Siyaset ve fikir
adamı Abidin Nesimi’nin “yılların
içinden” isimli kitabını okuyorum. Yazarın
iyi tanıdığı Demokrat Partinin Bayındırlık Bakanı Tevfik İleri’ye, 8.
Mayıs.1960 Canım Yurdumu getirdikleri noktaları ve buradan gerek kendilerinin
gerekse de ülkenin ciddi yaralar almadan çıkabilmesi adına, yazdığı mektubu
aktarmak istiyorum. Çok uzun olması hasebiyle birkaç bölümde aktaracağım
mektubu, geçmişi ve bugünü anlamak adına önemsiyorum. Kıssadan hisse babından…
3. Bölüm…
Aziz dostum,
1946’da Bilecik’ten,
Menderes’e bir mektup yazmıştım. O mektubumda hülasaten şöyle demiştim; DP’nin
bir muvazaa partisi olduğu söyleniyor. Gerçi, bu partinin kurucuları arasında
mütareke yıllarının muvazaa komünist partisini kuranlarda var. Köprülü de
İnönü’nün azad kabul etmez kölesidir. Fakat buna rağmen, DP’nin bürokratik kadronun
teşkilinde, CHP ile, mutabakata varmış olacağına inanamam.
Siz hariç, diğer
kurucuların konsekan bir demokrat olduklarından da şüpheliyim. Size gelince,
politikaya serbest partiyle girdiğinize göre liberalist olmanız lazımdır.
Bana gelince, ben
liberal değilim. Fakat toplumda azınlıkta olduğum için bana çeşitli imkânlar
bahşeden liberallerle, ideolojik mülahazalarla değil, stratejik düşüncelerle işbirliği
etmek zorundayım. Bu yönden partinizle anlaşmaya hazırım, diye yazmıştım.
Fakat bir taraftan,
insan hak ve hürlüklerine saygı gösteren Nitti ve Krenski idarelerinin feci
akıbeti, diğer taraftan Peker’in DP ve İnönü’yü tasfiye teşebbüsü, DP’yi
İnönü'ye yakınlaştırmıştır. 12 Temmuz beyannamesiyle de DP İnönü’nün emrine
girmiştir.
Şimdi DP’nin Türkiye’nin
terakkisever kuvvetleriyle yapacağı anlaşma, 1946’da Menderes'e yazdığım ve
yukarıda telhisen arzettiğim esaslar üzerinden olamaz. Zira bu hususlar şimdi
güç birliği tarafından bayrak edilmiştir. Bunlar muayyen bir cephenin değil,
bütün Türkiye’nin müşterek prensipleridir. Türkiye’nin terakkici unsurlarıyla
yapılacak işbirliği, insan hak ve hürriyetleri mahfuz tutulma şartıyla,
iktisadi cihazlanmayı sağlama, sosyal adaleti tahakkuk ettirme, kollektif barışa
samimi olarak inanma, milli kurtuluşlara saygı gösterme şartıyla mümkündür.
Gerek CHP ve gerekse
DP bu esaslar üzerinden Türkiye’nin terakkici unsurlarıyla lşbirliğine
yanaşmazlar. Çünkü DP şimdi, tamamıyla bir açmaz içindedir ve kelleleri CHP
tehdidi altındadır, bu sebepten DP ne yapıp yapıp CDP ile anlaşmak zorundadır.
CHP’ye gelince, o kendini iktidara seçim yoluyla namzet görmektedir. İnisiyatif
elindedir. DP hariç hiç bir kuvvetle anlaşmak zorunda değildir ve ihtiyacı da
yoktur.
CHP mevcut seçim kanunuyla
silme secimi kazanacağı için DP’nin nispi seçime yanaşmaması için çeşitli
tazyiklerde bulunacaktır. Hâlbuki DP nispi seçimle, belki 200 kadar mebusluk
kazanabilir. Hâlbuki mevcut seçim kanunuyla 50'den fazla mebus çıkaramaz. Eğer
mevcut seçim kanunuyla yeni seçimlere gidilirse, DP tamamıyla tasfiyeye uğrar.
Türkiye, seçim yoluyla tek parti rejimine döner, İnönü de Türkiye’nin Sukarno’su
olur. DP liderlerinden intikamını alır. CHP’nin mecliste mutlak ekseriyeti sağladıktan
sonra teröre geçeceğinin delilleri pek çoktur.
“Nerden buldun” veya,
“neye yaptın” kanunları bunun ilk işaretleridir. Aşırı sağ ve sollara hürriyet
verilmeyeceği hakkında Falih'in yazı yazması, Feyzioğlu’nun Batı Almanya’nın
komünist partisini kanun dışı ilan etmesinin insan hakları evrensel beyannamesiyle
kabili telif olduğunu yazması, bu keyfiyetin ilk işaretleridir. Hele seçimleri
müteakip 6 ay içerisinde nispi temsille yeni seçimlere gidilmesinden
bahsedilmesi şayanı dikkattir.
Mevcut seçim
kanunuyla yeni seçimlere gidilirse, demokrasiye veda edilecektir. O zaman
Türkiye’nin terakkisever kuvvetleri yeniden demokrasi savaşına çıkacaklardır.
Bu yeni savaşa DP’nin tarihi mes'uliyetlerine iştirak etmemiş olanlar da katılacaklardır.
Fakat o zaman atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacaktır. Onun için daha imkan ve
zaman varken, şimdi bu uyanıklığı gösteriniz! Türkiye’nin terakkiseverleriyle işbirliği
ediniz! Veya bu işbirliği manilerini yıkınız!
Tekrar ediyorum;
yukarıda dört maddede hülasa ettiğim esaslar üzerinde karşılıklı anlayışla bir
mutabakata, ilk gençliğimin mücadele arkadaşlarıyla, varacağından eminim. Bu takdirde
faal politikaya karışacağım; Neşriyata başlayacağım. Yukarda saydığım dört
hususa, ek olarak, siyasi suçlar için umumi affı savunacağım. Terakkici
unsurların arzusuna uyarak, siz de bir af çıkarırsanız, yarınımızı teminata almış
olursunuz. Artık, bir hukuk devletinde, 6-7 eylül suçluları, Kore sanıkları,
tahkik komisyonu üyeliği... ilh. gibi suçlular afla kurtulmuş olurlar. Pek
tabiidir ki, ( . . . ) hiç bir zaman adli takipten kurtulamaz.
DP’nin yukarda
yazdığım dört hususu yerine getirdikten sonra, onun da üye olacağı -hükmü şahsiyet
olarak- bir terakkici cephe kurulur, beş, altı ay içinde bu cephe teşkilatını tamamlar,
nispi seçimle yeni seçimlere gidilir. Demokratik yoldan, lider DP iktidarı,
terakkici cephenin bir üyesi olarak, koalisyon kabinesini kurar.
Kanaatimce DP için çıkar
yol budur. Mamafih, takdir ve tayin hakkı sizindir. Sana ve Birlikçi
arkadaşlarıma selam ve hürmetler ederim.
8 Mayıs 1960
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder