1 Kasım 2015 Milletvekili
seçimleri sonrasında, bazı kesimlerce çok sıkıntılı ve sarsıcı kabul edilen sonuçların
doğduğu kabul edilse bile, bizler açısından hiç te sürpriz bir durum olmadığı
çok nettir. Geç saatlerde seçim sonuçlarının resmi olmayan kesin sonuçları ortaya
çıkınca, dostum, çok iyi bir siyaset analisti Sn. T. Uslu’dan detaylı bir
değerlendirme aldım... Değerlendirmeden de görüleceği üzere geniş kitlelerin
tercihlerinin yoğunlaştığı merkez siyasette ciddi değişikliğin olmadığı,
kenarlarda ise merkeze doğru geçişlerin olduğu, ki bunların makul karşılanması
gerektiği açıktır. Ayrıca, Canım Yurdumda, necip milletimiz açısından dünya
yansa, kılı kıpırdamama durumu çok şükür ki devam ediyor.
“1 Kasım seçimlerini 2011
seçimleri ile kıyaslamamız daha doğru olacaktır. 7 Haziran seçimleri,
cinayetler ve tehditler karşısında 5 ayda bu denli savrulabilen kaypak bir
seçmen kitlesinin varlığı bakımından doğru bir kıyaslama ölçüsü oluşturmuyor.
“2011 seçimlerinde AKP % 49,95
oyla 326 milletvekili kazanmıştı. Şimdi, % 49,41 oyla 316 milletvekili
kazanmış...2011 seçimlerinde CHP % 25,94 oyla 135 milletvekili kazanmıştı. Şimdi % 25,38 oyla yine 134 milletvekili kazanmış...
2011 seçimlerinde MHP % 12,98 oyla 53 milletvekili kazanmıştı. Şimdi %11,93 oyla 41 milletvekili kazanmış...
2011 seçimlerine bağımsız olarak katılan BDP adayları 36 milletvekilliği kazanmışlardı. Şimdi % 10,70 oyla 59 milletvekili kazandılar...
Bu sonuçlara göre AKP ve CHP oy olarak neredeyse tam yerinde saymışlar. CHP milletvekili sayısını 1 azaltmış, AKP ise 10 milletvekili kaybetmiş...
Yine bu sonuçlara göre MHP % 1 oy kaybına karılık 12 milletvekili yitirmiş.
Ve HDP, hem oy oranını oldukça önemli bir oranda artırmış ve hem de milletvekili sayısını 36'dan 59'a çıkarmış...
Bu sonuçlara göre iki seçim arasında sadece HDP başarılı bir sınav vermiş görünüyor. Bırakınız eğlentileri, zafer naralarını, balkon konuşmalarını... Tablo meydanda... Eşeği kaybedip bulduktan sonraki nafile sevinçleri önemsemeyin. Ülkeyi öyle zorlu günler bekliyor ki, bu AKP tek başına iktidarda olsun ve görelim...”
Buradaki;
7 Haziran seçimlerinin değerlendirme dışı tutulmuş olmasını okuyucularımız, garipseyebilirler
ama 7 Haziran seçimleri zaten yok sayılmıştır, değerlendirme dışı tutulmuş ve
red edilmiştir, yok sayıldığından da tekrar seçim adı ile maruftur ve tam da bu
yüzden bizde değerlendirmenin 2011 ve 2015 seçim sonuçları arasında kıyaslanarak
daha doğru olacağına karar verdik. Yani, aradaki aşamada, “serbest bırakırsan
ya davulcuya, ya zurnacıya varır” sözü mucibince yaşanan savrulma sanal bir
durumdu... Ve şimdi yeniden; necip milletimiz asli tercihine rücu ederek,
durumu özür dileme kabilinden dengelemiştir.
Neymiş
“istikrar” kazanmış, sevsinler sizi... Nasıl bir istikrar ise bu, fıtrat, TOMA,
biber gazı, sniper, sokağa çıkma yasağı, makarna, kömür, döviz hareketleri,
ABD, Rusya, AB, Ortadoğu vs. vs... AKP, şehit cenazeleri göstererek, neler
olacağını tebarüz ettirirerek avantaj elde ettiği seçim sonrası, CHP
“Sorumluluğumuz arttı”, MHP, “Partimizin tüm organları görev başında”, HDP,
“Kızılca kıyametin içinde barajı geçtik, başarıdır” diyerek, durumu stretejik
derinlikte tespit edip değerlendirmiştir. Hepinize Allah selamet versin... Yine
gak guk... Meseleler bir başka bahara ötelenmiştir... Diğer taraftan, en hızlı
AKP’li anket kuruluşları bile böyle bir sonuç tespit ve tayini yapamamışken,
hatta AKP bile durumu sürpriz olarak görmüşken, insanların “oy çalınacaktır”
iddialarını ne oranda ciddiye almış oldukları da ayrı bir değerlendirme
konusudur. Eğer ciddiye alınıp ta gereği yerine getirilmemiş ise ve ilaveten
halkın acil, yakıcı ve kahredici sorunlarına kalıcı ve ahlaklı çözümler bulunamadığı
ortada iken, tercihini hâlâ böyle kullanmış halkın cahil olduğu iddiasının
ardına sığınarak durum izah ediliyor ise, olsa olsa en hafifinden cahilliktir.
Evet halk cahil, çözüm diye bulabildiği tek şey uhrevi duruma ve dünyevi 3
maddelik ve sıradan maddiyata sarılmak ise, burada kabahat, elbette kendisinde
olduğu kadar çözüm bulma ve önerme makamında bulunanlardadır da... Ayrıca da bu
halk seçimler öncesi çok güvenilecek kadar eğitimli ve öğretimli idi de, bir
gece de mi cahil oldu, dün söylenmeyenlerin bugün söyleniyor olması en hafifinden
ikiyüzlülüktür...
Birde
“emanet oy” meselesi vardı, ilgili
herkes, körün fil tarifi misalince, “asıl emanet oylar diğer partilerde” ya da
“emanet oyların olduğunun bilincindeyiz” ikilemi içinde güme gitti ama hayat
böyle işte konuşanı susturursanız, hayat size bunu fatura eder misali, emanet
oy konusu kısa sürede doğruluğu ispatlanmış bir konu olarak önümüze dikildi... Üstelik
de HDP’nin emanet oyları batıdan ziyade, ağırlıklı oy depolarının bulunduğu
illerde, AKP’den alındığı ve günü gelince aslına rücu ettiği ağırlıklı olarak
görüldü. CHP’nin HDP’ye emanet oy vermemiş olduğu da ispatlandı, hani 7 Haziran
seçimlerinde “bir kısım” CHP’liler bizim önemli miktarda oyumuz, HDP barajı
aşsın diye HDP’ye gitmiştir gibi “gak guk” kabilinden geyik yapmışlardı ya,
onun da aslı ve astarı olmadığı açığa çıkmıştır.
Diğer
taraftan, iddia edildiği üzere, salt korkunun yarattığı oy geçişidir bunlar
diye de izah edilmesin, vallahi “bir Türk dünyaya bedeldir” ya da “bir Kürt
dünyaya bedeldir” iddiası da güme gider... Çok parametreli bir tercihler
manzumesidir tüm bu olanlar. Sonuç itibari ile; bu sonuçlar necip milletimizin
özgür iradesi ile tezahür etmiş ise, adama derler “yahu verseydiniz bu oyları 7
Haziranda, bu kadar ölüm olayı ile karşılaşılmasaydı” ... Gerçi söyleneni,
kimin söylediğine bağlı olarak halkımız iyi dinler, bu seçim bunu da
kanıtlamıştır, gerçi 400 istendi ama ne yapsınlar cepte bu kadar vardı... Ne
mesaj mı verdi, güldürmeyin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder