Cuma, Mayıs 13, 2022

POLİTİK ŞİDDET OLARAK İNSAN YAKMA

 

Bu ABD, bazı konulara dürbün tutar gereğinden fazla büyütür bazen dürbünü ters tutar gereğinden çok daha küçük gösterir, bazen de dürbünü kırar, olmadı gözü de çıkarır haydi gör bakalım der, hatta görmediğini de iddia eder üstüne üstlük… İşte ABD ve aveneleri duruma göre her türlü yalan, dolan, hile, hurda, dolap, desise, ne gerekirse yapar bunların yetmediği yerde savaş taşeronlarını devreye alır o da yetmiyorsa direk kendisi girer. Destabilizasyonun adeta babasıdır, dünyada… Dünyanın neresini karıştırmak istiyorsa neyi var neyi yok tam saha pres saldırıyor. Öyle bir saldırı ki bu saldırı, başta siyasi ve sosyal olmak üzere bankacılık, ticaret, imalat, askeri, endüstriyel, spor, kültür, akla gelen tüm sektörler tüm aktörleri ile kamu ve özel demeden her kesimi ve herkesi her daim kapsamaktadır. Dünyanın neresinde bir karışıklık varsa bilin ki orada ABD ya da aveneleri iş başındadır ya da iş tutmaktadırlar. Son dönem, Tunus, Mısır, Irak, Afganistan, Suriye başta olmak üzere Ukrayna, Gürcistan ve Venezüella, Sri Lanka, say say bitmez, mezkûr ülkelerin tüm karışıklığının müsebbibi ABD’dir. Bu konuda motivasyon, güdüleme ve propaganda yolunda sınırsız yayın ve basın organı kullanacaklar hem de gerek direk kendi finanse ettikleri ya da taşeronları ya da beslemeleri ya da muhipleri vasıtası ile…  

Bakın, bugün gelinen noktada ABD’nin Ukrayna savaşındaki sinsi ve hain rolünün nasıl planlandığı ve nasıl adım adım gerçekleştirdiğine yönelik bir operasyondan söz etmek istiyorum. Hani bazılarının “sütten çıkmış ak kaşık” muamelesi yaptıkları Ukrayna’nın “sağ sektör” (sektör prava) mensupları var ya. Hani onlar paramiliter güç iken bilahare Ukrayna resmi ordusunun ayrılmaz parçası haline getirildiler ya. Bakın faşistler neler yaptılar ve başta Ukrayna’nın ABD beslemesi yönetimleri bunlara nasıl göz yumdular… Adım adım bugünün temelleri atıldı… Bilindiği üzere ABD kendisini sevmeyenleri, protesto edenleri hülasa her tonda karşı çıkanları her türlü “politik şiddet” kullanarak bastırma ya da bastırtma yolunu tercih etmiştir. Bu politik şiddet akla gelen veya gelmeyen her türlü araç kullanımına açıktır ve emperyalizmin jandarması ABD için her yol mubahtır. ABD yakar, yıkar ama hep konuşulmaz, suçüstü yapılmaz, yargılanmaz, hep arada asıl suçluyu gizleyecek şartlar oluşur. 

Bu yazımda sadece ilgi duyanlar tarafından bilinen ya da hatırlanan Ukrayna’da ABD’nin yerli ortakları üstünden kullandığı “politik şiddet” enstürmanı “insan yakma”nın ve yakalanmamanın, suçu başkalarına yıkmanın, konuyu başka alanlara sallamanın muhteşem bir tatbikatından bahsedeceğim. Hani nasıl oldu da artık Rusya dayanamaz hale geldi sorusunun cevaplarından bir tanesi olarak. ABD ve şürekâsının cehennemin yoluna taş döşeme işi kapsamında, muhteşem çalışması neticesinde, hani riyakâr ve ikiyüzlü batıda, hani demokrasiye duyarlı ve ayarlı “Batıda” ve ne yazık ki batı basınında hiç yer almayan ya da arada derede küçücük bir haber şeklinde daha da kötüsü sanki bir futbol maçı için taraftar kavgası kıvamında gerçek ters yüz edilerek geçiştirilmiştir. Batının bilerek, isteyerek ve taammüden ve propagandanın babası Göebbels’i adeta mezarından çıkararak, ete kemiğe bürünen hale getirerek, “insan yakma” gibi alçakça bir eylemi görmezden gelmesi, yok sayması, ya da zımnen desteklenmesinin şahane bir örneği olarak hep hafızalarımızda kalacaktır. Bizler unutmayanlar safındayız ve bu yüzden asla ve kat’a unutmayacağız bu alçakça “insan yakma” eylemini. Nasıl ki; Sivas’ta 3 Temmuz 1993 tarihinde bir sanat festivaline katılanların bir otelde, “Madımak Otelinde” 37 kişinin yakılarak katledilmesini unutmuyorsak…

Ukrayna doğusundaki Slavyansk kasabasında Merkezi hükümetin gözü önünde kendisine bağlı güvenlik güçleriyle Ukrayna’nın Rus kökenli vatandaşları arasında çatışmalar devam etmekte iken, terörü tüm ülke sathına yaymak gibi, Batının kuklası Nazi yanlısı Banderas bakiyesi neo faşistler, Ukrayna’nın önemli liman kenti ve adeta hoşgörü ve barışın katıksız yaşanan kenti ateşin içine çekmenin yolunu bulurlar. Amaç ve murat bir taş ile birkaç kuş vurmaktır. 3 Mayıs 2014 tarihinde, Odesa’ya yaklaşık 200 civarında faşist gelir ve mezkûr tarihte, merkezi hükümetin uygulamalarını protesto eden bir grup sendikacının kurmuş olduğu çadırlara saldırır. Hem de nasıl bir saldırı, Molotof kokteyller kullanılır, Protestocuların bir kısmı yakındaki sendika binasına sığınırlar. Sonuç, sendika binası bu faşistler tarafından ateşe verilir ve maalesef 38 kişi yanarak can verir. Olayların başında yaşanan bu acımasız terör saldırısına güvenlik kuvvetleri sessiz ve seyirci kalır, müdahale etmez. Çıkarılan yangında sendika binasının birinci katı tamamen yanar, binaya sığınanların 30’u dumandan zehirlenerek yaşamını yitirirken, 8’i de ne yazık ki üst katlardan atlamak suretiyle yaşamını yitirir. Güvenlik kuvvetleri başlangıçta olaylara müdahale etmez, itfaiye ise yangını söndürmeye geç gelse bile yangına müdahale etmelerine müsaade edilmez. Şaşırdınız değil mi? Bazı yerlere ve bazı davranışlara nasıl da benziyor.

Evet, tüm bu gerekçeler bir ülkenin işgal edilmesinin yolunu açmamalı, zaten vahşice yaşanan tüm bu olayların daha büyük felaketlere yol açmaktan başka bir şeye yaramayacağı açıktır. Peki; mezkûr olaydan sonra, bugün içimizdeki bazılarının da, NATO’yu demokrasinin teminatı görenler yani, bu olayı görmezden geldiler, görmediler ya da gördüler sustular, her neyse… Ukrayna’nın gerçekleri şüphesiz çok farklı, bundan önceki batı yanlısı yönetim bu kaşıma olaylarını yavaş yavaş yürütürken şimdiki yönetim vites arttırarak ve çeşitlendirerek adeta kendi memleketinin bir yangın yerine dönmesine davetiye çıkardı. Şimdi çıkıp televizyon televizyon dolaşarak, batının parlamentolarına bağlandığı nerdeyse her gün “demokrasi havarisi” ve “mazlum” görüntüsü vermeye çalışıyor, Mr. Zelensky… Ama aynı Mr. Zelensky, neden bu “sağ sektör”, “C14” gibi faşist ve sivil terör yapılanmalarını resmi ordu memuriyeti tayini ile “Azov Taburlarının” oluşmasına hiç değinmez ve değinmeyecektir de, işte öyle. Çünkü Mr. Zelensky ve Mr. Biden seçildikten sonra Ukrayna krizini bırakın kaşımayı adeta kanatarak bu noktaya getirdiler. Peki; Mr. Biden’ın ülkesinde durum ne, onlar silah satıyor, yardım numarasıyla paralar cebe, insanları ölmüyor, binaları bombalanmıyor, havaalanları bombalanmıyor, adeta kentleri yerle bir olmuyor. Ya sizin ülkenizde durum ne, Mr. Zelensky. Sizin birinci göreviniz halkınızın yaşamını, sağlığını ve konutunu, işini ve aşını korumak değil mi? Bu savaştan çıkarınız nedir, tüm bu olanların yanında… Öyle suçu sadece Rusya’ya atarak tarihin yargılamasından kaçamazsınız… Biz suçunuzun ve yaptıklarınızın görülmemesi ve sadece mağdur numaranızdan sıkıldık ve usandık gayri… Bir durun memleketiniz bitiyor. Son söz, Mr. Zelensky’e; bir hilal uğruna ya rab, ne güneşler batiyor…

Hiç yorum yok: