Pazartesi, Kasım 27, 2017

BUNLARIN CEMAZİYE’L EVVELİ -8


Siyaset ve fikir adamı Abidin Nesimi’nin “yılların içinden” isimli kitabını okuyorum.  Yazarın iyi tanıdığı Demokrat Partinin Bayındırlık Bakanı Tevfik İleri’ye, 8. Mayıs.1960 Canım Yurdumu getirdikleri noktaları ve buradan gerek kendilerinin gerekse de ülkenin ciddi yaralar almadan çıkabilmesi adına, yazdığı mektubu aktarmak istiyorum. Çok uzun olması hasebiyle birkaç bölümde aktaracağım mektubu, geçmişi ve bugünü anlamak adına önemsiyorum. Kıssadan hisse babından… 2. Bölüm…

 

Menderes ve arkadaşlarını itibarlarının iade edebilmesi için kanaatimce şunları yapması icap eder:

I - Ceza kanunumuzda suç sayılan ve fakat bizim ceza kanunumuza esas olan İtalyan ceza kanununda (Mazini kanununda) suç olmayan birçok fiiller vardır. ilk yapılacak iş Mazini kanununu aynen ve harfiyen benimsemek (tabiidir kl, krala ve krallığa ait hükümler hariç) . Bu suretle, meşrutiyetçi, şeriatçı, sosyalist, komünist... ilh. partilerin kurulması sağlanmış olur.

II – Toplantı ve yürüyüş, cemiyetler, basın... ilh. gibi, Mussolini veya Hitler kanunlarına rahmet okutan kanunlar tamamen ilga edilir...

III - Sureti katiyede nispi temsil kabul edilir...

IV - insan hak ve hürriyetlerini teminata bağlayacak yeni anayasayı yapmak üzere bir Müessesan Meclisi, anayasa mahkemesi, vekiller mes’uliyeti kanunlarını çıkarmak lazımdır. Ayrıca, halen yürürlükte olan anayasaya aykırı hükümleri, anayasa mahkemesi kuruluncaya kadar, kaza kuvvetinin bunları tatbike mecbur tutulmaması lazımdır.

Yukar1da saydığım 4 hususu DP yerine getirecek olursa muhalefet bölünebilir. Zira bütün sınıflara hürriyet verince ve bu hürriyetin hukuki teminata samimi olarak bağlı olduğu kanaati vatandaşta hasıl olursa, pek tabiidir ki “Güç Birliği”nin hikmeti vücudu kalmaz. CHP de tuzla buz olur. Nitekim 1946-1950 arasında CHP insan hak ve hürriyetlerini tamsaydı, DP tuzla buz olurdu. 0 tarihlerde bir ara CHP’de bu cereyan bir hayli kuvvetlenmişti. Ve DP de mevcudiyetini muhafaza edebilmek için “Demokrat Koylü Partisi ”ne inkılap etmek teşebbüsüne de geçmişti. Fakat 12 Temmuz’da DP ile ismet Paşa arasında yapılan anlaşma bu keyfiyeti bertaraf etti. Şimdi de CHP için en büyük tehlike, DP’nin güç birliği beyannamesi hükümlerini tam olarak tatbik etmesindedir. Şunu tekrar edeyim ki, DP insan haklarını kabullenir ve fakat nisbi temsili kabul etmezse, muhalefeti parçalayamaz, iktidarı kayıtsız şartsız CHP'ye devreder. Tek parti devrinin avdeti ismet Paşa’nın ihtiyarına bırakılmış olur. Hâlbuki nisbi temsil kabul edilirse, muhtelif partiler mecliste temsil imkânını bulurlar. Mecliste hiç bir parti mutlak ekseriyeti haiz olmayacağı için koalisyona gitmek zarureti doğar. Parlamentonun lider partileri, CHP ile DP olacağından, küçük partilerin müzaharetiyle, yine DP kabinesi kurulabilir. Hele, sosyal adalete değer verirse, âdemi merkeziyete iltifat ederse, DP solcu bir koalisyonun lideri olabilir.

Kıymetli arkadaşım,

Eğer Menderes kabinesi, bu aklı selim yoluna değil de, şiddet politikasına iltifat ederse, parti· içinde şu ihtimaller belirebilir

I - DP içinde, yukarıda esaslarını arz ettiğim aklı selim yolunu tutanlar, meclis grubunda ekseriyeti teşkil edebilirler. Bu takdirde, grup Menderes kabinesini devirir.

II - DP meclis grubunda aklı selim taraftarları parti grubunda değil, fakat, CHP’lilerle beraber mecliste ekseriyeti sağlayacak miktarda olabilirler. Bu takdirde Menderes kabinesi, parlamentoda düşürülür ve bir koalisyon kabinesi kurulur.

III - DP meclis grubu, şiddet yolunda ısrar edebilir, hukuki iktidar, yerini fiili iktidara terk eder Tahkik heyeti, bir selameti umumiye komitesi veya konvansiyon yetkileriyle tahkim edilir. Artık ileride, olacak durumları şimdiden kestirmeye de imkân kalmaz. Bu fiili iktidar yine diğer bir fiili iktidara yerini terk eder; Arap dünyasında veya Latin Amerika’sında gördüğümüz hadiseler cereyan eder.

Tevfik'cigim,

Üniversiteliler hareketine işçiler, köylüler, istiklalci azınlıklar (kürtler), askerler iştirak etmedikçe, fiili bir değişiklik beklenemez. Yani, bu dört kuvvet birleşmedikçe, bunları sevk ve idare eden bir parti bulunmadıkça, iktidar duruma bakim kalacaktır. Nitekim Alman Spartaküs hareketi, köylüler karışmadığı için akim kalmıştı. Macar Belakun hareketi, sevk ve idare eden parti olmadığı için sönüp gitmişti. Üniversiteliler hareketine, barolar ve diğer mesleki birlikler iştirak ederse aydınlar cephesi kurulmuş olur. Sendikalar iştirak ederse işçi-münevver ittihadına gidilmiş olur. Doğu Üniversitesi veya Liselileri bir protesto hareketine kalkarlarsa bu hareket Kürt istiklaline kadar gidebilir. Hadiseleri kontrol etme DP'nin elinden çıkar.

Belki hatırlayacaksın 1950'de iktidara ilk geldiğiniz devrede, politikanı beğenmediğimi, en geç 1962’de, fizik vücudunun dahi imhası muhtemel olduğunu, üzülerek bir arkadaş sıfatıyla yazmıştım. O mektubumun mesnedi lusaca şu idi: Türkiye tanzimattan bu yana kendi gelirleriyle geçinememektedir. Türkiye varlığını büyük devletlerarası rekabetten faydalanarak onlardan borç alarak geçinmektedir. Fazla para sızd1rmak için, tanzimattan bu yana daima fındıkçılık etmişizdir. Türkiye, bir gün gelecek Amerika’dan daha çok para sızdırmak için Sovyetlere kur yapacaktır. Veya Amerika ile Sovyetler, Yakındoğu politikalarında bir anlaşmaya varacaklardır. Bu iki şıktan birinin tahakkukunda, komünist düşmanlığında veya Sovyet aleyhtarlığında ileri gitmiş olanlaı1 feda etmek milli bir zaruret olacaktır. 0 zaman DP iktidarda olsa bile seni fedadan çekinmeyecek ve bütün suçları sana yükleyecektir. Zira ne başvekilin, ne başvekil yardımcısının, ne iç ne de dış vekillerinin yani ilgili bakanların göstermediği bir gayretkeşliği, yani, komünizm düşmanlığını hiç bir sebep ve zaruret yokken yaptın; bütün alakayı üstüne çektin. Hâlbuki ilgili makamları işgal edenler beşeri bir süpleks gösterdiler. işte şimdi yukarıda kaydettiğim şartlar tamamen tekevvün etti. Amerika ile Sovyetler anlaşmak üzeredir. Bu yeni devre politikasını artık müsaadenizle yazayım, DP temsil edemez. Allahına hamdet ki Menderes

yakın tarihlere kadar Sovyet düşmanlığında ısrar etti. Yoksa pekâlâ, biz de eskiden beri Sovyet dostu idik, fakat Tevfik İleri gibi düşünenler partide ekseriyette olduğu için, böyle bir yol tutmuştuk deyip, seni ve daha birkaç kişiyi tasfiye edebilirlerdi. Nitekim Atatürk, İngilizlerle anlaşmaya memur ettiği Bekir Sami ve Nihad Reşad’ı, Sovyetlerle anlaşma olunca feda etmekten kaçınmadı. Türkiye Komünist Partisi kurucularından Refik Koraltan, bizzat kendi muavinini (Kayseri ikinci başkanını, zira kendisi Kayseri birinci başkanıydı) istiklal mahkemesinde sigaya çekmişti. Demek istiyorum ki, diş politikada bir değişiklik mukadderse DP liderleri seni feda edip, İsmet Paşayla veya Sertellerle anlaşabilirler. Fakat şansın varmış, bu iki ihtimal de şimdi bertaraf edilmiş, DP liderleriyle tam bir mukadderat birliği halindesin. Onların seni, senin onları terk etmene imkân yok. Allah sonunuzu hayretsin...

Yeni dünya şartlarının tekevvün ettiği bu devrede, artık DP’nin fonksiyonu bitmiştir. Türkiye sureti katiyede cephe politikasına geçmek zorundadır. Bu cephe politikası, DP’ye (substratum-destek) olacak bir vatan cephesi değil, ancak Türkiye’nin terakkisever kuvvetleriyle hür, eşit şartlar altında bir platformda olabilir. DP yukarıda yazdığım dört maddeyi kabul eder ve tatbik ederse, Türkiye'nin terakkisever kuvvetleriyle, bir cephe platformu yapılabilir. Fakat bir cephe substratumu varit değildir. Gerçi, 1946'da, bütün gayretlerime rağmen DP ile bir platform anlaşması temin edemedim. Çünkü;: Serteller Türkiye’nin terakkisever kuvvetlerini DP vesayetine sokucu bir politika güttüler. Ve muvaffak da oldular.

(Hürriyet Misakı) sahte bir platformdu. Bu misakı tahakkuk ettirecek DP’li olmayanları da içine alacak bir heyet kurulmamıştı. Şimdi, ancak hakiki bir cephe, yani ayrı bir idare heyeti olan bir teşekkül mevzu bahistir. Vatan Cephesi bu karakterde değildir. Keza, Güç Birliği de, Milli Muhalefet Cephesi de bir CHP desteği karakterindedir, muhalefeti CHP'nin vesayeti alt1na almaktadır. Tıpkı, 1946’da muhalefetin DP’nin vesayeti altına girmesi gibi. 10 yıllık DP iktidarı, Türkiye terakkisever kuvvetlerinin gözünü açmıştır Artık ne iktidarı ne de muhalefeti, şartsız ve teminatsız destekleme, terakkisever kuvvetler için varit olamaz.

Hiç yorum yok: