Yeniden
ve yine “YENİ ÇEŞME PROJESİ” gündeme alındı gibi bir görüntü var… Proje
detayları ne yazık ki belli değil, en azından kamuoyu açısından belli değil… Yine
hikmetinden sual olunmaz, ne eylerse güzel eyler, dedik ve kenara çekildik…
Başta karşı çıkanlar şimdi destekçi oldu, karşı çıkanlar azaldı… Konu zamana
yayıldı, alt komisyona havale edildi, küçültüldü, büyütüldü, konsept değişti,
alanı değişti, vs vs gündemin hayhuyu içinde çaktırmadan ama illiyet ve
iltisaklarının boyutu köpürtülerek ya da büyütülerek, ünlü ve bir hayli sık
kullandığımız deyim uyarınca, “istim arkadan gelecek” ile pupa yelken… Yani
klasik; “biz biliyoruz ne yapılacağını, bir de size mi soralım” başlıklı aşk
hikayesi… Allah selamet versin, ne diyelim… Ama Allah var, sunum fevkaladenin
fevkinde; “golf sahaları, devasa müze, uluslararası uçuşa münasip havaalanı, yaklaşık
100.000 nitelikli yatak kapasiteli oteller, nitelikli olimpik boyutta spor
tesisleri, motor sporları pisti, kongre fuar ve etkinlikleri merkezleri, opera,
bale, sinema ve tiyatro salonları, özel galeri ve sergi salonları, sağlık
temelli termal merkezleri, agro turizm alanları, doğa turizmi alanları, ekstrem
macera ve doğa spor alanları, tema park ve film plato alanları, yat limanları,
kişisel yat bağlama alanları, bilişim teknolojileri serbest bölgesi, futbol sahaları…”
vs vs ne bulduysam içeriğe kattım tadında… Yahu bu faaliyetlerin bir kısmı
diğerinin tekzibidir diyen birkaç kişi dışında ses çıkmıyor… Moda ya “torba”
yapmak, kırk ambar tadında, atarsın içine her şeyi, hooop oldu sana torba, biri
diğerinin etkisini azaltırmış, kimin umurunda, esasen bu bir sunumdur,
söylendiği gibi de olması gerekmeyebilir, eeee, ne demiş atalarımız, “kervan
yolda dizilir”… İlaveten, maksat her kesimi ve herkesi memnun etmek değil mi?...
Devammmm… Yaptıklarımız, yapacaklarımızın garantisidir, repliği sahnede yeniden
ve yine… Biz izlemeyi sanat haline getirdikçe, filmin habire devamı çekiliyor…
Ve görünen o ki ve de hiç şüpheniz olmasın ki, devam da edilecek… Ama olsun, “ne
vereyim abime” tadında her beklenilen ya da akla gelen faaliyeti torbaya koydun
mu, geniş “konsensüs” oluşuveriyor kendiliğinden… Kim takar, bu
söylenenlerin gerçeklik payı var mı, olabilir mi, sorularını… Şimdilerde hâlâ
var mıdır bilmiyorum, “SimCity” diye bir bilgisayar oyunu var idi, bilgisayar
ortamında kendi kentinizi oluşturuyor ve yönetiyor idiniz, bu strateji oyunundan
dahi nasiplenmiş olmak karşıtlıkların bir balans dahilinde nasıl
yönetilebileceğinin ayartına varmayı getirebilir, de işte…
Dün
bir arkadaşım gönderdi, “Türkiye Ormancılar Derneğinin” bir basın açıklamasını,
okuyunca içim karardı, gerçi farklı açılardan değerlendirerek benzer kaygıları
hep taşıyordum ve bu nedenle de taa başından beri karşı idim bu projeye ve hala
da karşıyım ve de karşı olacağım… Önceleri karşı olup sonra alkışçısı olanları
da Allah ıslah etsin diyorum… Çeşme Yarımadasının yaklaşık 30.000 ha.lık alanının
17.000 ha.sı proje dahiline alınıyor ve nurlu ufuklar tadında “Türkiye’nin
Cannes’i” olacağı takdimi ile sahne alıyor… “Zemin+2 kat olarak öngördüğü
yatay mimaride kullanılacak malzemelerin çevre dokusuna uygun olacağı, çevre
sertifikasına sahip, sürdürülebilir-doğa dostu bir turizm uygulaması olacağı” cilası
ile vaat takdim ediliyor lakin yukarıda sayılan ve bir arada olma şansları
nerdeyse imkansız bir dolu faaliyet ile de soslanarak keyifli ve kabul
edilebilir hale getiriliyor. Neymiş ana fikir, yatay mimari de, dikey asla değil,
çevreye uyumlu konut projeleri, evet bence de hesap bu… Aksi takdirde buraya ne
Karadeniz’den müteahhit, ne de çok güvenilen Arap sermayesinden kaynak akmaz… Bilmeyenlere,
müracaatları halinde, Arap sermayesi üzerine bildiğim kadarı ile hisse ve
kıssalar aktarırım… Aaaa devlet garantisi, yani, marinalara yat sayısı
garantisi, havaalanlarına yolcu garantisi, golf sahalarına oyuncu garantisi,
müzelere ziyaretçi garantisi, sinema salonlarına seyirci garantisi, bak işte
buna bir şey diyemem, işte o zaman olur belki de… Yahu birileri bu romantik
takdimleri hayalleri olarak sunabilir, bu çok anlaşılabilir ve kabul edilebilir
de bari biz çok sevdiğim ve Anadolu’da çok yaygın kullanılır lakin az uygulanır
söz gereğince tutum takınalım; “söyleyen deli ise dinleyen akıllı olacak”.
“100.000 kişilik nitelikli yatak, 100.000 kişilik istihdam” takdimi elbette çok
ciddi karşılık bulur günümüz Türkiye’sinde… Canım Yurdumun maalesef çalışabilir
nüfus stoku o kadar büyük ki… Neyse ulvi ve kutsi politik mülahazalara
dalmayalım…
Golf
sahaları ise başlı başına bir felaket hatta rezalet bir önermedir… Önerenler
biliyordur şüphesiz de, dinleyenlerin lütfedip biraz tefekkür edip konunun
boyutlarına vakıf olmaları kaçınılmazdır. 19 Aralık 2018 tarihinde “Golf
yatırımı” başlıklı bir yazımda, şüphesiz kendimce ve bilgim ve görgüm
çerçevesinde konuyu incelemiştim, su rejimi, kullanılan kimyasallar ile
toprağın ve yeraltının nasıl kirletildiği, müşteri portföyünün tüm dünyada nasıl
ve kimler tarafından oluştuğu ve de hepsinden önemlisi istihdama katkısının ne
kadar küçük olduğu vs vs… İstenirse https://sosyalyasamdaalternatif.blogspot.com/2018/12/golf-yatirimi.html
linkinden detaylara ulaşılabilir.
Gelelim
havaalanı konusuna; şu an Çeşme’nin yegâne su kaynağı “Kutlu Aktaş Barajının”
su toplama havzasının tam göbeğine inşa edilerek, zaten su fukarası Çeşme’nin
daha da sıkıntıya gark edilmesi gözden kaçıyor herhalde… Yahu hazır bulmuşsun
Allah’ın bedava suyunu, ki o bile çok yetersiz, bırak Allahaşkına dokunma…
Zaten açtığın derin kuyularla temin edilen suyun ki o da arsenik içeriği riski bir
hayli fazla bir su onu paçal etmekte kullanıyorsun, bi dur, bi karıştırma… Aaa
bu muhteremlere şimdi bunları söylüyoruz ya, ben biliyorum bu abilerin
cevapları vardır ve çok nettir. Denizden “reverse ozmos” yöntemi ile su
arıtacağız ile başlayan, İzmir’in muhtelif barajlarından isale hatları ile
getireceğize kadar, hatta yağmur dua seanslarını arttıracağıza kadar varır…
Hele
siz; şu andaki nüfusa ciddi temiz ve sağlıklı su temin edin, atık suyu yeterli
ve sağlıklı toplayın, arıtın, gelin sonra bunları da yapacağınız konusunda bizi
ikna etmeye çalışın. Bu kadar çok temiz su kesintilerinin ters basınç ile atık
su şebeke karışımları sonuçlarına hiç girmeyeceğiz. Terfi istasyon
kifayetsizliği nedeni ile yeni kanalizasyon şebekesi yapamıyoruz, siz şimdilik
foseptik ile idare edin yaklaşımına lafımız da yokken… Lütfen, andövülüz de sizin sandığınız kadar da
değil, bunu da bir görün gari… Lütfen bu projenin tamamından da hatta küçük bir
parçasından da uzak durun, Çeşme’nin geleceği adına… Raporda değinilen, yöreye
özgü nadir hayvanlar ile yine yöreye özgü endemik ve nadir bulunan bitki
örtüsüne verilecek zarar ortada iken agro turizm gibi örtülere sonraki
yazılarda devam etmek üzere…