· Ruhi
M. Çilek- Belediye Başkanlığında süre almak açısından senin kadar
uzun süre Başkanlık yapan bildiğim kadarı ile bir başkası yok, öncelikle bu
bilgi doğru mu? Doğruysa süre almak açısından da bakılınca “efsane başkan”
sen oluyorsun değil mi?
· Faik
Tütüncüoğlu- Evet doğrudur. Öyle olması lazım ve öyledir de
zaten.
· RMÇ- Faik
Abi öncelikle “abi” ve “sen” hitaplarımın seçimi çok eskiye
dayalı, aynı mahalleli olmamız, komşu olmamız nihayetinde de sen bizim
mahallemizin abisi olman sebebi iledir, bu tespiti yapalım ki, samimiyetimizi
ve dayanaklarını okuyucularımız bilsin. Diğer taraftan da sana beğeneceğin ve
beğenmeyeceğin hatta hoşlanmayacağın soruları da soracağımı bilerek bu
söyleşiyi gerçekleştirme kararı aldığın için öncelikle teşekkür ederim.
· FT- Çünkü
ben gerçeklerden yanayım ve bu yüzden cevabı olmayan bir soru olamaz benim
nezdimde. Gerçek iyi ise iyidir, kötü ise kötüdür.
· RMÇ- Ve
müsaadenle söyleşimizi siyaset öncesi, siyasete girişin, Belediye Başkanlığın, sonra
tekrar aday gösterilmeyişin, başka siyasi ilişki arayışların, Muhittin
Dalgıç’ın başkanlığı döneminde görece sessizliğin ve Ekrem Oran’ın belediye
başkanlığı döneminde tekrar eleştiri oklarını yüksek perdeden ve hoşgörüsüz bir
şekilde yöneltmek, yerel basın ile ilişkiler konusu ve de benimle ilgili belediye
tasarrufları kullanmak konusunda sorular yönelteceğim. Bu giriş ile başlayıp
senin dönemini, senden önceki dönem ve sonraki dönemle kıyaslayarak ortaya
çıkacak bilgileri halkımıza aktaralım istiyorum.
· RMÇ- Siyaset
öncesi; asker olmayı tercih etme gerekçen ve bulunduğun görevleri kısaca
sıralar mısın? Askerlik tercihin de Celal Bayar ile ailenin ilişkilerinin çok
etkili olduğu hatta senin için “Celal Bayar yetiştirmesi” denilmesi
konusunda yaygın söylentiler için ne diyeceksin?
·
FT- Benim zamanında Çeşme’de
yeni açılan ortaokuldan başka okul yoktu, okumak isteyenler mutlaka yatılı
devlet okullarında okuyabilirdi ki onlar da askeri okullar, sağlık okulları,
öğretmen okulları idi. Zaten bende babamın vefatı nedeni ile bu imkanlardan
epey uzaktım. Ben esasen de Ziraat Bankasında memur olarak göreve de başlamış
iken Komşularımız Hulusi Paşa ve Celal Bayar ile münasebetlerimiz neticesine ve
sadece yönlendirme neticesinde askeri Lise sınavlarına katıldım ve kazandım. İstanbul’a
Askeri lise için gittiğimde bize sahip çıkacak, yol gösterecek kişiler lazım
idi ve bunlardan biri Hulusi Paşa olurken, diğer taraftan Celal Bayar’ın oğlu
ki o zamanlar Doğan Sigorta Genel Müdürü idi, hem evci kağıtlarımın
düzenlenmesinde hem de diğer ihtiyaçlar halinde yardımlarını esirgemediler.
Harp Akademisi öğrenciliğim döneminde özellikle de Annemin geldiği dönemlerde
Annem ile Celal Bayar’ın eşi görüşür bazen de beni okula otomobil göndererek
aldırırlar idi. Bahse konu ilişki bundan ibaret olup buradan talebe, yetiştirme
ya da fikri benzerlik yaratmaya kimse çalışmasın. Esasen de Celal Bayar ile 3
ya da 4 kez görüşmüşümdür.
·
RMÇ- Kısaca nerelerde görev
yaptın, anlatır mısın?
·
FT- Önce İstanbul, sonra
Siirt’e tayin, tayin olunan Tugay Urfa’ya aktarıldı, o zaman Urfa’daki Tugay da
Gaziantep’e intikal etti yani 1968 yıllarında yine Suriye ile birtakım sorunlar
yaşanıyordu, sınırı muharip birliklerle tahkim ediyorlardı, oradan Erzurum’a tayin
oldum 3 sene sonra tekrar İzmir’e geldim, 1979 senesinde sıkıyönetim ilan
edilince, bulunduğumuz birlikler içinde muharip birlik komutanı olarak benden
kıdemli çok subay olmasına rağmen onların eğitim birlikleri olması hasebe ile
ben görev için uygun görüldüm ve atandım. 1983 yılında “emeklilik dilekçemi”
verdim. Dönem itibari ile Darbe Yönetiminin çıkardığı bir karar
gereğince almış olduğum özel kurs ve eğitimlerden ötürü emekliliğime izin
verilmedi. Sıkıyönetimin Yarımada’dan sorumlu birimini yönettim.
· RMÇ- Faik
Abi ne o özel kurs ve eğitimler?
·
FT- İşte dinleme vs
· RMÇ- İstihbarat
yani?
· FT- Öyle
diyelim
· RMÇ- Anladım
detay vermek istemiyorsun ama anlıyoruz.
· FT- Evet
·
RMÇ- Faik Abi; emekli
olmana geçmeden önce seninle daha önce bana anlattığın, Kenan Evren’in
emeklilik ve sonraki yükselişi konusundaki bilgileri tekrarlar mısın?
·
FT- Bizim oradaki gazinoya her
akşam gelir çayını içerdi, bizim komutanımız idi, emeklilik işlemlerini
başlatmış hatta emekliliğini geçireceği Karşıyaka’da evini hazırlamış, bize de
ayrılık konuşmalarını yapmış, hatta “çocuklar bayramda seyranda beni aramayı
unutmayın” dedi ancak iktidar ve muhalefet Kara Kuvvetleri Komutanı olarak
önerdikleri isimlerde çok aykırı düşünce Cumhurbaşkanı aday olarak düşünülenler
derhal emekli edilip, ayrılık hazırlıklarını tamamlamış Kenan Evren atanmıştır.
·
RMÇ- Yani diyorsun ki; bizim
mahallede Kenan Evren için söylenen, NATO’nun gizli ordularının komutanı idi,
Pentagon tarafından darbe konusunda ileriye matuf hazırlanmıştır bilgisi doğru
değil yani sana göre
·
FT- Öyle ya da böyle
bilemem, ben sana gerçekleri anlatıyorum.
·
RMÇ- Tesadüfe bak Abi, Cemal
Gürsel de, emekli oluyor İzmir’e taşınıyor derken bir darbe hop darbe liderliğine.
·
FT- İkisi aynı şey değil.
İhtilal liderliği oluşumu benzese de aynı değildir.
·
RMÇ- Abi, lütfen ihtilal
felan deme her ikisi de bal gibi darbedir.
·
FT- Ama unutma ki dünyanın
en güzel anayasası bu ekip yaptı.
· RMÇ- Siyasete
hiç girmek gibi bir kararın olmamasına rağmen ilk seçimi kazanan rakibinin
talebi ile SODEP’ten aday olman konusunda söylenenlere ne diyorsun? Sen aslında
bizim ekiptensin oraya git ve oraya başkaları gelmesin seçimi biz kazanalım
hüllesi kurulması söylentisine ne diyorsun? Diğer taraftan SODEP’e girişinin kabulünü
ve onayını yapan ekip ile yollarının çabuk ayrılmış olmasını neye bağlıyorsun?
· FT- Evet
aslında politika hiç hesapta ve planda yok idi ancak çıkarılan yasa ile
“politikaya gireceğim” deyince emekli olmak mümkün idi ve böyle de yaptım. Hiç
niyet ve beklentim olmamasına rağmen eEmeklilik gerekçem “politika” olunca
buradaki politikacılar hemen bana teklifte bulundular.
· RMÇ- Kim
abi bu politikacılar?
· FT- Kaya
Ertan, Nuri Ertan, Kemal Kürekçi başta olmak üzere çok kişi
· RMÇ-
Bunlar hep sağ kökenli kişiler ve kendilerine yakın hissediyorlar seni ve
cesaret ederek teşvik ediyorlar?
· FT-
Herhalde (gülerek)… Ama benim adaylığım kesinleşince bana “seninle birlikteyiz”
diyenlerin her biri bir partiden aday olmuştu…Ben de bana yakın hissettiğim
için SODEP’e gittim ve aday oldum.
· RMÇ- Peki
Çoşkun Abi (Vural) hangi partiden aday oldu? Başta sana seninle birlikteyim
diyenlerden idi değil mi?
· FT- O
HALKÇI Partiden aday oldu ve desteği konusunda da sen yanlış anlamışsın deyip
geçiştirdi. Eeeee bu işler böyle önce seni öne sürüyorlar sonra arkandan başka
işler…
· RMÇ- Kayıt
ve seçim sonrası ilk yol ayrılığı? SODEP’e girişini ve kabulünü Şakir Karadede yapıyor
ama kısa süre sonra yollarınız ayrılıyor…
·
FT- Evet ve maalesef
seçimde “karşı aday” için çalıştı kendisi dışındaki ailesinin fertleri,
biz de sorunca yok öyle bir şey deyip geçiştirilmek istenince yollar ayrıldı.
Bizde kendi çapımızda hemen seçime ertesi bir sonraki seçim çin çalışmalara
başladık. Sakın unutmayın o zamanki seçim desteğimiz %22 idi. Buradan
başlayınca başarının manası daha iyi anlaşılacaktır Çeşme için. O zaman Anadol
marka bir otomobilim var idi her gün bir köy kahve kahve, kişi kişi dolaştım…
· RMÇ- Bilahare
gösterdiğin başarılı seçim çalışmaları ile belediye başkanlığını kazandın ve
bakıyoruz yanında bulunan neredeyse tüm ekip darbe muarızları ve karşıtları
hatta mağdurları, peki bir darbeci, darbeci diyorum ama başka kelime yok tabii
ki çünkü mezkur dönemde darbenin icra makamlarında oturmuş birisisin ve buna
rağmen olumlu ve uyumlu bir çalışma yapıyorsunuz ve nihayetinde tılsımlı “güç”
sana geçince nerdeyse hepsi tasfiye, neden, neler yaşandı özetle ve senin
açından çünkü ben diğerlerinin açısından ne yaşandığını çok dinledim. Esasen
senden de çok dinledim de bu kere kayıtlara alalım diye soruyorum.
· FT- O
konulardaki gelişmeler senin dediğin gibi değil, mesela Ilıca’da Reşat Akbaykal
için oylarda oynama-saklama yaparak liste dışı bırakılınca küsmüş idi ama kısa
sürede durumu anlayıp desteğini hep verdi.
· RMÇ-
Seçimlerde yani kazandığın ilk seçimde sonuçlar nasıl idi, tatmin edici mi idi?
· FT- Zorlu
geçen seçimi küçük farkla 84 oy farkla kazandım ancak meclis çoğunluğu maalesef
muhalefette kalmış idi. Çok zorlu geçen çalışmalar neticesinde mecliste
başarılı çalışmalarda yapıldı.
· RMÇ- Tıpkı
bugün birçok büyükşehirde olduğu üzere Başkanlık bir partide meclis diğer
partide, sıkıntılı süreçler?
· FT- O
zamanlar konular mutlaka bir uzlaşma yolu bulunarak çözülüyordu ancak iktidar
yaşanan o başarılı çalışmaların önüne, yeni yasal düzenlemeler yaparak maalesef
geçmiştir. Artık bugünlerde o ortamlar artık ne yazık ki yok.
· RMÇ- Peki
devri iktidarın başladı ve ciddi de bir süre kullandın Reis’likte… Şahsen benim
beğendiğim işler de oldu, kıyasıya eleştirdiğim işler de oldu? Peki giriş
olması açısından hizmette öncelik kriterleriniz neler oldu, hülasa neler yaptın
ve nasıl yaptın?
· FT- Benim
için bir şehrin yaşayabilmesi için yegâne önemli konu alt yapı idi ve oradan
tüm ciddiyeti ile dört elle sarılarak başladık. Dünya Bankası ile yapılan
anlaşmalara yeni yorumlar ve yöntemler ekleyerek durumu Çeşme’nin lehine bir
hale getirdik bu uğurda Dünya Bankası ile mahkemeleştik, bilahare sorunu
çözdük. Benim en önemli olan alanlar ise de eski yerleşim alanları oldu, mesela
Çiftlik Merkez, Ilıca merkez, Dalyan merkez ve Çeşme merkez gibi. Bu arada “su
işi” “Baraj inşaatı” yüzünden yaşananları herkes biliyor, Valilik
bütçesinden konulan görece az finansman ile mülkiyeti ele geçirme girişimlerine
karşı çıktım. Uzun çalışmalar ve görüşmeler neticesinde mülkiyet işini de
çözdük. Bunun anlamı işin aritmetik boyutunda daha iyi anlaşılır, suyun m3 ünü
bize 27 dolarcente satmak için sözleşmeler hazırladılar, kabul etmedik, ciddi
badirelerden sonra 12 dolarcente bağıtlandı. Baraj ve kuyular ile ilgili
detaylar ise çok daha uzundur ve meşakkatlidir ve hepsini çözdüm, biliyorsun
ben bu işlerin hocasıyım. (gülerek). Yol düzenlemeleri, kaldırım düzenlemeleri,
park düzenlemeleri, dere ıslahları, su ve kanalizasyon, atık su arıtma
tesisleri önceliğimiz idi. Sahil düzenlemeleri de önceliklerimiz arasında idi,
Ilıca, Çiftlikköy, Dalyan ve Çeşme’nin sahil düzenlemesi konusunda
yaptıklarımız herkesçe yakinen bilinir. Tüm birlikte politika yaptıklarımıza
imar plan değişikliği, yoğunluk artışı, kot değişiklikleri için bize
gelmemeleri konusunda tek tek talimat ve uyarılarımızı yaptık. Çeşme’nin
çehresini modern bir sahil kenti haline getirdik.
· RMÇ- “Telgrafhane
balıkçı barınağı” yapılması için ciddi bir lehte kampanya başlatmış idin ve
biz de ona karşı idik, çünkü Çeşme Limanını bitirecek bir proje idi bize göre,
neyse ki bizim mücadelemiz sonuç verdi, ama o tarihte karşı çıkanlar için “bir
avuç aptal” diyerek tıpkı bugünkü Belediye Başkanının “Yeni Çeşme
Projesine” karşı çıkanlara “Vatan haini” demesine benzer bir durum yaratmamış
mı idin? Telgrafhane balıkçı barınağına destek vermenin gerekçesi ne idi o
dönem, şimdi olsa yine destek verir misin?
· FT- Ben
kimseyi hedef alarak “bir avuç aptal” demedim. Dedik ki burası ta 70’li
yıllarda “Devlet Limanları” tarafından planlanmış, şu andaki projeyi
görmeden bir şey diyemem. Altın Yunus’un önünde liman var, orayı yok mu etti
de, böyle konuşuyorsunuz.
· RMÇ- Ama
beyanatlarında var, kayıtlı bunlar… Faik abi konuyu kötü politikacı gibi
karıştırma lütfen, orada açık deniz balıkçılığına yönelik tesisler de vardı,
mesela “balık işleme tesisleri” …
· FT- Artık
şartlar çok değişti, kara tarafındaki yapılaşmalar başka bir şart oluşturdu,
zaten o zaman bir tek Mehmet Ali Gökçeoğlu karşı çıkıyordu
·
RMÇ- Yok yok öyle değil,
mesela ben de karşı çıkıyordum, hani senin dediğin “bir avuç aptal” vardı ya,
onların tamamı karşı çıkıyordu.
·
FT- Onlar öyle değil idi,
biz o çalışmaları biliyorduk ve kontrol ediyorduk. Gerçi ilgili kurumların en
yetkilileri geldiklerinde bize uğramadan oralarda gezi-gözlem çalışmaları da
yapmışlar idi…
· RMÇ- Çeşme’nin
en büyük ve maalesef kalıcı belası haline gelen RES rezaleti konusunda, imar
planlarının düzenlenmesi, revize edilmesi olmadı dayatmalara karşı hukuk
yollarının kullanılmaması hakkında senin için söylenenler var biliyorsun,
efendim hiç karşı çıkmadı, ses çıkarmadı, itiraz etmedi gibilerden, işin senin
tarafından nasıl olduğunu kısaca özetler misin?
· FT- Ben
RES’lere karşı değilim ama elbette yerleri konusunda itirazlarım var ve oldu
da. Ancak bu konu ile ilgili kimlerin kutlama çalışması yaptığına bakarak
sevinenleri ve lehte çalışanları görün. Mesela Hüseyin Boyacı ile Nuri Ertan’ın
kararlar çıkınca OKMAN Enerjinin sahipleri ile villalarında pasta keserek
kutlama yapmasını göz ardı edeceksiniz, bana söz edeceksiniz, hadi canım sende.
Üstüne üstlük bizim hem Belediye Meclis hem de hem de CHP İlçe yönetiminin
almış olduğu kararlar ortada iken bu ithamlar haksızlıktır.
· RMÇ-
Savunmanı biliyorum ama katılmadığım “Siluet projesi” diye başlayıp, Çeşme’mizin
sembolü Tekke plajının yok olmasına, oradaki korunun yok edilmesine sebep
olunduğu için kendinde suçluluk hissediyor musun? Mesela Tekke plajının korusu
ile kendisini tehdit eder inşaat planı olan birisinin siluet projesi ile sana
gelmiş olmasından hiç kuşkulanmadın mı, öncelikle istihbarat bilen bir asker ve
bilahare de tecrübeli bir belediye başkanı olarak? Sonuçta elde “yeşile
boyanmış bir perde duvar” ve arkasından ağlayacağımız yitip giden bir tekke? Bu
konudaki dahlini ve savunmanı bilen birisi olarak soruyorum, bu sonuç seni
rahatsız etmiyor mu? Efendim onların böyle bir hakkı vardı o haklarını
kullandılar, efendim benden öncekiler bu hakkı resmileştirmiş yaklaşımları
durumu değiştirmediği gibi zat-ı alilerinizin sorumluluğunuzu da değiştirmiyor?
Buyurun…
· FT- Bu
bahsettiğin proje bir yarışma konusudur. İstinat duvarını da biz kendi
imkanlarımız ile Belediye olarak boyadık yoksa senin dediğin gibi öyle proje
kapsamında olan bir şey değildir o. Ayrıca Tekke Planlarını da Ankara onaylamış
bizim yapacağımız bir şey yok. Siluet Projesi için Ertan Otelin fazla
katlarının yıkılmasını savunmak bir deliliktir, bunu söyleyenler bu işin
prosedürünü ve sürecini bilmeyenlerdir, zaten hep bilmeyenler konuşuyor. Biri
yanlış yapmış sen de engelleseydin diyorsun ama Bakanlık veriyor git engelle
bakayım.
· RMÇ-
Benimkini engelledin ama gerçi en son oraya gelecektim ama
· FT- Senin
oraların işi benlik değil Anıtlar Kurulundan geçti onlar.
· RMÇ- Siz
politikacılara çok hayranım valla. Bir şey nasıl yapılamazı sizin kadar güzel
anlatan hiçbir meslek erbabı yok. Yapılacağı da hızlı ve layıkı ile
yapıyorsunuz.
· FT- Sen
yetkili olsaydın vermez miydin? Git Bakanlığa gör dosyaları ve nasıl
yapıldığını gör. Planlar 1983’te yapılmış, onaylanmış kimse itiraz etmemiş
sonuçta gelmiş önüne sen nasıl itiraz edersin.
· RMÇ- Kentin
asıl planlanmasında kalıcı nüfusun 350.000 olması öngörüsüne kayıtsız şartsız
destek verdiğini biliyorum, ayrıca merkez dışında 2 kat yüksekliğin aşılmaması
özeni gösterdiğini de biliyorum, yeni plan yapılacak yerlerde minimum arsa
büyüklüklerinin de 800 m2 olması ve bu arsalarda 2 bağımsız bölüm yapılması
özeni gösterdiğini biliyorum. Şimdi sorum şu bu büyüklükteki bir nüfusun
yerleşmesi için ne kadar bir alana ihtiyaç gösterdiği ortada iken, bunu nasıl
savunabildiğini merak ediyorum… Bunlara temiz su, atık su şebekesi ve arıtması,
yeşil alan, yol yapım ve bakımı, telefon ve elektrik altyapısı açısından
baktınız mı? baktı iseniz nasıl bir tablo ortaya çıktı?
· FT- Evet
ama söylediğini şöyle düzeltelim, 350.000 makro düzeydedir. Ayrıca 2 bağımsız
bölüm değil söz konusu olan benim için “tek bağımsız bölüm” olmalı ve
tercihim de budur, yani tek parsele tek konut. Ayrıca taban alanı katsayısı da %25
olacak şekilde planlanması talimatı verdim. Esasen ben ikiz villa yapımına
karşıyım da. Benim şahsıma ait 30 dönüm
yer bu manada planlanırken dahi, tercih ve öngörüm asla değişmedi. Herkes
eşletirdi, buraların yerlilere ait olduğunu ayrıcalık yapmamızı istediler,
şiddetle karşı çıktım. Onlara bu haliyle parsellense benim 20 parselim olur
sizin dediğiniz gibi yaparsam 40 parselim olur maddi olarak çıkarım olsa bile
Çeşmenin sosyal yaşamına uygun olmayacaktır dedim ve itiraz ettim. Hukuki durum
bu, Bakanlık planlayacak, sen sonuçlarına katlanacaksın.
· RMÇ- Yerel
basına özgürlük diyorsun şimdilerde devri iktidarında seni benim fazlaca
onaylamadığım bir dille eleştiren ama temelde de sadece eleştiri hakkını
kullanan Dinmez Er’in de çalıştığı gazetenin reklam verenlerine telefon
ettirdiğin, reklam verilmesini engellediğin söylendi ve adeta sessiz kalarak
onayladığın çok söylendi… Ne diyorsun bu konuda şimdi geriye bakınca?
· FT- Ben
kimseyi aramadım, kimseyi de arattırmadım. Mehmet Cüneyt Devrimci ile bu konuyu
konuştuk sadece ve onlara nereden buldunuz bu kadroyu dedim.
· RMÇ-
Vallahi herhalde telefona sarılıp kendinin arayacağı yok şüphesiz ama
arattırdığını konusunda ciddi bilgiler olduğu söyleniyor.
· FT- O
bana çok gelirdi hem babası hem de amcası benim iyi dostumdur, sonradan da
gazeteyi kapatmışlar.
· RMÇ- Şimdi
bakıyorum da; hem Muhittin Dalgıç’ı hem de Ekrem Oran’ı belediye faaliyetleri
dışında bir takım faaliyetlerden ötürü de çok eleştiriyorsun, peki senin belediye
faaliyetleri dışında eleştirilmen konusunda nedense sakin kalamadığını da
görüyoruz. Mesela ve nedense “İnciraltı Olaylarını” yazan ya da söyleyen
hatta bu konuda sana sorumluluklar yükleyenlere karşı devletin benzer
büyüklerinin her olaydaki kusurlarını söyleyenlere karşı yaptığı savunmalardaki
hep “ben düğünde idim” benzerliği tesadüf olabilir mi ve seni rahatsız
etmiyor mu? Çocukları katledilen ailelerin feryadını bilahare de olsa dindirmek
için neler yaptın, bu hiç de muteber olmayan savunma dışında? Peki bu olayın
hatırlatılması politik faaliyet dışındadır, bel altı vuruyorsunuz diye herkese
kızdın, deyim yerinde ise ayar verdin kendince, senin politik olmayan
eleştirilerin karşısında muhataplarının da aynı şeyleri düşünmesi için neler
diyeceksin?
· FT- Elinde
kanıtın var mı kardeşim sana kaç defadır anlattım hala aynı şeyi sorup
duruyorsun. Sen bunu temcit pilavı gibi ısıtıp duruyorsun, sen demek ki bana
inanmıyorsun. Varsa bir belgen çıkar o zaman.
· RMÇ- Neyse
Faik Abi, bu konudaki muradını ben biliyorum ve kamuoyuna senin ağzından
aktarıyorum. Şimdi gelelim bugünkü Reis’in siyasi hayatının başlangıcı senin
döneminde başladı, değil mi? Kısaca anlatır mısın?
·
FT- Vefatlar neticesinde
boşalan yerlere, tayinler düşünüyor iken Şantiye Evlerinde görevli olan bu
şahsı “siteleri koordine etsin” diye görevlendirdik. Politik hayatı
başlamış oldu.
·
RMÇ- Yeni dönemde ben senin aday gösterilmeyeceğini
yaklaşık 1 ay önceden biliyordum mesela dışarıdan biri olarak ama bakıyorum o
günden bu yana sürekli olarak son dakikada değiştirildim diye CHP’nin karar
vericilerini eleştiriyorsun? Bu bilgilerden biri yanlış gerçi ben yanlışı
biliyorum ama kayıtlar açısından, sen de senin açından olanları kısaca özetler misin?
·
FT- Sen biliyorsan o zaman Genel Başkan yalan söylüyor
o zaman. Böyle yazabilirsin. Biz 4 kişi yanına girdik Genel Başkanın ve benim
aday olduğumu MYK’ya tek benim adımı sevk edeceklerini söylediler. Benim
önseçim talebimi geç kalındığı gerekçesi ile kabul etmedi. 1.5 ay sonra MYK’ya
tek aday beni önermelerine rağmen sonradan değiştirdiler. İsimler malum bu işi
yapanlar. Alaattin Yüksel, Ali Engin, Gürsel Erol ve etrafı etki yaparak
değiştirdiler. Adnan Keskin, Sezgin Tanrıkulu Genel Başkana girip değişikliği
gerçekleştirirken benim adıma işi takip eden Aytun Çıray bu olayların tamamına
tanıktır. Baskılar neticesinde değişen 9 aday olmuştur ve bunlardan ben hariç
8’i başka türlü adaylıklarla CHP’nin oralarda seçim kaybetmesine neden oldular.
·
RMÇ- Aday gösterilmeyince, DSP seçeneği hatta MHP
yoklaması konusunda ciddi ve sağlıklı bilgilerim var olmayınca külliyen reddediyorsun
ancak DSP için kamuoyu yoklaması bile yaptırdığını biliyoruz, ne diyeceksin?
Gerçi bir önceki cevabında bunu reddetmiş oldun ama…
·
FT- Ben olayları anlattım, buradan sen ne anlıyorsan o.
Ama ben adaylık girişiminde bulunsa idim, Muhittin Dalgıç’ın seçim kaybetme
riski olurdu ama yapmadım.
· RMÇ- Yeni
Reis Ekrem Oran’a “Diplomayı göster dedim, göstermedi” diyorsun bu hangi dönemde
oldu, 1. mi yoksa 2. mi?
· FT- 2
dönem evet. Ben ve parti ne beyanda bulundu ise bunu yazdık listelere, oysa
lise mezunuyum dese o tercih etmemizi değiştirecek bir şey olmazdı ve
seçilmesine engel bir durum da yoktu. Böylesi bir yalana başvurmasını ve
nedenlerini şüphesiz ki sorduk ama işte malum cevaplar.
· RMÇ- Artık
bu konu ile ilgili başkaca soru sormaya lüzum kalmamıştır eğer bahis konuları
tespitleri 2. Dönem olmuş ise.
· FT- Bu
evvela makam kullanmaya başladı, başkan yardımcısıyım, imar komisyonu
başkanıyım gibi söylemlerini duyunca CHP İlçe Başkanının ve Belediye Meclis
Üyelerinin bulunduğu bir ortamda konuyu sorduk kendisine şiddetle reddetti ama
tanıklıklar karşısında da bir daha yapmaması konusunda şiddetle uyardık.
· RMÇ- Ekrem
Oran ben üniversite mezunu olduğumu hiçbir yerde söylemedim diyor, sen ise bizi
kandırdı diyorsun.
· FT- Yahu
liste yapıyoruz, İlçe Seçim Kuruluna veriyoruz, beyanına dayanarak, sonra İlçe
Başkanı ısrarla isteyince lise diploması getiriyor ve o zaman anlıyoruz ki
diploma konusu kocaman bir yalan.
· RMÇ- İZSU’nun
kanalizasyon ile drenaj şebekesi işlerini 1 mt dahi ilerletmediğini söylüyorsun
ama ALÇESU döneminde gerçekleştirilen ve öncelikle de İller Bankası
ihalelerinden kalan asbestli borulardan oluşan isale hatlarını yenileme işini
görmezden gelmiyor musun?
·
FT- Ben diyorum ki,
kanalizasyon ve yağmur suyu şebekesine yatırım yapmadı, sen de ısrarla yatırım
konusunu öne çıkarıyorsun.
· RMÇ- İZSU’nun
kanalizasyon şebekesi olmayan yerlerde herhangi bir çalışması yok en azından
şimdilik doğru ve buradaki abonelerden dahi “atık su” parası alıyorlar üstüne
üstlükte vidanjör hizmetini hem 10 m3 ile sınırladılar hem de fahiş fiyatla
yapıyorlar, atık su bedeli alıyorlar ise vidanjör hizmetinin bila bedel olması
gerekmez mi? ya da fosseptik kullanan abonelerden atık su bedelinin alınmaması
gerekmez mi? ne dersin? Bu kadar dillendirilmesi rağmen parmağım kör gözüne
misali neden devam ediliyor sence
· FT- Bu
karar maalesef Büyük Şehir’in kararıdır. Bu konuda itirazı olup mahkeme
başvurusu yapıp dava kazananlar da var. Siz de şikayetçi iseniz dava açın,
sonucuna katlanın. Bizim dönemimizde yeterli ve ucuz vidanjör hizmeti
veriyorduk şimdi onları kısmen devir kısmen de hurdaya çıkarmışlar, sonuç bu.
· RMÇ- Sinek
ve haşere konusunda başarılı görmüyorsun galiba yeni Reis’i gerçi sen Muhittin
Dalgıç’ı da başarılı görmüyordun. Peki sen kendini başarılı görüp onları
başarısız görüyorsan nedir farkın, konu nerelerde aksadı ya da aksatıldı? İhale
işi mi yanlış oldu, Büyükşehire verilmesi mi yanlış oldu, hülasa idari
yanlışlık mı teknik yanlışlık mı? nedir?
· FT- Bu
ilaçlama işinin ihale edilmesi baştan sona yanlıştır, çünkü nihayetinde suya
katılan ilaç miktarının sonuç almakta başarısı önemlidir, kendi imkanların ile
yaparken başka ihale şekli ile başka, denetlenmesi bile gerçekten zordur. Sonuç
ortada. Yurt dışından ilaçlama makineleri getirdik personeli kurslara gönderdik
ancak öyle baş edebildik bu durum ile. Bu ekiplerin başına Doktor ve Veteriner
getirdik, ilaçları tespit ve tayin etme ve kullanma konusunda sağlık ve
mücadele başarısı elde etmek için.
· RMÇ- “Larva
döneminde ilaçlama yapılmadı” diyorsun, plan mı yap(a)mıyorlar yoksa bu işin
oradan başlaması gerektiğini mi bilmiyorlar? Bu söylemden kastınız nedir? Sen
biliyorsun da onlar neden bilemiyor sana göre, senin altını çizdiğin konu bir
ilkokul bilgisi olduğuna göre, mezkûr zevatın da hepsinin üniversite mezunu
olmasına rağmen sorun azalmaksızın devam ediyorsa nedir durum?
· FT- Kasım
ayından önce tüm risk noktaları kanalizasyon kanalları, yağmur suyu şebekesi
ilaçlanacak ve bunların mazot türevi ile yapılacaktır. Tüm şebeke kotlar ve
etki alanları göz önünde bulundurularak ilaçlanmakta idi. Başta yazlıkçılar
olmak üzere herkese uyarılarda bulunuyorduk, evler kapatılır iken eviyelere
yarım litre mazot dökülmesi konusunda. Havuzların boşaltılması konusunda
uyarılar yapıyorduk, boşaltmayanlarınkini ilaçlıyorduk ama maalesef o su bir
daha kullanılamıyordu. Sonraki dönemde fosseptik çukurları başta olmak üzere
her risk noktasına sırt çantalı ekiplerimiz yakma işlemi gerçekleştiriyorlar
idi. Hatta tespitlerimize göre “güneş enerji sistemlerinde” bir tutam su kalsın
tüm mahalleye yeter sinek yetişiyor idi. Kasım ayından sonra da ilaçlamalara
başlanırdı. Neden yaptıklarını sen bilmiyor musun? İlaveten sen ihale işine
neden karşı olduğumu anlamışsındır. Gerçi Ekrem Oran gelince ihaleyi de iptal
edip Büyükşehir ile protokol yapmış, sonuç ortada, son derece isteksiz ve
nihayetinde de başarısız, en azından vatandaş adına.
· RMÇ- ÇEŞTUR’un
bu kadar genişlemesi uygun mudur? Restorancılık, kahvecilik yapılıyor
eleştirilerine katılıyor musun yoksa bu eleştirileri de işleri azalan esnafın
bir dedikodusu olarak mı görüyorsun? Peki genişleme ile istihdam yaratmış
olması üstüne üstlük çalışma rejimine uygun ve kurallarına uyarak işçi
çalıştırmış olmasından ötürü teşekkür gerekmez mi?
· FT- Uygun
olmadığını her yerde söylüyorum ve yazıyorum. ÇEŞTUR Belediyenin hizmette
destek ünitesi olmalıdır, Belediyenin mevcut durumdaki eksikliklerini
tamamlamak üzere faaliyet yürütmelidir. Bizim tür belediyelerde bir belediye
başkanı ne maaş alır? 9.000 Tl. Bana göre belediyelerde ve kuruluşlarında
belediye başkanından daha fazla maaş almaları uygun değildir ve ben buna izin
vermem. Ama şimdi duyumlarımız 30.000 Tl maaş alanların olduğu, 15.000 Tl alan
da varmış ve ilaveten kişisel kullanıma tahsis araç ile lojman tahsisi de
varmış, bunlar uygun şeyler değil, sizin hoşunuza gidiyorsa destekleyin.
· RMÇ- Sen
nereden biliyorsun, gördün mü bordrosunu?
· FT- Ben
görmedim ama hem ulusal hem de yerel basın yazdı, maaş alanlardan biri de sizin
gazetenize gelip bu beyanlarda bulunmuş, ne diyeyim daha…
· RMÇ- Yeni
Asır gazetesi yazar tabii ki, onlar CHP’nin hasmı…
· FT- Tamam
sende tekzip edersin, yalanlarsın, var mı Belediye Başkanının yalanlaması?
· RMÇ- Var
tabii ki hep yalanladı Lojman da vermedik maaşlar da öyle değil diyor ama hep
gündemde tutuluyor bu konu.
· FT- Hayır
yok böyle bir şey. Biz neden uyduralım bunları, bunlar konuşulan konular, sen
destekle bunları yaz destek yazılarını…
· RMÇ- Çöp
vergisinin İZSU faturaları içine türbanlanması, sonradan katı atık toplama
bedeli ihdas edilmesi, olmadı ve yetmedi katı atık bertaraf tesisi adı altında
tam 3 çeşit vergi toplanırken, bahçe atıklarınızı da toplamayacağım ve kamuya
açık mahalle de bırakılması halinde ceza yazacağım yaklaşımı ile vatandaşa adil
ve etik olmayan adeta 4. Bir vergi uygulanması kararı alınması konusunda ne
diyeceksin?
· FT- Bunlar
Devletin çıkardığı yasalara göre oluyor
· RMÇ- Ben
nereden bileyim biz parayı size veriyoruz, parayı ne yaptığınız siz
biliyorsunuz. Şimdi de senin delaletinle Reisliğe gelen şu andaki Reis’te biz
bahçe atıklarını da toplayamayacağız diyor?
· FT-
Bunları bana niye soruyorsun? diyorsun?
· RMÇ- “Kardinalin
elini öptü” demiş olmak bir ötekileştirme tavrı değil mi
sence, insan bir büyüğünün elini öpemez mi Belediye Başkanı olunca? Burada ne
anlatmak istedin?
· FT- Ötekileştirme
tavrı olmaz olamaz. İnsan bu kabil makamlara gelince kimin elini öpeceğini iyi
bilmeli. Sen şimdi gidip Sakız’daki rahip’in elini öper misin?
· RMÇ- Sakız’daki
rahip yaş olarak benden büyük mi peki? “El öpmekle dudak aşınmaz” diye
atasözümüz var bizim.
· FT- Mesela
dini büyük olduğu için elini öptüm derse bende sorarım o zaman niye diyanet
işleri başkanının elini öpmüyorsun? O zaman gitsin dini büyük herkesin elini
öpsün, ben eleştiririm böyle yaparsa, o kadar. Sorarım bunu turizm için mi
yaptın, biz inanmayız böyle olduğuna çünkü turizm ilgili kurumlarla yürütülür.
Mesela Türkiye’ye gelen Rusları Kardinal mi getiriyor yok devlet politikası
getiriyor, devletin kurumları getiriyor. Dünyada bu manadaki etkinlikler dini
kurumlarla değil devletlerin diğer kurumlarıyla yapılır. Mesela Sakız
Adasındaki, Belediye ile, turistik şirketler ve kurumlar ile, Odalar ile
yaparsın görüşmelerini ve etkinliklerini ama oranın dini büyüğü ile değil.
Çünkü dini kurumların gayeleri başkadır.
· RMÇ- Anladım
Abi, buradan da mesajını aldık. Şimdiki Reis’in ustamın izindeyim demiş
olduğunu biliyorsun herhalde? Ustam dediği zat’ı biliyor musun, tanıyor musun?
İlaveten Reis ustasından yeterince ilim, irfan ve feyz almış mıdır sence?
· FT- Kimi kastediyor
tam bilmiyorum ama galiba ve büyük ihtimalle Ahmet San’ı kastediyor. Ahmet
San’ın benim nezdimde pek bir itibarı olmadığı açık ve herkes biliyor. Bir
Dönem, Kaymakam ile benim imzamı taklit ederek sahtecilik yapmıştır. Durum bu…
· RMÇ- 24 Mart
2019 tarihli “yarımada gazetesinde” ki röportajında “çocuk” diye anarak küçük
görme ve gösterme çabası içinde olmuyor musun? Koskoca adaya ve nihayetinde
reis’e çocuk ifadesi şık oluyor mu ki?
· FT- Onu
ben söylemedim onu kendileri yazmışlar. O konuda isterse mahkemeye gidebilir,
ben ona çocuk demedim. Ben beyanatımda, yalancıdır, makam kullanır ve
sahtekardır dedim.
· RMÇ- CHP
eski gençlik kolları başkanının babasının mısır tezgahını kaldırmış olması için
ne diyorsun?
· FT- Sırf
kendisini desteklemedi diye babasının mısır tezgahını kapattırıp aynı yeri
Bozdağ şurupçusuna vermiş olmasını insanlık açısından da, parti açısından da
ayıptır. Siyası benzerlerinin aldığı
sonuçları bir veri olarak kullanıp cesaret ediyor demek ki.
· RMÇ- METHAN
dondurmacısını kaldırıp yerine VELİ USTA dondurmacısını yerleştirmiş olması
nasıl yorumlanmalı?
· FT- Rezaletin
son perdesi. METHAN bir top dondurmayı 3 Tl’ye satarken bunlar şimdi 6 Tl’ye
satıyor. Şimdi herhalde kitaba uymayan bir şeyler vardı hemen VELİ USTA levhası
kaldırıldı. Ama levha kalkması ile sorun bitiyor mu? Efendim ihaleye çağırdık
METHAN gelmedi gibi savunmalar duyuyorum eğer ihale ile verildi ise gazetede
fotoğraf yayınlanınca mahcup ve suçlu çocuklar gibi apar topar levhayı niye
kaldırıyorsunuz? Eğer her şey kurallara ve kanunlara uygunsa neden bu telaş ve
değişim?
· RMÇ- “Halk”
hep önde sizin mahallede ama devri iktidarınızda da fazlaca önemsemediğiniz bir
konu olarak tarihteki yerini aldı bence. Mesela halkın denize ulaşımı konusunda
kapatılan yolların açılmadığını söylüyorsun şimdilerde, lakin Şifne Hotel’in
deniz tarafından dikenli tellerle kapatılması konusunda hiçbir şey yapmadın,
Muhittin Dalgıç’ta sessiz kaldı, Ekrem Oran’da. Orada deniz halka “ÇEŞTUR”
markası tarafından kapatılmış durumda, ama size göre bu normal demek ki, hiç
sesiniz çıkmıyor. Bu sence çifte standart değil mi, sen kamu olarak kapatırsan
özel kesim zaten “ham etmeye” hazır ve aportta beklemez mi? Ne diyorsun?
· FT- O iş
başka. Oranın yapımı “kıyı kanunu” yayımlanması öncesinden yapılan işlerdir.
· RMÇ- Abi
ben binaları söylemiyorum, tel örgüyü söylüyorum.
· FT- Orada
tel örgü yok, kıyı kanunu çıkarılmasından önce yapılmıştır. Güvenlik amaçlı
kapatılmıştır, güvenlik söz konusu olunca öyle kararlar alınabiliyor.
· RMÇ- “Ben
üniversiteyi Faik Bey de kendini bitirdi” diyen Ekrem Oran ben
üniversite mezunu olduğumu hiçbir yerde söylemedim diyor, sen ise bizi kandırdı
diyorsun. Bu işin aslı faslı nedir allasen? Ayrıca sen kendini bitirdin mi,
bitirmedi isen Reis sana neden böyle diyor? Ayrıca daha düne kadar “abi” diye
seslendiği büyüklerine “bey” diye hitap ediyor olmasını nasıl
değerlendiriyorsun? Yani kendisince bu konuda bu tebarüz ettirme ile “sizden
farklıyım” gibisinden bir yaklaşım sergilemesi söz konusu olabilir mi?
· FT- İnsanlar
yükseldikçe kendilerini değişik şekilde ifade etmeye başlıyorlar. Mesela daha
önce İl Genel Meclisi Başkanlığı yapmış bir arkadaşımız ki politikaya ben davet
etmiştim kendisini o da benzer tavırları göstermiş idi. Hatta onunla ilgili
kötü anılarımız da var, Çeşme’nin 25.000 planlarının sümen altı edilmesi,
onaylanmamasının müsebbibi kendisidir. Kanıtları da vardır bunların her birinin.
Sonra parti olarak İl Genel Meclisine düşünmüyorduk kendisini ama geldi yine
öyle dedi böyle dedi bizde bundan tecrübelenmiştir diyerek tekrar yazdık kazandı.
· RMÇ- “Mavi
Bayrak” konusu da önemli bir detay senin için, anladığım kadarı
ile ve mavi bayraklı plajlara yeniden bayrak çekmek ahlaki değil diyorsun,
ayrıca Reis için varsa yoksa Ilıca Plajı var diyorsun, başka plajların hiçbir
derdi ile ilgilenmiyor diyorsun, plajları zaman zaman dolaşıyor musun? Ne
biliyorsun da böyle diyorsun?
· FT- Bayrak
konusu tam bir rezalet fotoğrafları var, beratları var, ama ne diyelim. Adam
söylüyor, bak mesela “festivali” söylüyor 25 senedir yapılmadı diye insan
utanır valla. 2004 ten sonraki dönemde Ekrem Oran’ı festival komitesine
yazmışız, tüm uyarılarıma rağmen hala daha yalan söylüyor. Bak sana söyleyeyim,
Çiftlik’te Pırlanta Plajında Turizm Bakanlığının ihale ettiği bir işletme var
bana göre en makul yer orası. Tuvaletlerinden, şezlonglarına kadar her şey
uygun ve makul hem de ucuz. Şimdi hala öyle midir bilmiyorum.
· RMÇ- “Belediye
işleri, konserle, el sallamakla, sarılıp öpmekle, o yöredekilere “ÇEŞME AİLEM”
demekle olmaz diyorsun. Reis sanki sadece bunları yapıyormuş gibi bir hava
veriyorsun peki bu doğru mu, doğru ise neden ve nasıl?
· FT- Varsa
kendi söylesin, yatırımlarına girdik baktık ya da sen alınıyorsan bu söylemden
sen söyle bana göre yeni hiçbir şey yok. Tekke plajı işletmesi var ama orasını
önce kapadılar şimdiki Reis’te işletiyor. Yarı yarıya zarar ettiği aşikâr. Ben
tamamen onların yayınladığı bilgiler üstünden söylüyorum bunları. Rezalet bir
şey tüm bu yapılanlar.
· RMÇ- Bir
yazında “çıkar odaklarının başkanı olma” diyorsun, tam ve açık seçik ne
demek istiyorsun, çıkar odakları derken kim ya da kimleri kastediyorsun, öyle
tahmin ediyorum ki, sen efsane ve eski bir belediye başkanı olarak bunu bilerek
taammüden kullanıyorsundur, senin yakın tanıklığın nedir bu konu ile ilgili? Bu
çıkar odakları her belediye başkanına gitmez mi sence? Hele çok uzun süre
başkanlık yaptığına göre öyle tahmin ediyorum ki sen bir kısmını tanımışsındır,
sahi kimdir bunlar? “Halkın başkanı ol” diyorsun peki halkın başkanı
olmak ne demek, mesela sen halkın başkanı mı idin?
· FT- Benim
kastım çok net ve açıktır. Kıyılar “halka açıktır” Halk beni seçtiğine göre ben
halkın başkanıyım.
· RMÇ- Beni
halk seçti dersen Ekrem Oran’ı da halk seçti, kastın başka olmalı.
· FT-
Halkın yolunu açmıyorsa, halkın plajlara erişimini temin etmiyorsa nasıl olacak
bu? Halka kapatılan yolların önüne geçemiyorsan o zaman çıkar odaklarının
başkanı olursun.
· RMÇ- Peki
Faik abi; eski bir CHP’li olarak adaylarını bu kadar sıkı eleştiriyor olmanın
sebebi partiden atılmak olabilir mi? Çünkü bu manada ciddi eleştiriler oluyor
ahali arasında…
· FT- Yooooo.
Onla alakası yok ki. Dikkat edersen evvela ben yol gösteriyorum tecrübeli bir
abisi olarak sonra eleştiriyorum. Yol gösteriyorum ki yarın öbür gün başın
belaya girmesin diye. Bunlar görevi kötüye kullanmak kabilinden değerlendirilir
ve hapse bile girebilirsin diyorum.
· RMÇ- Faik
Abi; son olarak benim Karadağ semtindeki tarlamın, 4 tarafı da imar açık iken,
uyduruk ve kamu işlevi dışında bir faaliyet alanı olarak tanımlanmasında bir
bilgin ve katkın oldu mu? Olmadı ise eskiden aynı imar adasında bulunmasına
rağmen oradan yeni bir ada ihdası ile belediye olarak durumunu değiştirmiş
olmanızı nasıl izah edeceksin? Bilahare mahkemeleşmiş olmamız üzerine
kullandığınız tasarruflar aleyhine mahkeme kararı alınmasına rağmen yaklaşık 3
yıl mahkeme kararını uygulamamış olmayı neye bağlıyorsun?
· FT- Planları
kurul tarafından yapılmış yerde Belediyenin tasarrufu olamaz. Mahkeme kararını
uygulamamış olmam mümkün değil yanlış biliyorsun.
· RMÇ- Faik
abi gerçekten öncelikle sabrın bilahare de kendince bilgin, ilgin ve
samimiyetin çerçevesinde verdiğin cevaplar için, son olarak eklemek istediğin
bir şeyler varsa onunla bitirelim söyleşimizi…
· FT- Ben
teşekkür ediyorum.