Yıllar önce, Can Dündar’ın şu
anda adını hatırlayamadığım bir kitabını okurken, tam da bir ibretlik farikası
kabilinden bir hisse, sonraları başka kaynaklarda da bulunan bu hikâye, “takıldığı zaman karşınızdaki kızları çırılçıplak
gösteren gözlük” spotu ile satışa arz edilen ve satıcılarını anladığım
kadarı ile ticari olarak bir hayli mutlu eden bir çalışma…
Abuk subuk gazetelere
verilen reklamda; “Karşınızdakileri
çıplak görmek istemez misiniz? Bu hayalinizi bir gözlük satın alarak gerçekleştirmeniz
mümkün!..” spotu ile bir reklam kampanyası yürütülür… Aslında kül
yutmadığını zanneden canım yurdumun zeki, çevik ve iyi ahlaklı insanlarını
yoldan çıkarma hedeflenir… Aslında canım Yurdumun insanı, asla böyle bir
beklenti içinde değildir ama ahlaksız ticaret erbabı insanlar vardır ve zeki,
akıllı, bilgili, iyi huylu, müşfik, temiz duygulu, safiyane düşünceli, yüksek
ahlaklı, namuslu insanımızı yoldan çıkarmaya ahdetmişlerdir ve şimdi onlar
sahnededir. Yoksa bizim zeki, çevik ve iyi ahlaklı insanımızın aklında ve
fikrinde bu tür sapıkça düşünceler barınamaz, zaten söylendiğine göre toplumumuzun
%90’ını da Müslüman, Müslüman toplumlarda bu olmaz, siz bakmayın öyle pedofili,
zoofili, nekrofili, ensest durumların anlatıldığına, olmaz zinhar olmaz bu
topraklarda… Su damacanası ile olan ilişki bile ziyadesi ile yalan ve abartıdır…
Varsa yoksa kötü niyetliler, ajanlar, provokatörler ve yoldan çıkarıcılar… Ne
yapıyorsa onlar yapıyor… Yalancı ve abartıcı basın da üstüne üstlük…
Neyse bu faslı fazla
uzatmayalım, bana yalaka diyen olursa şimdiden söyleyeyim ki kendileri benim
tam iki katımdır… Gelelim yaşananlara…
İsmi
saklı bir şirket, büyük boy gazete ilanları ile veriyor bu güzel müjdeyi... Reklam
“Karşınızdakileri çıplak görmek istemez
misiniz? Bu hayalinizi bir gözlük satın alarak gerçekleştirmeniz mümkün!...” Reklama
bakınca, istenilen miktar paraya kıyıp üstelikte filan tarihe kadar acele
davranıp sipariş verişeniz büyük tenzilat ta cabası, satışa sunulan bu özel gözlükten
satın alıyorsunuz, etrafınızdaki insanları giyinikken, takıyorsunuz bu özel ve
tılsımlı gözlüğü, aniden insanları çıplak görme şansına kavuşuyorsunuz. Artık kimsenin
giyinik olması size sökmüyor, bu özel gözlüklerle kıyafeti delip geçecek
gözleriniz, karşınızdakinin teninin en mahrem ayrıntılarıyla buluşturacakmış sizi...
Hayatı bütün çıplaklığıyla görebilecekmişsiniz… Canım yurdumun insanına ne hoş
bir hayal, ne hoş bir fantezi… Gazete bu ilanı yayınlayamayız, ahlaki, sosyal
ve ticari sakıncaları vardır demiyor, yayınlıyor, ilanı gören ya da bu tür abuk
subuk ilanları takipten keyif alan bir grup abuk subuk insan da, yahu böyle bir
şey olur mu sorgulaması yapmadan, yahu etrafımda anam var, bacım var, komşum
var, teyzem var, kardeşim var demeksizin, sunumun tılsımına kapılıp derhal
satın alıyor… El insaf… Tabii ki bir de böylesine seviyesiz, terbiyesiz ve
utanmaz, gözü paradan başka bir şey görmeyen, ticaret erbabı var… Peki tüm
bunlar olurken, kanun uygulayıcıları neler yapmış, bilmiyoruz ama muhtemelen
serbest piyasa biz bir şey yapamayız denilip, izlenmiştir olay aman aman bir arbede,
bir kavga ve bir cinayet olmasın diye…
Şimdi
de satın alanların, satın aldıktan sonra neler yaşadıklarına bakalım. Bu tılsımlı
gözlük yaklaşık 125 bin kişi tarafından satın alınıyor, sadece 16’sı gözlüğü
iade ediyor, işe yaramadığı, dolandırıldıkları nedeni ile 587 muhterem ihbarda
bulunuyor, peki ya kalan yaklaşık 124 bin 500 kişi ne yapıyor? Bence onlar
açısından dört ihtimal görünmekte;
Birinci
ihtimal; tılsımlı gözlük gerçekten işe yaradı ve etrafındaki insanları çıplak
gösteriyor. Mutlular. Bu başarıya ulaşan on binlerce vatandaş şu anda yurdumun
sokaklarını bir çıplaklar kampında bulunuyor gibi adımlıyor. Onlara göre bu 16 kişi
“gözlüğü kullanmayı beceremediğinden, başarılı olamadı” ya da “gözlükler bozuk
çıktı” dediler ve gözlükleri iade ettiler.
İkinci
ihtimal; Gözlükler, ne yazık ki vaat edileni göstermiyor ama gözlük gelene
kadar “röntgen yapma” fikri onları teslim alıyor, fikrin ağır basması nedeniyle
sunum-beklenti gazının kudretiyle hala gözlüğün çalışmasını bekliyorlar.
Üçüncü
ihtimal; muhteremler, gözlükleri takıp, çıplak görmeyi hayal ettikleri kişinin yanına
gittiklerinde nasıl bir kazık yediklerini anladılar, ama “aptal” ya da “keklenmiş”
diye damgalanmamak için seslerini çıkarmadılar.
Dördüncü
ihtimal; eee bu işlerde böyle iş kazaları olur, ya çalışsaydı, yaşamıştım,
edasıyla verdikleri paranın da üstüne, kayıp-kazanç kardeştir düşüncesi ile bir
bardak soğuk su içtiler.
Satın
alan uyanıkların ne kadar zeki, çevik ve ahlaklı olduğu bir kenara, kimse satın
alan bu puştlara “yahu utanmıyor musun da insanları çıplak görmeyi arzuluyorsun”
dememiş te anlaşılan. Çok muhtemeldir ki, parayı denk getirip satın alamayanlar
ise hala hayıflanıp durmakta ve bunu alacakları güne yönelik hayal kurmaya
devam etmektedirler.
Sonra
sen, Aziz Nesin, çoğunluğa bir sıfat yükledi diye mahkemelere koşacaksın, yine
bir film aktristi ya da manken bir kızcağız, kendini çoban ile kıyaslayınca kızacaksın,
hadi oradan…
Bu
minvalde son günlerde dinlediğim en güzel hikâye de; Gazeteci Yılmaz Özdil’den;
“Playboy yıldızı Anna Nicole
Smith, haftada bir gün sırf zevk için Edirne Genelevi’nde ücretsiz hizmette
bulunuyor sayın seyirciler” diye haber yaptılar. Kapıda kuyruk oldu iyi mi? Hâlbuki...
Özel televizyon furyasıyla başlayan abuk sabuk habercilikle alay ediyorlar,
programın başında sonunda, bangır bangır “bu bir şaka programıdır, mizahtır”
diye anons yapıyorlardı. Ahaliyi ikna edemediler kardeşim... Hatta şaka
olduğunu Vali’ye bile inandıramadılar. Edirne Valisi, Anadolu Ajansı
aracılığıyla resmi açıklama yaptı: “Öyle bir hanım Edirne genelevinde çalışmamaktadır...”
Yer
kalmadığından “sokak röportajları” adlı programda “Mısır Piramitlerinin” canım
Yurdumun limanlarından Mısır’a nasıl kaçırıldığını tarih öğretmeni ağzından
anlatamadım… Bir daha ki sefere inşallah… Yine de “deli olmak” güzel be, düşünsenize akıllısınız bu ortamda… Hay
Allah…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder