Pazar, Aralık 24, 2017

CHE GUEVERA EFSANESİ ÜSTÜNDEN KAHRAMANLIK


Kalp muhteremin biri ne diyor; “Che 39 yaşında öldürülen, bizzat kendisinin infazlar yaptığı bir katil kişilik. Bir gerilla. Bolivya’da, Küba’da, Güney Amerika’da faaliyette bulunan bir eşkiya benim liseli gencimin yakasında, göğsünde olamaz. Olmamalı. Bağı yok benimle. Köküm bir değil. Tarihim bir değil. Benim kendi tarihim ve insanlarım var. Onlarla övüneceğim. Garip. Fatih’i Dünya tanıyacak ama Türkiye tanımayacak”

Bu gaflet, dalâlet ve hıyanete cevap vermeden olmaz ki; burada olsa olsa Küba diktatörü ile bir ruhi hemhal vaziyetinin defansif ve de depresif ifrazatıdır tüm bu söylenenler olsa olsa, bütün sorun bu gerisi laf-ı güzaf… Ne diyelim yalanın bu kadar kuyruklusu da bu muhterem sayesinde erişilemez kadar büyüdü büyüdü, “Fatih” tanınmıyorsa, kim tanınıyor acaba… Sayenizde, çok şükür bir tek cep telefonu icadı ihalesi Fatih’e kalmadı… Yahu neler yapmadınız ki, 2. Köprüye adını verdiniz, öğrencilere bilgisayar dağıtımı projesine adını verdiniz, Canım Yurdumda erkek isimleri sıralamasında 11. sırada bulunuyor olması bile kara propaganda yapmanıza engel değil… Yahu artık bir de doğruları söylemeyi deneseniz… Gerçi bu söylediklerinin doğruluğuna siz de inanmıyorsunuzdur büyük ihtimalle ama siyasi emel-i vehmi ve hedeflerinizin tahakkuku cahilin ferasetine müstenit olması münasebeti ile milletin akli kündesi kaçınılmazdır… Aaaa inanıyorsanız da durum daha vahimdir vallahi, Allahım sen aklımı koru yarabbim noktası, Allah selamet versin…

Bu muhteremlerin tekmili birden Che’yi anlama kurslarına yazılmalıdır bence, yazılmalıdır ki, biat kültüründen gelmek ve doğmatizm ile hayatı idame ettirmek ile ferasetin, aklın ve izanın oluşmadığı anlaşıla, aksi takdirde, haydi çocuklar doktora, derler adama maazallah… Geçen yüzyılda dünya ölçeğinde, emperyalizme canı pahasına karşı çıkan bir sözcü, bir lider, bir önder aranacaksa eğer, And Dağlarında yoksul bir yerli köyünde, yoksulluğun yeryüzünden silinmesi mücadelesinde bayrak olmuş, bu uğurda tüm bağımsızlıkçıları hedef almış ABD’nin en ünlü insan avcılarını ve kasaplarını bir araya getiren ordularca, malum organlarının yusufundan ötürü, yaralı yakalanmasına rağmen katledilen, bununla da yetinilmeyip, ola ki dirilir kâbusuyla elleri bile kesilen Che’den başkasını, ne kadar ıkınırsanız ıkının aklınıza getiremezsiniz. İsyan, karşı çıkış, direniş, kurtuluş, bağımsızlık, adalet, hak, hukuk, eşitlik, namus, onur, gurur, özgürlük gibi daha pek çok olumlu sıfatın, Che akla gelince hatırlandığını, dünyada pek çok yerde bu sıfatlar ile yola çıkanların kendisini bayrak edindiğini bilmiyor olmanıza imkân yok… Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales’in Che’yi “özgürlüğün, egemenliğin, haysiyetin ve hepsinin üzerinde adalet ve eşitliğin simgesi” olarak selamladığını da ilaveten bir kenara not ederken 1967’deki devlet başkanını artık kimselerin hayırlarla yâd etmediğini de gayet iyi biliyoruz, tıpkı yüzde yüz yerli ve milli olan evren gibi, ilaveten ABD ile siyasi hemhal olmuşluğuna rağmen bir helikopter kazasına kurban gitmesine engel olamamıştır, yani anlayacağınız yalakalığın ve satışın kendisini kurtaramaması hali... O sizin katil dediğiniz, bir ülkenin “bakanı” olmuş, saygın bir şahsiyet olma genel kabulü, sizin nezdinizde bir mana ifade etmiyor farkındayım, bilgisizliğin, hadsizliğin ve terbiyesizliğin yarattığı müthiş cahil cesareti ve organ karışıklığı nedeniyle ağzınızdan kaçırıyorsunuz ama sizin gemilerini kıble tayini ile namaz kıldığınız ülkenin, hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak, ülkesinin kerhane ve kumarhane ihtiyacı karşılamak üzere sınırsız desteklediği, bir manada fikri hemhâlınız Diktatör Batista’nın karşısına çıkmış olmasını içinize sindiremiyorsunuz gibi duruyor konu… Mustafa Sabri Efendilerden el almış gafillerin, ABD’nin 6. Filosunu Canım Yurdumun bağımsızlığını tehdit ediyor olması gerekçesi ile protesto edenlere, silahlarla, bıçaklarla, baltalarla saldırıp insanları öldürüp, yaralayan güruhun liderliğini yapanların, zaten Che Guevera için “iyi adamdı” ve “Bağımsızlık benim karakterimdir” ya da “kendisini minnet ile anıyoruz” demesi abes olurdu ve de ben de şahsen alınırdım. Beni utandırmasınlar diye bu kelamları bu biçimi ile söyleyenlere teşekkürlerimi arz ediyorum.

Tabii ki ABD’nin gemilerini adeta “kıble tayini ile” hedefleyerek teşekkür namazı kılanların anlaması mümkün değil ayrıca anlamalarını da aklıselim kimsenin beklemediğini biliyoruz. CIA beslemelerinin, CIA ve devleti ABD’ye karşı bağımsızlık savaşı verenleri sevmediler, daha da ötesi bu karşı duruşu hiç unutmadılar ve kinlerini her fırsatta kusmaya devam ettiler ve ediyorlar. Zaten tek kitapla hem de onu da ciddi bir biçimde okumadan kulaktan dolma bilgilerle okumuş sayılanların bu kadar okumuş, okuma ve öğrenme sevdalısı insanları seviyor olması da beklenmez. Mesela sizin fotoğrafınızı tşirtüne basan biri var mı dünya da, çocuklarınız bile basmamışlardır, bunu böyle bilesiniz… Bop diyerek hop ettirenlerin haddine mi kalmış, dürüstlük, asalet, ahlak, etik, namus abidesi Che için laf etmek, ağızlarını 1 milyon kez çalkalamaları gerekir diye düşünüyorum.

Eeeee tabii ki, Mustafa Sabri Efendi, Dürrizâde Abdullah Efendi, Damat Ferit Paşa, Ahmet Aznavur yüzde yüz milli ve yerli ama elin gâvuru Che eşkıya, katil… Kalp kahramanlık böyle bir şey işte… Bunların derin hoca diye yere göğe sığdıramadıkları mısır püsküllü hoca ne diyor; “Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi. Ne hocalar asılırdı. Hiç biri olmazdı”. Nokta hatta üç nokta…

 

Hiç yorum yok: