Pazar, Mart 31, 2013

ÇOK AYIP

KARADAĞ’a rüzgâr türbinleri kurularak elektrik enerjisi üretmek üzere lisans temin edilmesi, inşaat ve montaj çalışmalarına başlanmak üzere olması Çeşme’liler tarafından büyük ve artan bir tepkiyle karşılanmaktadır, bu kararı protesto amacıyla imza kampanyası başlatılmış olmakla birlikte, geçtiğimiz Cumartesi günü Çelebi Kafe’de yapılan toplantıya, CHP liler, AKP liler, İP liler de katılmış, adeta “mevzuu Çeşme ise gerisi teferruat” görüntüsü vermişlerdir. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda Çeşmeliler; Çeşme’nin sağlıklı bir geleceği olması için gösterilen bu çabaları, bu duruşu hep şükranla anımsayacaklardır.
Çeşmenin siyasi parti temsilcileri olmaları hasebiyle katılmalarının çok önemli olduğunu düşündüğüm CHP İl Genel Meclisi üyesi Hakkı Berksu, AKP Belediye Meclis üyesi Hüseyin Boyacı, Eski Belediye Başkanlarından Nuri Ertan, CHP Çeşme İlçe eski başkanlarından Çoşkun Vural yanında çok sayıda Çeşmesever ve duyarlı insanlar katılıp tepkilerini ortaya koymuşlardır. Teşekkürlerimiz Hakkı Berksü’ye, CHP den İl Genel Meclisi üyesi arkadaşımız toplantının şekline itiraz etmek kaydıyla, içeriğinin Çeşme’ye kıyılması tespitiyle olanca ciddiyeti ve siyasi desteğiyle zarfa değil mazrufa bakma hasebiyle katılmış olup kendisine sonsuz teşekkürler sunuyoruz Çeşme adına, ilk günlerde konu tartışıldığı dönemde mezkûr firmanın sahiplerinin evinde pasta keserek buluşan, bizim karşı çıkışımızı da küçümseyen yer yer dalgaya alan eski belediye başkanlarından (MDP-ANAP-MHP) Nuri Ertan’da ayrı bir teşekkür hak etmektedir, Hüseyin Boyacı’ya da ayrı bir yer ayıracaktır Çeşmeliler, ancak aynı tavrı TOKİ konusunda gösteremeyeceğinin anlaşılması ise kendisine destek verenler tarafından hayret ve üzüntü nihayetinde de eleştiri ile karşılanacaktır. Çoşkun Vural en önemli katkıyı taa başından beri verdiği için ise hep ayrı bir şekilde anılacaktır.
CHP üyesi İnşaat Mühendisi Hakan Kerman için ayrı bir paragraf açmak gerekir diye düşünmekteyim, çünkü Çeşme için Ulaştırma Bakanlığı tarafından Fenerburnu’nda (telgrafhane) açık deniz balıkçıları için yapılacağı açıklanan barınağa, dolayısıyla Çeşme liman katline ferman kabilinden olan projeye karşı ödünsüz tavrı, ilgili Bakanlık İzmir birimlerinde dilekçe ile başvurmalar da dâhil olmak üzere her türlü girişimi yapmış belki de partisinin İlçe örgütü ile ters düşme noktasına gelmiştir.
Toplantının sunuş konuşmasını yapan, AKP Belediye Meclis üyesi Hüseyin Boyacı, son derece sade üslup ve konuşması ile genelde herkesin beğenisi kazanmış olup, kendisine AKP Hükümetinin olumsuz karar ve davranışları nedeniyle ciddi tepkiler olmasına rağmen serinkanlı davranışını da sürdürmüştür, hele bir ara birisinin gelip provakif bir şekilde “enerji bakanının bir dilekçe ile istifasını isteyeceğim, sizde imza atarmısınız” gibi bir soru sorup hemen uzaklaşmasını, herhangi bir polemik olmaması için son derece ağırbaşlılıkla karşılayan Hüseyin Boyacı’nın tavrı takdire değerdi doğrusu.
Ortalıktaki dolaşmalarından ve sallanmalarından hareketle derviş sanılacağını düşünen ama mezkûr konularla pek ilgisi olmayan, toplantıya katılmadığı halde; içeriği ve konuşmaları bilmediği halde ahkâm kesen bir tanıdığımıza “sen ne düşünüyorsun bu rüzgâr türbinleri için” diye sorulduğunda, bende karşıyım ama toplantıyı karşı olduğum AKP üyesi biri düzenledi diye katılmadım, çünkü onun kafasında belediye başkanlığına aday olmak var o yüzden bu işleri yapıyor diye cevap veriyor, bu iddiasından da “yahu adam partisiyle ters düşerek bu işi nasıl başarabilir” sorusuna rağmen devam ettiriyor ve asıl bombayı da sona saklamış olmanın hazzıyla “sizi de dümen suyuna alarak peşinden sürüklüyor” gibi işkembe-i kübradan sallıyor. Yahu adam yanlış yerde ama bu konuda doğru tavır geliştiriyor diyoruz ama ne gam tasa… Bir insanın fikrini, analizlerini, eylemlerini, karşıtlıklarını beğenmeyebilirsin, kıyasıya eleştirebilirsin hatta tam tersi şeyler düşünüyor olabilirsin ama asla şunun bunun dümen suyuna girdin diyemezsin, adama sen kimsin derler, hatta hayatında 2 kitap okumadan, moda olduğu dönemde kendini devrimci saydın, şimdi geldin “aslına rucu ettin” aslanlar gibi ulusalcı/milliyetçi oldun, Allah yolunu açık etsin derler… Yahu karşındaki, dünyanın bir dolu ülkesini gezmiş önemli bir miktarında uzun süreli kalmış, çalışmış, biraz yabancı dil biliyor, senin hayatında okuduğun kelime sayısı kadar kitap okumuş, yaklaşık 35 yıllık inşaat mühendisi bir adama bu lafı söyleme cüretini nerden alıyorsun itirazlarını kaale almayarak, kerameti kendinden siyasi havanı da sahibinden menkul çalımlara devam edebilirsin, hamamda türkü çığıranlara da tıbbi tedavi uygulanmıyor nasıl olsa… Bu tür eylemlere katılabilmek için kendi iradesinin yetmediği, icazeti matah sanan, soba başından kalkmadan mırıldamayı tercih eden, sıkışınca da def-i bela kabilinden de şunu yaptık, bunu yaptık gibi janjanlı ahkâmlar kesen fikri zaruret, hatta fikri munkabız böyle çocukça yaklaşımlar gösteren kişilerin, memleket meselelerine önerdiği çözümlerde çocukça olur ama ne gam, ne tasa…
Çeşme’nin korunması için hayati önem taşıyan Fenerburnu Balıkçı Barınağı ve Karadağ Rüzgâr Türbinleri gibi 2 konuda; AKP Belediye Başkan adayıyla benzer tavır geliştirmek, onunla birlikte aynı platformda bulunmak AKP ye destek verileceği anlamına gelmeyeceği gibi, AKP ye toptan eleştiri yapıyor olunması da bizi CHP li de yapmaz. Güzel Çeşme’nin limanının yeterince doldurulmuş olmasını kabullenmemek adına ve doğal güzelliklerinin katledilmesine dur denilmesi adına yapılan her çalışmada aynı düşüncede olduğumu hissettiğim her insanla birlikte olmaya da devam edeceğim, TOKİ gibi bazı özel yasalarla tahkim edilmiş kuruluşlar eliyle ya da kamu kurumlarından üretilmiş kararlarla kendi cüzdanlarından başka hiçbir şey düşünmeyen kuruluşlar ya da şirketler eliyle, genelde Canım Yurdumun özelde de Çeşme’nin talan edilmesine dur demenin kaçınılmaz bir vatandaşlık görevi olduğu bilinci ile bundan önce olduğu gibi bundan sonrada kafa yormaya ve çaba sarfetmeye devam edeceğim, bundan kimsenin kuşkusu olmasın, tek başıma olsam da…
İnsanlar tabii ki zaman zaman birbirlerinin dümen suyuna girmiş gibi görünürler, ancak bu birkaç nedenle olabilir, ya dümen suyuna girdiğiniz iddia edilen insanın sizin gibi düşündüğünü görürsünüz ya da fikirlerine katılırsınız ya da o sizi yaratılan cüzdani cazibe ile etkisi altına alır ya da siyasi ikbal beklentileri itibariyle bazı odakların etkisinde kalırsınız, kendi adıma şu kadarını söyleyeyim, toplantıda da beyan ettiğim üzere konuyla ilgili herhangi bir hukuki ve teknik bilgi eksikliği ve gereksinimimiz yoktur, kendi adıma günlük politika içerisinde hangi makam ve mevki olursa olsun bulunmayacağım, zaten böyle bir beklenti içinde olmadığımı bilenler bilir, çok şükür ki bugüne kadar kimsenin kapısında el pençe divan durmadım bundan sonra da durmayacağım, bu anlamda hiçbir siyasi ve ikbal ikbal beklentim bulunmamaktadır. İnsanların tabii ki böyle düşünmelerine engel olamam ama şurası muhakkak ki insanları işkembe-i kübradan bu kabil ithamlara hedef tutarsanız, karşınızdakilere de benzer düşünme hakkı tanırsınız bu durumda, yani kolaylıkla biride çıkar size başka ya da benzer şeyler söyler… Bu genç iken arkadaşlarına uyar, evlenince de eşine uyar gibi Osmanlı hatun teşhisleri ile bilimsel olmaya kalkmayın, öyle adamın 2 hareketi ile tüm hayatına yönelik niyet okuyuculuğu da yaparak komik olmayın… Bizler bu nobran, tepeden bakan, seçkinci, sadece ben bilirim edalı bakışlara yabancı değiliz, o kadar yabancı değiliz ki onların aslında bildiklerinin yanıldıklarına yetmediğini de biliriz ama bunu nezaketimize ve uzun yıllara dayalı hukukumuza binaen suratlarına vurmayız, aman bari buncacık da düşüneverin gari… Hani konumuzdaki durumunuz; Neyzen Tevfik’in meşhur fasulye ve sırık hikâyesine çok uygun düşer, eğer ihtiyaç olursa birgün size anlatıveririz bunu…
Diğer taraftan da birileri de yasal olarak bir şey yapmak mümkün değil, yok bu konu ilgili makamlarda önümüze gelince zaten reddettik ama yine de yapıyorlar diyor ya bu yaklaşıma kargalar bile güler, eğer iş böyle anlaşılırsa zaten orada 2014 te rüzgâr türbinleri “yeşerecektir” o nedenle iş işten geçmeden herkes karşı çıkmalı, hatta ilaveten Belediye öncülüğünde büyük bir imza kampanyası başlatılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, hayatı tanımlamada tarih boyunca sürekli nitelikli azınlıklar niteliksiz çoğunluklardan daha etkilidirler, bu görülmüştür, bu nedenle bu günkü katılımcıların sayısal düşüklüğüne rağmen davanın haklılığı, eğer gösterirlerse katılımcıların kararlılığı, bu davanın sonucunu tayin edecektir.
Bu yazı pek sevmediğim hatta tercih etmediğim bir üslup ve içerikte yazılmıştır, okurlarımız arasında bu üslubumu yadırgayacaklardan peşinen özür dilerim, bu ise sadece ve sadece hiçbir şey yapmadan ortada çok şey yapıyormuş gibi davranıp, kasım kasım kasılan ama aslında muktedirlerin değirmenine su taşıyanlara, o da anlarlarsa, lütfen bilmediğiniz konularda konuşmayın, konuşmayın ki sizi derviş bellemeye devam etsinler, konuşmayın ki sırlarınız dökülmesin kabilinden bir uyarıdır…
Kaypaklıkla tarafsız kalmak aslında gemisini yürütene destek olmak demektir… Niyeti olmayanların bol olduğu memlekette yaşamak zordur tabii ki… Zaten niyetsizlerin yönetiminde de geldiğimiz noktanın parlaklığı herkesin malumudur…
Karadağ’ımıza göz koyanların inadına; 6 Mayıs Hıdrellez kutlamalarının Karadağ’ın tepesinde kutlanmasını önerisini canı yürekten destekliyor, Çeşme Belediye Başkanından da mezkûr tarihte tepeye ulaşılabilmesinin altyapısının yapılmasının talimatını vermesini bekliyoruz. Yeni ihdas edilecek yolun bir bölümüne; “Çolak Ali”, diğer bölümüne de “Becuri yolu” adı verilmesi önerisine de kocaman bir alkış tutuyoruz, büyüklerin yâd edilmesi adına…

Hiç yorum yok: