Cuma, Aralık 01, 2017

BUNLARIN CEMAZİYE’L EVVELİ -9


Siyaset ve fikir adamı Abidin Nesimi’nin “yılların içinden” isimli kitabını okuyorum.  Yazarın iyi tanıdığı Demokrat Partinin Bayındırlık Bakanı Tevfik İleri’ye, 8. Mayıs.1960 Canım Yurdumu getirdikleri noktaları ve buradan gerek kendilerinin gerekse de ülkenin ciddi yaralar almadan çıkabilmesi adına, yazdığı mektubu aktarmak istiyorum. Çok uzun olması hasebiyle birkaç bölümde aktaracağım mektubu, geçmişi ve bugünü anlamak adına önemsiyorum. Kıssadan hisse babından… 3. Bölüm…

 

Aziz dostum,

1946’da Bilecik’ten, Menderes’e bir mektup yazmıştım. O mektubumda hülasaten şöyle demiştim; DP’nin bir muvazaa partisi olduğu söyleniyor. Gerçi, bu partinin kurucuları arasında mütareke yıllarının muvazaa komünist partisini kuranlarda var. Köprülü de İnönü’nün azad kabul etmez kölesidir. Fakat buna rağmen, DP’nin bürokratik kadronun teşkilinde, CHP ile, mutabakata varmış olacağına inanamam.

Siz hariç, diğer kurucuların konsekan bir demokrat olduklarından da şüpheliyim. Size gelince, politikaya serbest partiyle girdiğinize göre liberalist olmanız lazımdır.

Bana gelince, ben liberal değilim. Fakat toplumda azınlıkta olduğum için bana çeşitli imkânlar bahşeden liberallerle, ideolojik mülahazalarla değil, stratejik düşüncelerle işbirliği etmek zorundayım. Bu yönden partinizle anlaşmaya hazırım, diye yazmıştım.

Fakat bir taraftan, insan hak ve hürlüklerine saygı gösteren Nitti ve Krenski idarelerinin feci akıbeti, diğer taraftan Peker’in DP ve İnönü’yü tasfiye teşebbüsü, DP’yi İnönü'ye yakınlaştırmıştır. 12 Temmuz beyannamesiyle de DP İnönü’nün emrine girmiştir.

Şimdi DP’nin Türkiye’nin terakkisever kuvvetleriyle yapacağı anlaşma, 1946’da Menderes'e yazdığım ve yukarıda telhisen arzettiğim esaslar üzerinden olamaz. Zira bu hususlar şimdi güç birliği tarafından bayrak edilmiştir. Bunlar muayyen bir cephenin değil, bütün Türkiye’nin müşterek prensipleridir. Türkiye’nin terakkici unsurlarıyla yapılacak işbirliği, insan hak ve hürriyetleri mahfuz tutulma şartıyla, iktisadi cihazlanmayı sağlama, sosyal adaleti tahakkuk ettirme, kollektif barışa samimi olarak inanma, milli kurtuluşlara saygı gösterme şartıyla mümkündür.

Gerek CHP ve gerekse DP bu esaslar üzerinden Türkiye’nin terakkici unsurlarıyla lşbirliğine yanaşmazlar. Çünkü DP şimdi, tamamıyla bir açmaz içindedir ve kelleleri CHP tehdidi altındadır, bu sebepten DP ne yapıp yapıp CDP ile anlaşmak zorundadır. CHP’ye gelince, o kendini iktidara seçim yoluyla namzet görmektedir. İnisiyatif elindedir. DP hariç hiç bir kuvvetle anlaşmak zorunda değildir ve ihtiyacı da yoktur.

CHP mevcut seçim kanunuyla silme secimi kazanacağı için DP’nin nispi seçime yanaşmaması için çeşitli tazyiklerde bulunacaktır. Hâlbuki DP nispi seçimle, belki 200 kadar mebusluk kazanabilir. Hâlbuki mevcut seçim kanunuyla 50'den fazla mebus çıkaramaz. Eğer mevcut seçim kanunuyla yeni seçimlere gidilirse, DP tamamıyla tasfiyeye uğrar. Türkiye, seçim yoluyla tek parti rejimine döner, İnönü de Türkiye’nin Sukarno’su olur. DP liderlerinden intikamını alır. CHP’nin mecliste mutlak ekseriyeti sağladıktan sonra teröre geçeceğinin delilleri pek çoktur.

“Nerden buldun” veya, “neye yaptın” kanunları bunun ilk işaretleridir. Aşırı sağ ve sollara hürriyet verilmeyeceği hakkında Falih'in yazı yazması, Feyzioğlu’nun Batı Almanya’nın komünist partisini kanun dışı ilan etmesinin insan hakları evrensel beyannamesiyle kabili telif olduğunu yazması, bu keyfiyetin ilk işaretleridir. Hele seçimleri müteakip 6 ay içerisinde nispi temsille yeni seçimlere gidilmesinden bahsedilmesi şayanı dikkattir.

Mevcut seçim kanunuyla yeni seçimlere gidilirse, demokrasiye veda edilecektir. O zaman Türkiye’nin terakkisever kuvvetleri yeniden demokrasi savaşına çıkacaklardır. Bu yeni savaşa DP’nin tarihi mes'uliyetlerine iştirak etmemiş olanlar da katılacaklardır. Fakat o zaman atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacaktır. Onun için daha imkan ve zaman varken, şimdi bu uyanıklığı gösteriniz! Türkiye’nin terakkiseverleriyle işbirliği ediniz! Veya bu işbirliği manilerini yıkınız!

Tekrar ediyorum; yukarıda dört maddede hülasa ettiğim esaslar üzerinde karşılıklı anlayışla bir mutabakata, ilk gençliğimin mücadele arkadaşlarıyla, varacağından eminim. Bu takdirde faal politikaya karışacağım; Neşriyata başlayacağım. Yukarda saydığım dört hususa, ek olarak, siyasi suçlar için umumi affı savunacağım. Terakkici unsurların arzusuna uyarak, siz de bir af çıkarırsanız, yarınımızı teminata almış olursunuz. Artık, bir hukuk devletinde, 6-7 eylül suçluları, Kore sanıkları, tahkik komisyonu üyeliği... ilh. gibi suçlular afla kurtulmuş olurlar. Pek tabiidir ki, ( . . . ) hiç bir zaman adli takipten kurtulamaz.

DP’nin yukarda yazdığım dört hususu yerine getirdikten sonra, onun da üye olacağı -hükmü şahsiyet olarak- bir terakkici cephe kurulur, beş, altı ay içinde bu cephe teşkilatını tamamlar, nispi seçimle yeni seçimlere gidilir. Demokratik yoldan, lider DP iktidarı, terakkici cephenin bir üyesi olarak, koalisyon kabinesini kurar.

Kanaatimce DP için çıkar yol budur. Mamafih, takdir ve tayin hakkı sizindir. Sana ve Birlikçi arkadaşlarıma selam ve hürmetler ederim.

8 Mayıs 1960

Hiç yorum yok: