Moskova’nın yaklaşık 75 km . kuzeydoğusunda yer alan ve Moskova’nın
banliyösü olan, XIV. Yüzyıldan beri Rus Ortodoksları tarafından “Haç mekanı” olarak ziyaret edilen, Sergey
Lavra Manastırının yüksek ve kalın duvarları içerisinde yer alan; Trinity
Katedrali, St.Sergius Kilisesi ve Assumption Katedrali başta olmak üzere, daha
birçok kilise ve şapeller bulunmaktadır. Özellikle “Assumption Katedrali” tüm
benzer Rus kiliselerinde görülen mavi ve altın renklerle bezenmiş muhteşem
soğan benzeri kubbeleri ile öne çıkar. Sovyetler Birliğinin kurulması ile
faaliyetlerine son verilen manastır, II. Dünya savaşı sonrası yeniden kısmen de
olsa faaliyetlerine izin verilmiş ve günümüzde ise UNESCO tarafından dünya
mirası listesine ve dolayısıyla korumaya alınan bu dini merkez, halen yaklaşık
300 civarında rahip ve 1000 den fazla çalışanı ile Rus Ortodoksları için bir
çekim merkezi haline dönüşmüştür. Bu haliyle de SERGEY PASSAD, başta hacı olmak isteyen Ortodokslar olmak üzere,
onbinlerce turistinde önemli bir destinasyonu haline gelmiş durumdadır.
Sovyetler döneminde adı “Zagorks” olarak bilinmekte olan Sergey Passad, 100.000
i aşkın nüfusu ile bir taraftan bir sanayi merkezi olmanın yanında, diğer
taraftan Rus Ortodokslarının, Vatikan ile, tıpkı Rum Ortodokslarının iddiasına
benzer şekilde “ekümeniklik” iddia
ve çekişmesini de sürdürmekte olan çok ciddi bir dini külliye merkezdir.
St Sergius kilisesindeki Rus Ortodoks dini mimari tasarımının
göz kamaştıran ihtişamı yanında, Trinity Katedrali, Kuyudaki Şapel ve Kutsal
Ruh Kilisesi başta olmak üzere bol miktarda kilise ve şapellerinin ziyareti
yanında, Assumption Katedra’inin göz alıcı, beyaz duvarları ile altın ve mavi
renkli yıldız soğan kubbelerine hayran kalınmaktadır. Hıristiyanlığın temel
inancı olan, “baba, oğul ve kutsal ruh” üçlemesine ithafen “Trinity Katedrali”
adı verilen kilise ise; önceleri, Sergey Larva tarafından inzivaya çekildiği bu
bölgede mürit ve takipçileri ile birlikte kurdukları bir “ahşap” bir ibadethane
olmuştur. Lavra’nın ölümünü takiben, Tatarlar tarafından bir saldırıda yerle
bir edilmiş olup, bilahare de, Lavra’nın azizlik mertebesine yükseltildiği
dönemde yeniden inşa edilmiş ve bugünkü halini almıştır. Eğimli dış duvarları,
altın kubbesi ile Rus kilise mimarisinin nadide örneklerinden sayılan bu yapı,
diğer kiliselere ilham kaynağı teşkil etmesi yanında, gerek Aziz Sergey,
gerekse de halefinin mezarlarını da bulundurması açısından da bir başka önem
taşımaktadır. Katedral de gerek mezkûr azizlerin, kutsal emanetleri kapsamında
bol miktarda sergilenen değerli eşyanın yanında, gümüşten yapılmış türbesiyle
ve Andrei Rublev’in “ikonostasis”ini de barındırmaktadır.
Dünyadaki pek çok “Ruhani yapı ve külliyeler” içinde mutlaka
“kutsal su” bulunan bir bölüm
bulunur bilindiği üzere ve insanoğlunu günahlarından arındırdığına,
hastalıkları iyileştirdiğine, büyü ve beddua gibi zararlı güç ve etkilerden
koruduğuna, zararlı güçlerin etkisini azalttığına, insana din ve iman kazandırdığına
canı gönülden inanılan ve de genellikle bir efsaneye dayanarak kutsiyet
affedilen, su, buralarda gerek bedeli mukabili gerekse de bedelsiz olarak talep
edenlere dağıtılır. Bilindiği üzere Müslümanlar için “Zemzem Suyu” kutsal iken,
Katolikler için Selçuk “Meryem Ana” manastırındaki su kutsaldır ve Rus
Ortodoksları içinde Mezkur kompleks içindeki kapalı mekanda bir haç üstüne
monte edilmiş 2 adet çeşmeden akan su çok kutsaldır ve bu mekanlara ziyaret
için ya da hac için gelen herkesin mutlaka aldığı da aşikardır.
Bugünlerde; her gün sabah saat 08:00 ile öğleden sonra 18:00
saatleri arasında ziyarete açık olan bu dini kompleks, hafta sonları dini
ayinler dolayısıyla kapalı olması dışında görülebilir. Bu Ruhani merkez içinde
dolaşırken etrafınızda bir taraftan bol miktarda, malum sakalları ve giysileri
ile dua ederken ya da dolaşırken görebileceğiniz papazlar varken, diğer
taraftan da etrafınızda inançlı Ortodoksların mum yakarak dua ettiklerini ve
kutsal emanetleri öptüklerini görebilirsiniz. Yine merkez içinde bulunan “müze”
pazartesileri hariç, hergün açık olup, içindeki muhteşem ikon koleksiyonu ile
kraliyet portre koleksiyonu ilgi ile izlenebilir durumdadır. Moskova turuna
katılmış herkese ve özellikle de zamanı varsa mutlaka ziyaret edilip görülmesi gereken
bir ruhani merkez olarak tavsiye edilen bir yerdir, Sergey Passad. Kalınan
otelden düzenlenen günlük turlara katılmanın mümkün olabileceği gibi, vakit dar
ve grup ile gezme sevilmiyor ya da tercih edilmiyorsa, özel araç kiralayıp
gitme şansıda var, ancak Moskova Metrosu biliniyorsa, en güzeli ama zoru ve
yorucusu da “Komsomolskaya” Metro durağından, Yaroslav Tren İstasyonuna çıkarak
demiryolu ile bu tur tamamlanabilir, ancak tren saatleri konusunda önceden
bilgi edinilmesi şartıyla, ayrıca bilinmelidir ki, Rusya’da trenler verilen
kalkış ve varış programlarına sıkı sıkıya uyarlar.