Yeni
Çeşme Gazetesinden düzenli olarak makalelerini keyifle okuduğum, bazı
görüşlerine katılamadığımı ifade ettiğimde ise büyük olgunlukla karşılayıp
ciddi ama soluksuz bir kontratak ile haklılığı ve doğruluğu konusunda giriştiği
ikna çalışmalarından kendisini ve görüşlerini bir hayli iyi tanıdığım, ancak ve
ne yazık ki fırsat yaratamayarak yayınlanmış kitaplarından herhangi birini
bugüne kadar okuyamadığım yazar arkadaşım Hande
Baba'nın 22. İzmir Kitap Fuarında katıldığı imza gününde edindiğim
kitaplarından önce "Rüzgara
Sarılmak" ve bilahare de "Ölüm
Bugün Hasta" öykü kitaplarını bir solukta okudum. Hayat, ölüm,
birliktelik, aşk, ayrılık, namus, töre, özlem, kadın, evlilik, yolculuk,
hastalık, yorgunluk, toprak, maden, trafik, kent, köy, kentleşme ve de
özellikle çarpığı, yaz, kış, soğuk, sıcak, rüzgar, doğa, ağaç, deniz, plaj, iş,
eş, aş ve iş kazaları vs. başta olmak üzere, hattı zatında her şey temalı
öyküleri ile Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı bünyesinde uygulamalı
yazma ve öykü atölyelerinde rahle-i tedrisattan geçmiş, son dönem başarılı öykü
yazarlarından biri diye düşünmekteyim, kendisini.
"Ölüm Bugün Hasta" da;
"içindeki insanı, toprağına, hayvanına iyi bakarak büyütürsün"
diyerek doğa sevgisini özdeyişsel bir şekilde yüceltirken, "Daireler torunlara geçince mecburen
satarak paylaşacaklarını, kestikleri her bir ağaçta kendi topraklarından kendi
köklerini kesip attıkları" tespiti ile çarpık kentleşme ve doğa katliamı
yanında etkisiz miras hukukuna dolaylı dikkat çekişi, düçar olmuş karakterin
ağzından da; "çaresizlikten insanların başvurduğu yolları düşünüyorum
da... Anlamak hiç de zor gelmiyor şimdi. Yüreği yıkılmaya görsün, nelerden
medet ummuyor ki insan..." diyerek majör depresyon tespiti yapmaktadır.
"ondan öğrenmiştim; büyük mucizeler beklerken çiçek açan umutları gözden
kaçırmamayı" diyerek hazin sona gidişte bile karamsarlıktan azade pozisyon
alıp, bir umuda tutunma çabasını öne çıkarmakta ve umutsuz olunmaması gerekir
art planını oluşturmayı hedeflemektedir diye düşünmekteyim. Hele bir yerde
karakterin ağzından; "Yaşam dalgalı deniz gibidir. Dalgalardan korkup
kaçmamalısın. Korkup kaçanı sevmez, dalgalarıyla oynayanı sever. Dalga ne kadar
yüksek gelirse gelsin, sen dalgadan daha yükseğe zıplamalısın. Durulur o zaman,
yorulur ve serilir önüne" diyerek azmin ve kararlılığın gereğine, derinliğine,
anlam ve önemine felsefi bir vurgu yapmaktadır. Evet bu minvalde kelam etmeyi,
eleştirmen edası ile yazmayı nihayetlendirmem gerektiğini biliyorum.
Diğer
taraftan geçen yazımda; Çeşme'nin diğer önemli yazarlarının, öğrendiğim kadarı
ile 22. İzmir Kitap Fuarına damga vurmasını es geçmiş olmamım ayıbı da bana
yeter olmalı, aslında diğer yazar dostlarımızın, her ne kadar yazarın fuarda
kitap imzalamasına fikri olarak karşı olsam da, dayanışma ve destek için imza
günlerine gitmiş olmamız gerekir idi şüphesiz, ancak ve ne yazık ki gidemedim
ve yine de her şeye rağmen burada, yazarın üstünden kitap pazarlanmasının
sosyal açıdan pozitif değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği görüşüne de itiraz
etmediğimi ifade etmeliyim... Nerede ve ne zaman olursa olsun bir diğer fuarda,
kendilerini ziyaret ederek, daha önceden edinemediğim ve okuyamadığım değerli
eserlerini, kendilerinin değerli imzaları ile taçlandırılmış vaziyette okumanın
hedefim olduğunu açıkça belirtmeliyim...
Bu
vesile ile Çeşmeli yazar ve gazeteci büyüklerimiz ve arkadaşlarımız içinde bir
paragraf açarak, aslında ne kadar önemli insanları tanıyor olduğumun reklamını
da yapmak amacıyla, kısaca değinmek istiyorum. Tanışma şerefini
edindiğim, büyüklerimiz Cavit Kürnek, Dinmez Er, Mehmet Culum ve henüz
birbirimizi bildiğimiz halde tanışma fırsatı bulamadığım Yaşar Aksoy, Hamit Kalfa
ile de yakın zamanda muhabbet etme fırsatı bulabileceğimi umut ediyorum. Bildiğim
kadarı ile "İzmir'in ince gülü", "Sardunya'nın adı Maria"
ve "İnce çimene su" adlı öykü kitapları ve "Dalgaları
Saymak" adlı romanı bulunan Cavit
Kürnek aslında ünlü bir fotoğraf sanatçısıdır aynı zamanda. Mehmet Culum ise,
bir tarafı ile çocukluğumuzun ve sokağımızın önemli yapısı olan ve bir başka
yazımda, bendeki izlerini aktarmaya çalıştığım "Çamlı Pansiyonun"
sahiplerinden olup, "Alaçatı" adlı kitabını okuduğum ve yakında okuma
listemde bulunan "Kalenin gölgesinde Çeşme" ve "Azap ağa" kitaplarının
yazarı bir büyüğümüz. Gazeteci-Yazar Yaşar Aksoy ise, günlük ve haftalık yerel gazete
ve ulusal basındaki yazıları ile bilinen bir başka yazar olup, bildiğim kadarı
ile "1915 Ermeni komşum" adlı yeni yayınlanan bir de kitabı
bulunmaktadır ve ne yazık ki ben, hala edinememiş durumdayım ve bu da hala
ciddi bir eksiğimdir. Diğer taraftan, yine yerel gazete köşe yazarlarımızdan
Ahmet Akgül Hocamızın ise yayınladığı 2 kitabı ile fuarda yer alamamasının
nedenini öğrenmek isterim açıkçası... Çeşme'de öğretmenlik yapıp sonradan da
kalıcı olarak Çeşme'ye yerleşmiş Hamit Kalfa kitapları "Sürgün Avı",
"Köy Düğünü" ve son kitabı "Kukkuklar Ötünce" yine okuma
listemde bulunmaktadırlar.
Bu çok değerli ve verimli insanlarla birlikte aynı kentte yaşıyor olmanın
bir şans olduğu değerlendirmesi ile bitiriyor, herkese iyi haftalar diliyorum.