Cumartesi, Haziran 04, 2022

ESNAF VE SANATKÂRLAR ODASI BAŞKANI OSMAN KÖFÜNCÜ RÖPORTAJI

 

Ruhi Mehmet Çilek: Sevgili Başkan; öncelikle merhaba deyip hemen konuya gireyim, daha önceki konuşmalarımızdan da bildiğim üzere, YENİ ÇEŞME PROJESİ’ne hem takdim usulü hem de içeriği itibari ile karşı olduğunuzu biliyorum, esasen de sizin daha önceki ALAÇATI PORT uygulamalarına da karşı duruşunu da göz önünde tutarak bir genel değerlendirme yapmanızı istiyorum.

Osman Köfüncü: Ben de hem Oda hem de kendi adıma görüşlerimi bir kez daha aktarma fırsatı verdiğiniz için, hoş geldiniz der YENİ ÇEŞME Gazetesine de teşekkürlerimi sunuyorum.

“Yeni Çeşme Projesine” geçmeden önce geçenlerde de bir basın açıklamasında değindiğim üzere önümüzde kötü bir örnek olan “Alaçatı Port” projesinden söz edeyim, 1998 yılında bu işin içinde idim ve olacakları gördüğümü ve sonuçlarını sezerek gerekli itirazlarımı ve karşı mücadelemi verdim. Orada, güzel tablolar çizilerek insanların ellerinden arazileri toplandı, kıyı koruma kanunu denildi aynı dönemde bir de baktık ki kıyı koruma kanunu delindi. Sıradan vatandaş olarak dededen kalma yeriniz var aynı yerde tuğla üstüne tuğla koyamıyorsunuz ama bu özel uygulamada kıyılarla ve çekme mesafeleri ile istediğiniz gibi oynuyorsunuz, bizim itirazımız şudur, ben geliyorum ve kocaman bir nizamiye kapısı ile karşılaşıyorum, denize ulaşma hakkımı kullanamıyorsam ilaveten kamuya da faydası olmayan bir proje ise… Denizin etrafı da tel örgü ile çevrili, oradaki konutlarda yaşayanlar da oraya giriş kartlarını kullanarak giriyorlar, dışarıdan girmek mümkün değil. Bir zümreye tahsisli bir alan hem de sadece konut alanı… Proje başlangıcındaki sunumda, deniz kenarında birinci katları insanların oturacağı, çay içeceği, yemek yiyeceği yerler gibi üst katlarda da küçük konutlar olabilir şeklinde takdim edilmiş idi. Sonuç ortada… Bu kötü örnek ortada iken çok muhtemelen de benzeri olma adayı bir projeye de baştan itibaren karşıyım. Şimdi adım adım karşı çıkış gerekçelerimi sıralamak istiyorum.

Evvelemirde Bakan Bey bizi bu toplantıya çağırmamış idi buna mukabil o günkü basında geniş yer alan açıklamamda sorulan bir soru üzerine ise; “herhalde çağırmak işlerine gelmiyordur” diye cevap vermiş idim. Dikkat ederseniz proje kapalı kapılar ardında yürütülüyor.

RMÇ: Sevgili Başkan; o zaman yerel yönetimi de çağırmamışlar idi diye hatırlıyorum, doğru değil mi?

OK: Doğrudur, hatta Belediye Başkanı Ekrem Oran Çakabey Kültür Merkezinde tepki toplantısı düzenlemiş idi ve ben de o toplantıya gitmiş idim. Tepki toplantısında destek vermek amaçlı bir de konuşma yaptım. Oysaki beklentimiz, Çeşme esnaf ve sanatkârlar odası olarak buraya çağrılmalı idik, bilgilendirilmeli idik, görüş bildirmemize imkân verilmeli idi. Ben görevim gereği üyelerimizin sorunlarının çözümü çerçevesinde, daha modern daha uygun ve uygar bir “Sanayi Sitesi” talebimi her gittiğim yerde ifade etmeye başladım lakin nereye gitti isem hep karşıma “Çeşme Gelişim Projesi” diye bir proje çıkmakta iken şimdilerde de “Yeni Çeşme Projesi” çıkmaktadır. Anladığım kadarı ile 2025 yılında bu proje hayata geçirilecekmiş, buna karşılık bizde diyoruz ki, bu işi aceleye getirmeyin lütfen, bu proje sınır ve kapsam açısından hala belirsiz, yeterince bilinmiyor ve tartışılmadı. Evet, siz bize projeyi detaylı anlatın karşılığında da biz size çekindiğimiz durumları ve tecrübelerimiz anlatalım, değil mi? Ne dediler, işte şu kadar konut, 500.000 nüfus, 100.000 istihdam… Takdim bu… Çeşme ile ilgili görüş aldığım tüm akademisyenler, Çeşme’nin genişlemeye değil gelişmeye ihtiyacı olduğunu söylüyor, gelişin diyorlar.

RMÇ: Yani hizmet ve imkân kalitesini arttıralım manasında, değil mi?

OK: Bugün; Ildırı köyümüzden Çiftlik köyümüze kadar sahil bandında 2 aya sıkışmış bir tatil, neredeyse de tamamen 2. Konuta teslim olmuş bir durum söz konusu, turizm bitmiş durumda. Bana da öyle geliyor ki, Ankara galiba bize bilerek böyle bir ortam yaratıyor. Aksi takdirde “rezidanslara” bu kadar izin veriliyor olması nasıl izah edilecek. Ben 1982 – 1997 yılları arasında “Altın Yunusta” çalıştım. Mart başında başlayan turizm sezonu Kasım sonuna kadar giderdi.

RMÇ: Bende 1974 te çalışmış idim, o zaman da dediğiniz gibi bir süre söz konusu idi.

OK: İlaveten Ildırı’dan Çiftliğe genişlemiş bu alanda birçok eksiğimiz var, mesela hala kanalizasyonun olmadığı bölgeler var, ben de tam da bu yüzden diyorum ki, önce siz buraları bir “geliştirin” sonra da gelin bana deyin ki, ben burada 5 tane golf sahası istiyordum ama gördüm ki tepki çok 2 tane golf sahası olsun, Atatürk Köyü olsun, ama bana derseniz yaklaşık 250 parseli otellere parsel parsel satacağız, bugün Sheatondan tutun, İnkim den tutun, Del Mar dan tutun, Dinç Otelden tutun vs vs otel hakları alınarak turizm amaçlı faaliyete geçilmiş ama sonra da rezidans a döndürülmüş, buna bir dur demek lazım artık. Bana tüm bunlara bakılınca öyle geliyor ki sanki bilinçli bir şekilde daralma yapılıyor. Normal parsellerde rezidans yaparsınız bu sizin hakkınız buna kimse karışamaz ama böyle de olmaz ki…

RMÇ: Yani, yerel ve merkezi zımni bir karar birlikteliğimi var diyorsunuz?

OK: Öyle olmasa bile ben öyle görüyorum. Bir taraf planlama yapıyor bir taraf ruhsat veriyor ise…

RMÇ: Çünkü inşaat ruhsatları bile artık Bakanlıktan onay alarak tanzim ediliyor…

OK: Olacak iş değil. Bizim itirazımız burada, Bakan Bey son açıklamasında şöyle söylemiş, “biz oradaki kamu kurum ve kuruluşlarından bilgi alıyoruz” diyor, ama böyle bir şeye de ben tanık değilim, kime sorulmuş bilmiyoruz ama bize sormamışlar. Ben yanlış anlaşılmasın, başta Bakan bey, Belediye Başkanı, Ticaret Odası Başkanı hepsine saygım var ama bunların kaç tanesi benim gibi 12 ay yaşıyor burada.

RMÇ: Bana göre senin ilaveten saydığın şahsiyetlere göre bir fazlan ise “yerel temsiliyete” sahip olmandır bana göre.

OK:  Tabii ki, benim önümde bir proje de yok aslında, şimdi bakıyorum da harita üstünde bir alan çevrilmiş… Bunun üstünden konuşulmaz ki…

RMÇ: Peki, Sevgili Başkan, proje büyüklüğünü biliyor musun?

OK: Proje bilgilendirmesinde alan büyüklükleri var da

RMÇ: Germiyan’ı bile içine alan bir projeden bahsediliyor galiba

OK. Bu büyüklükte bir projeden bahsediliyor ama biz ne olduğunu bilmiyoruz açıkçası. Ne yapılmak isteniyor bilinmiyor. Sevgili Belediye Başkanımın 2 adet talebi olduğu ifade edildi. Bir tanesi “sanayi sitesi” br tanesi de lojman olduğu söylendi. Proje alanında kalan oteller içi lojman yapılacağı söylendi. Bunları basından öğrendiğimiz kadarı ile biliyoruz. Peki, biz ne bekliyoruz. Şüphesiz ki bu masanın etrafında oturmayı bekliyoruz.

RMÇ: Bence de en doğal hakkınız bu, hem kurumun başkanı hem de temsiliyetiniz manasında…

OK: Mesela bana kimse demiyor, eğer sanayi sitesi mevzuu edilmiş ise, gel bakalım oda başkanı, senin kaç sanayi esnafın var, kaç dükkân olmalı, vs diye soran da yok, söyleyen de yok… Taaa başından beri Çeşmemizin maalesef bir “master planı” yok, bunun sancıları çekiliyor. 25 sene önce Dalyan yolunda idi sonrasında şimdiki yerine taşındı ve şimdi de şehirin göbeğinde kaldı. Bizim projemiz, eğer uygulanabilir ise, yenilenebilir enerjisi, geri dönüşümü, güneş enerjisi gibi detayları düşündüğün zaman artık 150 yıl Çeşme’nin böyle bir sorunu olmamalı. Gelin bunu yapalım, alkışı kim alır, oyu kim alır, o benim derdim değil, derdim ve muradım sorun çözülmüş olsun.

RMÇ: Peki, Sevgili Başkan, Belediye Başkanının söylediği ya da talep ettiği söylenen, sanayi sitesi ve lojman bu proje kapsamında mı olacakmış?

OK: Şüphesiz net bilinmiyor, ama hem İzmir Büyük şehir hem de Çeşme Belediye başkanının, böyle bir talebinin olduğu söyleniyor. Peki, bu talep nasıl karşılandı bilmiyoruz.

RMÇ: Ya da bu talep karşılandı mı?

OK: Biz hiçbir şekilde bilgilendirilmiyoruz. Yalnız Çeşme Belediye Başkanının sanayi sitesi ve lojman işini dillendirdiği söyleniyor. Bildiğimiz de maalesef sosyal medya ve basın aracılığı ile edinilen bilgiler.

RMÇ: Şimdi biliyorsun hem Çeşme Belediye Başkanının hem de Büyükşehir Belediye Başkanının önce muhalif olması sonra tekrar projeyi olumlu karşılaması gibi çeşitli durumlara göre pozisyon alınıyor olması sizin bu değerlendirmeniz ile ben de şöyle bir çağrışım yaptı. “Ya benim bu iki talebim karşılansın, muhtemel oy alanlarım genişlesin, ben de bu projeye itiraz edişimi sonlandırayım” yorumunu yapıyorum, doğru olur mu bu yorum?

OK: Ben öyle düşünmüyorum. Onlar öyle düşünüyorsa da o onların sorunu olur.

RMÇ: Öyle düşünmüyorsunuz, peki anlaşıldı.

OK: Sonuç olarak biz ne olduğunu bilmiyoruz, ayrıca konuşamıyoruz da tıpkı diğer konuları da konuşamadığımız gibi. Benim iddiam yeni cephe açılmasın şeklindedir. Şimdi bakıyorum ÇEŞTOB başkanı Core d’Azur örneği veriyor. Orası koruma planları olan bir yer ama… Çiftlik’ten Alaçatı’ya güney sahilinde turizm projesi uyarınca otellerin yapılmasını yıllarca bekledik, Alaçatı’ya havaalanı yapılacağı söylenince çok sevindik… Havaalanı nasıl olmalı diye o dönem görüşüm alınır iken de söyledim, küçük ve eğitim amaçlı bir havaalanı idi, beklentim. Şimdi bakıyorum da 250.000 nüfuslu kent 100.000 istihdam dediniz mi? Tablo çok değişir. Ben Çeşme’yi korumak istiyorum kollamak istiyor, geliştirmek istiyorum.

RMÇ: Peki, burada mali sorunları aşabilmek için acaba bir arsa rantı gibi bir görüntü veriyor durum? Sz ne düşünüyorsunuz bu manada?

OK: Başka ne düşünmeliyim ki acaba bilemiyorum. Kıyı koruma kanunu denilerek kanun delindi adam önden arabası ile giriyor arkadan yatı ile denize açılıyor.

RMÇ: Hala da yapılıyor, hem de karşı tarafa da geçildi…

OK: Artık Azmak Deresinde balık üremiyor. Biz “Çark Denizinde” sörf mü yapacağız, Port mu yapacağız, Marina mı yapacağız? Ben beklerdim ki, proje karşıya geçmesin. Ben beklerdim ki Bakan Beyin bize değer vermesini…

RMÇ: Sevgili Başkan, biz buranın en değerlisiyiz, biz buralıyız, biz buranın kurumlarının başındayız, buranın kurumları ile iş yapıyor, ilişki yürütüyoruz. Biz önemliyiz.

OK: Evet, kıyı koruma kanunu var ise, herkese geçerli olmalı, değil mi. Kıyılar halka açık olmalı, ben kıyıya gidemiyorsam orası benim değildir.

RMÇ: Peki, sevgili Başkan, proje kapsamında çok sayıda golf alanından bahsediliyor değil mi? İnanıyorum ki, siz Oda olarak, golf sahaları yatırımı, işletmesi, faydaları ve zararları konusunda bir çalışma yaptırmışsınızdır… Türkiye’de kaç kişi golf oynar, bunların ne kadarı Çeşme’yi tercih eder, toprak için nasıl zararlar oluşturur, telafisi ve giderilmesi vs vs. Yapımı ve işletme sırasındaki su ihtiyacı vs gibi detaylar ile su fakiri Çeşme’nin karşı karşıya kaldığı sıkıntı… Türklerin golf yapıp yapmadığı? Yapanların sayısı vs vs… Benim daha önceki dönemden golf yatırımı önerileri üstüne bir çalışma yapmış idim, gördüm ki, bir doğa katliamı olması yanında hiç de akla uygun bir yatırım değildir. Golf yatırımı ne yazık ki her yetkili tarafından hem de konuyu hiç bilmeden çok önemli bir turizm enstrümanı gibi anlatılıyor. Tam tersine bir doğa katliamı olduğu gibi mali geri dönüşü de olmayan bir yatırımdır. Peki, sizin bu konuda görüşleriniz nelerdir?

OK:  Daha önce de dediğim gibi 11 adet golf sahası planlanmış deniliyor. Yerlilerin golf yapmayacağı açık ve net. Peki; Çeşme’ye gelen turistler nerede… Travel Turkey, EMIT, ITV Berlin ve Hollanda fuarlarına gidilir sürekli. Dikkat ediyorum, kaç tane tur anlaşması yapıldı, ondan diyorum ÇEŞTOB başkanı bir aynaya baksın. Dünya da 3 tane turizm ön plana çıkıyor. Sağlık, Kongre ve spor turizmi… Sağlık için yerimiz uygun mu? Uygun yıl 2022 daha termal kür merkezi yok. Kongre merkezi kaldırılıyor, Sheraton otel kaldırdı, bakıyorum şimdi tüm bu olanlara “biz burada turizmi istemiyoruz demek ki” … Dünyaca ünlü “kite sörf” merkezi kabul edilen Pırlanta’da bu işin önü kesildi. İlaveten “inanç turizminde” yokuz. Turizmde yol haritası oluşmuş mu, hayır…

RMÇ: Daha da kötüsü, böyle bir niyetimiz de yok, görünen o yani…

OK: Bunlar açısından turizm sadece tanıtım galiba Çeşme yeterince tanınmış durumda, artık destinasyon olmak durumundayız. Esas itiraz konumuz mevcutta yapamadıklarımızı gerçekleştirme zamanıdır diyoruz. Şimdi diyor ki Bakanımız, Çeşme’nin kronik sorunu çok kısa sezonunun olması… Hem böyle söyleyip hem 2. Konut yapımına hız veriliyor, rezidans yapımına tam gaz devam ediliyor, neden bunlara hülle olduğu belli iken izin veriliyor. Bana göre Çeşme’nin yerleşik nüfusu 65.000 i geçmemeli. Hafta sonu ve yazlıkçılarımızla birlikte 400.000 ya da 500.000 olmalı bayramlarda da 1.000.000 ya da 1.500.000 olmalı.

RMÇ: Peki, Sn. Bakana göre “Yeni Çeşme Projesi” gerçekleşir ise Çeşme’de turizm sezonu mu genişleyecekmiş? Sen mevcut otelleri çalıştıramıyorsun, o da tamamı yerli turizme yoğunlaşmış. Peki, acaba şimdi eski oteller rezidansa dönerken acaba yeni oteller yapıp sonra onları da mı rezidansa döndürecekler, bunu anlamak mümkün değil vallahi.

OK: Bunu anlamak için zaten hep Alaçatı Port Projesini örnek gösteriyorum, başlangıçta, proje nasıl takdim edildi, dükkanlar, bankalar, restoranlar, kafeler olacak tı, oteller olacak idi, sonuçta ne oldu. Bize öyle bir oyun oynandı ki orada, oteller geriye atıldı, önlere evler yapıldı, sahibinden başkası giremiyor şimdilerde.

RMÇ: Başkan tamirci olursan yata gidersin o kadar da değil…

OK: Ben orada bahçıvan olamam, ben baktım orada çalışanlara, bölgemden çok az çalışan var, hepsi dışarıdan getirilmiş durumda…

RMÇ: Sevgili Başkan, dışarıdan gelenlerde sonuçta bizim insanımız… Burada dikkat çekmek istediğinizi şöyle anlıyorum, başta anlatılan ne, “yerel istihdam artırılacak”. Yalan, peki biz bize anlatılan bu masallara bu yalanlara bu kadar hızlı inanırsak bize yalan anlatılmaya devam edilir, şüphesiz, kural bu…

OK: İlaveten bahse konu toplantıda Sn. Bakan, Çeşme’nin tek tip pazarı demiş, toplantıda bulunan ÇEŞTOB Başkanı cevap verememiş. O zaman o görevi bırakacaksın…

RMÇ: Bırak sen asli görevini yapma ama git jeoloji mühendisliğine soyun, kireç taşı de, proje alanına… Liyakat böyle bir şey işte… Bilgisizliği had safhada iken ilgisizliğine dayalı inanılmaz bir özgüven patlaması yaşıyor anlaşılan…

OK: Siz bu kadar otel var iken bir şey yapmayın sonra kalkın yeni oteller talep edin. Siz, Altın Yunus, Ilıca, Radison Blu, Sheraton’u, Çiftlikte de birkaç otel bulunuyor, doğru ve amaca yönelik çalıştırın biz ihya oluruz, zaten…

RMÇ: 1970’lerde Altın Yunus, Ertan ve Turban otelleri ile zaten ihya oluyordu, Çeşme…

OK: ÇEŞTOB Başkanının bir Tv kanalında Çeşme’yi bu rezidanslar ihya edecektir açıklamasını da anlamıyorum. Aldığınız abdest ile kıldığınız namaz birbirini tutmuyor ise, ne diyelim.

RMÇ: Peki, üyelerinden tepki olmamış mı bu muhtereme… Dememişler mi “ya başkan sen neden böyle konuşuyorsun” diye…

OK: Olmaz mı, sosyal medyaya bile taşan tepkiler var. Bakan Bey bir tek ihale yapılmayacak diyor ama 200 ya da 250 adet otel parselini satacam diyor, ben anlamıyorum… Gazetecinin birinin “sürecin beklenmemesi durumunda kamu zararı yaratmayacak mı” benzeri bir sorusu üzerine Bakan Bey cevap vermemiş…

RMÇ: Cevap vermemesini siz neye bağlıyorsunuz, sukut ikrar meselesi olabilir mi, ne diyorsunuz?

OK: Vallahi ne diyelim… Şimdi bakın bu lekeli yerler “Mersin Limanında” bu projenin yapılacağı tam anlaşılmıyor. Biz bu yüzden hep master plan deyip duruyoruz, zamanında yapılmış bir master planımız olsa idi, bugün biz bunları konuşuyor olur mu idik? Hayır, Alaçatı Çakmak Ovası tarım alanı olsa idi, Karaköy’de hayvancılık yapılacak dense idi, Ovacık Ovası tarım alanı olsa idi… Bunlar konuşulur mu idi? Hayır. Şimdi gidin Ovacık Ovasına, Ovacıktaki Rahminin Kahveye oturun bir çay için bakın ova ne halde… Tarım alanı olduğu halde villa doldu… Buna dur diyen yok maalesef… Yaklaşık 5 yıl önce İlçe Tarım Müdürlüğüne başvurmuş idim, dönemin Kaymakamı da destek vermiş idi…

Şimdi tekrar bilgilendirme toplantısına dönelim. Ne deniyor, “farklı ekolojik temalara odaklanan farklı yörelerin de ürünlerinin yetişeceği bahçelerde proje içerisinde yer alacaktır” biz Ovacık’taki kavunu, beyaz soğanı, anasonun yok olmasına zemin yarattık şimdi gidip oralarda yeniden bahçeler oluşturacağız, “kireç taşı” olmasının yanında bir yandan yok ediyoruz, bir yandan yapacağız hayalleri kuruyoruz. Hani ÇEŞTOB’un “jeoloji mühendisi” başkanı ile Bakan Beyin söylemi arasında bir fark var.

RMÇ: Sevgili Başkan, proje lehine konuşayım derken sirkatin söylenmesi bu olsa gerek…

OK: Bakan Bey ilaveten diyor ki, “biz bu pazardakiçeşitlendirmeyi arttırmak istiyoruz”… Ben de diyorum ki, hepimiz zaman zaman “akademisyen görüşü” almak zorundayız, benim danışmanlığa başvurduğum akademisyenler, Çeşme’yi geliştirin diyor, genişletmeyin diyor, ben de diyorum ki, korunarak gelişelim. Mesela bu…

Önceleri, hatırlarsınız, Anıtlar Kurulu toplanıp Çeşme için yaygın bir SİT Kararı almış idi, ilk 2 gün kızmış idim sonra baktım bizi koruyacaklar görüntüsü var, çok sevinmiş idim. Bizi koruyacaklar, Allah Razı olsun, demiştim. Sonra, geçen sen idi galiba, birden SİT Kararları yumuşatıldı, çok üzüldüm… Bugün sıradan bir endemik üründen bahsedeceğim, kekik…

RMÇ: Çeşme kekiği değil mi?

OK: Artık, kekik kökünden sökülerek götürülüyor, bakın bu da sakız ağacı gibidir, ne kadar dikmeye çalışın söküldükten sonra olmaz. Bu kekik çok değerli ben katıldığım her toplantıda kekik konusunu hep anlatmışımdır. İnsanlar tabii ki ihtiyaçları kadar dallarından kesip alacaklar, ama bunlar kökleyip gidiyorlar… Olmaz… Bu beyefendi oradaki kekikleri göremiyor, bilmiyor tabii ki…

RMÇ: Uzmanlık alanı jeoloji olunca tabii…

OK: Bakan Bey; “esnaf ve sanatkârlar odaları birliği” ile işbirliği içinde olduklarını kaydetmiş.

RMÇ:  Ya Başkan gördünüz mü, sizinle işbirliği yapıyorlar ama ya siz fark etmiyorsunuz ya da söylemiyorsunuz…

OK: Şaka bir kenara, ben hemen Birlik Bakanı ile görüştüm acaba onlarla bir irtibat var mı diye, yok, böyle bir görüşme olmamış. Kimlerle görüştüklerin ben de merak ediyorum… Sayın Bakan diyor ki, Alaçatı Limanında sörf okullarının olduğu bölgede yapılamaya izin vermediklerini söylüyor. Peki, mevcut olanlar nedir?

RMÇ: Sevgili Başkan, muhtemelen onların kayıtları yoktur, kayıtsız olunca da görünmüyor tabii ki…

OK: Bu arada ilaveten de, Türkiye’nin en iyi programlanmış projelerinden birini gerçekleştireceklerini söylüyor Sn. Bakan… Koruma alanlarını arttırdıklarını söylüyor. Ulaşım ve su ihtiyaçlarına göre çalışma yapacaklarını, yerel dokuyu koruyacaklarını ve bu konuda halkın da görüşünü alacaklarını söylüyor. Hemen sokağa indim her gördüğüme sordum nerdeyse, ne Çeşme’de ne de Alaçatı’da bırakın sorulmayı, kimsenin benden daha fazla bilgi sahibi olmadığını biliyorum ve gördüm. Bi getirin projeyi bir görelim belki iyidir, değil mi?

RMÇ: Yok Sevgili Başkan bence bu projenin ne yapılırsa yapılsın iyi olma ihtimali yok… Neden olmaz biliyor musunuz? Ne dediniz kalıcı nüfus 65.000 civarı olmalı diyorsunuz, değil mi? Bana göre de 50.000 civarında kalmalıdır. Neden çünkü pik dönemlerde bu yerleşik nüfusun karşılığı 3.000.000 olacaktır. Bunun da manası Çeşme batar, çöker… Yolun yok, elektriğin yeterli değil, suyun yeterli değil, kanalizasyon uygun ve yeterli değil, arıtma yok, öyle merak etme yaparız ile olacak bir iş de değildir, bunlar… Bunları yapmaya kalkılınca anlaşılacak ne demek istediğim… Manası daha büyük karmaşa ve daha büyük çözümsüzlük… Bakın sevgili Başkan bunun karşılığı 10 yıl sonra müsilaj, hem de toptan ve her konuda…

OK: Benim anladığım bu yaklaşım, bir şehirleşme emaresidir. Burası şehir olmamalıdır. Burası bir Kuşadası olmamalıdır, bir Marmaris olmamalıdır. Ben laf olsun diye itiraz etmiyorum. Yaşam alanlarımıza girmeyin diyorum.

RMÇ: Peki Sevgili Başkan, proje alanının büyüklüğü ve yer aldığı alana bakılır ise, Çeşme’nin yegâne su havzasının tam tamına göbeği oluyor. Bizi yeniden “derin kuyu suyuna” mahkûm edecek bir tutumdur bana göre. Derin kuyu sularındaki arsenik riskini artık Melih Bey bile biliyor…

OK: Karareis’teki baraj bunun çözümüdür.

RMÇ: Çeşme Barajının su toplama havzasını neden yok ediyorsunuz Kardeşim? Tam tamına “bir hilal uğruna ne güneşler batıyor” tercihi bana göre…

OK: Şimdi diyorlar ki, Dubai böyle yaptı… reverse osmosis yöntemi ile denizden üretiyorlar… Bu enerji bedelleri ve kararlılığı ile bu işin yürütülmesi uygun değildir. Onlar sahip değiller idi ve alternatif yaratıyorlar. Biz yok edip yeniden üretmeye çalışıyoruz. Amerikanın yeniden keşfi bu olsa gerek…

RMÇ: Kuş Cenneti ile kısmen korunabilecektir umarım… Güzel ben gittim gördüm, yeterli midir bilemem ama faydası olacaktır şüphesiz…

OK: Şimdi oraya kuş cenneti dediler, ama tehlike geliyor. Ben yaşam alanlarımızın tehdidinden bahsediyorum. Mesela ben RES’lere karşı değilim ama kafamızın üstüne dikilmiş olmalarına itiraz ediyorum.

RMÇ: Biz nasıl ki komşumuz ile barış olsun diye çırpınıyoruz, aynı şeklide doğa ile barış istiyoruz…

OK: Şimdi bizim her şeye karşı çıktığımız gibi düşünmesin insanlar, mesela “Kale Önü Projesine” büfeler hariç alkış tutuyorum. Bunlara karşı çıkılınca da hemen “vatan haini” damgası vurulmasına da karşıyım. Ben vatanımı çok seviyorum.

RMÇ: Peki, Sevgili Başkan, senin tavrın taa Alaçatı Port’tan beri aynı, değişmemiş, ilk başta sen de masaya çağrılmamış idin, peki masaya çağrılmayınca “Çeşme’yi ham yaptırmam”  deyip masaya oturunca da aaa bu proje Çeşme’nin hayrına bir projedir saiki ile “hala ham yaptırmam diyenlere hain” demiş sonra da bilinen zigzaglar… Keza büyükşehir Belediye Başkanı da aynı zigzagları yaptı nihayetinde de her ikisi de bizim tarafa gelip tekrar projeye karşı oy açıklamaya başladılar. Sizce bu kadar yer değiştirmenin tavır değiştirmenin manası nedir?

OK: Tabii ki ben 3. Şahıslarla ilgili konuşmayacağım ama siyasi önde gelenlerden bir kısmı bu projenin maddi olarak İzmir Kemeraltı’na bile faydası olacak, ne oluyor demiştim. Buradan bir kazanç olacaksa önce projenin olduğu yere işlemeli dedik, bakıyorum şimdi 200 otel alanı 11 golf alanının bulunduğu Yeni Çeşme Projesinde 40 akademisyenin imzası bulunmaktadır. Bunun yanında 30 mimar, 18 şehir plancısı, 12 ulaşım uzmanı, 9 peyzaj mimarı, 8 sürdürülebilirlik uzmanı, 5 kentsel tasarım uzmanı ile 3 coğrafi bilgi sistemi uzmanı görev aldığı ifade ediliyor.

RMÇ: Bunu kim ifade ediyor, peki.

OK: Bakan Bey söylemiş.

RMÇ: Bu imza sahiplerinin isim listesi var mı orada Sevgili Başkan?

OK: İşte kocaman bir liste, Burdur Üniversitesinden, Balıkesir Üniversitesinden akademisyenler

RMÇ: Ege Üniversitesi var mı? Dokuz Eylül Üniversitesi var mı peki?

OK: Evet varlar, hem Ege hem de Dokuz Eylül var.

RMC: Bu ayıp onlara yeter de artar…

OK: Çeşme Belediyesi var.

RMC: Bravo onlara da bravo… Bunların üniversite erbabı olduğu bile tartışılır bence, ya bunlar her şeyi biliyorlar ya da hiçbir şeyden bilmeden siyaseten imza atıyorlar… Hatır imzası bunlar öyle görünüyor. Ne diyeceğiz artık. Bunlar kireç taşı teşhisi yapan beyefendi gibi hocadırlar herhalde. Oradaki koy’u görme, su toplama havzasını görme, önemli endemik bitkimiz kekik’i görme, gel kireç taşını gör… El insaf yahu vallahi…

OK: Hür irademle söylüyorum ki ömrüm olduğu sürece projeye karşı olacağım.

RMÇ: Başta da girdiğim üzere “barış teması” burada bir kez daha öne çıkıyor, yahu be arkadaş sen doğa ile niye kavga ediyorsun… Biz Yunanistan le de barış istiyoruz, doğa ile de barış istiyoruz. Biz her şey ile barış istiyoruz.

OK: Burada tüm anlattıklarım sizin arşivlerinizde yer alacak, ben kimseden icazet almadan, kimsenin fikrini tekrarlamadan, hür iradem ile neden karşı olduğumu anlatıyorum.

Ben sordum ve soruyorum “neden turizm fuarına çağrılmadık” diye, cevap bu konu turizm ile ilgili sizi ilgilendirmiyor denildi. Çok acıdır bu, ben 2.200 üyem ile birlikte Çeşme Turizmine hizmet ediyorum. Ama bunu bile bilmiyorlar. Dün Alaçatı’ya “Oteller çöplüğü” diyen kişi şimdi ÇEŞTOB Başkanı, ayrıca bugün turizm adına konuşuyor. Ban göre bu kişi derhal istifa etmelidir o görevinden… O ne diyor, aslında bilmiyor, benim Odamın 400 tane butik otel üyem var…

RMÇ: Sevgili Başkan, geldik sona, teşekkür ediyorum. Sevgili Başkan, eminim ki tarih, seni de, beni de bu projeye karşı notlarımız ve duruşumuz açısından haklı çıkaracaktır. Ama bitirmeden 2 küçük sorum var, bu konunun dışında. Yönetim Kurulundan ismini bildiğim ama söylemeyeceğim bir arkadaşınız üzerinden size rakip aday çıkarma çalışması geldi kulağıma hem de “sen Çeşmelisin Başkan ise Çeşmeli değil”  edasıyla kurgulanmış.  

OK: Şimdi şöyle, bunu duydum, çok üzüldüm. Ama adı geçen ilgililerle görüşmedim henüz… Ben buraya herhangi bir kurumun başındaki bir adamın işareti ile gelmedim, karşıma aday çıkabilir şüphesiz ama işaret edilerek değil. O günde Belediye Başkanı olan kişinin dükkânlara zabıta gönderdiği bilinmektedir. Buna rağmen kimseye küsmedim, kızmadım, seçim sonrası çiçek alıp dönemi Belediye Başkanını ziyarete gittim.

RMÇ: Peki Sevgili Başkan gelelim ikinci soruma, sen de Oda başkanları arasında aldığın süre açısından efsane olma yolundasın, şimdi bu efsaneliğin Belediye Başkanlığına evirilmesi gibi bir beklenti ya da plan var mı? Çünkü bize duyumlar geliyor, Osman Köfüncü Belediye Başkanı adayı olacakmış gibisinden…

OK: Bu düşüncelerinden dolayı insanlara teşekkür ediyorum. Teşekkür ediyorum beni oraya yakıştırdıkları için ama ben şu an Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanıyım. Haddimi de biliyorum. Evvelemirde benim ekonomim Belediye Başkanı adayı olmamam uygun değil.

RMÇ: Yani diyorsunuz ki, Belediye Başkanı olmak için sıkı bir bütçeye sahip olunması gerekmektedir.

OK:  Tabii ki… Eğer size birisi 5 Tl yardım ederse 500 Tl geri isteyecektir. Ben birilerinin adamı olarak bir yere gelmedim, gelmem de… Yalnız Belediye Başkanı da benimle bu konuda konuşmamış olmasına rağmen her yerde benim aday olduğumu söylüyormuş. Her gün beni bir farklı partiden aday gösteriyor.

RMÇ: Ancak bize ulaşan duyumlar Belediye Başkanı kökenli değil, hemen belirteyim.

OK: Olmamış şeyleri anlatıyor olmak siyaset yapmak değildir. Benim ağzımdan böyle bir şey çıkmadan kimse buna inanmamalı.

RMÇ: Teşekkürler Sevgili Başkan.

OK: Ben de teşekkür ediyorum.

 

 


Hiç yorum yok: