Çarşamba, Mart 22, 2017

HİTLER'İN DESTEKÇİSİ THULE CEMİYETİ ve BÜYÜK SERMAYE-1

Bir önceki yazımda; Adolf Hitler ve egemenler tarafından seçilme ya da bir anlamda tercih edilme vasatı üstüne ve kendisini tercih eden egemenlerin bir kısmı üzerine, Almanya'nın açıklanan gizli belgeleri ışığında, bir miktar bilgi aktarımda bulunmuş idim. Şimdi ise, Adolf Hitler'in tercih edilmesinin vasatını oluşturan, tüm Nazilerin manevi babası, başöğretmeni ve manevi Führeri Rudolf von Sebottendorff tarafından kurulan Thule Cemiyeti, Aryan ırkın üstün ırk oluşu üstünden yaratılan siyasi vasatın ülke yönetimine matuf her türlü girişimi ve gerekli hamleyi gerçekleştirmek üzere, kimilerine göre cemiyet, kimilerine göre tarikat, kimilerine göre ocak, kimilerine göre topluluk (cemaat) olarak 1918 yılında kurulmuştur.

Emperyalizmin dertlerine çözüm aradığı 1. Paylaşım savaşı da (1. dünya savaşı) tarafların rıza göstereceği manada çözüm getirmeyince, çalkantılar sürmekte, tüm kapitalist dünya buhrandan hala kurtulamamış ve konumuz özelindeki Almanya'da da çalkantılar bir türlü bitmez, kriz daha da derinleşir. Kurt dumanlı havayı sever şiarı mucibince, Alman sağcıları, milliyetçileri ve gericileri ortalıkta fink atmakta ve buhrandan, kerim ve güçlü devlet nasıl çıkartılabilirim formülü peşinde koşmaktadırlar. Formül bulunmuştur, 13 Mart 1920'de, tarihe "Kapp Darbesi" diye geçecek bir hükümet darbesi gerçekleştirirler. Bir sürü kaynakta Amerikalı ve gazeteci diye gösterilse bile esasen bir Prusyalı gerici, yobaz ve diktatörlük yanlısı olan, esasen de bir general olan Wolfgang Kapp, yönetici zümrenin en sağ ve milliyetçi kanadı ile birlikte, faşizan karakterli, sonuçta başarısız olsa da, nihai amacı ve hedefi olan Nazizm'in iktidar arayışlarına tercüman olup yol veren bu darbenin lideridir. Gerçi dönem itibariyle, mezkur darbe başta komünistler olmak üzere, sosyal demokratlar ve diğer tüm demokrasi güçlerinin etkili karşı durması ve işçi ve memurlarını genel grevi neticesinde geri püskürtülmüş ise de, yukarıda bahse konu Thule cemiyeti ve benzerlerinin, kara propaganda ve büyük sermaye destekli çalışma ve saldırıları neticesinde ibre tekrar onların lehine dönmüştür. Diğer taraftan Thule Cemiyeti, bunun dışında yapılabilecek hamleler üstünde bıkmadan usanmadan çalışır durur, artık Almanya Burjuvazisi ve onların siyasi aktivistleri niteliğindeki sağcılar ve gericiler, Kapp darbesinden gerekli dersleri çıkarmışlar ve darbe ve şiddet yolu yerine iktidarı seçim hileleri ve karar vericilere baskı yolunu denemeye karar verirler. Almanya işçi ve memur hareketinin örgütlülüğü ve gücü ve de nihayetinde başarısı karşısında, nasıl bir yol bulunacak arayışları çerçevesinde, Almanya Demirçelik devi Stinnes patronu dönemin ABD büyükelçisine; " Gerekli olan her şeyi yapabilecek bir diktatör bulmak gerekli. Bu insan bizzat halkın içinden gelmeli ve halkın dilini konuşmalıdır; böyle birine sahibiz" diyerek de Adolf Hitler'i kast ederek, asıl ve büyük hedefin ne olduğunu belli etmiştir. Bu kapsamda, özellikle "büyük buhran" diye tarihe geçen kriz sonrasında Almanya büyük sermayesi, bankacı Baron Kurt von Schröder’in villasında bir araya gelerek, nihai kararı verirler, her türlü yol mubah tespit ve tayini ile Nazileri ve onların lideri Adolf Hitler'i hükümet edeceklerdir. Yani Hitler'i öyle iddia ettiği gibi milyonlarca seçmen iktidara getirmemiştir.

Almanya teknoloji devi Siemens’in İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarında, insanların yakılması işleminde kullanılmak üzere fırın inşa ettikleri sır değildir, üstelik kendileri gibi ailelerini de öldürecek olan fırınların inşasında kamplardan getirtilen Yahudi tutukluların çalıştırıldığı ve bu yolla da servetlerine servet kattığı herkesin bilgisi dahilindedir.

Günümüzün ilaç devi Bayer, Nazilerin gaz odalarında kullandıkları Zyklon B gazının üreticisi IG Farben’in bir alt şirketiydi. Gaz üretiminin dışında, "Ölüm Meleği" olarak tanınan Nazi doktor Josef Mengele’nin deneylerine de destek veren IG Farben, savaş sonrasında Bayer tarafından satın alındı. Bayer’in ayrıca aspirinin gerçek mucidi olan Yahudi biliminsanı Arthur Eichengrun’un yerine Ari ırktan gelen Felix Hoffmann’ın ismini kullandığı da bilinmektedir..

Krupp, Essen bölgesinde yerleşik 400 yıllık geçmişe sahip Alman aile. Aile, sanayici geçmişi, çelik, silah ve mühimmat üretimiyle ünlüdür. Aile şirketi olan Friedrich Krupp AG Hoesch-Krupp Nazi rejimine verdiği destek neticesinde  20.yüzyılın önde gelen şirketlerinden olmuştur. 1999 yılında Thyssen AG ile birleşerek ThyssenKrupp AG adını almıştır.

Günümüzün teknoloji devi; Siemens, Hannesmannröhren-Werke AG olmak üzere, tüm iştirakları ile Nazizmin hizmetinde olmuştur.

Löewe; başta Mauser silah Fabrikaları, Alman silah ve mühimmat fabrikaları, Alman-Atlantik telgraf şirketi başta olmak üzere tüm iştirakları ile Nazizm'in hizmetinde idi.

Peki, endüstri kuruluşlarının yanında, destek veren bankalara bakarsak, nerdeyse tüm bankalar Nazizm'in destekçisi olmuşlardır, Deusche Bank, Dresdener Bank, Darmstaetter Bank, Bleichroeder Bank, Oppenheim Bank, Speyer Bank, Mendelssohn Bank, Warburg Bank, Arnold Bank ve diğerleri.

Bu yazı ile birlikte Adolf Hitler ve Nazizm üzerine yazılarımı sonlandırıyorum, ahsenü'l-kasas'ın sonuna gelinmiştir..

Hiç yorum yok: