Pazartesi, Temmuz 10, 2017

TEMİZLİK İMANDAN GELİR


Çeşme güzellikleri ve sorunları ile dolu dolu yeni bir yaz ve tatil dönemi geçirmekte, bir kısım zevat yaşanılan olumsuzlukları ve sorunları muarızlıklarına binaen ellerini ovuşturarak siyasi ikbal beklentilerine katık ederek izlemekte, muhatapları ise neden bu kabil vakalar yaşanırın makul ve mantıklı izahını yapmakla meşgul, tam canım yurdumun meşrebine uygun pozisyon… Ama yaz tatili boyunca ve de özellikle 9 günlük bayram tatili süresince muhtemelen tüm tatil kentleri aynı sıkıntıları yaşamıştır, evvelemirde de çöp ve kirlilik en önemli sıkıntı idi bana göre, burada, orada ve şurada… Tatile gelmiş, tamam yer bulamamış, tamam pahalı olduğu için çadırda ya da benzeri tentelere sığınmış olabilirsiniz, yediniz içtiniz, bu yediğiniz içtiğiniz şeyleri satın alırken size verilen poşetleri neden biriktirirsiniz, doldurun çöplerinizi içlerine, her yerde hatta en ücra köşede bile size en fazla 100 mt. mesafede kolayca bulabileceğiniz çöp bidon ya da konteynerlerine atsanıza, olmaz, sevmez canım yurdumun insanı yürümeyi hemencecik bulunduğu yere bırakıverir, sonra da durumdan şikayetçi de olabilir üstüne… Tam sevsinler durumu vallahi… Bu sefer neye tanıklık etti bu gözler, inanılır gibi değil, yemiş içmiş boşaltmış kavanozu ve içerisine de bir güzel defi hacetini yapıp yol kenarında, kaldırım üstüne tam bir sanat eseri paketlemiş edası ile bırakmış, bu kadar da olmaz artık dedirten cinsten, tam tamına bıraktığı yerin bir tarafında 50 mt de, diğer tarafında ben diyeyim 50 siz deyin 75 mt de, hem de irilerinden ikişer adet konteyner var… Ancak canım yurdum insanı kirletmekte sınır tanımıyor…  

Mutat sabah yürüyüşlerinden birinde gözüme çarpan, pet su şişeleri ile teneke kutu boşlarını toplarken Çeşme Belediye temizlik işlerinden olduğunu tahmin ettiğim 2 genç ama son derece nazik kişinin bulunduğu resmi araç yanımda durdu, özür dileyerek elimdeki kutulardan oluşan çöpleri almak istediler ve boş şişeleri sanki kendileri atmış da suçüstü yakalanmışçasına, özürleri karşısında duygulandım ama bir taraftan daha fazla çalışmaları gerektiğini ifade ederek, diğer taraftan ise aptalların çok olduğu yerde kirlenmenin çok olacağını ama inşallah kirlenmenin bu tarzının dışına çıkılmaz umudumu tekrarlamış idim, çünkü çevre kirliliğinin çözümü zor ama mümkün, oysa ruh kirliliği öyle mi, ruhu kirli insanların doğayı da kirletmekte çok mahir olduklarını ve bunun önüne geçmenin de nerede ise imkansız olacağını eklemiştim… Onlarda bizim gözlediğimiz olayları bir kez daha kısaca tekrarlayıp, tekrar tekrar özür dileyerek ayrıldılar yanımdan. Manzara şu idi, maalesef, arabası ile geçen muhteremler, kolasını içtikleri boş kutularını, suyunu içtikleri boş pet şişeleri herhangi bir beis görmediklerinden olsa gerek, hiç çekinmeden, utanmadan ve arlanmadan kuruldukları araçlarının açık pencerelerinden yola savurmaktadırlar. Bir de ahlak ve etik yoksunu bu kabil zavallıların doktora yapmış “öfkelileri” var ki, bunlar tüm öfkelerini içini içip, dışı cam boş bira ve şarap şişelerini büyük bir öfke ile kaldırımlara çarpıp kırmaktan müthiş zevk alıyorlar belli ki… Öfkeli çocuklar nitelemesi, hatta onlara göz yumulmasının dolaylı sonuçları arabalardan şişeleri kırmak üzere fırlatmak şeklinde tezahür ediyor maalesef… Öfkeli çocuklar ve onlara hoşgörü ile bakan büyükler döneminin sonucudur, el hak… Sen bir avuç altın için dağları yıkarsan oda şişeleri kolayca kırar atar, işte… Senin gözünde orası korunması gerekmeyen çevre, bunun gözünde de burası korunması gerekmeyen çevre… Süperler ve Allah selamet versin bu zavallılara… Hani kanaat önderlerinin, doğru olmasa da övünerek sarf ettikleri, bir replik var ya, %99’u Müslüman olan Türkiye’nin, hani Müslüman umdesi diye söylenilen “temizlik imandan gelir” sözünün gereği, nerde… Ya bunlar Müslüman değil, ya temizlik imandan gelmiyor, ya da bunlar imansız, vallahi pek bilemedim… Gerçi bu sözün asıl mekanlarının nerde ise tamamında bulundum, Allah akıl ve fikir versin diyorum, öylesine kirletici durumdalar ki inanılmaz, şükür ki ve şimdilik Petro dolar sayesinde bol miktarda ve neredeyse karın tokluğuna çalıştırdıkları, Bangladeş, Pakistan, Filipin, Endonezya vs. kökenli insanlar varda, durumları rahatlıyor… Gerçi bunun bir yaşam biçimi ve kültür olduğu çok açık benim için, hiçbir biçimde din ile ilgili olduğunu düşünmedim, tıpkı ustanın dediği gibi; “düşündüğün gibi yaşayamıyorsan, yaşadığın gibi düşünürsün” ya, tam da öyle… Artık bir kez daha, yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar, sarmalı gibi, iman mı temizliği, temizlik mi imanı getirir diye soralım da, adet yerini bulsun. Tam da bu baptan geçen yılki bir gözlemimi, araya yerleştireyim. Karayolu ile Sırbistan’dan Hırvatistan’a geçiyoruz, sıfır noktasının Sırbistan tarafı rezalet çöp yığını ta ki refüjlere kadar, 1 mt sonra pırıl pırıl bir Hırvatistan bölümü, kirleten ya da temiz tutan insanlar da çok muhtemel ki aynı insanlar, gel de çık işin içinden… Tıpkı canım yurdumun, kural tanımaz insanlarının yaşamlarının Almancı boyutunda son derece disiplinli bir şekilde kural tanır hale gelmesi… Nasıl izah edilir bilemiyorum… Öncelikle temizliğe ve temizliğin gereğine inanmanız gerekir, ancak bunu yaparsanız arınır ve temizlenirsiniz ve de işte o zaman “temizlik imandan gelir” sözü zatıalileriniz için umde olur, şaha kalkar. Öyle kolay oluyor değil mi, elin gavuruna “aaa taharet bile almıyorlar” diye çemkirmek, hele sen bir bak kendine de, öyle su bulamıyorsan elini taşa toprağa sür demekle sorun çözülmüyor… Aaaaa sürpriz mi, zinhar değil, sürpriz yok ne ekersin ona biçersin atasözü yine gerçekleşmiştir diyerek bitirelim yazımızı…

 

Hiç yorum yok: