Perşembe, Aralık 04, 2025

VİZE

 

Böyle aşağılanma olur mu Allasen?… Vize verelim mi, vermeyelim mi elemesi için bile sıraya giriyorsun, o da Hans efendi, Hristo beyefendi, Heleni hanımefendi bakacak, münasip misin diye? Münasip isen de sıra verecek, sıraya durabilme hakkı elde edebilmiş isen de, eline bir liste verecekler, bankada paran var mı? Adına kayıtlı ev ya da arsa var mı? Son beş yılda ülkelerine ya da bağlaşık ülkelere gidiş gelişlerinin sayısı ve dökümlü listesi, pasaportların ilgili sahifelerinden giriş çıkış kaşelerinin bulunduğu sayfa fotokopileri ile tevsik, bulunduğun süre içinde kaç günü nerelerde geçirdiğinin tespiti, gidiş dönüş bileti, otel ödenmiş bedelleri, nüfus cüzdanı fotokopisi,  barkodlu tam tekmil vukuatlı nüfus kayıt örneği, QR kodlu ikamet belgesi, QR kodlu yerleşim yeri belgesi, QR kodlu pasaport protokol belgesi gibi akıllara ziyan talepler… Zannedersin ki deyyuslar kendilerine köle ya da iç güveysi alacaklar. Oysa bu deyyusların vatandaşları Canım Yurduma ellerini kollarını sallaya sallaya gelip gidiyorlar, hatta onları getirenlere de teşvik veriyoruz…

Şimdi bunun çok normal bir tatbikat olduğu hususunda muvafık olan bir kısım Canım Yurdum insanı var, hele onları hiç anlamak mümkün değil. Üstelik normal olduğu hususunda görüş beyan eden zevatın mühim miktarı, tıpkı engelli 100 km. koşusu kabilinden olan mezkûr bariyerlerin muhatabıdırlar… Allah akıl ve izan nasip eylesin demekten başkaca bir şey gelmiyor elimden bunlara… Yok, efendim giden dönmüyormuş, kaçak çalışıyorlarmış, kaçak yaşıyorlarmış, yasadışı işlere karışıyorlarmış, mış da mış… Tam da bizi istemeyen bu deyyusların dilinden fikir beyanı… Kim diyor kaçak çalıştıklarını, onlar diyor değil mi? Yani biliyorlar, kim kaçak çalışıyor diye, madem biliyorsunuz, yakalayın ve ülkeniz kanunlarını tatbik edin, değil mi? Yasadışı işlere karışıyorlarmış, yakalayın kardeşim, değil mi… Yok, konuş, abuk subuk iddialar öne sür, üstüne üstlük senin bu yaşattığın ıstırapların muhatapları seni makul karşılasın… Hani derler ya, sakızlı muhallebi de var, yer misin?... Durum tam bu durum…

Hani, batılıların mütemadiyen tekrarladığı teraneleri, hani bir vakitler “Demirperde” ülkelerini, şimdilerde de kendilerine tam teslim olmamış ülkelere yönelik iddiaları… Demokrasinin olmazsa olmazı suç ve cezanın şahsiliği… Yahu siz iddia ettiğiniz gibi, gelip de dönmeyen mi var, kuralları çiğneyenler mi var, tutar deport edersiniz, yargılarsınız, değil mi? Yok, olmaz… Esasen sizin ne mal olduğunuzu hep biliyoruz da, biz sizi iyi bilenlere vekâlet veremiyoruz… Aslında ülkenizi yönetenler, tıpkı bizim asker ocağındaki acemi birliğinde “talim çavuşu” tarafından “sigara yasağını delmiş bir müptela yüzünden tüm alayın çarşı izninin kaldırılması” tatbikatından daha iyi vaziyette olmadıklarını her daim göstermişlerdir. Ve ülkenizin çok küçük bir namuslu ve demokrat azınlık dışında kalan her vatandaşınız bu abukluğu seyreder ve dahi destekler, sonra da bize halis nutuklar atarlar… Esasen size kızdığım varsa namerdim, kendime kızıyorum, neden sizin kapınıza gelip de dilenci gibi “ya bir bakıp dönecem” kabilinden izin talep ederim… Neden bu bize reva gördüğünüz muameleye rağmen bu ülkenin yöneticileri size “has sit there” demez şaşar dururum…

İstenmediği yere kim gider ancak benim gibiler, yahu be adam ne işin var bu bilmemnelerin ülkesinde değil mi? Hani bizde bir atalar sözü vardır, herkes bilir, “davet edilmeyen yere ya ……., ya……… gider”, gerçi artık onlar da gitmiyorlar ya, o da ayrı… İstenmediğin yere illaki gideceğim diye tutturursan adam sana her türlü muameleyi reva görür… Bir vakitler, işim sebebiyle Hindistan’a sık gidip geldiğim tarihlerde, gel git Hindistan Konsolosluğunda vize işlerini yürüten muhterem ile deyim yerinde ise senli benli konuşmaya başlamış, hatta geliş gidişlerde kendisine meşhur Hindistan baharatlarından getirmeye başlamış idim, vize konusunda neden bu kadar zorluyorlar diye sormuştum. Adam, “sizin ülkeniz bizim vatandaşlara ne tatbik ediyorsa biz de aynısını tatbik ediyoruz.” Neymiş, beynelmilel arenada “mütekabiliyet” yani karşılıklılık. Hatta şaşırmış olduğum bir husus söyledi, Türkiye ne bedel alıyorsa tam tamına onlarda aynısı alıyorlarmış, kuruşu kuruşuna yani… Bunu paylaştığım hiçbir Hindistan vatandaşı ya da yöneticisi, “yahu bize turist lazım, bize batı malları lazım” gibisinden bir savunma içinde olup, rejimin değişmesi gereğine değinmedi.

Yıllar önce bir arkadaşım İngiltere de benzer bir şey yaşayınca söylediği laflar aklıma geldi, “yahu yalvarsanız da ülkenizde kalmayacağım, çocuğumu görmeye geldim, görüp hemen döneceğim”… Ben gidemeden böyle bir tutum takınıyorum, şu andan itibaren. Bu puşt takımının asıllarını göremeyince vekillerine gereğini söyledim ve vize talebimi geriye aldım. Şüphesiz onlar da “ahhh, vah bu Ruhi neden gelmiyor ülkemize” demeyecek şüphesiz ama kendimi memnun ve tatmin etmek adına yaptım tüm bunları… Eee sonuçta hayat bir tatmin olma süreci değil mi, benimki de böyle…

Benim de üzüldüğüm şeye bak, adamlar yirmisekizinci kademeden hatta stajerliğini bile tamamlamamış bir polis ile ülkelerinin sınırında bir bakana izin vermemişler… Hele senin derdine bak, salla gitsin ben de onların umurlarında olmayacağını bile bile protesto ediyor ülkelerine gitmiyorum lakin o bilmemnelerinde benim ülkeme ellerini kollarını sallayıp geliyor olmalarını da hiç içime sindiremiyorum ilaveten buna göz yumanları da hiç affetmeyeceğimi de affetmediklerimin tensiplerine arz ediyorum…

Aklıma gerçek olup olmadığını tam bilmediğim lakin filmlere konu olmuş 1960 yıllarda Almanya’ya ya işçi götürme fasıllarında “kaynağında doktor kontrolü” ile işçi tespit ve tayini yapılması geldi, orada ağız açtırıp diş kontrolü yapılması sahnesi vardır ya, hani biz katıla katıla gülüyorduk ağlayacağımız yerde…

İşte bu ahval ve şeriatte dahi bizi kıskandıklarını düşünenleri de ben harbiden kıskanmaya başladım… Ne yapıyorlar da bu harika kafaya sahip olabiliyorlar, hayret… Ahir ömrümde, ben vizesiz günleri de gördüm, eğer alabiliyor isen yani bir pasaportun varsa ve dahi para da bulup bilet alabiliyor isen dünyanın herhangi bir ülkesine, tıpkı şimdi onların yaptığı gibi elini kolunu sallayarak onların ülkesine gidebiliyordun. Gerçi o zaman da pasaport almak bir belaydı, 40 dereden 40 çeşit su getirtirlerdi, pasaport vermek için… Şimdi pasaport almak kolay, vize almak zor… Tam malum takımın durumu durumumuz, hep bir şey eksik, kaleci alırsın, sol bek eksik, sol bek alırsın, 10 numara eksik, onu alırsın golcü eksik, bir türlü mütekâmilen tamamlanmaz…

 

Hiç yorum yok: