Sinan Çetin'in,
Film, bir köy evinde söylenen 'gesi bağları' türküsü ile başlıyor. Ailenin eğlencesi "susun lan" şeklinde soğuk bir emirle kesilir. Bir anda yüzlerine doğrultulmuş tüfeklerin namlularıyla burun buruna gelen aile fertleri neye uğradıklarını şaşırırlar. Eve gelen askerler aile fertlerine bundan böyle türkü çalıp söylemekten vazgeçmelerini, Batılı bestecilerin eserlerini seslendirmeleri gerektiğini anlatmaya çalışırlar. Ne var ki eve girip "Batılı olacaksınız" diye dayatan askerler de Batı müziğinden hayli uzaktır.
İşadamlığına sanat türbanını geçirmiş adam; Sinan Çetin, moda dünyasında muhafazakar eşcinsel olduğunu açıklayan ancak en fazla koruması gerekeni koruyamayan Cemil İpekçi’ye özenerek; sinema tarafında da sinemanın Cemil İpekçi’si olmaya niyetlidir anlayabildiğim kadarı ile.
SATIRBAŞLARI İLE SİNAN ÇETİN
1975 yılında Zeki Ökten ve sonraları Şerif Gören ve Atıf Yılmaz yanında rahleyi tedris ederken başka (yeraltı maden-iş ten de maalesef sıkı nemalanmıştır), yükselen değer yobazlık olunca başka sesler çıkaran abuk subuk biri;
En önce bir hiçken, devyolu, sonraları baktı olmuyor ortayolu, en sonudada hakyolu tutan gizli şeriatçı; (ne yapalım zaman zaman bu tür yaratıklara aramızda görev düşüyor);
Antalya film festivallerinde kendi filmi ödül alınca, destek; kendi sevmediği yada kendi desteklemediği filmlere ödül verilence ortalığı yıkan bir tatminsiz;
Gerektiğinde herşeyi yapabilecek hatta bir zamanlarda erkekçe dergisi için çektiği çıplak kadın poposu fotoğraflarının birer sanat şahaseri olabileceğini söyleyebilen bir deli bozması;
"düzen budur kardeşim bükemediğin bileği öpeceksin hatta daha güçlü bir bilek olacaksın kardeşim"i hayata geçiren insan. kapitalizmi eleştirip sonra nimetlerinden faydalanmak isteyen kişi olmayı tercih eden müstevliperver kemirgen;
"madem burada yaşamak ve çalışmak zorundayım" kararını verdikten sonra sürünün gideceği yolu değiştirmeye uğraşmak gibi zor bir işe soyunacağına; sürü ile birlikte gitmek hatta mümkünse en önüne geçebilme taktiğini çok iyi uygulamış ve hatta duruma bir de pragmatist yaftası asarak çok ta afili bir hale getirmiş bir dönek;
İki adet ifade özgürlüğü projesi için AB’den kendisine 450 bin Euro tahsis edilen kayıtsız şartsız AB teslimiyetçisi ve Atatürk düşmanı gerici-yobaz olan Atilla Yayla’nın çok değerli dostu;
“AKP’nin tanıtım ve medyadan sorumlu genel başkan yardımcısı Prof. Dr. Edibe Sözen ile önümüzdeki günlerde bir toplantı yapacağız. öncelikle fikir alışverişinde bulunacağız." deyip sonra da işi garantiye almak içinde, “AKP’nin yaptığı icraatları beğeniyorum. ülkemize huzur ve istikrar getirdi. ben geçtiğimiz seçimlerde istikrar için AKP’yi destekledim ve oyumu bu partiye verdim. bu seçimlerde de AKP’ye oy vereceğim. bence AKP devrimci bir parti. AKP’nin ekonomiye ve özgürlüğe bakışıyla devrimci bir parti olduğunu düşünüyorum" gibi sözler eden bir menfaatperver;
Bahçeşehir ve Bilgi üniversitelerinde kendine benzer goygoyları ile birlikte ve maalesef sinema üzerine dersler veren ama ne sevindiricidir ki kendisine hak veren bir öğrencisi bile olamayan, kariyeri kim tarafından şişirildiği çok iyi bilinen tam bir balon şovmen;
“Film Gibi” adı ile TV proğramı yapımcısı olarak ülkenin kültürel kalite anlamında irtifa kaybetmesine katkı sunan bir zoktirik lümpen;
10 ar çift siyah tshirt ve pantolonu bulunan ama ısrarla hergün ayrı ve temiz birisini giydiğini belirtmek zorunda olan bir megaloman ve aşağılık kompleksi bulunan aşağılarda birisi;
Sinema eleştirmenleri tarafından hiçte başarılı bulunmayan (özellikle de hazırkart reklamlarında ayyuka çıkan fahiş yönetmen hatası yüzünden), ama son dönemlerde sığındığı limandan aldığı destek ile Allahın Yürü ya kulum dediği zat;
Kariyerinde hiçte önemsenmeyecek bir dönüm noktası olarak, mobilya reklamı (istikbal mobilya-şeriat holding) çeken ve doğru yerde doğru zamanda bulunulması gerektiğinin ispatı andavül bir insan;
Aslında yakın çevresinin de sık sık söylediği üzere bütün ettiği lafları, karısı Rebekka Haas’tan öğrenip tekrarlayan bir papağan ve doğru eş seçmenin ne kadar önemli olduğunu ispat eden reklam filmleri ağası;
Kirli sakallı entellektüel görüntü altında iş yapmak-para kazanmak dürtüsünün yarattığı hezeyanların tutsağı, işsizlere düşman, sosyal devlete düşman ve de her fırsatta alaya alan bir kin ve nefrete sahip, özgürlük diye düşündüğü şeylerin sadece kendi veya kendisi gibilerin rahatlığından öte olmayan bir makyevelist;
Yüksek entellektüel bilgisi sayesinde kendisine yer bulduğu TV8 deki “yaşamdan dakikalar” adlı geyik proğramında; Nazım Hikmet yanında İsmet Özel ve Teoman'ı sevdiği şairler arasına katarak her konuda ne kadar bilgili olduğunu (!!!) yada Nazım Hikmet’in kendince ne kadar önemsiz olduğunu tebarüz ettiren ve maalesef diğer geyikseverlerden de (Nebil Özgentürk ve Hıncal Uluç gibi) tepki almayan zır ve hınzır cahil;
Ağabeyi Sabahattin Çetin'in tanımlaması ile: "medya maymunu, ruhunu satan, tanrısı para olan, küfürbaz ve aynı soyadını taşımaktan rahatsız olunan" şeytan;
20 Şubat 2008 Habertürk’te Yavuz Semerci’nin sunduğu “Bilgi Odası’” programının konuğu olan Sinan Çetin, daha önce oy verdiğini ve desteklediğini ifade ettiği AKP’nin özgürlükler konusunda sadece kendi tabanını memnun etme tavrından rahatsız olduğunu ve “AKP’nin yanında durmaktan vazgeçeceğim veya vazgeçmek üzereyim” gibi laflar ederek kafasının ne kadar karışık ve cüzdanının ne kadar dolu olduğunu ima edip, necip Türk milletinin direksiyon hakimiyeti en güçlü fertlerinden biri olduğunu ispatlayan goygoycu;
Biridir SİNAN ÇETİN.
Bu abuk subuk herifle ilgili daha fazla uzatmadan kendisini en iyi ve en uzun süre tanıyan birinin görüşleri ile konunun bu boyutunu nihayetlendirelim.
KAFASI ASLINDA HEP KARIŞIKTI
Eski SHP Yöneticilerinden olan, Belge Film'in sahibi Sabahattin Çetin; yıllardır görüşmediği kardeşiyle ilgili olarak kendisine sorulan bir soruya; "Bu vereceğim cevap; aynı zamanda başkaları için de bir anlama geleceği için de söylüyorum. Ben bu konuda o arkadaş ile bir tartışma zemininde yanyana görünmek istemiyorum. Bu bir ağabey, bir kardeş olmaktan öte; bu konuda içim çok acıyor ve cevap vermekten sıkıntı duyuyorum. Bir insanın dünya görüşü yoksa, dünyaya temelli bir bakış açısıyla bakmıyorsa, sağdan sola, soldan sağa yalpalanır, yanlıştan yanlışa gider. Bu zaten bilimsel birşey, herkesin de bildiği birşey. Onun zaten bu konuda kafası hep karışıktı. Yine de karışık, yarın bugün başka bir yanlışın peşine düşebilir. "
YASAKLAR YASAKLANSIN DİYEN SİNAN ÇETİN
6 Nisan, 2006 Marmaris'in Armutalan Beldesi Belediye Meclisi, turistik tesislere yakın inşaatlarda çalışan işçilere türkü yasağı getirdi. Alınan karara göre, çalışır durumdaki turistik konaklama tesislerine 200 metreden yakın olan inşaatlar için, inşaat yasakları 15 Nisan-31 Ekim, diğer bölgelerde ise 30 Nisan-31 Ekim tarihleri arasında uygulanacak. Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, İnşaat İşçilerine Türkü Yasağı Kararına Destek verirken, işçilerin türkü söylemesinin yasaklanmasını olumlu bulduğunu söylerken;
SİNAN ÇETİN nerededir; AKP nin kanatları altında olduğu için bunları görememektedir şüphesiz. Oysa ki reklam filmleri ağalığına uygun düşecek çok daha makul ve sorumlu bir film de çıkabilirdi bu yasaktan...
Ayrıca kanatları altına sığındığı AKP nin ince ve kalın her türlü taktik ve planlarla hedeflediği şeriat ile yönetilen ülke olma yolundaki çalışmalarında örnek alınan ülkelerde; bırakın yerel halk müziklerini bırakın batı müziklerini, dini ilahiler dışındaki CD ve kaset kayıtlarının yapılamadığını konu alan alan bir film hazırlayabilirmiydi acaba? Acaba; acımasızca ve alçakça eleştirdiği o dönemde bile kadın-erkek ve çoluk-çocuk aynı yerde eğlenmekte iken, şeriat ilanını takiben böyle bir şeyin olamayacağını düşünememesinden mi?
Evet Sinan Efendi; bu ülkede bazı türküler ve türkücüler zaman zaman yasaklandı ve hatta hala yasak olanlar var, ancak bunlar hiç te öyle belirtiğin ve uydurduğun gibisinden olmadı, tam tersine ayakları üstünde durabilmeyi öğrendiğin ama elinin cebini doldurduğu ilk fırsatta da küfrettiğin devrimci tarafın türkücülerine; yine şu anda kutsadığın ve hayranlığını beyan ettiğin taraflarca uygulanmıştır.
Büyük ruhsal çöküntü ve savrulmalarının yarattığı hezeyanlarının; mevcut iktidar sahiplerinin parası mukabili tahrik edilerek dışa vurumu şeklinde kurguladığı bu film tamamen uyduruk, düzmece ve küfrün ta kendisidir. Sanat müziğine verdiği önemi; akşam sofralarında konu müzik olunca mutlaka ve mutlaka birkaç ses sanatçısının bulunması ve diğer taraftan her fırsatta ve uygun ortamda sevdiği türküleri bizzat seslandiren ve hatta halk oyunu olarakta zeybek oynayan bir kişi; ATATÜRK kalkacak bunları yasaklayacak, olacak şey değil ama, yaşanan bu kin ve nefret kusma trendinin bir vagonu da neden SİNAN ÇETİN tarafından işgal edilmesin.
Yasakların yasaklanmasını istiyorsan eğer; SANAT ADINA ve de yüreğin de yetiyorsa eğer;
Başbakanını karikatürünü çizmenin, velhasıl komple mizahın yasak edilmeye çalışılmasını eleştirde görelim yiğitliğini. Kolay tabii; uluslararası destek ve teşvikçilerinin istemesi ile ve daha da acısı artık kendisi koruyacak söz sahibi kimsenin kalmaması nedeni ile de genç cumhuriyete saldırmak ...
Aydın demek namus demektir;
Aydın demek dünya nimetleri için fikir üretmeye karşı olmaktır;
Aydın demek biat etmemektir;
SON SÖZ
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.