ve sınırlandırılmış yetkileri çerçevesinde, bizim kesemizden ya da dişimizden, tırnağımızdan arttırarak oluşturduğumuz bütçeler ile bizim işlerimizi görmek üzere seçilmiş siyasetçilerdir. Bu son derece net ve açıktır. Bu genel ve tüm siyasetçileri hedef alan tanım ve tariften hareketle gelelim; yerelde “Çeşme Ailem” çıkışı ile kapsayıcı ve kaplayıcı olacağını deklare eden “Reis”imize… Ne buyurmuş; “Çeşme’nin turizm projesine karşı çıkmak vatan hainliğidir” … Breh breh, kelama bakar mısınız? Yahu Reis Bey, neresinden başlayalım cevaplamaya bilemiyorum… Siz anladınız… Neyse ben de düşünülen “Yeni Çeşme Projesine” karşı hem de külliyen karşı olan birisi olarak, itirazlarımı, öncelikle teknik bilahare de sosyopolitik ve de en son da daire-i maarif açısından ve de nihayetinde nema ve mama düzeyinde analizler yaparak belirtmek istiyorum. Gerçi biliyorum, 2 önceki “Reis”te bu proje benim kaptırmam diyerek, 1 önceki “Reis”te açıktan desteğini deklare ederek, hepsi kendince bu işten politik hayatlarına ve Çeşme yorumlarına mütenasip beklentiler ile pozisyon tayin ediyorlar. Neymiş efendim, politik hayatlarına mütenasip, işte tüm mesele bu… Çeşme böylesine bir projeyi kaldırabilir mi diye kimse kafa yormuyor, ahali de 100.000 kişiye “istihdam” masalı ile hülyalara dalıyor. Koca Türkiye son 2 yılda bu boyutta istihdam yaratamamış iken, bu zevat muhtemel ki aritmetik, ekonomi, mantık, işletme temel bilgilerinden azade politik ilgi ve bilgileri ile masalsı anlatımlara gaz veriyorlar. Bilmem ne kadar “Golf sahası” yapılıp işletmeye açılacakmış, yahu siz mevcut nüfusun temiz su, atık su sorununu çözememişiniz, nüfusu mevcudun 10 katı arttırıp üstüne üstlük doğa ve su tuzağı golf sahalarının su sorununu çözeceksiniz, yahu Allah size akıl, izan, feraset üstüne de fikir ihsan eylesin. Üstüne üstlük mezkûr alanın önemli bir bölümü, Çeşme’nin ana su kaynağının toplama havzasını oluştursun ve siz bunu yok edin, havaalanı ve bağlantı yolları, golf sahaları yaparak… Bence, önce çöp vergisi adı ile ihdas edilen vergiyi su bedelleri içine türbanlayarak, bilahare de katı atık toplama vergisi ihdas ederek, yetmedi katı atık bertaraf tesisi vergisi uydurarak bu da yetmedi bahçe atıklarınızı gösterdiğimiz yere taşıyın diyerek varacağınız yeri belli ettiniz de, biz pazarlığı tutturmaya çalışıyoruz. Efendim bunları biz mi yaptık dediğinizi duyar gibiyim, evet vallahi parayı biz size veriyoruz, artık siz mi kullanıyorsunuz başkalarına mı veriyorsunuz bilemeyiz… Yok öyle kanun böyle tarifliyor, geçiştirmelerine de karnımız tok, biz Osman Özgüven ve Terzi Fikri vb bir alay örnekleri bilenleriz.

“Yeni Çeşme Projesi” diye yeniden ısıtılıp Çeşmemizin önüne konulan bu projeye karşı çıkanlara “Hain” yakıştırması yapan zevatın behemehâl kendi durumlarının tespiti için en yakın sağlık ocaklarına müracaatları memleketin hayrına olacaktır. Şimdilik bu kadar ile iktifa ediyoruz, iktifamızın gerekçesi sözümüzün bittiği manasına zinhar alınmamalıdır, sadece bu pozisyon alışların nerelere kadar gidebileceğinin uyarısıdır. Öyle iktidarı ele geçirip, ele “hainometre” alıp sağa sola sallamak ile hain tespiti yapılmaz, asla ve kat’a unutulmamalıdır ki, bizi işaret etmek için uzattığın elindeki işaret parmağı bizi gösterir iken diğer dört parmağın zatı alilerinize dönük olduğu hatırlatmamızı mazur görün. Lütfen, öyle yanlış anlaşıldım, yok kelamın bir kısmı cımbızla çekildi, gibi bizi aptal yerine koyacak beyanatlardan kaçının, size önerim hatta tavsiyem budur, yoksa biz bilesiniz ki, karşımızdakinin dudaklarını büzüşünden Ömer diyeceğini anlayan eğitimli ve donanımlı ve senin gibilere tur bindirecek kadar yaptığın işi iyi bilenlerdeniz. Sen kim oluyorsun da benim memleket severliğimi sorguluyorsun, oyumu alırken her şey güzel, sonra ben ne dersem o, de gettt. Neyse, kifayet-i müzakere…

 Sana Nazım Hikmet’in dizeleri ile ve şimdilik hoşkal diyorum;

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt

           hainiyim, ben vatan hainiyim.

Vatan çiftliklerinizse,

kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,

vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,

vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,

fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,

vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,

vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,

ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,

vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,

vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,

                            ben vatan hainiyim.

Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :

Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

1 yorum:

KARALAMA DEFTERİ dedi ki...

Çeşme'ye dayadılar püsküllü bela neoliberal politikacıyı. Bu abi de diğer neoliberaller gibi para da para, tahribat da tahribat diyerek karşı çıkanları galiba 4-5 ay önce hain ilan etmişti de galiba yazı sıralamasında gecikmişsin. Def-i bela etmeniz dileği ile. 2. Kez adaylığı engellene. Olmuyorsa yeni aday ile yola devam edile.